Prof. Dr. Sinsi
|
Aşık Olmayan İnsanlarla Politika Tartışmayacağım
Aşık Olmayan İnsanlarla Politika Tartışmayacağım Hikayesi - Hüzün Hikayeleri - Sanem Altan Yazıları
Mutfaktan gelen yemek kokuları, heyecanı tekdüze televizyon programları, yorgun uykular, bıkkın sabahlar, tıklım tıklım otobüsler, ilerlemeyen trafik, asık suratlı insanlar, yavan bir iş  
Yolsuzluk, cinayet, adam kayırma, darbe planları, ayaklanma haberleri  
Yaldızı dökülmüş eski dedikodular  
Çamurlu yollar, çukurlar, cılız ışıklar, anlamsız bir soğuk  
Karanlık günler  
Yalnızlık  
Kış böyle geçer biraz
Ve ardından Nisan gelir
Bahar dallarda çiçeklenir, sokaklar aydınlanır, farkına varmadan yüzlere bir gülümseme yerleşir, etekler uçuşmaya başlar, ılık bir hava pencerelerden evlere girer ve artık herkes onu beklemektedir
Aşk, bu mevsimde gelmeyecekse ne zaman gelir ki zaten  
Ne tuhaf, mevsimlere bile kafa tutan bir ülke olduk
Nisan geldi ama aşktan söz edene dahi rastlanmıyor artık
Sanki herkes aşık olabilirmiş gibi  
Ne kadar az insanın aşık olabildiğini hiç düşündünüz mü?
Aynı anda kendimizi bir Tanrı gibi yalnız, kainat gibi sonsuz, dünya kadar kalabalık hissedebiliyor musunuz siz?
Bunu bize kim yapıyor, bilmiyorum  Ama aşk duygusunun kesilen bir kol gibi bizden kopup ayrıldığını fark etmiyor musunuz?
Ben geçen gece fark ettim
Bir masada toplanmış, gazeteciler, yazarlar, içinden geçtiğimiz günleri analiz ederken, ne kadar akıllı olduğumuzu kanıtlarcasına komplo teorilerinin birini bırakıp birini didiklerken kendimizi hiç de tuhaf hissetmiyorduk
Hatta, bence hepimiz, akıllı olduğumuz için iyi bir gece geçirdiğimize de emindik
O sırada, geçerken bizi gören genç, gazeteci dostumuz Ayşe(Özyılmazel)uğradı masamıza
Enerjisi hepimizinkinden farklıydı
Aşktan bahsetti  Heyecanı, enerjisi, coşkusu, merakları hepimizin ilgisini çekti
Anlattı, anlattı, anlattı  Çok akıllı bizler, onu hayranlıkla dinledik
Masada olanlardan, aşkı küçümseyen bir-iki göze de rastlamadım değil ama itiraf edemeseler de aşkı nasıl özlediklerini de gördüm
O an anladım işte  
Ülke batıyormuş  
Batarsa batsın
Sarhoş bir liman memurunun kıyıya bağlanmış bir gemiyi izlemesi gibi her gün ülkenin batıp batmadığını gözlemekten bunalmadık mı?
Aşksızlığın bizi her gün biraz daha eksilttiğini, her gün biraz daha az, biraz daha eksik yaşadığımızı anlamıyor muyuz?
Bir aşk acısı bile çekemediğimizi  
Duyguların en zavallısı ve zavallıların en sık yaşadığı duygu olan sıkıntının hayatımıza sahip çıktığını görmüyor muyuz?
Hatırlasanıza  
Bazen bir çiçek kokusunun mızrak yarası gibi insanın içini parçaladığı  
Bazen bir gülümsemenin insanı bir yıldız uçurtması gibi uçurduğu  
Bazen ölümcül bir acının bile, çocuksu bir şakaya dönüştüğü zamanları  
Aşkı  
Acının, sevincin, sevişmenin coştuğu zamanları  
“İşte yaşıyorum, ben aşığım kardeşler” diye bağırmak istediğiniz zamanları  
Böyle zamanlar yaşamadıkça  
Biraz sonra ölecekmiş gibi sevişmedikçe  
Ölüme bile aldırmayacak kadar sevmedikçe  
Ülke elden gidiyormuş, ne olacak?
Elden gitmiyormuş, ne olacak?
Bir karar verdim, aşık olmayan kimseyle politika da konuşmayacağım
Gülümsemeyi sevmeyen biriyle tartışmayacağım
Nisan geldi
Doğanın kuralları değişti
Benimkiler de değişti
*****
Mustafa Koç ve AKP
Forbes dergisinin kapağında Mustafa Koç‘un fotoğrafı vardı, üzerinde de “Başarı endişesi Koç ailesinin rekor servet artışı sürer mi?” diye yazıyordu
Birkaç gün önce de Taraf gazetesinde WikiLeaks belgelerinde dönemin ABD elçisi James Jeffrey‘nin Mustafa Koç‘la 2009 temmuzundaki görüşmeleri yayınlanmıştı
O buluşmada Koç’un “2011 seçiminde AK Parti Meclis’te çoğunluğu kaybeder, koalisyon olur” dediğini okumuştum
Koç ailesi üzerine yorum yazılarına pek sık rastlanmaz, “İyi bir Koç ailesi yazısını ilgiyle okurum” diyerek dergiyi aldım
Ticari başarısı tartışılmayacak kadar büyük olan Koç Holding’in yönetim kurulu başkanının, kendi ülkesinin siyasi gidişatını doğru okuyamaması çok ilginç gelmişti bana  
Parayı kazanmasını ve yönetmesini bu kadar iyi bilen bir grup, ülkenin siyasi sürecini nasıl bu kadar yanlış değerlendirir ki  
Çünkü Koç ailesinin serveti bir yıl öncesine göre yüzde 73 artmış
Koç ailesinin toplam serveti 2010 yılında 7 1 milyardan 12 3 milyara çıkmış
Dergide anlatılana göre, 2001 krizinden sonra Koç Holding büyük bir sadeleşmeye gitmiş Genel performansındaki değişim de 2003 yılında Mustafa Koç’un holding yönetimini devralmasıyla başlamış
Faaliyet alanlarını 5 ana sektöre indirmişler
Migros‘u satıp Tüpraş‘ı almak bu kararın önemli hamlelerindenmiş Yani AK Parti hükümeti döneminde zenginleşme ve büyüme hep devam etmiş
WikiLeaks belgelerinde ortaya çıkan ABD elçisinin kendisinin sözleriyle ilgili tuttuğu nottan rahatsızlık duymuş olmalı ki Mustafa Koç, haberin hemen ardından bir açıklama yaptı:
“O zaman öyle dedim ama bu seçimde AK Parti birinci olur Ekonomi çok iyi gidiyor ”
Rakamlara bakılırsa ekonomi, Koçlar için baştan beri zaten hep iyi gidiyormuş
Peki, neden Mustafa Koç 2009’da AK Parti’nin gitmesini ‘dilemiş’ acaba?
Bunun cevabını bulamadım doğrusu
*****
İshak Alaton’un cesareti!
İshak Alaton denince her zaman, cesur çıkışlar ve aydınlık fikirler gelir akla
Ama bu seferki başka sanki  
TÜSİAD‘ın hazırlanan sivil anayasa konusunda insanın içini acıtan korkaklığı mı onu bu hale getirdi yoksa kendi hayatında mı birşeyler değişti bilmiyorum ama İshak Alaton bu sefer, onu tanıdığım halinden çok farklı bir cesarete sahip  
Dostu,ortağı Üzeyir Garih cinayetinden sonra neredeyse ortalığa hiç çıkmayan İshak Alaton’un kararını bir şey değiştirdi ama ne?
İyi bir İshak Alaton röportajının zamanıdır bence  
*****
Danimarka filmlerinin büyüsü
Festivalin iyi filmlerinden birini seyrettim
Herşey Güzel Olacak  
Orjinal adı Alting Bliver Godt Igen  
Danimarka yapımı  
2011 Oscarlarında en iyi yabancı film Oscar’ını alan film de Danimarka filmiydi  
Daha İyi Bir Dünyada
Film isimlerine bakınca gerçekten merak ediyor insan Danimarka’daki hayatı, değil mi?
Sürekli umut tazelenmesi gereken birşey var sanırım  
Gerçi Lars Von Trier tutkunu bir sinemaseverseniz, isimlere aldırış etmeden de Danimarkalı bir başka yönetmenin filmini de merak edebilirsiniz
Herşey Güzel Olacak‘ın yönetmeni Christoffer Boe da onlardan biri işte  
Filmi gerçekten çok sevdim Böyle anlatmaya başladım ama en az 5 farklı başlangıçla anlatabileceğim bir filmdi bu  
Filmde bir Türk oyuncu var Özlem Sağlanmak  
Danimarka’nın başarılı tiyatro oyuncularından biri Filmde, bir senarist savaş üzerine bir senaryo hazırlıyor
Ve bir gece, Danimarka ordusunun Irak savaşında yaptıklarını, gizlice çektiği fotoğraflarla kamuoyuyla paylaşıp vicdanıyla baş etmeye çalışan Ali’ye arabasıyla çarpıyor Ali elindeki tüm dökümanları senariste veriyor ve film başlıyor
Fimdeki psikolojik gerilimin dozuna bayıldım
Gerçekleri ve hayalleri birbiriyle sürekli yer değiştirerek anlatan yönetmen, neyin gerçek olduğunu size bırakıyor
Ve ne kadar karıştırırsa karıştırsın, yine herşeyin altından -ülke Danimarka bile olsa- devlet çıkıyor Belki de bu yüzden film isimleri tesadüf değil
- Herşey Güzel Olacak  
- Daha İyi Bir Dünyada  
Bu arada festival filmini kaçırmış olabilirsiniz ama En İyi Yabancı Film Oscarı alan Daha İyi Bir Dünyada, vizyona girecekmiş
*****
OPM ne kadar da güzel yöntemmiş!
İstanbul Deniz Otobüsleri‘nin özelleştirme ihalesini 861 milyon dolara Tepe-Akfen-Souter-Sera ortaklığı alınca, bütün gazetelerde İDO‘nun yeni sahipleriyle ilgili haberler vardı
En ilgimi çeken Akfen‘in sahibi Hamdi Akın‘ın başarısının sırrının OPM olması  
Other People Money, yani başkasının kaynaklarıyla büyüme  
Hamdi Akın “Kendi parası olan adam niye iş yapsın ki, çok mantıksız” diyormuş İDO işine de yine OPM formülüyle, yani banka kredileriyle giriyormuş Başarısının sırrı bu kadar basit olmasa gerek  Bu cesur kararların ardında mutlaka Hamdi Akın‘ın kimseye söylemediği bir sırrı daha vardır
Sanem Altan
|