Yalnız Mesajı Göster

İhtiyar Balıkçı Ve Martı

Eski 07-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İhtiyar Balıkçı Ve Martı



İhtiyar Balıkçı Ve Martı Yazısı - İhtiyar Balıkçı Ve Martı Ayşe Sönmez Bulut - Ayşe Sönmez Bulut Yazıları

İhtiyar balıkçı güzel bir tatil kasabasında yaşardı Orada herkes onu tanır ve severdi Yıllar önce yaşadığı bir olay dilden dile söylenerek gelmişti Kendisine sorduğunuzda hikâyesini, gözleri buğulanır, sesi titrerdi


Balıkçı o kasabaya geldiğinde güçlü, kuvvetli, tuttuğunu koparan genç bir adammış Önceleri başını işinden ayırmaz, gece balığa çıkar sabah dönermiş Bazen de tersi olur sabah balığa çıkar akşam dönermiş Dönüş saatleri hep belliymiş Ne zaman döneceğini herkes bilirmiş Balıkçı çevreye alıştıkça arkadaşları çoğalmış Onlarla hoşça vakit geçirir olmuş Ama gün geçtikçe balıkçının huyu değişmeye başlamış, balığa çıkıp, saatlerce dönmez olmuş Arkadaşları merak edip sorduklarında cevap vermezmiş

Bir gün arkadaşları takip etmişler Balıkçı denize açılmış Kimsenin görmediğini sandığı bir koyda parmaklarını ağzına koyup keskin bir ıslık çalmış O an da birkaç tane denizkızı koya çıkmış Balıkçıyı ortalarına alıp dans etmeye başlamışlar Denizdeki rengarenk balıklar da katılmış bu eğlenceye Arkadaşları ses çıkarmadan izlemişler bir süre, sonra geldikleri gibi geri dönmüşler Gördüklerine anlam verememişler Çünkü o zamana kadar böyle bir şey görülmüş duyulmuş değilmiş


Balıkçı bu eğlenceli hayata öyle kaptırmış ki kendini çevresinde olup bitenlerden haberi olmuyormuş Ama artık balık tutamaz olmuş Gittikçe parasız kalmaya başlamış Balıkçıyı izleyen, gözünü ondan ayırmayan biri varmış Bu bir martıymış Ne yaparsa yapsın balıkçının dikkatini çekmeyi başaramamış Zaman zaman uzaklardan o kasabada bulunmayan meyvelerden koparır, gagasıyla getirip balıkçının bahçesindeki masaya bırakırmış Balıkçı nerden geldiğini bilmediği bu eşsiz lezzetli meyveleri yermiş Başının üzerinde dönüp duran martıya kızar, her fırsatta renk renk balıkların, dünya güzeli deniz kızlarının bulunduğu koya gidermiş Her seferinde martı oraya kadar takip eder, üzgün bir şekilde geri dönermiş Balıkçı bir süre sonra martıyı fark etmiş Yalnız kaldığı günlerde, gecelerde yanındaki ağaca konan martıya o gün deniz kızları ve renkli balıklarla neler yaptığını anlatmış Martı onunla konuştuğu için mutlu olsa da balıkçının maceralarını üzgün üzgün dinlemiş


Balıkçı gün geçtikçe kendini daha çok kaptırmış denizkızlarına, renkli balıklara Başka şey düşünemez olmuş Zavallı martı boynunu eğip bir köşeden seyredermiş balıkçıyı Bir gün balıkçı neşeyle sandalına atlamış Denize açılmak için hazırlanmaya başlamış Gökyüzündeki martının farkında değilmiş Martı engel olmak istemiş Var gücüyle ötmüş, etrafında uçmuş, sandaldaki ağları dağıtmış Ne yaptıysa engel olamamış Çaresiz boyun eğmiş O da sandalın ucuna konmuş, balıkçıyla birlikte denize açılmış Çok huzursuzmuşUzaktan deniz kızlarının sesleri geliyormuş Balıkçı biraz daha yol vermiş sandala Bir an önce ulaşmak istiyormuş o güzel koya Bir müddet sonra renkli balıklar görünmeye başlamış sandalın etrafında İşte tam o sırada martının korktuğu olmuş Gök gürlemeye, şimşekler çakmaya başlamış Martı dört dönse de havada, balıkçıyı dönmeye ikna edememiş Sandal beşik gibi sallanırken balıkçı zor tutunuyormuş Deniz kızlarından, renkli balıklardan yardım istemiş Ama hiç biri dönüp bakmamış balıkçıya Hepsi birden yok olmuşlar Şiddetli yağmura, fırtınaya dayanamayan sandal alabora olup batmaya başlamış Balıkçının yardım isteyen sesine martının çaresiz çığlıkları karışıyor, kayalıklarda yankılanıyormuş Balıkçı her şeyin bittiğini, boğulup öleceğini düşünerek kendini suya bırakmış


Birkaç saat sonra güneşin ışıklarının yüzüne vurmasıyla kendine gelen balıkçı gözlerini açmış Gördüklerine inanamamış Yaşadığına çok şaşırmış Nasıl kurtulduğunu anlamak için etrafına bakınmış Deniz kızlarının ve o rengarenk balıkların kendini kurtardığını düşünüp mutlu olmuş Doğrulmuş, şöyle bir etrafına bakınmış Gördükleri karşısında ne yapacağını bilememiş Az ileride etrafından kovup durduğu martı, ağzında bir iple, hareketsiz yatıyor Dikkat edince martının ağzındaki ipin boynundaki can yeleğinin ipi olduğunu fark etmiş O an kendisini bu martının kurtardığını anlamış Koşarak martının yanına varmış Ellerine almış, zavallı martı ağzında iple öylece kalmış Gagasını açıp ipi alamamış balıkçı Yaşadıkları karşısında donup kalan balıkçı kendine geldiğinde martı için bir mezar yapmış, evinin bahçesine Başına da bir fesleğen dikmiş Martının gagasıyla sık sık kendisine fesleğen getirdiği aklına gelmiş Gözleri dolmuş günden sonra denizkızlarını ve renkli balıkları hiç görmemiş


Derler ki balıkçı o günden sonra denize açılmamış Diğer balıkçıların ağlarını tamir ederek hayatını devam ettirmiş Yaptığı işlerin karşılığında hep para almaz, bir kısmına da balık alır, evinin bahçesindeki martıları beslermiş Bu olay kendisine sorulduğunda gözleri dolar, uzaklarda bir noktada kendisini kurtaran martıyı ararmış


Ayşe Sönmez Bulut

Alıntı Yaparak Cevapla