07-10-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Aşkın Fotoğrafı
Aşkın Fotoğrafı Hikayesi - Can Dündar Aşkın Fotoğrafı - Aşkın Fotoğrafı Köşe Yazısı

Fotoğraftaki oğlanın adı Tarçın  
Eşime yaş günü armağanımdı Eve önceki yıl sonu geldiğinde avuç içi kadardı Şimdi oğlumuz, vazgeçilmezimiz
Yanındaki kızın adı Orhan  
O da bizim bahçede doğdu 6 kardeşin en dayanıklısı çıktı Kız olduğunu nice sonra anladık, ama artık ismine alışmıştık Adı “Orhan” kaldı
Tarçın’la Orhan, “kedi-köpek gibi didişme” tabirini yalanlarcasına büyük bir dostlukla bağlandılar birbirlerine  
Bu saadet fotoğrafını –ki bence yılın fotoğrafıdır- sevgili Nazan Gezer çekti
Tarçın biraz mütehakkim görünüyor; Orhan biraz ezik  Ama bizler tanığız ki, sevgileri katıksız  
Sizlere bir Sevgililer Günü hediyesi, “kedi-köpek gibi didişenler”e de ibret vesikası olsun istedim
CEM ÖZER’E ÖVGÜ
Eski eşi gülerken görmenin bahtiyarlığı
“İnsanın hası, beraberken değil, ayrılırken belli olur” derler
Bunun doğruluğuna Cem Özer’den bir kanıt geldi
Biz erkekler egomuz fazla şişkin olduğundan, ayrılığı ağır mağlubiyet sayarız Bizim kadar önemli biri nasıl bırakılır ki? Terk ettiğimiz kadınların üzüntüden yatağa düşmesini bekleriz Pişman olsun, dövünsün; telefon etsin, çıkmayalım; kapıya gelsin, açmayalım, yalvarsın, dönüp bakmayalım
Terk eden kadınsa daha da fena  Tehdit ederiz, döveriz, fotoğraflarını çekip İnternet’te teşhir ederiz Dedikodu yapar kötüleriz Ailesine şikayet eder süründürürüz Dönmezse, hele de başkasıyla gönül eğlendirirse günah bizden gider, “Öyle bir geçer zaman ki”deki, Ali olur adamı öldürürüz
Cem Özer bu maço eğilime ters bir tavır sergiledi
Gazeteler, yeni ayrıldığı 6 yıllık eşinin genç bir sevgili bulduğunu yazdı Yeni sevgililer, “objektiflere yakalandı” Fotoğrafları çarşaf çarşaf yayımlandı
“Çocuklu kadına yakıştı mı” sorusu hemen eski eşe soruldu Bir polemik çıkar diye umuldu Ama Cem Özer, erkeklik raconunda dönüm noktası sayılabilecek bir yanıt verdi Dedi ki:
“Geriye çekilip baktım; ortada benimle alakalı bir şey olmadığını gördüm Eski eşimin hayatına karışıp yargılamam nasıl mümkün olur Bana, aldığı her kararda onu desteklemek düşer Toza bulanırım, yine de ona toz kondurmam Kaldı ki onu gülerken görmek hoşuma gitti Mutluysa, bana ancak halk etmek düşer ”
Şu cümleleri kuramadığı için kaç erkek melankolik, alkolik, katil, mahkûm oldu kimbilir  Ve kaç kadın huzurundan, evladından, evinden, işinden, canından oldu
“Ya benimsin ya toprağın” şişinmesi, kaç mezarı, kaç koğuşu doldurdu
Oysa biz, “Sevgi neydi” sorusuna Selvi Boylum’dan aklımıza kazınmış bir replikle “Sevgi emekti” karşılığını veregelmiş bir topluma dahiliz
Sevdayı evvela fedakârlık diye biliriz
Sevdiğine toz kondurmamak için suç üstlenmiş yiğitler, sevdiğinin tedavi masraflarını üstlenip ezilmesin diye gizlemiş zenginler, ayrıldığı gözdesinin mutluluğunu uzaktan izleyip sessizce gözyaşı dökenler neslindeniz
Cem Özer’in sözlerinde bu kuşakta kaybolmuş o eski sevda adamlarının yüce gönüllülüğü vardı
Ayrılıp dost kalabilmek zordur Nurgül Yeşilçay, böyle bir dostu olduğu için şanslı olmalı  
Sevgililer Günü vesilesiyle “Darısı başınıza” derim
Can Dündar
|
|
|