Prof. Dr. Sinsi
|
Sana Kim Olduğunu Söyleyeyim
Sana Kim Olduğunu Söyleyeyim Yazısı - Sana Kim Olduğunu Söyleyeyim İclal Aydın - İclal Aydın Yazıları
“Bazen gitmek iyidir” demiştim haftalar önce  “Gidebiliyorsan eğer özgürlüktür” demiştim  
Kimi okur bunu birinden kopup gidebilmek, bir ilişkiyi bitirmek olarak algılamıştı, kimi Red Kit misali “Ben yalnız bir kovboyum, atımdan başka kimsem yok, gün batımına doğru kaybolurum” şarkısı söylüyorum diye okumuştu  
Belki her ikisi de vardı içinde  
Ama pek çoğumuz “yalnız bir kovboy” değiliz yaşadığımız hayatın içinde  
Evlatlarımız, ailemiz, bir sevdiğimiz olmasa bile “kaybetmekten” korktuğumuz sonradan edinilmiş, kazanılmış varlıklarımız, başarılarımız, bırakamayacağımızı sandığımız, düşündüğümüz gönüllü takılmış prangalarımız var  
Kendi zincirimi uzun tuttum ben  Biraz uzaklaşabilecek kadar  
***
Uzaktayken ilahi düzende her şeyin aslında bana sonsuz yardımcı olduğunu gördüm  Görebildim Görebilmek için itişmekten kaçınmak gerekiyor ama öyle zor, o kadar zor ki şehir hayatı içinde  
Bu geri çekilişte günlerce ve günlerce süren suskunlukta kendi gözlerimin yönetmeni olarak gördüklerimi yazıyorum günlerdir  Kimini buraya, kimini roman sayfalarına, kimini mektuplara  Yazıya ara verdiğim anlarda, mesela benim için gün ortasında   
Türkiye’de akşam yemeğinden hemen sonraya denk düşen bir zaman dilimi içinde herkesin herkesle “bağrıştığı-konuştuğu-dalaştığı-seviştiği” o internet sitesini seyre oturuyordum bilgisayar başında  
Onlarca farklı insan
Bağlantı noktası olarak ben duruyordum o sohbet sitesinde!
Bir liberal arkadaşım  Dünya iyisi bir insandır Komiktir, candır, yiğittir; tepesi attı mı gözü dünyayı görmez, merhametlidir
Bir Muhafazakâr arkadaşım  Komiktir, candır, yiğittir, tepesi attı mı gözü dünyayı görmez, merhametlidir
Bir solcu, aktivist arkadaşım  Komiktir, candır, yiğittir, tepesi attı mı gözü dünyayı görmez, merhametlidir
Bir Milliyetçi arkadaşım  Komiktir, candır, yiğittir, tepesi attı mı gözü dünyayı görmez, merhametlidir
***
Liste uzar gider:
Bir iletişim danışmanı, bir turizmci, bir moda ikonu, bir şarkıcı, bir şair, bir provokatör, bir sendikacı, bir fotoğrafçı, bir borderline, bir yalancı, bir şeker hastası, bir megaloman, bir öğrenci, bir profesör, bir yönetmen, bir yapımcı  
Hepsi bir şekilde benim tanıdığım; kimi hakikaten arkadaşım, kimi tanışım  
Kimi kendisini çok önemseyen, kimi benimle kurduğu ilişkide benim tepkimden, başkasıyla kurduğu ilişkide başkasının ona davranışından dolayı kendine bir anlam, bir tavır, bir eda yükleyen insanlardan  
Nasılsın dediğim, nasılsın diye hatırımı soran  Ama orada, o patformda hepsini birleştiren bir tek şey var; o da benim adım  
Benimle tanışıklıkları  
***
Ben tam onlara, birbirleriyle kavgalarına bakarken, aslında ben bu isimlerin hepsini “merhametli insandır” tanımında bir tutarım diye düşünürken öte yanda bir kutu açıyor internet sitesi  
Diyor ki bana: Bak mesela bu sitede benzeyen falan filanca var:
Kimmiş o, kimmiş???
Sonra şaşırıyorum  Ne alakası var, bana niye benzesin ki bu kadın ya da bu adam?
Hem niye?
Sen nereden biliyorsun onunla benzediğimizi? Ortak tanıdıklarımız, ortak takip edenlerimiz, ortak iş alanlarımız var diye niye benzeyelim ki?
“Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim” artık çooook geçmişte kaldı inanın  
En yakın arkadaşımla bile “ayrı dünyaların insanıyız” diyebilirim yeri geldiğinde!
Ben bütün çabamla şunu öğrenmeye çalışıyorum:
Her konuda aynı fikirde olmayabiliriz
Ama bu birbirimizle birbirimizde sevmediğimiz parçalar yüzünden ayrı düşmemize neden değil ki?
Uzaktayken şunu daha iyi gördüm
Hesap sorana, hesap kesene, fikrini dayatana, budur tek doğrusu diyene, bilmişe, gece gündüz sitem edene ama en çok, ama en çok durmaksızın “lafı nasıl koydum gediğine” meraklılarına kimin tahammülü var?
Bu laf geçirmeler, bu hırçınlık, bu kavgalar niye? “Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim” cümlesini şöyle değiştirelim mi?
“Bana düşmanını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim!”
İclal Aydın
|