Yalnız Mesajı Göster

Realizm Nedir?

Eski 06-27-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Realizm Nedir?




Realizm Nedir?

Bilinçten bağımsız bir gerçekliğin var olduğunu kabul eden öğreti Varlığın, insan bilincinden bağımsız ve nesnel olarak var olduğunu ileri süren görüş Realizm bilgi kuramı açısından nesneyi özneye, bilineni bilene bağlı kılan idealizmin, kavram açısından da şeylerin yapısının gerçekliğini adlarla sınırlayan adcığın ve ortaçağın sonlarına doğru adcılığın yerini alan kavramcılığın karşıtıdır

Felsefi anlamda iki tür gerçeklikten söz edilebilir Bunlardan biri şeylerin yapısına, öbürü ise şeylere ilişkindir Birincisinde zihinden bağımsız bir özün varlığı, ikincisinde ise zihinden bağımsız somut, tikel ve görülmediğinde bile temel özelliklerini koruyan deney nesnelerinin varlığı kabul edilir

İlkçağda kendiliğinden realizm vardı Kendiliğinden realizmciler “tımarhaneden ya da idealist düşünürlerin okulundan çıkmamış her insan, çevresinde, bilinçten bağımsız bir dünya bulunduğunu bilir” cümlesini savunuyorlardı Buna göre taşları, toprakları, ağaçları vb var eden insan bilinci değildir Çünkü bunlar dünya üstünde insan var olmadan önce de vardı Dünya, milyarlarca yılını bu doğal varlıklarıyla yaşamıştır Bu realizm anlayışı maddeci felsefenin, bilginin ve bilimin temellerini atmıştır

Nesnel gerçeği gerçek saymama anlamındaki ortaçağ realizminin tohumları antikçağ Yunanlılarınca atılmıştır Elea öğretisi, Platon ve Aristoteles bu anlamda realizmin kurucularıdır Bu anlayışlara göre gerçek, bireysel olan değil, tümel olandır Tümellerse ancak bireysellerde var olabilirler, kendi başlarına bir varlıkları yoktur Eşeklik bir tümeldir ve ancak bireysel bir eşekle var olabilir Gerçek olan, eşekler ( bireysellikler) değil, eşeklik (tümel)tir Çünkü eşekliği ortadan kaldırın, dünyada eşek kalmaz Eşek, var oluşunu eşekliğe borçludur Bireysel eşeklerin var oluşları bulunduğu halde varlıkları bulunmamasına karşı, tümel eşekliğin var oluşu yoktur ama varlığı vardır Gerçek “ bağımlı var oluşu değil, bağımsız varlığı olandır” Dünyada bulunan bütün bireysellikler varlıklarını başka bir varlığa borçludurlar, bu yüzden gerçek değildirler Tümellerse bağımsız varlıklardır, bu yüzden gerçektirler Bu yüzdendir ki var oluşları bulunan bireysellikler gerçek değildirler, görüntüdürler; var oluşları bulunmayan tümellerse gerçektirler

Eleacılık, Platon ve Aristoteles temeline dayanan ortaçağ realizmi bilimsel realizm anlayışına tümüyle ters bir anlam taşır ve nesnel gerçekliğin gerçek olmadığını asıl gerçekliğin, düşünce ürünleri (geneller, tümeller, evrenseller) olduğunu ileri sürer Tümeller gerçektirler ve tümel nesneden önce gelir Bu, şu demektir: eşekler gerçek değildir, eşeklik gerçektir ve eşeklik eşeklerden önce gelir Bu realizm metafizik kapsam içindedir Tümelin nesneden önce geldiğini savunan düşünürlerin savları altında, Roma, Katolik kilisesinin evrensellik anlayışı yatar Bundan başka Hıristiyanlık başta tanrı olmak üzere tümellere d Ortaçağ düşünürlerinin bir kısmı da tümeller sorununa mantık açısından yaklaştılar Nesnelerin yapıları ya da ortak özleri duyulur nesnelerde var olmaları açısından, zihninde var olmaları açısından ve kendi içlerinde var olmaları açısından üçlü bir bakışla ele alınmaya başlamıştır Bu farklı yaklaşımlar içinde, şeylerin yapısı ya da özü, yalnızca zihinde var olan tümeller anlayışının gelişmesi için gerekli zemini hazırlamıştır Bu yaklaşımı benimseyen görüşler ılımlı realizm adıyla nitelendirilir

Descartes “düşünüyorum öyleyse varım” ile, yöntemli düşünmenin düşüncenin kendisinden kaynaklandığını göstererek, düşüncenin dışındaki maddi bir dünyaya felsefi olarak nasıl ulaşılabileceği sorununu gündeme getirdi Böylece Descartes ve yarım yüzyıl sonra John Locke, duyumların dışsal bir kaynağı olduğunu kabul ettiler Cambridge Platoncuları ise duyulur nesnelerin dışsal varlığını kabul etmekle birlikte, yeni-Platoncu bir anlayışla bilgi nesnelerine daha fazla ağırlık verdiler 18 yüzyılda Berkeley bilginin dışında duyulur bir dünyanın var olamayacağını ileri sürerken, David Hume ile bilen özne de ortadan kalktı

20 yüzyılın başlarında filozoflar, realizmin kendi düşünce sistemleri çerçevesinde Kantçı öznelciliğin ve genel olarak idealizmin karşıtı olarak kullandılar Yeni-realizm ile bilinebilir nesnelerin bağımsızlığı savunulurken, bilme edimi içinde, monist bir yaklaşımla bilginin içeriğinin bilinen nesne ile sayısal açıdan eşit olduğu ileri sürüldü Eleştirisel realizm yeni-realizmin bu monist tutumuna epistemolojik bir yaklaşımla karşı çıktı ve bilme ediminin nesnesi ile gerçek nesnenin, algılanma anında sayısal açıdan iki ayrı şey olduğunu ileri sürdü


Alıntı Yaparak Cevapla