Prof. Dr. Sinsi
|
Bebeğim Sen Olmasaydın
anneden bebeğine mektup - bebeğe mektup - bebeğim sen olmasaydın yazısı

Geceleri kesintisiz uyuyacak ama her kalkışımda seni öpme duygusunu tadamayacaktım
İstediğim her akşam, sinemaya, bara, dürüm yemeğe, sahilde dolaşmaya gidebilecektim ama "anne bende geleyim" diye bacaklarıma yapışan minik ellerinin sıcaklığı ısıtmayacaktı yüreğimi  
Yeni boyanmış duvarlarımda kalem izi ve yemek izi olmayacaktı ama ben silerken "anneciğim ne kadar iyisin" diyen sesini duymayacaktı kulaklarım  
"'üzülme ben seni çok seviyorum" diye beni göğsüne bastırmayacaktın  
Belki başım daha az ağrıyacak, daha az yorgun olacaktım ama kanepeye uzanıp minik ellerinle yaptığın o büyülü dokunuşların etkisiyle dirilemeyecektim  
Kendime ayıracak param daha çok olacaktı ama senin salça kavanozunda biriktirdiğin bozuk paraları birlikte sayıp sevinç nidaları atamayacaktık  
Kakanı temizlemek zorunda kalmayacaktım ama temizlerken kokudan dolayı minik ellerinle hem kendi burnunu hem de benim burnumu kaparken "anne burnunu kapatayım, iğrenç kokuyor" diyen uyarını bilemeyecektim  
Bir çocuk sahibi olmanın ne demek olduğunu asla öğrenemeyecektim  
Her gece bana sarılan minik kollarını, burnumun üst kısmına yerleştirdiğin o fındık burnunu duyumsayamayacaktım  
Ocak ayları bu kadar sıcak olmayacaktı  
Hastane odasında, lohusa kurdelası ile çekilmiş fotoğraflarım olmayacaktı   
Otobüse bindiğimde kimse yer vermeyecekti  
Arabama her binişinde 'sana kocaman bir araba alacağım' diyen olmayacaktı  
Her giyindiğimde hayran gözlerle bakıp, "tam istediğim gibi nefis olmuşsun" diyen iltifatınla coşamayacaktım  
Her gece bıkmaksızın baktığın düğün fotoğraflarıma belki yılda bir kez bakacaktım  
Annemi bu kadar sevdiğimi anlamayacaktım  
"Seni seviyorum" demeyi hep erteleyecektim  
Annelik duygusu ile donanamayacaktım  
Rujlarımı, farlarımı ve göz kalemlerimi yıllarca kullanacaktım 
Doğum izni prosedüründen haberim olmayacaktı  
Aynı cinsin rekabetinin ne demek olduğunu anlamayacaktım  
Çocuklarla ve ebeveynlerle ilişki kurabilmenin bu denli kolay olduğunu anlamayacaktım  
Elim senin elinde dolaşırken bir sahil kenarında, dalga seslerinin bize şarkılar mırıldandığını duyamayacaktım  
Gece senle ilgili korkulu rüyalar görmeyecek, ızdırapla uyanıp yatağının yanına gelip, derin derin nefes alışını izleyemeyecektim  
Hangi yemekte ne kadar protein, vitamin, fosfor, kalsiyum v s var hiç bilmeyecektim  
Her ay bir çocuğun kaç santim uzaması, kaç gram alması gerektiği umurumda bile olmayacaktı  
38 5 derece ateş beni de yakıp kavurmayacaktı  
Hangi dişlerin ne zaman çıkacağı konusunda derin bilgilere dalamayacaktım 
Kayınvalidemi, oğluna neden bu kadar düşkün diye anlamamakta inat edecektim  
Anneler gününde kimseden hediye alamayacaktım ama ertesi gün bana küsüp geri hediyesini isteyen bir kıza gülümseyemeyecektim  
Sabrı, merhameti, önseziyi, özveriyi, duyarlılığı, öğrenmeyi, öğretmeyi tam randımanlı kullanamayacaktım  
Gece 4:30 da gözü kapalı mutfağa kadar gidip, bardağa su doldurup yine gözü kapalı dönme yeteneğini kazanamayacaktım  
Minicik evimi mama sandalyesi, otomobil koltuğu, ana kucağı, rengarenk emzikler, muhtelif boyda biberonlar, onlarca çeşit barbie, yapbozlar, tüylü-tüysüz envai çeşit oyuncakla ve şişelerce çocuk ilacı ile doldurmayacaktım  
Her çıktığım alışverişten sana alınmış paketlerle dönemeyecektim  
Hamilelik esnasında 81 kiloya kadar çıkıp, tartıyı kırma eğilimi gösteremeyecektim  
Doğum sonrası günlerce aç kalıp, rejim yapamayacak ve yemek yemenin bir lütuf, yiyememenin işkence olduğunu bilemeyecektim  
Çocuk konusunda ahkam kesemeyecektim  
Çocuk doktorları ile ilişkim, sokakta gördüğüm tabelalardan ibaret olacaktı   
Aşkın ve sevginin bir erkekle kadın arasında yaşanan o önlenemez sevgi olduğunu sanacak ve yanılacaktım  
Kirpiklerime kadar sıçrattığın ilk muhallebinin tadına bakamayacaktım  
Yaşanmış tecrübeleri, deneyimleri bilmiş bir tavırla reddetmeye devam edecektim  
Daha çok bildiğimi sanıp ama daha az bilecektim  
İnciklerimin, boncuklarımın, fularlarımın ve tokalarımın nereye depolandığı konusunda meraklar içinde olmayacaktım  
Yüreğim bu kadar derin atmayacaktı  
Kalbim bir ömür boyu birine ait olmayacaktı  
Baleye gitmen, bir enstrüman çalman, doktor olman, mühendis olman, v s konusunda sonradan edinilmiş görgüsüzlüklerim olmayacaktı  
"Anne bak dişimi fırçaladım" diye ağzını açıp koklamak için uzandığımda burnumu yanlışlıkla ısıran, kan oturtan bir çocuğum olmayacaktı  
Beni bu dünyada en çok annem seviyor sanacaktım  
Göz ameliyatı sonrası gözlerim bandajlı eve geldiğimde, babaannesinin bacaklarına yapışıp hıçkıra hıçkıra saatlerce ağlayan ve benim için üzülen küçük bir kıza sahip olmayacaktım  
Torun bakma şansım olmayacaktı  
Damadıma zulmetme, hayatı zehretme zevkini yaşayamayacaktım  
Tam yemek yerken, salondan koşarak gelip, "anne burnumdaki sümüğü lütfen alır mısın?" diye bana bu zevki bahşeden biri olmayacaktı  
Ben kanepede sızmış uyurken, koşa koşa yatağının örtüsünü alıp, üzerime sermek için nefes nefese kalışını göremeyecektim  
Her sabah 6 da baş ucuma gelip, ses çıkarmadan yatağa girmek için benden onay bekleyen biri olmayacak ve senin geldiğini ruhani bir güçle anlama yeteneğine sahip olmayacaktım  
"Kız evi naz evi" tezinin doğruluğunu savunamayacaktım  
Çocuk hikaye kitapları ve çocuk gelişimi ile ilgili kitaplarla ilgim, kitapçı raflarıyla sınırlı kalacaktı  
İlkokul ve ortaokul yıllarında veda ettiğim, pastel boya, gazlı kalem ve kuru boyalarla bir daha karşılaşmayacaktım  
Çocuk bezinin olduğu bölümlerinin aslında bütün büyük marketlerde var olduğunu bilemeyecek ve maxi, midi, mini boylarına anlamsız gözlerle bakacaktım  
Üzümün çekirdeklerini tek tek çıkarmak için insanüstü bir uğraşa asla girmeyecektim  
Sulu köftenin köftelerini fındık büyüklüğünde yapmak için sabrım hiç olmayacaktı  
Kimseye bu kadar sık sarılamayacak ve yalayıp yutarcasına opemeyecektim  
Sen olmasaydın eğer ben asla 'ben' olmayacaktım  
Bir çocuk doğduğu anda Bir anne doğmuş olur
alıntı
|