Konu
:
Garip Cenaze
Yalnız Mesajı Göster
Garip Cenaze
07-10-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Garip Cenaze
cenaze - mevta - gariban - mahsun - öksüz - gariban
Kul olmalı insan
Onu yoktan var eden sınırsız rızıklandıranın kulu olduğunu unutmamalı
Ve yine asla unutmamalı Allah’tan geldiğini ve yine ona döndürüleceğini
İmam cenaze namazı kıldırmak için cemaate saf tutmaları için seslendi
Daha sonra dönüp arkasına baktığında şaşkınlığını gizleyemedi
Çünkü cemaat beş kişiden ibaretti
Mevtanın yakın çevresinden sadece beş kişi
O güne dek pek çok cenaze namazı kıldırmıştı
Kimsesi olmayanların bile cami cemaati cenaze namazlarına katılıp ondan sonra dağılırlardı
Ölen o civardan biri olurdu mutlaka
Ya selam verdiği ya sık sık karşılaştığı veya camide namaz sonrası sohbet ettiği evine girip çıktığı bir komşusu olurdu ölen kişi İnsanlar bunun hatırına selamın veya bir tebessümün hatırına iştirak ederlerdi cenazesine
İlk kez bu kadar az kişiyle kılacaktı cenaze namazını
Ama karşısında duran tabuta takılıp kaldı gözleri ister istemez
Hiç mi selam verdiği yardımına koştuğu hastayken ziyaret ettiği çocuğu olan ev alan birine hayırlı olsuna gittiği düğününe yakınlarından birisinin cenazesine gittiği herhangi biride mi yoktu hayatında?
O kadar mahzun bırakılır mıydı cenaze? O tüm bu duygularla namazı kıldırmış mezarlığa doğru yola çıkılmıştı bile
Yolda da kafasından atamamıştı bu düşünceleri
Acaba ölen kimdi? Nasıl biriydi? Gömülme işlemi bitmiş evine dönerken aklı hala cenazedeydi
Bakkalın önünden geçerken onun tanıyacağını düşünerek hızla oraya yöneldi
- Ahmet efendi hayırlı işler
- Sağ ol hocam nasılsınız?
- Allah Şükür hocam dünya meşgalesi oyalanıyoruz işte
- Ahmet efendi sana bir şey soracağım
- Buyur hocam hayırdır
- Bugün bir cenaze vardı camide
Fakat cemaati sadece beş kişiydi
Bende meraklandım ölen kimdir diye?
- Evet şu ikinci kattaki mazdası olan adam
Adı Fatih değil mi?
- Evet adı Fatihti
Madem tanıyordun da neden cenazede yoktun o zaman?
- Hocam işin aslı değişik bir adamdı
Annesi ve babası hatır soran insanlardı ama o evden kimseye selam vermeden çıkıp arabasına atlar teybini sonuna kadar açıp gaza basar giderdi
Kimseye hal hatır sormaz hayırlı işler demez insanları küçümseyen saygısız sevgisiz biriydi
Bir kere bile camide gördün mü sen hocam?
- Hayır tanımıyorum
Belki de yeni gelmişlerdir o yüzden olabilir
Ahmet efendi hararetle anlatmaya devam etti
Fatih’e kızgınlığı konuşurken gözlerinin donukluğundan ve kelimeleri birbiri ardına sıralamasından belliydi
- Hocam camiyle ezanla işi yoktu ki zaten
Dedim ya saygısızdı
Sadece komşulara değil akrabalarına karşı da aynı şekilde davranıyormuş
Bazen akrabaları burada alış veriş yaparlarken o yanlarından geçip gider onları da görmezden gelir arabasına atlar giderdi
Onlarda anlatırlardı
Evlerine gittiklerinde de o d diğer odaya gider orada müzik dinlermiş
Onların yanına bile girmeye tenezzül etmezmiş
Yani kısacası hiç kimseyi önemsemezdi
Bir akrabası anlatmıştı
Önceden bu şekilde değilmiş
Beş sene oldu onlar buraya taşınalı
Zengin bir akrabası onlara bu evi almış başka bir akrabası da ona iş vermiş
Sonra bir de altına araba çektiler
Adam değişti ne oldum delisi oldu yani anlayacağın hocam
Selamı sabahı kesti
Sonra kendisi gibi Allahsız besmelesiz birini bulmuş nereden bulduysa düğünsüz derneksiz aldılar beraber yaşıyorlar
İşte hocam bazen iyilik ve hayır olsun diye yapılan yardımlar insanı bu şekilde azgınlaştırabiliyor da
Hoca dalgındı
Tüm bu anlatılanları kafasında canlandırmaya çalıştı
Hala insanlardan bu derece kopuk yaşamasının sebebini anlayamamıştı
- Tamam da Ahmet efendi insanlardan neden bu kadar koptu ki?
- Şımarıklık hocam
Sonradan görmek bu olsa gerek
Hiç kimsenin doğumuna ölümüne hastalığına sağlığına gitmezse ona gelirler mi hocam? Doğum da insanlarla olur ölüm de Düğünde de insan lazım cenazede de
Bu dünya gelip geçici be hocam
Bak hiçbir şey kurtarmıyor insanı
Ölüm sırası geldiğinde ansızın alıveriyor insanı
Hoca destekler mahiyette kafasını salladı
- Evet haklısın
Dünyada güzel şeyler yapmak lazım
Geride kalanlar seni güzel hatırlasın
Bugün ölecekmiş gibi ahiret için hiç ölmeyecekmiş gibi de dünya için çalışmalı insan
Öleceğini asla unutmadan yeri ve zamanı geldiğinde hiçbir güç hiçbir şey erteleyemez ölümü
Yüce yaradan Kur’an da ne buyurmuş?
“Siz sağlam kalelerde bile olsanız ölüm gelip sizi bulur
” Ahmet efendi de dalgınlaştı
Evet hoca çok haklıydı
Bu dünya yalnız yaşanıp sessiz sedasız terk edilecek bir yer değildi ki
Güzel şeyler yapmalı yaradanını unutmadan yarattıklarını küçümsemeden yaşamalı
Amacı olmalı aldığı her nefesin
Bir işe yaramalı insan!
Yiyip içen gezip dolaşan bir et yığını değil ki insan
Sevmeli sevilmeli öğrenmeli öğretmeli almasını bildiği gibi vermeli de insanlarla iç içe sürdürmeli yaşantısını
Evet hoca çok haklıydı
Sevildiğini kanıtlarcasına cenazesinde;
- Mevtayı nasıl bilirdiniz? Sorusuna yüzlerce insan yürekten hep bir ağızdan;
- İyi bilirdiikk
diye haykırmalı
Gerçekten gözyaşı döküp üzülmeli onun için
Ardından dualar etmeli kusurlarının affı için
Tüm bunları yapacak gerçek dostlar sevenler bırakmalı insan ardında
Ona bir adım atana o on adım atmalı
Ona yürüyerek gelene o koşarak gitmeli
Ona selam diyene o daha güzeliyle karşılık vermeli
Yani kul olduğunu aldığı her nefeste hatırlamalı
Ölümlü bir fani olduğunu her verdiği nefeste hissedebilmeli
Kul olmalı insan
Onu yoktan var eden sınırsız rızıklandıranın kulu olduğunu unutmamalı
Ve yine asla unutmamalı Allah’tan geldiğini ve yine ona döndürüleceğini
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul