Yalnız Mesajı Göster

Sanat Ağlatabilir

Eski 07-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Sanat Ağlatabilir



Sanat Ağlatabilir Yazısı - Sanat Ağlatabilir İclal Aydın - İclal Aydın Yazıları

Dün, Dünya Sanat Günü’ydü Türkiye’nin gelmiş geçmişlerin hesap kesim gündeminden biraz uzaklaşmak için güzel olanaklar vardı


Sanat “derman”dır kesilen soluğa


Şifadır acıyan canına insanın


Dün Elif Şafak, İngiltere’de kıyametleri koparan “İlerleyen yaşına rağmen yeniliklere açık ve i-Pad’le çalışmanın yepyeni imkânlar açtığını söyleyen” David Hockney’in sergisini görmeye gittiğini ve düşündüklerini yazmıştı


Çocukluğunda İspanya’da Goya’nın tablolarını ik gördüğü vakit kalbini kavrayan o deliliğin, sanatı aklıyla, mantığıyla değil yüreğiyle sevmesini sağladığından bahsediyordu yazısında “Hüzün, çığlık, arıza, kırıklık, akıntıya karşı kürek çekme, kendini yok etme olmadan sanatı düşünemiyorum” diyordu Yaratcılığın bu hâlini yüreğiyle anladığını, diğer hâlini ise aklıyla kabul ettiğini söylüyordu


***



Şu birkaç haftadır size sözünü ettiğim kitabı yazmak için kapandım ya


Galiba Elif Şafak’n anlattığı o delilik yakaladı beni Gerçekten beni kendime yabancılaştıracak kadar vahşi bir yazı canavarı çıkmıştı içimden Günler geceler boyu durmaksızın yazdı parmaklarım Yazdım, yazdım, yazdım


Ne yazdığımın farkında bile olmadan yazdım bazen Okurken şaşırdım ansızın çıkıp geliveren yeni yeni kahramanlara Bazı geceler yemek yemeyi unutuyordum Bazen üzerimdeki eşofmanın yazdığım bir karaktere uğurlu geldiğine inanıp, onu hiç çıkarmadan bileğime kramp girene dek yazınca, saracak bir şey bulamadığımda çorabımı dolamak gibi bir tuhaflığı da tecrübe ettim Kimi sabahlar kurulu bir robot gibi yataktan kalkıp doğruca yazının başına oturduğum, öğleden sonra yerimden kalktığım oldu Sonra bir yerde tak diye durdum Öylece kaldım Yazdıklarımı okudum Hayal kırıklığı Günlerdir yazıyordum ama birden müthiş bir güvensizliğe düştüm


***



O sırada Türkiye’den arkadaşlarım gelmişti Herkesin işi gücü vardı Kimse bana dokunmuyordu “Aman yazıyor, az kaldı bitmesine Ses etmeyelim, yazar tıkanması yaşıyor” diyorlardı Bense gözlerim tavana dikili, yazdığım her şeyden pişmanlık duymaya başlamıştım Sanki bütün karakterler eşyalarını toplamış, benden önce geldikleri yere dönmeye hazır bekliyorlardı Ne olacaktı şimdi? O kadar emek, o kadar heves, o kadar savrulma? Yattığım yerden kalktım “Hadi” dedim “Müzeye gidelim, tiyatroya gidelim, konsere gidelim, müzikale gidelim Kafamdaki bu tıkanmayı, ruhumdaki bu mutsuzluğu, kalbimdeki bu büyük pişmanlığı ancak sanat onarabilir Şimdi bu satırları, bu kitabı olduğu gibi bırakıyorum burada Onlar da, ben de belki dinlenmeye ihtiyaç duyuyoruz Hemen çıkalım sokaklara ne olur


***



Guggenheim Müzesi’ne girdik Zaten eve iki adımdı Otomobil parçalarından hazırlanan bir sergi vardı İsyancı ruhuyla tanınan Amerikalı sanatçı John Chamberlain eski otomobilleri hayal gücünün aracı olarak kullanmış Müze içindeki onlarca heykel örneğin tampon gibi otomobil parçalarından yapılmış Eserleri yapan John Chamberlain bu sergiyi görmeden, geçen aralık ayında 84 yaşında ölmüş Guggenheim’a adeta bir otopark görüntüsü veren sergi dolayısıyla her katta buruşturulmuş, kaynakla yapıştırılmış, irili ufaklı heykeller vardı (Evet, işte Elif Şafak’ın David Hockney’in sergisinde hissettiği bu olmalı!) Ortada bir delilik olduğu kesin ama benim o anda kanayan kalbime iyi gelecek olan delilik bu değil ama


***



Sonrası


Sonrası şu ki


Kalan üç günde bir şey yazamadım Moralim fevkalade bozuktu Bütün yazdıklarımı yakacak kadar pişman, kızıma olan özlemim nefesimi kesmese bir de Avustralya’ya kaçacak kadar bıkkındım Hatta öyle bıkkın, kendimi öyle sıkmışım ki çat diye dişimi kırıverdim Canım fena yandı Beynime vurdu ağrısı Anladım, köküne kadar çatlatmıştım yine! Sonunda pes ettim


Arkadaşlarımın ceketine takıldım İplik gibi Resimlerle, şarkılarla, dansla şifa bulup kendime, döndüm evime


Şimdi kalanı yazmak gerek Ama günlük hayat izin verirse elbette O zamana dek yine sanata sığınacağım elbette Sığınacağız hep birlikte Biraz daha beslenecek, hayranlık duyacak, öykünecek, yeniden üretmeye hazırlanacağız Hayat başka nasıl dayanılır hale gelir? Çektiğiniz acı bile yaşamak sanatının bir parçası diyor Prof Kemal Sayar


İclal Aydın

Alıntı Yaparak Cevapla