Prof. Dr. Sinsi
|
II.Dünya Savaşı Ve Türkiye
İNÖNÜ DEVRİ VE BUNALIMLI YILLAR
İsmet İnönü, Atatürk'ün ölümünden sonra Türkiye'nin ikinci Cumhurbaşkanı seçildi Devlet ve parti başkanı olarak devrinin "tek şefi" idi Gerek dünyanın gerekse Türkiye'nin en bunalımlı yıllarında görev yaptı Başbakanlığı döneminde, dünya ekonomik krizini devletçilik politikasıyla göğüslemeye çalışmıştı Kamu İktisadi Teşebbüsleri (KİT’ler) aracılığıyla sanayiyi geliştirmek istemiş ve bu yönde önemli adımlar atmıştı
İnönü'nün en büyük başarısı Türkiye'yi İkinci Dünya Savaşı'nın dışında tutması oldu Onun bu politikası çeşitli dengeleri aynı anda kurabilmek ve ülkenin durumunu birkaç yönden güvence altına alabilmek biçiminde gelişti 23 Ağustos 1939'da Sovyet-Alman Anlaşması imzalandığında, bu beraberliğin Türkiye aleyhine sonuçlar verebileceğini düşünen İnönü, Fransa ve İngiltere ile anlaşma yaparak ekonomik yardım aldı (13 Ekim 1939) Daha sonra Sovyetler Birliği ile bu ülkenin Türkiye'ye saldırmayacağı güvencesini alan bir anlaşma imzaladı (25 Mart 1941) Sovyetler Birliği'ne saldırmasından birkaç gün önce ise Almanya ile bir saldırmazlık anlaşması yapmıştı (Haziran 1941) İnönü'nün bu dengeli politikası savaş boyunca devam etti Türkiye savaşın bitmesine kısa bir süre kala, ABD, İngiltere ve SSCB'nin yanında yer alarak Almanya ve Japonya'ya savaş ilan etti ve 24 Ocak 1945 tarihli Birleşmiş Milletler bildirisini imzaladı 5 Mart 1945 tarihinde San Fransisko Konferansı'na davet edilen Türkiye Birleşmiş Milletler kurucu üyeleri arasında yer aldı
Türkiye, İkinci Dünya Savaşı'na girmemiş, ama savaştan olumsuz yönde etkilenmişti Savaş boyunca büyük bir ordu silah altında tutulmuş, fiyatlar hızla yükselmiş, temel gıda maddelerinin çoğu karneye bağlanmış, birçok madde bulunamaz hale gelmiş veya karaborsaya düşmüştü Uzakgörüşlü bir devlet ve siyaset adamı olan İnönü, gerek İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra tüm dünyada esmeye başlayan özgürlük ve demokrasi rüzgarlarına, gerekse savaş sıkıntılarının doğurduğu toplumsal tepkilere seyirci kalamazdı Nitekim, 1945 yılında önce "rejimin liberalleşmesi" gereğinden söz etti Ardından "muhalefet partisine olan ihtiyacı" dile getirdi Açtığı bu yoldan, CHP'nin içinden Demokrat Parti'nin doğmasını, 1946'da CHP'yi zorlamasını ve 1950'de iktidar olmasını demokratik bir hoşgörü ile karşıladı
SAVAŞIN NEDENLERİ
Almanya'da Nasyonal Sosyalistlerin 1933'de iktidar mevkiine geçmeleriyle Almanya savaş hazırlığına başladı Bu hazırlığın nedenini, Nazi rejiminin emperyalist siyasetinde ve Almanya'nın Versay Antlaşmasıyla uğradığı haksızlıklara ve zulümlere karşı isyan ederek haklarını geri almak istemesinde buluruz
Hitler, aynı siyaseti güden Japonya ve İtalya ile birleşti Bu üç devlet saldırıcı nitelikte bir bağlaşma meydana getirdiler Bu bağlaşmaya "Üçlü Mihver" adı verildi (27 Eylül 1940)
İTTİFAK VE ANLAŞMALAR
Almanya 1938'de Avusturya'yı ilhak ettikten sonra, Çekler'den Südet bölgesini aldı 1938 yılında ise bütün Çekoslovakya'yı işgal etti Çekoslovakya'nın işgali İngiltere, Fransa ve Rusya'yı telaşa düşürdü Diğer devletlerde ise büyük bir şaşkınlık uyandırdı
1939'da Sovyetler Birliği ile Almanya arasında, Alman-Sovyet saldırmazlık paktı imzalandı Bunun üzerine İngiltere ile Fransa da birleşerek Polonya ile karşılıklı yardım paktını imzaladılar
SAVAŞIN GELİŞMESİ
İkinci Dünya Savaşı, Alman ordularının 1 Eylül 1939'da Polonya'ya saldırması ile başladı 3 Eylül'de İngiltere, onun arkasından Fransa, Polonya'ya yardım amacıyla Almanya'ya savaş ilan ettiler
Savaş kısa zamanda alanını genişletti İskandinavya'dan Kuzey Afrika'ya, Balkanlardan Manş kıyılarına kadar olan bütün yerleri Almanyalar "Yıldırım Savaşı" usulüyle ele geçirdiler 1939'da Sovyet Rusya ile Almanya arasında imzalanan dostluk paktına rağmen 22 Haziran 1941 tarihinde Alman orduları Rusya üzerine yürüdü Bunun üzerine 12 Temmuz 1941'de Rus-İngiliz bağlaşması imzalandı
7 Aralık 1941'de Japonya Havai Adalarındaki Pearl Harbour (Perl Harbur) limanında bulunan Amerikan donanmasına baskın yapmak suretiyle savaşa girmiş oldu Roosevelt (Ruzvelt) Japonya'ya savaş ilan ederek Rusya ve İngiltere yanında İkinci Dünya Savaşına girdi (1941)
1942 yılında Mihver devletler her tarafta üstün bir durumda idi Müttefikler ise bu beş yıl içinde hazırlıklarını tamamlamak için savunmada kaldılar
1942 yılı sonlarında müttefikler duruma hakim olmağa başladılar Az zamanda büyük bir hava kuvveti ve donanma yapmayı başaran Amerikalılar Pasifik'te Japonları geri çekilmeğe zorladılar
1 Ekim 1943'de müttefikler Sicilya Adasından İtalya'yı geçerek birinci cepheyi açtılar İtalyanlar bir süre sonra teslim oldular 6 Haziran 1944'de müttefik kuvvetler Fransa'dan Normandiya kıyılarına çıkarma yaparak Almanya'ya karşı ikinci cepheyi açtılar
1945 senesinde Nazi Partisi dağıldı Yeni Almanya Hükümeti 7 Mayıs 1945'de kayıtsız şartsız teslim oldu Savaş halinde olan yalnız Japonya kalmıştı Amerikalılar Nagazaki ve Hiroşima üzerine atom bombaları attıktan sonra 1945'de Japonlar teslim oldular Böylece İkinci Dünya Savaşının askeri safhası sona ermiş oldu
ATLANTİK BEYANNAMESİ
1941 yılında Sovyet-İngiliz İttifakı imzalandıktan sonra Amerika Müttefiklere yardıma karar verdi Evvela 21 Mart 1941'de "Kiralama ve Ödünç Verme" kanununu kabul ederek endüstrisini seferber etti
Çörçil bu savaşta İngiltere'nin gayelerini açıklamak ve müttefiklerine daha fazla yardım sağlamak için Ruzvelt'le görüşmek istedi Çörçil ve Ruzvelt Atlantik Denizi'nin enginlerinde bir gemide buluştular Bu buluşmada iki devlet adamının üzerinde durdukları dava gelecekteki barışın temellerini atmaktı 14 Ağustos 1941'de bir beyanname yayınlayarak memleketlerinin hiç bir yabancı toprakta gözü olmadığını, bütün milletlerin istedikleri rejimi seçmek hakkına saygı göstereceklerini, her çeşit silahlı saldırıyı durduracaklarını ilan ettiler
Atlantik Beyannamesinin Esasları:
1-Birleşik Amerika ile İngiltere, toprak vesaire bakımından büyümek gayesini gütmeyeceklerdir
2-Uluslar tarafından özgürce bir istek gösterilmedikçe, dünyada hiç bir sınır değişikliği yapılmayacaktır
3-Her ulus, istediği hükümeti seçebilecektir Hükümranlık haklarıyla kendi kendilerini bizzat idare etmek hakkından mahrum kalanları, bunlara kavuşturmağa Amerika ile İngiltere çalışacaklardır
4-Büyük, küçük, yenmiş ve yenilmiş bütün milletlerin, ekonomik refahları için muhtaç oldukları hem maddeler eşit koşullarla sağlanacaktı,
5-Uluslararasında tam bir işbirliği kurulacaktır
6-Nazi istibdadı çöktükten sonra, her ulusa kendi sınırları içinde güvenle yaşamak imkanları sağlanacak ve bütün memleketlerin insanları korku ve ıstıraptan uzak olacak bir surette yaşamak imkanlarına kavuşturulacaktır
7-Barış, bütün insanlara, hiç bir engele uğramadan açık denizleri ve Okyanusları aşmak haklarını verecektir
8-Dünyanın bütün milletleri, gerek kendi maddi çıkarlarına dokunan sebeplerle ve gerek ruhi ve ahlaki nedenlerle, zora başvurma adetinden vazgeçeceklerdir Kendi sınırları dışındaki milletleri tehdit eden veya etmesi ihtimali olan milletlerin elinde kara, deniz ve hava silahları bulundukça yarınki barış korunamaz İlerde geniş ve sürekli bir genel güven sistemi kurulmak için ilk iş olarak böyle uluslar silahsızlandırılacaktır Barışsever milletlerin sırtındaki silahlanma yükünü hafifletmek için de Birleşik Amerika ile İngiltere ellerinden gelen her yardımı yapacaklardır
BİRLEŞMİŞ MİLLETLER BEYANNAMESİ
(1 Ocak 1942)
1 Ocak 1942 yılında Vaşington'da imzalanan Birleşmiş Milletler Beyannamesinin ön sözü şöyledir:
"İmza sahipleri; canı, hürriyeti, bağımsızlığı, dinsel özgürlüğü savunmak ve gerek kendi memleketlerinde, gerek başka memleketlerde insanlık saflarını ve hakkı korumak için düşmanlara karşı tam bir zafere ihtiyaç olduğuna, dünyayı tutsak etmeğe çalışan vahşi ve azgın kuvvetlere karşı birleşmiş bir direnmeye girişmiş bulundukları inancındadırlar Bu itibarla şu esasları beyan ederler:
1 Her hükümet, Üçlü Paktın üyelerine ve kendisinin savaş halinde bulunduğu diğer mensuplarına karşı bütün askeri ve ekonomik kaynaklarını kullanmayı taahhüt eder
2 Her hükümet, bu belgeyi imza eden hükümetlerle işbirliği halinde kalmayı ve ayrı bir mütareke ve barış imzalamayı taahhüt eder
İNSAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNAMESİ
İkinci Dünya Savaşı insanlığa hastalık, kıtlık, türlü sefalet ve ölüm getirmişti Savaşın bu korkunç tesirlerini yaşayan insanlık, savaştan kurtulmak ve sürekli barışa kavuşmak çarelerini araştırdı ve "Birleşmiş Milletler Kurulu"nu kurdu (24 Ekim 1945) Bu kurulun gayesi; milletler arasında barış ve güvenliği korumak, dostluk ilişkilerini geliştirmek, milletlerarası barış ve güvenliği korumak, dostluk ilişkilerini geliştirmek, milletlerarası ekonomik, sosyal ve kültürel meseleleri çözmektir Birleşmiş Milletler Kurulu, 10 Aralık 1948'de "İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi"ni hazırladı 30 maddeden ibaret olan bu beyannamenin önemli maddeleri şunlardır:
1-Bütün insanlar, hür haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar, akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşlik düşüncesiyle hareket etmelidirler
2-Herkes, ırk, cins, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir inanç, milli veya sosyal doğuş, zenginlik, veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin bu bildiride yayınlanan tüm haklardan ve bütün özgürlüklerden yararlanırlar
3-Yaşamak, özgürlük ve kişi güvenliği her ferdin hakkıdır
4-Hiç kimse kölelik veya kulluk altında bulundurulamaz Kölelik ve köle ticari her türlü şekliyle yasaktır
5-Kanun önünde herkes eşittir ve farksız olarak kanunun eşit korumasından yararlanmak hakkına sahiptirler
6-Hiç kimse keyfi olarak tutuklanamaz, alıkonulamaz veya sürülemez
7-Her insanın bir vatandaşlığa hakkı vardır
8-Aile, toplumun doğal ve temel unsurudur; cemiyet ve devlet tarafından korunmak hakkına sahiptir
9-Halkın iradesi hükümet otoritesinin esasıdır; bu irade gizli şekilde veya özgürlüğü sağlayacak karşı bir usul ile cereyan edecek genel ve eşit oy verme yoluyla yapılacak olan dürüst seçimlerle ifade edilir
UNESCO
Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal konseyinin bir koludur UNESCO sembolik bir kelimedir Türkçe manası, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü"dür
1945'de Londra'da yapılan hazırlıklardan sonra, 1946 yılında Paris'de otuz bir devletin üyeleri toplanarak UNESCO'yu kurdular Türkiye de kurucular arasındadır
UNESCO amacını programının birinci maddesinde şöyle açıklar: "UNESCO, milletlerarası bir işbirliğine dayanarak, ilim, kültür ve eğitim yolu ile dünyamızın barış ve güvenliğini korumak maksadıyla kurulmuştur"
1-Milletlerarası karşılıklı tanışmayı ve anlaşmayı sağlayarak, dünya insanlarını birbirine yaklaştırmak
2-Halk eğitimini sağlamak ve dünyanın geri kalmış yerlerindeki manevi karanlığa bilim ve kültür ışıklarını götürmek
3-Barışın korunması yolunda yardımcı olmak
Yeni nesle barış fikri ve insanlık sevgisi vermek muhakkak ki kültür ve bilim yolu ile olur Kültür ve bilim insanlığa doğru yolu gösterir Cehalet ise kötü ve karanlık düşünceleri besler Savaş, fena terbiye, istibdat ve cahilliğin eseridir Dünyayı barışı, insanlığa mutluluğu getirecek yol, hürriyet, kültür ve bilim yoludur
|