Prof. Dr. Sinsi
|
1950 Sonrası Türk Siyasi Hayatı
TÜRKİYE'DE DEMOKRASİNİN GELİŞMESİ
İkinci Dünya Savaşında demokrasiler arasında yer almış olan Türkiye'nin, savaştan sonra iç politika bünyesinde esaslı bir gelişme görülür Milli Kurtuluş Hareketi'nin birinci bölümünü yurdu yabancı kuvvetlerin istilasından kurtarmak teşkil eden İkinci bölümü ise büyük bir iç değişme, bir devrim hareketi olarak devam etmiştir İkinci Dünya Savaşından sonra Türkiye'de demokrasinin gelişmesi bu devrim hareketinin devamından başka bir şey değildir
Ancak yüzyıllarca mutlak bir idare altında yaşadıktan sonra, milli egemenlik sistemine geçmek kolay olmamıştır Bu bakımdan Büyük Millet Meclisi kurulduktan ve Cumhuriyet ilan edildikten sonra Büyük Millet Meclisinin çalışmaları, bazı nedenlerle tek parti sistemine dayanmaktaydı 1924'de girişilen çok partili rejimi çeşitli olaylar yüzünden son verilmişti Fakat İkinci Dünya Savaşı esnasında diğer hür demokrasilerle ilişki kurulunca siyasi bünyemizi daha demokratik bir şekilde geliştirmek gerekti Çünkü iki dereceli bir seçim ve tek parti hakimiyeti bağımsız demokrasinin kurulmasına engeldi Bu nedenle savaş bitince çok partili sisteme geçmek zorunluluğu doğdu Esasen devrimlerimiz bu yolda bir gelişme için gereken ortamı hazırlamış ve hür demokrasi fikrini milli bir dava olarak bilinçlendirmiştir
YENİ SEÇİM KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK
Toprak Kanunu Mecliste görüşülürken kuvvetli bir muhalefet grubu belirtmişti Gerek Meclisteki muhalif grup, gerekse basın, Seçim Kanununun değiştirilmesini, çok partili bir rejime girilmesi tezini savunuyorlardı İktidarda bulunan Halk Partisi, Tek Dereceli Seçim Kanunu'nu çıkardı 1946'da, Sekizinci Büyük Millet Meclisi devresinde tek dereceli seçim uygulandı Yeni Seçim Kanunu ile gizli oy, açık tasnif sistemi kabul edilmişti O zaman kurulmuş olan Demokrat Parti 64 milletvekili ile Meclise girdi Bu Meclis, 1950 yılında hukukçulardan meydana gelen bir heyet tarafından hazırlanan "Yeni Seçim Kanunu"nu kabul etti
ÇOK PARTİLİ DÖNEME GEÇİŞ
Savaşın sonlarına doğru ve savaş sonrasında tüm dünyada özellikle de Avrupa'da esmeye başlayan özgürlük ve demokrasi rüzgarları iktidardaki CHP'yi de etkilemiş, partinin baskıcı yönetiminden yakınan, daha çok özgürlük ve demokrasi isteyen güçlü bir muhalefet hareketi ortaya çıkmıştı Cumhurbaşkanı İnönü'nün hoşgörülü tutumu da bu hareketi yüreklendiriyordu
Önceleri başını Fuat Köprülü ile Adnan Menderes'in çektiği bu muhalefet hareketinin içerisinde Atatürk'ün son Başbakanı Celal Bayar ile Refik Koraltan da vardı Bu dört milletvekili tarihe "Dörtlü Takrir" olarak geçen ünlü önergelerini CHP Meclis Grubu'na verdiler Önergelerinde parti tüzüğünün ve bazı yasaların değişmesini istiyorlardı İsteklerinin geri çevrilmesi üzerine Bayar, CHP'den ve milletvekilliğinden istifa etti Menderes, Köprülü ve Koraltan ise parti disiplinine uymadıkları gerekçesiyle CHP'den ihraç edildiler Bayar, Menderes, Köprülü ve Koraltan 7 Ocak 1946'da Demokrat Parti'yi (DP) kurdular Yeni bir partinin kuruluşu tek partinin baskıcı yönetiminden bıkmış olan toplumda büyük sevinç ve ilgi uyandırdı Demokrasinin ve liberal bir ekonomi anlayışının sözcülüğünü yapan DP, kısa sürede hızla büyüdü 1946 seçimlerinde Meclis'e girmeyi, 14 Mayıs 1950 seçimlerinde ise tek başına iktidara gelmeyi başardı Böylece Türkiye'de tek parti dönemi sona ermiş, ilk kez halkın oyu ile iktidar değişikliği gerçekleşmiş oldu
DP, 1954 seçimlerinde oylarını daha da artırarak iktidarını perçinledi, 1957 seçimlerinde oy kaybına uğramasına rağmen 27 Mayıs 1960'a kadar iktidarını sürdürdü
DP, on yıllık iktidarı süresince, ekonomiye ve halkın yaşamına elle tutulur bir canlılık getirdi Ekonomi genişledi, halkın kazancı arttı, çok sayıda köy yol, su ve elektriğe kavuştu Yeni alanlar tarıma açıldı, makineli ziraat başladı, ticaret hızlandı, sanayileşme doğrultusunda önemli adımlar atıldı Yabancı sermaye ve ticaret sermayesini sanayiye yöneltme sürecine girildi İnönü zamanında benimsenmeye başlanan Amerika ile yakın işbirliği, DP iktidarı döneminde dış politikaya yeni boyutlar getirdi Missouri zırhlısının İstanbul'u ziyareti (1946), "Truman Doktrini" ve "Marshal Planı"nın uygulamaya konması ile Amerika'dan ilk askeri ve ekonomik yardımların gelmeye başlaması, İnönü'nün bu doğrultuda attığı temelleri sağlamlaştırmıştı DP iktidarı döneminde Türkiye Kore Savaşı'na katıldı, NATO'ya üye oldu (1952), yabancı sermaye yatırımları ve yabancıların petrol aramaları teşvik edildi
1954'ten itibaren DP iktidarının halktan aldığı destek zayıflamaya başladı Bunun başlıca nedeni, dış piyasalardaki elverişli konjonktürün sona ermesi ve ekonomide bozulma belirtilerinin ortaya çıkmasıdır Hızla büyüyen enflasyon, özellikle büyük kentlerdeki sabit gelirlilerin, asker ve sivil bürokrasinin maddi durumunu sarsmıştı Halktaki hoşnutsuzlukla birlikte muhalefetin ve basının eleştirileri de sertleşmişti Bu eleştiriler karşısında iktidarın soğukkanlılığını yitirdiğine işaret eden tedbirler alındı İnönü'nün yurt gezilerinde karşılaştığı engeller, basını kontrol altında tutmak için başvurulan yöntemler ve "Tahkikat Komisyonu"nun kurulması ile birlikte, ülkede yaygın rejim tartışmaları başgösterdi Üniversite gençliği sokaklara döküldü Sıkıyönetimin ilan edilmesiyle daha da gerginleşen ortamda, Silahlı Kuvvetler 27 mayıs 1960 sabahı yönetime el koydu
DEMOKRAT PARTİ
1945'de Büyük millet Meclisinde belirmeğe başlayan muhalefet, zamanla Mecliste kuvvetli bir grup kurmayı başardı Özellikle Toprak Kanununun görüşülmesi sırasında, iktidarı şiddetle eleştiren muhalifler Halk Partisinden çekilmeğe karar verdiler ve istifa ettiler
Demokrat Partinin Kuruluşu:
Halk Partisinden istifa eden Celal Bayar, Adnan Menderes, Refik Koraltan, Fuat Köprülü aralarında anlaşarak 7 Ocak 1946'da Demokrat Parti adıyla yeni bir parti kurdular Demokrat Parti, az zamanda faaliyet alanını genişleterek, kuvvetli bir muhalefet partisi haline geldi 15 Ekim 1951'de toplanan Üçüncü Büyük Kongrede tüzük ve programını yeniden saptadı
Demokrat Partinin Programı:
Demokrat Parti, programının birinci maddesinde kuruluş amacını şöyle belirtmekte idi: "Siyasi hayatımızın, birbirine karşılıklı saygı gösteren partilerle idaresi lüzumuna inanan Demokrat Parti, Türkiye Cumhuriyetinde demokrasinin geniş ve ileri bir anlayışla gerçekleşmesine ve umumi siyasetin demokratik bir görüş ve zihniyetle yürütülmesine hizmet maksadıyla kurulmuştur"
|