Prof. Dr. Sinsi
|
Lütfen Seni Son Kez İncitmeme İzin Verir Misin
Lütfen Seni Son Kez İncitmeme İzin Verir misin yazısı - _cânâ_ yazıları
’Seni incitebilir miyim ?
Değiştirebilir miyim seni istediğim gibi ?
Seni sen olmaktan çıkarsam, kendin bile tanımasan dönüp baktığında ’ Dedi usulca kadın
‘Korktum mu ?
Sanmam, endişeliyim sadece ’ Dedi aynadaki suret, belirsizliğin verdiği ürpertiyi duyumsarken iliklerinde
Kadın bencilce savurdu saçlarını, ne kadar da kendinden emindi ve çokbilmiş bir edayla devam etti:
’Ben senden izin almadan seni içimde öyle bir büyüttüm ki artık o gerçekten sen misin, ben bile emin değilim
İstediğim hiç sen olmadın, seni değil ötende olanı istiyorum ya da aynadaki yansımanı ver bana
Ayna yok mu, nasıl olur, görmüyor musun bendeki seni?
Ben senin aynanım ve sen bende yansıyorsun, senin bile hiç bilmediğin özelliklerinle
İşte ben, bu bendeki seni en çok bu:
Doğru söz kadar yalın, yağmur suyu kadar berrak halinle seviyorum
Gel diyorum usulca, sesim kırık, tedirgin
Ya gelirsen diye de ödüm patlıyor
Bir zamansız zaman seçip gelirsen ve ben hiç hazır değilsem
Değilim, hiç hazır olmayacağım
Hem gel diyorum en deli cesaretimle hem ölesiye korkuyorum
Ben içimdeki seni öyle çok sevdim, öyle çok korudum, öyle çok yeşerttim ki
Karşılaştığımızda; ya sen, o değilsen 
Gelme yıkma içimde yüreğimde çoğalttığım seni
Sanırım buna en çok senin hakkın yok
Mutlaka gafildim ki yollarına döktüğüm güller benden değildi
Sana rastlamak ve seninle cebelleşmek -evet en doğru kelime bu sanırım ‘cebelleşmek’- niyetinde değildim
Ben tesadüf diyeceğim sen illa ki aksilik edecek hemen düzelteceksin içinden, hayır, tevafuk diyeceksin
Tamam, tevafuk olsun, bir kelime için seni mi kıracağım
Umut  Belki  Telaşla asileşen kaygılar
Bir deniz kokusu var senden gelen bir yosun kokusu
Başımı hafifçe kaldırıyorum gülümseyerek sanki seni görecekmiş gibi
Ne var ki beni karşılayan koskocaman bir boşluk flu bir gerçek
Asma suratını, gözlerim doluyor, yüzümde hâlâ deniz kokulu esinti, ısrarla ve yavaşça gözyaşlarımı dağıtıyor
Ne kötü, kalsaydı keşke
Bilge bir düşü konuşturmadık, erken susturduk
Kendimizce kaygılarımız vardı
Dilimizin ucuna gelen onca sözcük, cümle olmayı beklerken sapır sapır düştü, canları çok yandı ve sessiz sedasız geldikleri yere döndüler muzdarip
Korktuk mu ?
Kim bilir?
Sanırım çok korktuk hem de çok Bütün sözcükler dönüp dolaşıp aynı yere kalbimize çarparken ve derdimizi anlatamazken en çok da kendi kalbimizi ne çok hırpalıyoruz değil mi ?
Nasıl engel olunabilirdi ki?
Ya da olabilir miydik?
Mıknatısı ve çekim gücünü biliriz, bakma öyle sağ kaşını kaldırıp mıknatısa benziyoruz Doğal bir durum yani ya da mıknatısı bile anlamak istemiyoruz birbirini çektiği için
Çok mu kızdın şimdi?
Kızma  Yaaa, gül istedim
Hiç, sevgilin olmadım
Olmak istemedim ki hiç
Ne olmak istemiyorsun diye soruyorsun, eminim; gülümseyerek, çok hainsin
Ne çok gülümsüyorsun ve söylediklerimin altında ne çok anlam arıyorsun Bu konuda mecaz yapmanın sırası mı?
Her şey içbükeyken
Sırıtma ve anlamı ne, deme sakın
Sokak şarkıları söyleniyor mudur bir yerlerde, mesela senin yaşadığın şehirde yağmurlar bildiğimiz şekilde mi yağıyor, deli deli?
Buralarda hep ahmakıslatan
Ve ben de mütemadiyen ıslanan
Okul çıkışı denk geliyor ya, mevsimi de değil ki kırk ikindilerin
Sırf meraktan soruyorum istersen cevap verme
Sizin oralarda meridyen var mı ya da enlem boylam  Kışın üşür yazın bunalır mısın, sahi oralarda kış ve yaz var mı?
Foklar da ölüyor biliyorsun, acımasız bir şekilde öldürülüyor, nesilleri tükeniyor Buna karşın penguenlerin sayısı artıyormuş biliyor musun?
Ne güzel onlar bari mutlu olsun
Bak şimdi; ne dedim ki düşürdün yüzünü gene sıkıldı canın, bunu anlayabiliyorum artık kullandığın kelimelerden
Sahi, sen beni hiç rüyanda gördün mü?
Bak şimdi şöyle bir rüya olsun: Ben beyazlar giyinmişim bir deniz fenerinin en üstünde olayım sen aşağıdan bak bana gülümse ama yanıma gelebilecek bir kapı olmasın
Sonra sen öylece git, aklımda bu gidişin kalsın
Sahi sen gerçek misin?
Değilsin, düşsün
Şimdi kimsesiz şehirleri seçiyorum gitmek için  Keşif derdindeyim Kâşif yanım depreşti Bak işte böyle bir yanım olduğunu da şimdi keşfettim iyi mi?
Albenisi olmasın gidilecek yerin yahut uzakta çok uzakta bir yer olsun
Vardır ya terk edilmiş bir uzak şehir, küçük mutedil bir kasaba, ya da yemyeşil bir dağ köyü 
Yok, yok, köy olmasın, oralarda yabancılar dikkat çeker
Tekin olmasın gideceğim yer -uğursuz demeyeceğim- sevmediğim kelimedir, uğursuz
Bazı kelimeleri sevmiyorum ve kullanmıyorum, kendimce kendime sansür uyguluyorum
Şimdi sen bu kelimeye de takılırsın biliyorum
Eminim belleğinde uygun bir söz vardır bunun yerini tutacak
Suyun kıyısına vururken sükûn
Sözlerimizde aşk /
ruhumuz sürgün
Beni düşün bir kez
Sonra gül, son gülüşün kalsın aklımda
O, yeter bana
Ve yetmediğini bilecek kadın/ suret dahi bilecek
_cânâ_
|