Konu
:
Yürekteki Deprem
Yalnız Mesajı Göster
Yürekteki Deprem
07-10-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Yürekteki Deprem
duygusal yaşam hikayeleri - duygusal hikayeler - duygu yüklü yazılar - deprem hikayesiGözlerini yarı aralayıp etrafında olup biteni anlamaya çalıştı Sevda
Açmakta bile zorlandığı tozdan kızaran gözleriyle etrafı taramaya çalışıyordu kinafile diye geçirdi içinden
Ne olmuştu acaba? En son hatırladığı koltukta oturduğu ve sevdiği bir filmi izliyor olduğuydu
Ellerini ve ayaklarını kıpırdatmak istese de başaramadı
Tüm vücudu uyuşmuşbedenini hareket ettiremediğini düşündü
Görebildiği tek şey beton parçalarıydı
Evdeki eşyalardan bir kısmı üzerine devrilmişayaklarındaysa müthiş bir acı hakimdi
Bu acının son bulması ve vücudunu tıpkı eskisi gibi hareket edebilmesi için yalvarırkenneler olduğunu anlamaya çalıştı
Televizyon izlerken müthiş bir gürültüyle sarsılan evi hatırladı ve bir anda çevresindeki her şeyin bir toz yığını haline geldiğini hatırladı
Her şey o kadar ani olmuştu kibeyninde toparlaması ve algılayabilmesi çok güç oluyordu
Evetevet deprem olmuştu
Hem de çok şiddetli bir deprem
Bağırmak istiyordu fakat buna dermanı yoktu
Sesi çıkmıyordu sanki
Birilerine sesini duyurabilse bu kahrolası yerden kurtulabilir yaşamını yine normal bir şekilde sürdürebilirdi
Sesini duyurmak bir yana vücudundaki hiçbir uzvunu kımıldatamadığını hissettiğindeyse bir an her şeyin bitip ölümün kapısında olduğunu düşündü
Bu kadar çaresizbu kadar yalnızbu kadar muhtaç olabileceğini hiç düşünmemişti şimdiye kadar
Hep ona ihtiyaç duyardı insanlar
Hep onun peşinden koşarlardertlerinin dermanını hep onda ararlardı
Hep onun hal ve hatırını sorarhep onunla olabilmek için mücadele ederdi insanlar
Hatta onu her gördüklerinde yakalarını düğmelerceketlerini kapatırlardı ona olan saygılarından
O bir topluluğa girdiğinde herkes ayağa kalkar müthiş bir saygı gösterisinde bulunurlardı
Çevresindeki herkes ona ulaşabilmek için mücadele verirken o nasıl olurdu da insana muhtaç bir şekilde böylesi çaresizlik içerisinde beklerdi? Yardım eden o olmalıydı
Yardım bekleyen zavallı değil
İnsanlara yardım ettiğinden dolayı hürmet gören o olmalıydı
Yardım edecekler diye onları bekleyip hürmet göstermek zorunda kalan değil
Nasıl gelmişti bu hale? Ve nasıl düzelecekti bu hal? Ne yapmalıydı
Saygınlığını yitirmeden yardım ettiklerine muhtaç olmadanyardım ettiğinden dolayı onları ezerken onu ezmelerine fırsat vermeden
- Kendi çabamla belki kurtulabilirim diyerek tüm gücüyle bir kez daha zorladı kendini
Ama çabasının boş ve yersiz olduğunun iyice farkına vardığındaysa ümidinin tükendiğini anlayarak gözlerinden akan yaşlara aldırmadan bir kez daha bağırdı
- Kurtarın beniiii
!
Ses yok
Tekrar tekrar denedi ama nafile
Ne kadar zaman geçti hiç farkında değildi
Ona ay gibi yıl gibi gelmişti zaman
Hala çaresiz ve ümitsiz beklemekten başka yol yoktu
Oda bekledi bekledi
Olur ki bir ses duyarsa o zaman bağırmanın daha uygun olacağını düşündü
Tüm gücünü bu şekilde sarf etmenin anlamsız olacağını biliyordu
Tozdan ve ağlamaktan kızaran gözlerini kapatıp bunu belki de bir rüya olabileceğini düşünmek istedi
Bir rüya ise gözlerini açtığında yine televizyonun karşısında ki koltukta uzanmış en sevdiği filmi izliyor olabilirdi
İsteksiz bir şekilde tekrar araladı gözlerini
Korkunç gerçek onu bir kez daha yıktı
Depremde yıkılan o muhteşem evinin enkazı altında kalmıştı
Bir yerine zarar gelmemesi için uğraştığıeşyalarını kirlettikleri için misafiri bile çağırmaktan korktuğugözü gibi baktığı ve her fırsata da güzelliğinden dolayı övündüğü o muhteşem evinin enkazı altında ölüm kalım mücadelesi veriyordu şimdi
Ne gariptir ki şuan da evi aklına bile gelmiyor tek düşündüğü bir an önce o yıkıntıdan kurtulmaktı
Başına bunların gelebileceği hiç aklına gelmezdi
Televizyonda tsunami ve deprem haberlerini film izler gibi izlemişbu haberlere karşı ne kadar da duyarsız kalmıştı
Oysa şimdi kendisi aynı durumdaydı
Deprem sonrası kaçışan insanları izlerken neler düşündüklerini ve ne hissettiklerini şimdi daha iyi anlıyordu
Ekrandan seyretmekle yaşamak birbirinden ne kadarda farklıydı
Onları izlerken günün birinde aynı olayın kendi başına da gelebileceği aklına bile gelmemişti
Ona o kadar uzak geliyordu ki o hal
Ama şuan onların durumundaydı
Onlar gibi çaresizonlar gibi muhtaçonlar gibi şaşkın ve ürkek
Hatta hiç bu kadar ölümün kıyısında hissetmemişti kendisini
Bu denli düşünmemişti ölmeyi
Ölmek toprak olup çürümek yok olmak ve insanların ardından o artık aramızda yok demesi ne kadar da uzak geliyordu ona ama belki de şuan öyleydi onun için
Aylar önce şahit olduğu bir olay geldi aklına
Acı bir tebessümle hatırladı olayı
Sabah haberlerini izlerken alt yazıda
- Son dakika
Valiye suikast girişimi
Ayrıntılar az sonra
Spiker yine olağan haberleri veriyordu
Gayet sakin alışılagelmiş soğukkanlılıkla okuyordu sıralanan haberleri
Birbiri ardına
Yine kapkaçhırsızlıkyaralamaöldürmedolandırmahor tu mlama bu ve benzeri haberleri ard arda sıralıyor
Derken sıra flaş habere geliyor ki O şehrin valisinin adı geçtiğinde spikerin yüzü kızarıyor ve konuşamıyor
Derhal reklama giriyorlar
Akşam haberlerinde o haberi sunamayan spiker açıklıyor nedenini;
- Haberde geçen vali benim babamdı
Şimdiye kadar hep başkalarının haberlerini verdim
Tanımadığım bir yığın insanın öldürülme ve suikast haberlerini verirken gayet sakindim
Ama kanımdan canımdan olan birinin suikast haberini vermek ne kadar acıymış
Diğer haberleri verirken o olayın benimde başıma gelebileceğinibir gün kendi kanımdan birinin haberini vermek zorunda kalacağım asla aklıma gelmezdi
Haber olarak verdiğim olayın benim etrafımda cereyan edeceğini hiç düşünmemiştim
Ve ana haber bülteninde bu olayı bu şekilde açıklayacağımda asla aklıma gelmezdi
Ama her şey bizim için
En ummadığımızasla başımıza gelebileceğini düşünmediğimiz bir olayla karşılaşabiliriz
Hayataolaylara ve etrafa daha duyarlı bir şekilde bakıyorum şimdi
Hiçbir şey bana uzak değil
Her an her şey olabilir düşüncesi içerisindeyim
Evet böyle açıklamıştı o spiker
- Haklıymış gerçektende
Haberlerde film gibi izleyip dikkate almadığımız olaylar bir gün bizimde başımıza gelebiliyormuş
O spikeri izlerken – hadi canım bu kadarı da olmaz demiştim ama her an her şey olabiliyormuş
Bu son olayı da insanlar televizyonlarından izlerken çaylarını yudumlayıp
- Ah yazık ne kadar kötü
diyecekler ve günlük meşgalelerine geri dönecekler
Tıpkı benim senelerdir yaptığım gibi
Tıpkı her duyduğum olaya tepkisiz kaldığım gibi
Tıpkı haberleri dinledikten sonra benim başıma bunlar asla gelmez diye düşünüp hayali bir şeyler izliyormuşcasına ruhsuz ve donuk baktığım gibi
O olayları yaşayanların ne düşündüğününe hissettiğinine kadar muhtaç olduklarını asla düşünmediğim gibi
En çok değer verdiklerimiz ellerimizden gittiğinde kıymetini biliriz
Bu bedenindecanımızında kıymetinihayatın ve yaşamın değerini yolun sonunda anlayarak çok geç dediğimiz anda keşkelere başlarız
Keşke şunu yapmasaydımkeşke böyle davranmasaydımkeşke keşke
Uzayıp gider bu keşkeler
Sonu yok yani keşkelerimizin
Sevda vücudunu hissedememeye başlamıştı artık
Zaman kavramından habersizbeynini kemiren bu düşünceler ve çaresizlik bütün olumsuzlukları yaşıyordu şuan
Aklında tek bir şey vardı
Bir an önce sağ salim buradan çıkmak
Kurtulmak yani
Bunun haricinde bir şey düşünemiyordu ki
Başka bir şehirde olan anne-babasıkardeşleri ve diğer akrabaları hiç mi hiç gelmiyordu aklına
Tek düşündüğü hayatta kalabilmek ve nefes alıp verebilmek rahatça
Kasabanın doktorlarından olan doktor sevda şimdi övündüğü mesleğini kendi için bile kullanamıyordu maalesef
Yüzlerce insana ben şifa veriyorumben iyileştiriyorum diye böbürlenen ve bu yüzdende her hastasının üzerinde tahakküm kurmaya çalışan Sevda doktor şimdi kendini kurtarmaktan acizdi
Oysa insanların hayatlarının kendisinin kurtardığını iddia edecek kadarda küstah dı
Ama böylesi bir çaresizlik içerisindeyken bunları düşünmek istemiyordu
Çocukluğundan bu yana yaşadıkları geldi bir bir aklına
Tüm anıları film şeridi gibi geçti gözlerinden
Annesi ve babası dört sene önce trafik kazasında ölmüşlerdi
Acziyeti orada da belliydi aslında
Anne ve babasını hayata döndüremeyen bir doktor başkalarını iyileştirdiği için insanların ona minnettar kalmasını nasıl isteyebilirdi ki? İki kardeştiler
Ablası da kendisi gibi doktordu
Büyük şehirde bir devlet hastanesinde doktorluk yapan ablası evinin bir odasında da ihtiyaç sahiplerini tedavi ediyordu
Kimin ihtiyacı varsa koşuyor para talep etmeden canı gönülden koşuyordu ihtiyaç duyulduğunda
Hipokrat yeminine sadıkinsanlığıyla bilgi ve tecrübesini birleştirerek insanların hizmetine sunan birisiydi ablası
Yani Sevda’nın tam tersiydi demek daha doğru bir ifade olur
Ne kadar çok kızıyordu ablasına
Örtülü bir şekilde mesleğimi yapacağım inadı yüzünden ilerleyememiş senelerdir hep aynı yerde aynı statüde kalmaya mahkum etmişti kendini
Bir araya gelişlerinde sürekli uyarmasına rağmen ablası her defasında;
- Sevdacığım senin derdin bu dünyada ilerlemek ve bu dünyada sana saygı duyulması
Oysa ben bu dünyaya farklı bir açıdan bakıyorum
Gerçek dünyam için yatırım yapabileceğim geçici bir mekan burası
Burada yapacağımız en ufak bir iyilik ve en ufak bir kötülükdiğer dünyada mutlaka karşımıza çıkacak
Bu dünyada ebedi değil bak eninde sonunda hayata gözlerimizi yumup gideceğiz
En fazla değer verdiklerimizihayatımızda olmazsa olmaz dediklerimiziyaşamın bir parçası olarak gördüklerimiziitibarımızıbizi biz yaptığını düşündüğümüz her şeyi bu dünyada bırakıp göçeceğiz
Değil mi ki ölüm vardeğil mi ki bu dünya geçicio halde gerçek ve sonsuz olan bir şey için çalışmak daha doğru değil mi?Bizi yoktan var edene dönmekonun yap dediklerini yapıpyapma dediklerinde uzak durmaya çalışmak daha mantıklı değil mi?
Ablasının bu sözlerini düşününce onun aslında ne kadar doğru hareket ettiğini daha iyi kavradı
O en başından beri haklıydı
Sonra ona kıyametle ilgili ayetleri de okumuştu
Onları düşündü ve tek tek hatırlamaya başladı yavaş yavaş
“Güneş dürüldüğü zaman
Yıldızlar kararıp döküldüğü zaman
Dağlar yürütüldüğü zaman
Gök yarılıp parçalandığı zaman
Yer dümdüz olduğu zaman
İçerisinde olanları dışarı atıp boşaldığı zaman
Ve kendi yaradılış gereğine uygun olarak Rabbine boyun eğdiği zaman
Her nefis neyi hazırladığını bilecektir
”
Evet hatırlayabildikleri bunlardı
Şimdi oda kendisiyle yüzleşmiyor muydu? Hesap sormuyor muydu kendisine? Keşke demiyor muydu? Pişman olmuş vaziyette göz yaşı dökmüyor muydu? Oda biliyordu neyi hazırlayıpYaradanının karşısına hangi amellerle çıkacağını
Ne umduğunu ve ne bulacağını gayet iyi biliyordu
Ablası defalarca uyarmıştı onu
Anlatmıştı yapması ve yapmaması gerekenleri
Kur’an dan ayetlerle delillendirerek ikna etmeye çalışmıştı
Son bir çabayla beyninden silip atmaya çalıştı bu olayları
Tüm bunlar olmuş olabilir miydi? Yani kıyamet mi kopmuştu acaba? Yoksa herkes ölmüştü de oda kabir demiydi? Bu daha vahimdi
Daha korkunçtu
Kendini daha fazla çaresiz hissetmesine sebep olmuştu bu düşünce
Eğer kıyamet kopmamışsa tekrar yaşarsa dünyada Yaratıcının istediği gibi olabilirharamdan uzak durarakYaratıcının istediği bir hayat tarzı çizebilirdi kendisine
Gözleri buğulanmış kıyametin kopmaması için dua etti sonra
- İnşallah bu sadece bir depremdir ve çok fazla hasar vermemiştir
En kısa zaman da da beni kurtarırlar ve bende ablam gibi bir hayat tarzı çizerim kendime
İnşallah her şey çok geç olmadan sil baştan tevbe ederek başlarım hayatıma
Yarabbi ne olur bana bir şans daha ver ne olur Allahım ne olur
Dermanı tamamen tükenmiş bu yakarışların çok geç olduğunu düşünmeye başlamıştı ki cılız bir ses duyuldu yıkıntıların arasından
- Orada kimse varmııı?
- Ses verin birileri var mı oradaaa?
Hayatı boyunca sevinemeyeceği kadar büyük bir sevinçle ve son gücüyle gözlerinden yağmur gibi akan yaşlarla bağırdı Sevda
- Ben varım
Kurtarın beniii
Ne olur yardım ediin!
Dışarıda uğultu hakimdi
Bu kadar seste onu duyamayacaklarını düşünmeye başlamıştı ki bir kez daha denemek istedi
- Kurtarın beniii
Oradakiler sesimi duyun nolur!
Dışarıdan sevinçli bir şekilde bağırışmalar duyuldu sonra
- Canlı biri var burada
Yaşıyor ve sesi geliyor
Arkadaşlar buraya gelin
Hadi çabuk olun
Çok geç olmadan kurtaralım canlıyı
Sevda bulunduğu dar mekanda ilk kez tebessüm ederek mırıldandı
- Allah’ım sana şükürler olsun
Sen bana yanlışlarımı düzeltmem için fırsat verdin
Bende sana layık kul olabilmek için elimden geleni yapacağım
Yaptıklarımdan dolayı beni affet Allah’ım
Bağışlayandaesirgeyendekullarına mühlet verende sensin
Beni affet sana layık kul olamadım
Beni affet Allah’ım ne olur affet
Hıçkırarak ağlamaya başladı Sevda
O kadar yoğun duygular yaşıyordu ki şuan
Sesini duydukları için sevinen ve yaradanına kavuştuğu için Şükreden ama ona layık olamadığı için utançla af dileyen karma karışık bir ruh haline bürünmüştü şuan
Dışarıdaki gürültüler giderek daha da yaklaşmıştı
İnsanların bir canlıya ulaşabilmek için sevinçle bağırışmaları çok hoşuna gitmişti
Başka bir yerde cana rahatça kıyılırken burada bir canlıya ulaşabildiği için sevinen ve onu kurtarmak için mücadele eden birilerinin varlığını bilmek ne güzel bir duyguydu
Rabbine ne kadar şükretse azdı
O dilemeseydi asla kurtulamazdı
O dilemeseydi tevbe etmeden ölmüş olacaktı
O dilemeseydi boş ve yararsız işlerle uğraşıp duruyor olacaktı
Her şey onun dilemesiyle oluyordu
Ve Yaradanının ona böyle bir af dilemesi için fırsat vermesinin şükrünü nasıl yapabilirdi?
Sürekli şükür ve tevbelerle düşünceler içerisindeyken birden bir ışık yansıdı o karanlık yere
İyice yaklaşmışlardı
onlarca insan hiçbir para ummadan sadece onu çıkarabilmek için uğraşıyor elleriyle yıkıntıyı eşeliyor büyük beton parçalarını kaldırarak ona daha çabuk ulaşabilmek için uğraş veriyorlardı
Ve nihayet onları görebilmişti
Üzerindeki tüm parçalar kaldırılmış onu sedyeye taşıyorlardı
Şükrü bir kat daha artmıştı onu yoktan var edene
Yoktan var olunduğunu bile bile şükretmemişölümle yüz yüze geldiğinde var olduğunu hatırlamış olmanın verdiği utanç ve kurtularak Rabbine yaraşır bir kul olabilmek için yaşadığından dolayı da büyük bir sevinç içerisinde ambulansa konulmuştu bile
Şükrü ve tevbesi hastaneye ulaşana kadar devam etti Sevda doktorun
Şuan içinde bulunduğu ambulans yerine tabutta da olabilirdi
Bu düşünceyle hafifçe tebessüm ederken aklına necip fazıl kısakürek in bir dörtlüğü geldi
Onun yaşadıklarına ve o küçücük yerde sıkışıp kaldığında düşündükleriyle ne kadar da benzeşiyordu aslında
Tahtadan yapılmış bir uzun kutu
Baş tarafı geniş ayak ucu dar
Çakanlar bilir ki bu boş tabutu
Yarın kendileri dolduracaklar
alıntı
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul