Prof. Dr. Sinsi
|
Ey Sevi Biz Çaresiz Bir Zemheriden Geldik
Ey Sevi Biz Çaresiz Bir Zemheriden Geldik - Şule Meryem Canpolat
Gecenin sırları içinde bir matemim Karanlığın içindeki yaldız Parlak görünüşüme aldanır yer ve gök Aldanır içimdeki şair Gecenin en derin yerinde karşılar beni yokluklar Kelebek uçuşlarında saklı oysa, aradığım mutluluk  Kaydıkça geceden kelebek, yaldızlarımdan arınırım Ayrılır o an geceden hüzün Uçuşlarla çoğalır içimdeki umut Uçururum düşlerimi ben de, kelebek kanatlarında Sıyrılırım o an geceden, içimde doğan şafakla Yine de silemem içimdeki korkuları Yok edemem bir anda, yüreği ağzında hallerimi Ey beni geceye mahkum eden sevgili! Azat et ne olur artık bu serseriyi Sen! suskun gecenin ardında bir har İçimde yüreği ağzında korkak bir şair var Ateşe mahkum Suya hasret 
Zaman topluyor senden ne varsa Ezelim ve ebedimken sen topluyorsun işte beni benden Bir nehir olup yitiyor tüm anılar Zamana bırakılmış yeminlerle, tıkanıyor düğümler Ne sen çaresin geceye Ne gece senden avare Başıboşluğumuzla zamana hapsolmuşuz işte hepimiz de Vefasızlığın derinleştirdikçe geceyi, amber kokusunda yanıyor nefesim Şimdi yanıyor herşey ben yandıkça Aşka kurban nefesim yanıyor, sevgim toprağa karıştıkça Ölü bir aşkın nöbette melekleri Bekliyorlar senden emanet makberi Huzuru; sokaktaki köpeğe, ışığı sokak lambasına, aşkımızı çığlık çığlığa toprağa vermişken biz, iki melek bekliyor bizi Bir de Kanadı kırık ebabil 
  
Karanlığın dışından gelir sesin Duyarım ama cevap veremem Kızılın kıyısında bulanır su  Ne yapsam arındıramam bizi saran kiri Süzerim ağzında, sana söylenmemiş sözleri Belki duyarsın diye, en içten sitemleri Dizgini kopuk küheylan, göğün asi mavisi Bulutlar paramparça hüznün ağırlığından Gül kokusu bezenmiş, güzel yollar Kırmızınin en tatlı tonu Çekmecesinde sevgilinin, aşkın en büyük koru Ateşe su, çekmeceye anahtar Suda kibir, anahtarda dikenler var Ne yapsam sevgili! Sana ulaşmak için önümde engeller var Aşılmamış setlerin bir yanında sen Hüznün rengine boyanmış kalbimle, matemde ben 
Aşkın bu en acı hali düşürdü beni, en onulmaz yaralara Şerbetine kandıkça, en tatlı yalanlara Şimdi ellere suskun, vedalardayım Her yanımı sarmış hüzzam, bir başıma bambaşka makamlardayım 
Yarin adı dolanıyor son kez dilime, yabancı diyarlardan El oluyorum, el oluyor sevdam, yangın yeri vedalardan Yüreğim şimdi en derinlerinde, kendi cehennemimin Gömülmüşüm, gömülmüş dışarda benim gibi soğuk bir mevsim Ey Aşk! Karlara bulanmış şu toprak kadar, bahara hasretiz şimdi Ey sevgili! Çare olamadan, çaresizliğe gömülmüşüz, bu amansız zemheride 
  
Öyle büyük fırtınalardan geçtik ki sevgili! Artık yamalar kifayet etmez örtmeye, üşüyen yüreklerimizi Öyle tünellerden geçtik ki sevdikçe, hiçbir ışık gidermez artık, karanlığa sinmiş efkarımızı Biz tünelleri ve kışları sevdik sanırım en çok Bu yüzden baktıkça yüreklerimize hala sarhoş gülüşlerimiz 
Herşeye rağmen bülbül gülle şen sevgili Arınıyor sevdamız, aşk kokan mısralarda Dudaklarında ezberliyorum aşkın ilahisini Rahlemde senli düşler, ağzında deniz ve iyot kokusu Bulutların ardında saklı karanlık bahtımız Ömrüm bir kelebek kadar narin ve saatlere mühürlü Kırık bir kanat, hassas bir kelebek ve ömrü hazanla geçmiş kısa ömürler Avare geziyorum uğultusunda hazanların Yaşadıkça ölmek bu mu dersin sevgili! Ben artık kendiyle çelişen, yorgun bir serseri Güneşe meydan okuyor, ışığa hasret ruhum Sabah olmasın artık Ben akşamın bağrında seninle huşu doluyum 
  
Ey karanlığın alnından süzülen sahibim Bırak alışayım içimdeki jilet kesiği yarama Sevgiliyle geçen her an, aydınlıktır bana Yüreğime nakşetsin nakkaş maharetiyle görünmez bir el Aşkın imkansızlığıyla gelen acıyı Bırak Rabbim, büyüsün gözlerimdeki hayret! 
Yarda gül zebili
Bırak iç yerime batsın
Batacağı kadar diken 
Ve ey gül kokulu sevgili Sen güller içinde, gülistanın zevkindesin Ben gülden ırak, sevdaların izinde Sen gül mevsiminde, ben hazanların içinde Bırak yüreğime batsın, senden kalan dikenler Bana gül aşkıyla bir ömür dikenler de yeter 
Sen gül sevgili! 
Aşkların bahtıdır zemheri 
Şule Meryem Canpolat
|