Prof. Dr. Sinsi
|
Mezar Notları
ölüme dair - ölmeden ölümü anlamak - ölümün insana hissettirdikleri - muammer özkan yazıları - muammer özkan kitabları
Mezar Notları
Mezar bir tarihtir Mezar bir kitaptır Mezar bir ibret levhasıdır Yeter ki insan, gönlünün gözüyle bakabilsin, ruhuyla idrak edebilsin kabirleri Mezar terbiye ocağı, mezar muhasebe mekanıdır Mezarlar vahiy ölçüsüyle ve ötenin hesabıyla isabetli kararların alınabileceği, ince duyguların Kuran ve sünnet ile değerlendirileceği berrak yerlerdir Anlamını ve yaşama gayesini yitiren kentlerin ve insanların yanında,
en diri,
en canlı,
en anlamlı şehirlerdir mezarlar  
Mezarlar diri, mezarlar canlıdır  
Özünden ve özümüzden bakınca mezarlara, susarak anlatımın en mükemmel noktasını görürüz Hele siz bir gidin oraya ve tanışmaya çalışın oradakilerle ve birbir dinleyin özgeçmişlerini Ağaçları sizlere nasihat eder, taşları bile nasihat eder mezarların
Eğilin eğilin de ruhunuzun haskulağıyla bir dinleyin gelen sesleri
Her kulak öze nisbetince birşeyler duyacaktır orada Bakmasını bilen gözler, işitmesini bilen kulaklar neler görmez, neler işitmez ki mezarlarda  
Şimdi ada:2, parsel:1008 'de bulunan kabrin başındayız
Namık oğlu, Hatice eşi Hasan Şenol  Doğum:1938 ölüm:1984
Herhalde yakında ziyaretçisi gelmiş, üzerine konan çiçekler henüz kurumamış Kabrin başucunda iki tane buruşmuş, burun veya gözyaşı silinmiş kağıt mendiller, kimbilir hangi duyguların anlatımını yansıtıyor?
Kabrin üzerine şimdilik topraktan başka ağırlık konmamış Siparişleri verilmiş, yakında mermerlenecekmiş Mezarın mermerleneceğini ben duydum ben duydum ama kendisi biliyor muydu? Mezarın mermerle kaplatılacağını bilse sevinirmiydi? Mermersiz mezarlara bakarak, kendisine yapılacak mermerli mezar ile gururlanırmıydı? Kendisine haber vereyim düşüncesiyle;
"Mezarın mermerle kaplatılacakmış"diye fısıldadım
"Git işine be adam, bana ne mermerden" haykırışı sanki iç dünyamda yankılandı
Mezarı mermer kaplanmış veya kaplanmamış O'na ne faydası vardı? Peki bu mezarları mermerle kaplatanlar, bunu kimin için yapıyorlardı?
Sorumdaki saflığıma kendim de gülümsedim Kimin için yaptıkları, kimin için yapacakları belli değil miydi?
'Elalem ne der' endişesiyle kendi itibarları, kendi şanları kendi şerefleri için yaptırmıyorlarmıydı? Bunlar hem toprağın üstünden hem de toprağın altından gafil kimseler değil miydi?
Şimdilik sade bir görünümde olan toprağa tekrar terar baktım İzmir'in bayındır kazasında 1938 yılında doğan Hasan Şenol, ailesiyle beraber sekiz yaşındayken İzmir'e yerleşmiş Ortaokul mezunu olan meyyit, Diyarbakır'da askerliğini yapıp 1963 yılında evlenmiş Kürtaj silahıyla kaç çocuğunu, hangi suçtan dolayı öldürdüğünü veya öldürttüğünü siz sormayın Çünkü biliyorsunuz ki bunu Rabbimiz soracak
Bir yolsuzluk iddiasıyla çalıştığı bankadan atılan Hasan Şenol, bulunduğu mahallede bir kahvehane açarak yaşamını sürdürmüş  Değişik kesimlerden insanlarla karşılaşıp, onlarla çeşitli mevzularda konuşan Hasan Şenol, çenesi laf eden, bulunduğu konumda kendisini haklı görüp, haklı çıkaran bir mizaca sahip birisi
Kahvehanede kumar oymatıp, içki içirmesine rağmen müslümanlığına toz kondurmaz ve kalbinin temizliğini her fırsatta dile getirirdi Bağkur emekliliğine dört yıl kala karşılaştığı müslüman tipli insanlara, "Emekli olduktan sonra bu işlere tövbe edip namaza başlayacağım" derdi
Ancak ne olduysa, 1984'ün nisan ayının ilk haftası oldu  
Eski bir dostuyla, kahvede masanın kenarında içki içmekteyken, hesap yüzüden çıkan bir tartışmada araya girmiş ve dört yerinden bıçaklanmıştı
Hastaneye kanlar içinde götürülürken ölümün soğuk çehresiyle karşılaşıyor, yaşantısının muhasebesini yaparken haklı bir telaşa kapılıyordu
Şimdi ölmenin sırası mıydı !
Daha tevbe edecek, içkiyi ve kumarı bırakacaktı Bu halde, üstelik içkiliyken nasıl kabre girecek, hangi yüzle Allah'ın huzuruna çıkacaktı?
Kızı aklına geldi: "Keşke manken olmasına izin vermeseydim" diye geçirdi içinden Sahi ya ! Manken olmasına, orasını burasını açmasına, elalemin erkeklerine teşhir etmesine neden izin vermişti ki? Dilinin ucuna gelen '(             editlendi)!' ifadesini, köpek dişleriyle ısırıp, azı dişleriyle öğütmek istedi
Oğlu aklına gelince sanki beşinci, altıncı, yedinci bıçak darbesini yemişti Sövdü, küfretti  Kendisinin yetiştirmediği, kendisinin terbiye vermediği oğluna bir daha bir daha küfretti
Tekrar kendine döndü Ölmemeliydi Ne yapıp edip ölmemeliydi
'Kurtulursam ilk işim namaza başlamak diye geçirdi içinden Namaza başlamak için bu dört seneyi de nereden çıkartmıştı ki? İnsan bu dört sene yaşayacağı ne malum?
Ya hemen ölürse!
Ya hemen ölürsem!
"Yok yok ölmemeliyim, ağzım da leş gibi rakı kokuyor  "
Başını tutan adamın sesini duydu:'Birader hızlı sür adam ölecek Çok kan kaybediyor  
"Kim ölecek?Ben mi, ben mi öleceğim !?? Ben ölmemeliyim, ben yaşamalıyım Çünkü ben tevbe edeceğim, çünkü ben namaz kılacağım, çünkü ben hıkkk  hıkkk  ben ölmemeliyim, ölmeyeceğim, ölmeyeceğim  İçkili halde hiç ölünür mü? Keşke içmesedim, keşke namaz kılsaydım, keşke  "
-Kardeşim hızlı gitmene gerek yok, öldü adamcağız  
Bu özgeçmiş ile Hasan Şenol'un kabrine tekrar tekrar bakıyoruz ve 'keşke' hayırışlarının aynı dirilik ve aynı canlılıkla tekrarlandığını görüyoruz:
Keşke  keşke  keşke 
alıntı
|