07-10-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Seviye Belirleme
Seviye Belirleme Yazısı - Seviye Belirleme İclal Aydın - İclal Aydın Yazıları
Bu benim hayatımın resmidir dediğiniz bir resim geliyor mu gözünüzün önüne?
Gördüğüm ilk gün “şunları düşünmüştüm” dediğinizi hatırlıyor musunuz?
Kaç ressam adı sayabilirsiniz?
Elinizle kavradığınız, tuttuğunuz, üzerine oturduğunuz, kullandığınız objelerin, nesnelerin, eşyaların hepsinin şeklini, şemailini düşünün  
Kenarlarını, köşelerini, kıvrımlarını  
Çiz deseler çizebilir misiniz?
Ben çizemem  Çizebilene büyük hayranlığım, ben yapamadığımdan değil, böylesi büyük bir mucizevi yeteneğin onlara bahşedilmesindendir  Resim yapabilmeye değil ama yapabilenin hayatına, yeteneğine, eserlerine; o eserlerin oluşum süreçlerinde yaşananlara hep çok ilgi duydum  
Bugün tekrar okuyabilme şansım olsa hiç düşünmem, sanat tarihi okumak isterim
Olanaklarım, lisede öğrendiğimiz ama o kötü kitap baskılarında nasıl olduğunu doğru dürüst göremediğimiz resimlerin kimilerini ilk defa 19 yaşında görebilme şansı verdi bana  
Yine tek başıma bir müze geziyordum Bir Georges Seurat tablosu gördüğümde (Aaa bu oymuş demek!) duyduğum şaşkınlık ilk defa kar görmüş bir Afrikalı çocuğun şaşkınlığı gibiydi galiba  (Abartıyor muyum acaba? Yıllar sonra başka bir benzetme bulamadım affedin ) Noktacılık akımının öncüsü olan ressamın tablosu kitaplarda anlatıldığı gibiydi  Resim, kendisinden uzaklaştıkça bütünleşiyor, ihtişamı insanı büyülüyordu 
***
Az önce de müzedeydim  Bir resmin karşısında durdum dakikalarca  
John Singer Sargent’ın dev bir tablosu  Üç kız kardeşin resmini yapmış  Kaygısız bir hayatın öğleden sonralarından biri gibi duruyordu  Kızların üzerindeki tüller, yüzlerindeki ifade, elleri  Fotoğraf çektirmek değil, ünlü bir ressama dev bir resim yaptırmak için poz vermek dönemin aristokrasisi için de önemli bir ayrıcalıktı kuşkusuz   
Bayramdan bayrama en güzel giysilerini giyip, mahalle fotoğrafçısına gidip körüklünün önüne dizilen aileler geldi aklıma  Kafada koca kurdelesiyle asık suratlı kız çocukları, yara izleriyle kabak kafalı erkekler, takım elbiseli baba; gözlüklü, baş örtülü babaanne, yorgun bakışlı anne  
Bir zaman sonra hiçbirimizde kalmadı o gelenek  Bense üzerimde eşofmanlarım, müzeye girmeden önce becerikli cep telefonumla kendi kendime şehirle hatıra fotoğrafı çektim  Estetikten, tülden, özenden, zamanın asudeliğinden uzak bir “klik”  
John Singer Sargent’tan cebimizde taşıyıverdiğimiz fotoğraf makinelerine “anı kaydetmenin” yolculuğu işte  
***
Müzenin kitap satış reyonuna uğradım
“Dünyayı Değiştiren Resimler” isimli bir kitap dikkatimi çekti  
Önsözü “Elbette dünyayı bir resim değiştirmedi ” diye başlıyordu
“Ama dünyayı sorgulayan bakışımızı değiştirdiklerini kim inkâr edebilir ki?  ”
Dünyanın derdi başımdan aşkın diyeceksiniz biliyorum Biliyorum günlük sorunlarınız içinde ne resim, ne şiir, ne roman umurunuzda  
Ama gerçekten bir sorun kendinize  Sevdiğiniz kaç resim var?
Kızım ilkokul dördüncü sınıfta okuyor Geçen yıla kadar bir sınıf öğretmenleri vardı
Ayşen öğretmen  
Bütün sınıfa “Hepinizin çok sevdiği bir şair olmalı ve o şairin en sevdiğiniz şiirini mutlaka yanınızda taşımalısınız” demişti  Bütün sınıf bir heves şiir okumaya başlamışlardı  Bir yandan da Ayşen öğretmen her gün gazete okumalarını ve mutlaka dikkatlerini çeken bir haberi ya da makaleyi defterlerine yapıştırmalarını istiyordu 3-A sınıfı bir anda gündem takip eden, makale okuyan, şiir üzerine konuşan bir sınıf olmuştu  
Bu sene seviye belirleme sınavları hayatımıza girdi  Şiir, gündem takibi filan biraz geri planda artık  
Bütün ömrümüz bir seviye belirleme sınavından ibaret aslında biliyorsunuz  
Seviyemiz için de sevdiğimiz bir şeylere yer açmak gerek, nefes alabilmek için  
Seviye taktığımız saat, giydiğimiz ayakkabı ya da büründüğümüz siyasi görüş için attırıverdiğimiz bir iki cümleden ibaret değil çünkü  Değil, değil mi?
İclal Aydın
|
|
|