07-10-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Aynaya Bakmak
Aynaya Bakmak Yazısı - Aynaya Bakmak Başak Sayan - Başak Sayan Yazıları
En sevdiğim şey kitap okumaktır, evet
Dev bir kütüphaneye sahibimdir, evet  
Günlerce evden çıkmadan sadece kitaplarla yaşayabilirim, evet  
Kimi dönem tarih kitaplarına sararım, kimi dönem eski klasiklere, kimi dönem psikolojiye, kimi dönemse Türk edebiyatına  
Türler arasında gezinmeye bayılsam da kişisel gelişim kitaplarıyla aram iyi olmamıştır hiçbir zaman
Okudum okumasına birkaç tane ama sonunu getiremeden kapayıverdim kapağını
Öyle 'düşün düşün çek kendine her şeyi' inanışı pek salakça geliyordu bana işin doğrusu
Ta ki Aykut Oğut ile tanışana kadar  
İlk kitabı 'Evrenden Torpilim Var' aylardır okunacak kitaplar arasındaydı ama bir türlü alamamıştım elime nedense  
Geçenlerde bir arkadaşım yeni kitabını almamı önerdi hararetle Hatta hararetle değil şiddetle  Öyle ki neredeyse bir görev verdi bana
'Bu kitabı okuduğunda bana teşekkür edeceksin' dedi
O merakla okumaya başladım kitabı  
İlk birkaç sayfa klasik bir kişisel gelişim sandım ama sayfaları çevirdikçe küçük küçük şoklar yaşamaya başladım Ki bu şoklar esas depremin öncüleriymiş meğerse
Bugüne kadar üzerinde hiç düşünmediğim, sadece neden hep aynı şeyi yaşıyorum diye arada söylendiğim ne varsa hepsinin nedeni bir bir dökülmeye başladı ortaya
Tüm gece okuduklarımla birlikte çocukluğuma döndüm Birkaç saat sonra gözlerimden yaşlar fışkırırken buldum kendimi Öyle sarsıcı bir gerçekle yüz yüze getirmişti ki beni kitap, sonraki günler bunun etkisinden çıkamadım
Şu anda yaşadığımız her şey küçükken yaşayıp sonra da beynimize kaydettiğimiz kodlarda gizli Ve ne yaşadığınızı hatırlamak inanın bana en kontrollü insanı bile hıçkırıklara boğup şok edebiliyor
İlişkilerde yaptığımız hatalar, bu hataların nereden kaynaklandığı, bilmeden nelere yol açtığımız  
Mesela bir sessiz anlaşmalar kısmı var ki okurken bir süre ara verme ihtiyacı hissediyorsunuz kaldırabilmek için Kendinizle yüzleşmenin ağırlığını kaldırabilmek için  
Başkalarının yaptığı ve sizin hiçbir şey demeyerek kabullendiğiniz her olayın nasıl sizin sessiz anlaşmalarınız olduğunu anlamak kolay hazmedilir bir şey değil  Öyle ya, hep karşımızdakini suçlamaya alışmışız bir kere  
Öfkenizin nedenini, bağımlılığınızın nedenini, çocukluğunuzdan gelen hangi kodun tüm hayatınızı etkilediğini anlıyorsunuz
O kodu anlamak öyle bir sarstı ki beni  
Kitabın kapağındaki aynanın ne işe yaradığını anlamamıştım ilk başta Okuyunca anladım
Öyle bir ayna tutuyor ki size kitap, yaşadığınız şok ile neyin ne olduğunu anlıyorsunuz bir anda
Kitabın yazarı Aykut Oğut bu konuda yaşam koçluğu da yapıyor aynı zamanda Kitap biter bitmez ilk yaptığım şey ona ulaşmak oldu Siz bu satırları okurken biz çalışmaya başlamış olacağız
Haftaya bunun nasıl bir deneyim olduğunu en ince ayrıntısına kadar yazacağım  
Şimdi size tek söyleyebileceğim en yakın kitapçıya gidin ve hemen bu kitaptan bir tane edinin Şiddetle tavsiye ediyorum
NOT: Canan'cım tavsiyen için minnettarım 30 yaşımda ilk kez aynaya bakmaya cesaret edebildim  
HEYOOO! KARAYİP KORSANLARI!
Bundan yıllar evvel '21 Sokak' adlı TV dizisini izlerken aşık olmuştum Johnny Depp'e
Serseri haline, bakışlarına, tarzına  
Yıllarca yaptığı art house işleri takip ettim Gişe kaygısı duymadan, gönlü neyi çekiyorsa orda rol aldı
O da benim gibi fena halde bir fantastik hikaye hastasıydı Kariyerinin en önemli taşları da işte bu fantastik hikayeler oldu
Sinemaya adım atarken makas elli bir ucubeyi oynarken şimdi gözü sürmeli, fena halde seksi bir korsanı oynuyor
İlk filmden beri gönlümü fethetmiştir 'Karayip Korsanları' Johnny'nin akıllara durgunluk veren müthiş oyunculuğu bunda etkili oldu ilk etapta ama seriye baktığınızda aynı durumun tüm oyuncular için olduğunu görürsünüz
Bu seferki film yine çok başarılı Penelope Cruz fena halde yakışmış filme Bu sefer ortalıkta gözükmeyen Keira Knightley ve Orlando Bloom'un yokluğunu hiç aratmıyor
Hatta bu filmde yer almayan eski tayfayı aramıyorsunuz bile
Depp, tek kişilik bir gövde gösterisine dönüştürmüş işi Geoffrey Rush az sahnesi olmasına rağmen her zamanki gibi çok iyiydi
Yani demem o ki, tüm işi gücü bırakın atın kendinizi havalar daha da ısınmadan en yakın sinema salonuna, kurulun koltuklara ve bambaşka bir dünyaya götürmelerine izin verin kahramanlarımızın  
Filmin devamının geleceğini anlamak ayrı mutlu edecek sizi  
NOT: Filmin sonundaki fragmanlar bitmeden de sakın çıkmayın salondan Zira en sonda bir sürpriz bekliyor sizi
EĞER ZAMAN GERİYE AKSA
Eğer zaman geriye doğru aksa neleri değiştirmek ister insan?
Bir an, bir bakış, pişman olunan bir gidiş, kızgınlıkla söylenen unutulmaya çalışılsa da unutulamayan bıçak gibi bir söz  
Değiştirebilir miydi acaba bu anları?
Yoksa yine aynı şeyi mi yapardı?
Zamandan geriye gidilmek istenen anda hissedilen duygu, geçmişte kalan o andaki duyguları da değiştirebilir miydi acaba?
O andaki kızgınlığı mesela  Öfkeyi  Suskunluğu ya da  
Vücudunun tüm hücrelerinden fışkıran öfke ile çaresizlik yerini sakinliğe ve kabullenişe bırakabilir miydi?
Mesela öylesine söylenivermiş bir cümlenin kalbinde bıraktığı derin iz  
Çocukken seni bırakıp giden annenin ardından aylarca camın önünde beklerken gözlerinden akıp giden bir yaş  
Gülümseyince tüm dünyanın aydınlandığını düşündüğün sevdiğin adamdan ayrılırken gözlerinde bir saniye için gördüğün o duygu  
Ortaokuldayken sevdiğin çocuğun, yüzüne bakıp söylediği o yaralayıcı sözler ve alaylar  Kendini nasıl yetersiz ve önemsiz hissettiğin  
Kendini değersiz hissettiğin tüm o anlar  
Tüm bunlar  Zaman geriye aksa değiştirilebilir miydi acaba?
KADIN OLMAK
Bir kadın düşünün;
Uğruna yüzlerce yıl kan bile dökülen haklarından feragat ediyor
Yüzlerce yıl ikinci sınıf insan muamelesi görüp de nihayetinde eşit haklara sahip olmuşken bundan vazgeçebiliyor
Aşkın en gerçek ifadesi olan sadakati tanımadığı başka kadınlara bağışlayabiliyor Sevdiği adamı başkasıyla paylaşabileceğini söylüyor
Anlık kaçamaktan bahsetmiyorum burada, hayat arkadaşlığından bahsediyorum Ki anlık kaçamakların süregelen bir hale bürünmesi bile bir insanı derinden yaralarken üstelik  
Kadını köle, erkeği efendi haline getiren eski düşünce şeklini yüceleştiriyor
Kadını sadece erkeğe hizmet etmek üzere yaratılmış yaratık sınıfına sokmaktan çekinmiyor
Bu şekilde dövülmeyi, aşağılanmayı, ezilmeyi meşrulaştırdığının farkına bile varmıyor
Bunu sadece kendisi için değil, tüm kadınlar için istiyor Aklını, vicdanını, sağduyusunun sesini unutmuş içindeki karanlık taraf yüzünden  
Bu kadının adı Sibel Üresin  
Bu zamanda, eskiden fısıltı halinde bile söylemeye korktuğu yobaz düşünce şeklini açık açık ifade edebiliyor  
Ve insanların yıllarca korktukları, ılımlı görünümlerinin altında başka planlar gizliyorlar düşüncesinin canlı ispatı şekline bürünüverdi bir anda
Kendisine söylenecek tek bir şey var;
Eğer böyle yaşamak istiyorsa gözlerini çevirip bakabileceği çok yakın bir komşumuz var! Hatta istiyorsa gidip yerleşebilir bile oraya Hiç durmasın!
Yalnız sakın unutmasın;
O ülkedeki kadınların bir zamanlar sevinç çığlıkları atarak karşıladıkları rejimden şimdi ufacık bir hak elde edebilmek için hapis yatmayı, idam cezasına çarptırılmayı, aşağılanmayı, işkence görmeyi göze aldıklarını  Bir zamanlar hevesle verdikleri haklarının en azından birazına sahip olmak için her şeyi yapabileceklerini  
Kadın olmak zordur
Ama esaslı bir kadın olmak daha da zordur  
Başak Sayan
|
|
|