Yalnız Mesajı Göster

Beylikler - Mengücükler

Eski 06-27-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Beylikler - Mengücükler




SULTAN MELİK
MENGÜCEK AHMED GAZİ TÜRBESİ




A-Sultan Melik Mengücek Ahmed Gazi’nin Hayatı ve Şahsiyeti:



Sultan Melik Alparslan’ın,Anadolu’nun fethine memur ettiği önemli komutanlarından birisidir Kendisine verilen
bu kutsal vazife çerçevesinde Erzincan, Kemah,Divriği,Şarki Karahisar şehir ve bölgelerini 1070-1080 seneleri arasında fethetmiş ve Mengücik Beyliğini kurmuştur Kendi adına beğliğin kurulmasında O’nun önceki geçmişi ve savaşlardaki rolü,liderlik yeteneği ve idarecilik vasıfları önem kazanmış olmalıdırFethine memur edildiği yerleri 1080’e kadar almış ve yerleşme merkezlerine kendi toplumunu getirip yerleştirmiştir Bunlar daha ziyade Oğuz boylarından Kayı, Salur, Dodurga, Karaevlekli ve Öregiri gibi öztürk boylarıdır



Mengücek Ahmed Gazi’nin (ve ona bağlı aile efradının) mümtaz bir yerlerinin oluşu ve kişiliklerinin ehemmiyeti Divriği-Sitte Melik (Şahin-Şah) Türbesi’nin 590 tarihli kitabesindeki “zalimlerden hesap soran, Anadolu, Suriye ve Ermenistan’ı dize getiren,Alp Kutluğ,Uluğ Hümayun, Ceboğa,Tuğrul-Tekin,Mengücik soyunun ” terimlerinden anlamak mümkündürBu tür arı-Türkçe ünvanlar Mengücek Oğullarının, Oğuz Beğleri’nden önemli bir aile mensubu olduklarını teyid etmesi bir yana; bizzat Mengücek Gazi’nin şahsına kullanılan kutsi sözler ve sıfatlarda, toplumun o asırlarda kendisine verdiği değeri ve O’nun Türk-İslam davası yolundaki çabaları ortaya koymaktadır


Yine, söz konusu Türbenin aynı kitabesinde “Elmerhum,es said, eş-şehid, el gazi “ (Rahmetli,kutlu,şehit ve gazi) denilmektedir Mengücik Gazi adına ve onun bazı sıfatlarını (Adaletli,feth edici vs) ve yazılı olarak almış bulunduğu yerleri gösteren en mühim belgelerden biri de, Kemah

Sultan Melik Gazi Türbesi’nin,Mengücik Gazi’nin yerleşmiş olduğu merkez, beğliğin ilk zaman payitahtı Kemah’dırGerek O’nun ve efradının türbelerinin burada oluşu,gerekse kayıp vakfiye suretindeki “ben emr-i Hak ile sultan-ı amil oldum, layik bil adil tuttum ve Erzurum, Erzincan,Kemah ve Diyarbekir vilayetleriyle kalelerini fetheyledim ve kafirlerin ciğerlerini yaktım ve kılıç vuran padişahtır ki (Mengücik ) Gazidir: Cenab-ı Hak ruhunu şad ve kabrini pürnur eylesin Bundan sonra ben Kemah Kalesi civarına yerleştim ki o civar Fırat nehri kenarındadır ve hududu şu vecih iledir ki nehri mezkur kale ile mesken arasında geçer ” İbareler ve gerekse çağdaş müelliklerin ifadeleri bunu teyid ederler



Mengücek Gazi’nin ölüm tarihini kaydeden hiçbir vesika olmamakla birlikte,ondan sonra Beyliğin başına geçen oğlu Emir İshak’ın hükümdarlığının başlangıç yılı 1118 dirBu tarih,aynı zamanda muhtemelen Melik Mengücek Ahmed Gazi’nin vefat yılı olmalıdırBu durumda da Mengücek Ahmed Gazi’nin Malazgirt öncesi komutanlığında hayli genç olduğu ortaya çıkar

Mengücek Gazi de, diğer ilk Anadolu fatihleri gibi evliya mertebesine çıkarılan Türk büyüklerindendirAsırlardır türbe ve mumyalı cenazesi bilhassa çevre halkın mühim ziyaretgahlarından olmuştur Lafzı geçtiğinde “mübarek” eklenmeksizin yadedilmezEvliya Çelebi’nin kaydettiği,yakınındaki köyün “Mübarek” adı alması, Mengücik Gazi ile ilişkili olmalıdır


B-Sultan Melik Türbesi:

(Sultan Melik Ahmed Mengücek Gazi’nin türbesi)



Erzincan ve kazaları içerisinde Mengücekler’e ait en önemli eserler,mevcudiyetini nisbeten günümüze kadar Kemah’da koruyabilmişlerdir Bunlardan en önemlisi şüphesiz Sultan Melik (Mengücek Gazi) Türbesidir


Kemah’ın 500mkadar kuzeyinde,Fırat’ın sağ kıyısındaki kayalık zemin üzerinde;eski bir mezarlığın içindedirBurası daha evvelden Kemah’ın kenar mahallelerinden biri iken,şimdi terkedilmiştirGerçi 1960’lara kadar burada oturan 3 hane varmışBunlar da “Türbedarlık”görevini icra ve ifa ederlermişAma şimdi o üç hanenin sadece yıkıntıları kalmış
Türbe sekizgen bir plan üzerinde altlı üstlü iki kat olarak inşa edilmiş olup,üst kesimin iç kısmında köşeler belirsizleşerek yuvarlak halde horasan sıva ile kaplanmış ve bir kubbe tarzını almıştır


Üst kat küçük bir mescidi andırır türde,ibadet yapılması için bölünmüş gibidirTürbenin alt bölümü 5 eşit parçadan inşa edilmiştirOrtada kiremit harcı ile yapılan bir sütun,bu altı eşit parçayı üzerinde tutmaktadırSultan Melik bir sanduka içindedirHer ne kadar bu bölüm iki demir kapıdaki 8 adet asma kilitle muhafaza altına alınmıssa da,rica-minnet dileyen anahtarları temin edip içeri girebilmektedirOndan sonra da bilmem kaçıncı yüzyıldan kalma zatın naçiz vücudunu görme ve ondan ibret alma adına medfun Melik hazretlerini guşe-i kabrinde bile rahatsız etmek gibi,bir şenaat işlenmektedirRastgele sanduka açılıp,bazen meraklı gözlere,bazen de kameraların ışıklarına emanet edilip pervasızca cümle aleme gösterilmektedirTabi bu tür yerli yersiz tabut açıla kapana cesed hayli deforme olmuş ve zedelenmiş durumdadır


Bundan başka tabutlar da vardır ki bunların içinde de insan kemikleri vardırZaman zaman satıhlarında tahribat olan türbe birkaç kez onarılmış ve en son 1991 yılında yapılan restorasyonla bugünkü durumuna gelmiştir
Köşeleri,yapıda kullanılan aynı ebattaki tuğlalarla örülüp, prizmatik sütunceler halindedirSadece giriş diğer yedi köşegenden farklı ve çok daha prizmatik girinti-çıkıntılara sahiptirDoğu cephesi üzerinde ve çerçevesi birbirini takip eden girinti-çıkıntılardan teşekkül olunan,üzeri tuğladan silme ile süslenen kapıdan içeri girilmektedirKapı üzerinde tuğladan yapılmış kufi bir kitabe vardır

Kırık kemer içine alınan
Rolyefli olarak geometrik motiflerle süslü olan alınlık ise,kitabenin üzerindedir
Kubbede,sonraki zamanlarda yapılan bir süs;duvarlarda ise siyah boya ile yazılmış biri farsça iki bölüm kitabe kalıntısı vardırGirişin solunda uzun bir ahşap sanduka bulunmaktadır


Alt cenazeliğe üst kapının altına gelen ikinci ve daha küçük,kubbeli (80x105) kapıdan girilirBu kapı,yeni ve soldan merdivenli yapı içine alınmıştırCenazelik kısmı basık ve ortasında yine sekizgen köşeli bir ayak bulunurBu merkezi ayakla duvarlar ortasındaki koridoru çepeçevre dolaşan bir beşik tonozla örtülüdürCenazelikte bir mumya beş kadar mezar vardırKuzeyden küçük ebatlı kare bir oyuk içeriye nisbi bir ışık sızdırmaktadırDuvarlar 80 cm kadar yükseklikte muhteşem taş örmedendir
Genel olarak türbe,inşa malzemesi ve cenazeliğin orijinal şekli ile dikkate şayan bir eserdirHatta Anadolu türbeleri içerisinde nadir bir yeri ve apayrı bir tipe haizdirKapı üzerinde bulunan kitabede,Kur’an’dan alınan “Küllü nefsin zaikat’ül-mevt= Her nefis ölümü tadıcıdır” (III/185) Ayeti vardır
Yan cephe duvarının üst bölümüne yakın diğer kufi kitabe hayli haraptırİhtimal ki,yapının mimarı zikredilmektedir”Ömer bin İbrahim et Taberi’nin eseri “ Rikka karakterli kitabede ise;”Şeh el meşayih sehm eldin” olduğu sanılır


Türbenin yapılışından sonra yazılan ve farsça kitabenin metni ve tercümesine değinmiştirİki bölüm olan bu metinde Megücek Gazi’nin vasıfları bulunuyorduİkinci ve alt kesimde bulunan kısımda ise:
“Melik Alim,adil,teyid olunmuş,mansur,muzaffer;din ve dünyanın yardımcısı,islam ve müslümanların koruyucusu,selçuk oğulları ve Mengüciklerin iftiharı eb-ul Feth Seçuk Şah bin Behram-Şah bin Davut bin İshakO mengücik idiAllah onu nimetleri ve gufranıyla gark etsin”
Cenazeliğin girişi üzerinde uzayan mermer bir blok içine hakkolunmuş iki satırlık farsça bir başka kitabe bir kapıya lento vazifesi görüyordu

Şu yazılıdır
“Dünya durdukça o Mengücik Gazi tarfından aydınlanacaktır

Bu metnin de sonraki asırlarda yazıldığı anlaşılmaktadırŞii temayülüne bakılırsa,Safavilerin kısa süren hakimiyetleri esnasında bir girişim olması mümkünAyrıca Ali Kemali’nin tesadüf ettiği ve o zamanlar cenazeliğe geçilen yerde;

“(Bu kadın )Rahmeti Rahmana 753 cemaziyel ahır ayında kavuştu” yazılı bir kadın mezar taşı kitabesi bulunuyormuş


Alıntı Yaparak Cevapla