07-10-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Dişi Ayrık Otları
Dişi Ayrık Otları Yazısı - Dişi Ayrık Otları Nil Alaz - Nil Alaz Yazıları
Acılarımız büyüyor Acılarımız
Şu an sıcaklığını hissediyor belki yanmıyoruz ama basamak basamak acının evresi
Her bir fazda değişik duygulara gark oluyorsunuz Eşek ve eşref saatlerimize göre de değişiyor dozajı 
Bilendikçe bileniyorsunuz Taşlar birbirine sürtündükçe daha fazla cız  Aman eyliyorsunuz Aman 
Çaresi vardır elbet diye avunuyoruz, salavatladığımızda çabası 
  
Acılarım  
Hiç su vermiyorum, beslemiyorum toprağını gübre koymuyorum, okşayıp sevmiyorum yapraklarını, dallarını budamıyorum, gözünün içine bakmıyorum sürgün versin çiçek açsın diye, kızgınım güneş yüzü göstermek istemiyorum, nadasa hiç bırakmıyorum ama yinede büyüyor ayrık otları
Rüzgârla yarenler, kırılgan değiller iri hiç değiller çelimsiz gözükürler ama
bahçemdeki çimi sinsi sinsi öldürüyorlar ve onu alandan destursuz atarak yerini dolduruyorlar
Köklerini toprağın altında birbirine geçiyor sıkı sıkı tutunarak ve hiçbir zaman ulaşamayacağım kadar yayılıyorlar
Kökünü kazıp çıkartmayı deniyorum ancak o köklerinden bir dişi bile toprakta kalsa
ufacık bir parçası dahi toprakta kalırsa tekrar sürgün vererek eski haline geliyor 
İnanılmaz bir hızla yarış edercesine, gün gibi gerçek, hoyrat akan nehirler kadar acımasızlar 
-Gülümsüyorum apacı- Dişli ayrık otu-
Sabrımı son demlerine kadar zorluyorum
Canımın yandığı noktada başlıyor isyanım
Istırabım büyüktür içimde yanan ateş
Ne bir su söndürebilir ne de bir pür nefes
Ayrık otu rivayete göre; 7 yıl bir kayanın üzerinde mahsur kaldıktan sonra toprağa kavuştuğu anda
"az kalsın kuruyorduk iyi mi?" diyebilen arsız bir bitkidir kendisi
"Bu nebatat ayrıktır, ayrıksıdır, ayartıcıdır amma lakin şifa da verir; idrar söktürür ve kan temizler "
Acılarımız  
Siz istemeseniz bile pencerenizin önüne bir duvar örerler, bitişik nizam diye  
Ne zaman camı açmak isteseniz karşınızda yine o soğuk beton
Ve bina boşluklarına atarlar hep izmaritleri Yağmur yağar ıslanır,
arada güneş değer kururlar rüzgâr size getirir o rutubet kokusunu Hiç haz etmezseniz
Evlerini köşe bucak temizleyen, temizlik konusunda uzman,
size ders vermeğe yeltenen o insanlar nedense nerede bir boşluk görse izbe anında doldurmaya kalkarlar
O duvar o dar aralık boz boz bakar durur size her tülü aralayışınızda 
Tülün üstündeki öbek öbek güller bile teselli etmez sizi
Açmazsınız o pencereyi Açmak istemezsiniz
Oysa ihtiyacınız vardır havalanmaya pervazına dayanıp olduk olmadık hayallerin düşlerini kurmağa ihtiyacınız vardır
bir an soluklanmağa
Sevdiklerinizi yolcu ettiğinizde arkasından bakmaya, acaba son bir şey isterler mi diye düşünürken
onlar bir nokta kadar olana kadar bakmaya hasret kalırsınız Maviye hasret kalırsınız
Cam önündeki fesleğenlere hasret kalırsınız Sokaklarda akıp giden yaşamın renklerine hasret kalırsınız
Acılarımız büyüyor Acılarımız Büyüdükçe büyüyor Durası yok
'Eskiden bir biz vardı, şimdi o biz nerede?'
'Bombalar 3'e ayrılır: Suskunluk bombası, vurdumduymazlık bombası ve bencillik bombası
Biri birinden sağır, biri birinden ağır '
Kimi dayanamıyor pes ediyor kendi kalemini kırıyor
Kimi aldırış bile etmiyor Direnen direniyor
Direnmeliyiz
Acılarımız
Gülümsemeli  
Gelin
İçinizdeki sabi ile gelin bana çıplak ayakları, sabun koksun elbiseleriniz
Cebinizde renkli bilyeler, art niyetsiz bir tohum ile gelin,
Çok şükür göğün mavisiyle kucaklaşan, sokağı gören,
Çiçeklerimin dizili olduğu bir pencerem daha var
Sizinde vardır
Günün akşamına kadar bakışıp dururuz
Kahve telvesinde çıktı çıkacak yine köpük köpük hayırlısı  
"Mürüvvete endaze olmaz "
Nil Alaz
|
|
|