07-10-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Çocukluğum Ve Kış
kışla ilgili yaşam hikayeleri - kış hikayeleri - çocukluğumuzdaki kışlar
Çocukluğumda sanki kışlar farklıydı
Kış deyince lapa lapa kar gelir aklıma ve yine o karlı günlerde, çini sobada çıtırdayarak yanan odunların ısıttığı odamdan dışarı bakışım ve de gecenin içinden hemen evimizin yanı başındaki elektrik direğinin aydınlattığı huzmede, vals yaparcasına uçuşan kar tanelerini seyredişim gelir aklıma hele hele bu bembeyaz örtü altında kapanan yollar nedeniyle de, okula gidemeyişimdeki o hınzır sevincim )
Cadde ve sokakların kar tutmasıyla birlikte başlayan mahalleler arası kartopu savaşlarımız gelir aklıma ve sulh ilanı ile de, uyduruk tahta merdivenlerden bozma kızaklarımızla, henüz bomboş olan meyilli arsalardan kayışlarımız En nihayetinde de, havuç burunlu, kömür düğmeli, eli süpürgeli kardan adamımızı el birliğiyle yaradışımızda, içimizi saran o yorgun heyecan
Sonra, sanki elmas kırıntıları dökülmüş karda, pırıl pırıl ışıltısıyla ortaya çıkarak gözlerimizi alan güneş ve yine, gökyüzündeki mor kızıl karışımı renge bakan annemizin, " kar topluyor, yarın daha çok kar yağacak" sözleriyle birlikte de, içimize yığılan büyük sevinç gelir aklıma en büyük kartopundan daha büyük  
kış gelmesinin, yoksul arkadaşlarım için eskiyen popuçların, olmayan paltoların çaresizliği manasına da geldiğinin belki farkındaydım ama yine de, çocukluğumun o affedilebilir günahsızlığının hoşgörüsüne sığınmış olarak, bu beyaza olan zaafımı içim cız ederek de olsa engelleyemezdim
Kış beyazlık demekti önce, sonra da oturma odasında bütün ailenin gece boyunca bir arada olması, bir arada sohbeti demekti Çini sobanın üzerine konan portakal, mandalina, elma kabuklarından çıkan tütsünün sobanın yanına kıvrılışındaki uyku mahmurluğuma karışması demekti Gecenin içinde görülmeyen bir yerlerden " bozzaa" diye gelen bir ses, ya da sokak kestanecisinden alınan sıcacık ama pahalı kestane demekti, zira çok değil iki yüz gram  
Saçaklardan düşen buzları kıtır kıtır yemek demekti, yürürken ağzımızdan çıkardığımız dumanlarımızla da, sanki ilk sigara içişimiz Okul çantalarımızın en değerli kızak da olduğunu ilk keşfimiz demekti, eldivenimizin tekini kaybetmiş isek ya da pantolonumuzun arkası sırılsıklam ise de evde zılgıt var demekti  
Kara önlüklerimizle okula gittiğimiz o dönemlerde, yeni yılın sabahı için lapa lapa kar yağışına dua ettiğim geceleri hatırlıyorum ve de yeni yılın ilk sabahını karlarla örtülü gördüğümdeki sevincimi Meğer ne de kolay sevinirmişiz Bizler mi çok kolay mutlu olabiliyorduk, yoksa çocuklarımızın zevkleri mi ağırlaştı şimdi acep?
Evet, aradan yıllar ve yıllar geçti O çocukluğumuzda, saçaklardan sarkan o bembeyaz uzun saçlı kışlar, boylu boyunca yatıp boy verdiğimiz bol kepçe karlar, genelde artık uğramıyor Kapıdan baktıran o eski kışlar, kutupların donmuş denizlerini aşıp artık eski sıklığında şehrimize gelmiyor, kapılarımızı çalmıyor Ama ne var ki, zaman, yine de geçmişe hiç aldırmadan herkese farklı yaşamlar sunmaya devam ediyor ve de herkes kendi hayatını yaşıyor Kimileri Uludağ’da, kimileri Ilgaz Dağları’nda yakalanıyor tipiye, geride kalan hoş anıları oluyor, kimileri ise sabahın ilk ışıklarında ekmeği için adım atıyor, buz tutmuş yollarda yorgun adımları iz oluyor
Nice karlı güzel sabahlara  
Alıntıdır
|
|
|