06-27-2012
|
#2
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Türkiye'de Anayasal Süreç
I Meşrutiyet
Parlamentonun oluşturulmasına karar verilmiş olmasına rağmen, henüz bir seçim yasası yoktu ve geçici bir yasa olan "Talimat-ı Mukavvate" komisyon tarafından hazırlandı Bu yasaya göre, parlamento üyeleri, halk tarafından seçilecek olan Meclis-i Mebusan ile üyeleri devlet memurları arasından seçilecek olan Meclis-i Ayan olmak üzere iki meclisten oluşacaktı
14 Şubat 1878'de hükümet, Kanun-i Esasi'nin Meclis-i Umumi'nin zamanından önce açılıp kapatılması, çalışma süresinin uzatılması konusunda padişaha yetki verdiğini belirterek Meclis-i Umumi'nin geçici olarak kapatılmasını padişaha önerdi Padişah da bu öneriye uygun olarak bir İrade-i Seniyye imzalayarak Meclis-i Mebusan'a gönderdi İrade-i Seniyye'de "bu günkü günde ahval-ı umumiyemizin kesbeleylediği şekil ve suret her devleti meşrutada mer'iyy-ül cereyan olan usul ve teamül ile dahi karîn-ı Vusuk olduğu üzere Meclis-i Umumi'nin tamamî-i cereyanı vezaifine müsaid olmadığından" söz eden padişah, o günden itibaren geçerli olarak Meclis-i Umumi'yi kapattığını bildirmiştir Kanun-i Esasi ile verilen tüm haklar askıya alınarak mutlak yönetim 1908 yılına kadar ülkede egemen oldu
Kanûn-ı Esâsî'de Osmanlı Devleti'nin monarşi (md 3) ve üniter (md 1) bir yapıya sahip olduğu, dininin İslam (md 11), resmî dilinin Türkçe (md 18) ve devletin başkentinin (payitaht) İstanbul (md 2) olduğu belirtilti Anayasada, 8 ila 26 maddelerinde "Tebaa-i Devlet-i Osmaniye’nin Hukuku Umumîyesi" başlığı altında Osmanlı tebaasının temel hak ve özgürlüklerini düzenlendi [8] "Vatandaşlık Hakkı, Kişi Hürriyeti, Kişi Güvenliği, İbadet Hürriyeti, Basın Hürriyeti, Şirket Kurma Hürriyeti, Dilekçe Hakkı, Öğretim Hürriyeti, Eşitlik İlkesi, Devlet Memurluğuna Girme Hakkı, Malî Güce Göre Vergi İlkesi, Konut Dokunulmazlığı, Kanunî Hâkim Güvencesi, Müsadere, Angarya Yasağı , Vergilerin Kanunîliği İlkesi, İşkence Yasağı, Seçme ve seçilme hakkı" bu temel hak ve özgürlükler içinde yer aldı
II Meşrutiyet
Meclis-i Mebusan'ın kapatılması, hakların kaldırılması, basına sansür uygulanması vb gibi uygulamaların olduğu dönemi, tekrar meşruti yönetime döndürmek için İbrahim Temo, İshak Sükûti, Abdullah Cevdet, Mehmet Reşit ve Hüseyinzade Ali adlı beş tıp öğrencisi bir araya gelerek "İttihad-ı Osmani" adlı bir gizli cemiyet kurdular ve cemiyetin üyeleri zamanla arttı Ahmet Rıza Bey'in, cemiyetin Paris temsilciliğini üstlenmesinden sonra cemiyetin adını "İttihat ve Terakki" olarak değiştirdi Cemiyetin amaçları "Programımız" başlığıyla 3 Aralık 1895'te Meşrevet gazetesinde yayınlandı Küçük ve gizli bir cemiyetten zamanla büyük bir cemiyete dönüşen İttihat ve Terakki, 20-21 Temmuz gecesi, yaptıkları bir toplantıda genel isyan kararı alarak 24 Temmuz'da meşrutiyeti ilan etmeyi kararlaştırdılar 23 Temmuz 1908'de çeşitli illerin yöneticileri, askerleri, eşrafı ve uleması, meşrutiyetin tekrar ilan edilmesi için hükümete telgraflar çektiler Meşrutiyeti isteyenlerin gönderdikleri telgraflar sarayda giderek çoğalırken, padişah Vükela Meclisi'ni toplayarak bu konunun görüşülmesini istedi Vükela Meclisi'nin toplantısı sürerken meşrutiyetin ilan edilmemesi durumunda "rıza-i şehriyarlarına muhalif" olayların meydana geleceğine dair siyasal iktidarı tehdit edici telgraflar da gelmeye başladı Manastır, Selanik, Kosova yörelerinden gelen telgrafların sayısındaki artış üzerine hükümet “bir dış müdahaleye meydan vermemek” için Mebusan Meclisi’nin toplanmasını uygun buldu Padişah da Mebusan Meclisi’nin yeniden toplanması için gerekli mabaatının hazırlanmasını Vükela Meclisi’ne emrederek, bu iradenin tüm vilayetlere telgrafla duyurulmasını emretti Bu emirle meşrutiyet tekrar ilan edildi
|
|
|