Prof. Dr. Sinsi
|
Türk Büyükleri - Her Dalda
FARUK KADRİ TİMURTAŞ
Türkçe'nin bugünkü durumu kötü 1930 yıllarında, Türk Dil Kurumu, lisanımıza tasallut etmeden önce, mükemmel bir ilim ve sanat dili olarak çok güzel bir Türkçe’miz vardı Şimdi bozulmuştur Son 30 yıldır hiç bir büyük şair yetişmemiştir Çünkü bu dille şiir olmaz Nesirde, roman ve hikâyede durum, şiir kadar kötü değil Ancak bu sahada da edebiyattan fazla ideoloji hâkimdir
Türk bilim hayatına, dil ve tarih şuuru getiren adam
Türkiyemizde Türk dili üzerinde büyük bir titizlikle fikir üreten, Türk gençlerinde ve son nesil Türk öğretmenlerinde büyük bir dil ve tarih bilinci geliştiren üç büyük alimimiz gelmiştir: Nihad Sami Banarlı, Faruk Kadri Timurtaş ve Necmeddin Hacıeminoğlu
Türkiyemizde Türk dili üzerinde büyük bir titizlikle fikir üreten, Türk gençlerinde ve son nesil Türk öğretmenlerinde büyük bir dil ve tarih bilinci geliştiren üç büyük alimimiz gelmiştir: Nihad Sami Banarlı, Faruk Kadri Timurtaş ve Necmeddin Hacıeminoğlu Bunlar münhasıran dil üzerine titizlikle eğilen denemeler, makaleler ve nesirler yazmışlardır Nihad Sami Banarlı’yı daha önce bu sütunlarda anlatmıştık Her üçü de benim arkadaşlarım diyecek kadar yakınım olan bu üç Türk büyüğünden ikincisini de bu defa dizi yazımızın konusu yapıyoruz
Şunu da önemle belirtmek gerekir ki bugün onların çapında değilse bile onlara yakın bir zeminde de olsa artık dil üzerine yazılar yazan, fikir üreten ve kitaplar yayınlayan dilcilerimiz yoktur artık Olanlar da yazmıyorlar Faruk Bey inançlarında samimi ve dindar bir bilginimizdi Namazlarını kılar, çevresindeki gençleri yetiştirmek onun en büyük zevki idi Çocuğu olmadığı için çevresindeki öğrencilerini kendi öz çocuğu gibi görür ve onları her zaman ve zeminde korurdu Asistanlarına doktorlarına kol kanat germesini bilen en değerli hocalardandı Ölümünde hemen bütün öğrencileri bir gerçek baba kaybetmiş gibi gözyaşı dökmüşler ve dualar okumuşlardı
1925’de Kilis’te doğmuştur Babası 1964’te vefat eden Avukat Kadri Timurtaş’tır İlk edebî ve lisanî bilgi ve zevkini aldığı babasının da Kilis Tarihi adlı bir kapital eseri vardır Aynı zamanda eski ve yeni tarz da şiirleri de bulunan Kadri Bey, oğlunun edebi şahsiyetinin gelişmesinde en büyük rolü oynamıştır Orta okulu Kilis’te liseyi İstanbul’da okumuştur Lisede iken yaz tatillerinde Kilis’in değerli bilginlerinden olan Baytazzade M Vakıf Tazebay’dan Farsça'yı öğrenmiştir Gülistan, Bostan ve Hafız Divanı okumuştur 1946’da İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nin Türk Dili ve Edebiyatı dalını bitirmiştir Aynı fakülteye 1949’da asistan 1950’de de doktor olmuştur 1958’de doçent 1967’de profesör olmuştur Birçok Avrupa ülkesinde bulunmuştur En uzunu Paris’teki 2,5 yıllık dönemdir 1954-56 yıllarındaki Paris ikameti sırasında bu ülkenin dilini de öğrenmiştir En son Londra’da 6 aylık bir öğretim üyeliği vardır 1982’lerde İstanbul’da bir felç geçirmiş ve uzunca bir tedavi gördükten sonra vefat etmiştir Yattığı yer cennet olsun
Başvuru kitapları yazdı  
Faruk Kadri Timurtaş 1925-1982 yılları arasında yaşadı Daha henüz altmış yaşını bile doldurmadan geçirdiği bir rahatsızlık sonucunda felç olarak uzunca bir zaman yattıktan sonra vefat etmiştir Onun dil ve edebiyat konusundaki yazılarından bir bölümü iki cilt halinde ölümünden yirmi yıl sonra yayınlanmıştır Yalnızca dil konusunda bir başka eseri de vardır
Ayrıca Türk büyükleri ve Türk dil bilginlerinin hayatını denemeler halinde anlatan pek çok makalesi de vardır Başta Türk klasikleri ve kültür eserlerinden Mevlid, Yunus Emre Divanı, Şeyhi Divanı ve Harname olmak üzere epeyce metin yayınları, tahlilleri ve açıklamaları olduğu gibi Baki Divanı’nda da açıklamalı şekilde yayınlanmıştır Mithat Cemal Kuntay’ın “Türkün Şehnamesinden” eseri de onun tarafından yayına hazırlanmıştır Eski Türk kültürünün temel eserlerinin okunması için önemli bir kaynak olan üç ciltlik “Osmanlıca” dizisi halen üniversitelerimizde ve dünya Türkoloji öğretiminde bir başvuru kitabı olma özelliğini ve değerini taşımaktadır
Bunların yanında Türk diline girmiş temelsiz ve uydurma kelimeleri içeren bir güzel sözlük de yayınlanmıştır Yıllarca süren gazete ve dergi sahifelerindeki dil hataları ile ilgili pek çok makalesi ise toplanarak yayınlanmamıştır
Bu yazıları başta “Düşünen Adam” “Bilgi” dergileri ile Yeni İstanbul ve Meydan gazetelerindeki Türkçe hataları üzerine yazdığı makaleleri ve ikazları vardır ki bütün bu süreli neşriyatında kelimelere kadar sinmiş büyük bir dil bilinci, büyük bir tarih değerlendirmesi vardır Ayrıca Türk Yurdu dergisindeki ve Son Havadis gazetesindeki hafta sonu makaleleri de kitaplaşmamış durumdadır
GENÇLER ÜNİVERSİTEYE, MİLLİ KÜLTÜR EDİNMEDEN GELİYOR
Gençlerimize önce Türkçe öğretilmeli
Faruk Kadri Timurtaş’ın yetiştirdiği ilim adamlarından pek çok dil bilgini ve profesörü vardır ki bugün üniversitelerimizin en değerli hocaları arasındadır Kendisi ile yapılan eski bir sohbette eserleri ve Türk Dil Kurumu ile ilgili temel görüşleri açısında çok değerli olan şu bilgileri vermiştir:
-Hangi dilleri biliyorsunuz? İhtisasınız hangi dallarda?
-Fransızca ve Farsça biliyorum İngilizce ile Arapça’yı da okuyup anlayabiliyorum Yeni Türk Filolojisi kürsüsündeyim Daha çok Eski Anadolu Türkçesi (XIII-XV asırlar) ve Osmanlıca (XV-XX asırlar) üzerinde çalıştım
-Başlıca eserlerinizi sayar mısınız?
-Osmanlıca (1962), Mehmed Akif ve Cemiyetimiz (1962), Şeyhî’nin Hüsrev-ü Şirin’i (Edebiyat Fakültesi yayını, 1963), Osmanlıca Grameri (1964), Dil Dâvamız ve Ziya Gökalp (1965), Şeyhî, Hayatı ve Eserleri (1967), Kitap halindeki eserlerim bunlar Ayrıca, pek çok ilmî makalem var Birkaçı küçük bir kitap büyüklüğündedir Osmanlıca’nın III cildini teşkil edecek Metinler kısmını, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü için Millî ve Vatanî Şiirler Antolojisi’ni hazırlıyorum Aynı Enstitü’nün yayınlayacağı Türk Kültürü El Kitabı’nın, Tanzimat’a kadarki Osmanlı Edebiyatı bahsini de bitirmek üzereyim Ayrıca, üniversite öğrencilerinin ihtiyacını karşılayacak, kelimelerin eski harfli şekillerini de ihtiva eden bir Osmanlıca Sözlük ile, el kitabı mahiyetinde bir Ansiklopedik Edebiyat Sözlüğü üzerinde de çalışmaktayım
-Sizin, Dr Alâeddin Yavaşça’nın 1 yaş büyük teyze oğlu olduğunuzu biliyoruz Musiki ile ilginiz var mı?
-Klasik Türk Müzikisi ile Klasik Batı Musikisi’ni zevkle dinlerim Hafif musikiden hoşlanmam Hele Türk Musikisi’nin bünyesine olduğu kadar, Türkçe’ye de hiç uymayan çirkin aranjmanlardan nefret ediyorum
-Son günlerde basında epey akisler uyandıran Türk Dil Kurumu ile alâkanızdan bahseder misiniz?
-1946’da bu Kurum’a üye seçildim 1967 nisan sonunda ihraç edildim İhraç sebebim, Kurum’un bünyesine aykırı bir kuruluş olduğu iddia edilen, Türk Dilini Koruma ve Geliştirme Cemiyeti’nde üye olmammış
-Türk Dil Kurumu hakkında ne düşünüyorsunuz?
-Türk Dil Kurumu, gayri kaabil-i ıslahtır İlimle hiçbir alâkası olmayan, siyasî bir teşekküldür Kapatılması mümkün olamayacağına göre, Atatürk’ün vakıf gayesine uygun olarak çalışmasının sağlanması ve böylece Türk diline daha fazla kötülük etmesinin önlenmesi, hükümete düşen bir vazifedir En iyisi, hükümet, onu hatalarıyle başbaşa bırakıp ve yok farz edip, hemen bir dil akademisi kurmalıdır Bu dil akademisi, Türk akademisi’nin bir nüvesi olur
-Türkçe’nin bugünkü durumunu nasıl buluyorsunuz?
-Kötü 1930 yıllarında, Türk Dil Kurumu, lisanımıza tasallut etmeden önce, mükemmel bir ilim ve sanat dili olarak çok güzel bir Türkçe’miz vardı Şimdi bozulmuştur Son 30 yıldır hiç bir büyük şair yetişmemiştir Çünkü bu dille şiir olmaz Nesirde, roman ve hikâyede durum, şiir kadar kötü değil Ancak bu sahada da edebiyattan fazla ideoloji hâkimdir
-Bu durumu düzeltmek için ne yapmalı?
-Millî Eğitim Bakanlığı’na büyük işler düşüyor Bu bakanlık, uzun yıllar, bilgisizlik ve ihmal yüzünden, ilmi hiçbir hüviyeti olmayan Türk Dil Kurumu’nun peşinden gitti Şimdi bir uyanış var Fakat henüz yeterli değil Bu uyanış, mektep kitaplarına aksetmedi Mektep kitaplarının dili, uydurma Türkçe’den kurtarılmalı İlk ve orta öğretimde Türkçe, Türk edebiyatı, tarihi, tarih ve coğrafya, halkın konuştuğu güzel Türkçe ile, daha ciddî, daha geniş, daha millî şekilde okutulmalı
-Başka ne gibi tedbirler düşünürsünüz?
-Tarih, coğrafya, felsefe gibi derslerde, Türklük ve İslâm çok ihmal edilmiştir Musikide de öyle Lise mezunu, Itrî’yi, İbni Sinâ’yı, Fârâbi’yi, Türkistan coğrafyasını, daha bu gibi birçok şeyi bilmiyor Türkçe’yi öğrenemeden ve asla millî ve ciddî bir kültür edinmeden, üniversiteye intikal ediyor Üniversiteler, talebe çokluğu karşısında yetersiz durumda kalıyorlar Biz, Edebiyat Fakültesi’nde ilk iki yıl, lisede edinilmesi icab eden bilgileri vermekle vakit geçiriyoruz Tabiî mezunların çoğu istediğimiz seviyede olmuyor Orta öğretim hocalarının kifayetsizliği buradan geliyor Ancak bunların ellerine ciddî, iyi hazırlanmış ders kitapları verilebilirse, bir netice alınabilir Bu arada, yeni üniversiteler açmaktan kaçınmak lâzım Çünkü, asla hoca bulunamaz
-Klasiklerimiz için ne düşünüyorsunuz?
-Çok ihmal edilmiş bir mevzu Bir taraftan klasiklerimizin tenkitli neşirleri, diğer taraftan, geniş kitle için açıklamalı basımları yapılmalı Türkçe’nin mukayeseli lehçeler grameri, sözlüğü, etimoloji lugati de tez zamanda ortaya konulmalı Türk Dil Kurumu, bu mevzulardan hiçbirinin üzerine eğilmeye cesaret edemeden, 30 yıldır polemik ve siyaset yapmıştır
-Türkçe’nin bugünkü imlâsı mükemmel mi?
-Tabiatiyle hayır Çünkü, bugünkü imlâyı, Türk Dil Kurumu’nun, hiç biri dilci ve edebiyatçı olmayan gediklileri yapmıştır Türkçe, İstanbul şivesi telâffuzu örnek alınarak hazırlanmalı Bütün söylenen uzun heceler, uzatma işareti ile gösterilmeli Kaf, gayn, hı gibi Türkçe’de, İslâm’dan çok önceleri mevcut sesler de eksik Bunlar harf yerine, işaretle tebarüz ettirilebilir Bu imlâ bugün profesör pâyesine kadar yükselmiş ilim adamlarımızın, son nesilden olanlarının bile dilimizi doğru söyleyip yazamamalarının sebeplerinden biridir
|