Prof. Dr. Sinsi
|
Dinden Dönme mi, Sinerji mi?
PSİKANALİTİK KURAMIN KÖKENİ
Psikanaliz; Freud (1) erişkin nörotik hastalarının ilerletilmiş anılarının aslında çocukluk düşlemleri olduğunu; (2) daha sonraki davranışı etkilemesi söz konusu olduğunda, psişik gerçekliğin dış gerçeklik kadar belirgin olduğunu; ve (3) hastanın arzuladığı ya da korktuğu çocukluk düşlemlerini şimdiki duruma yansıtmak suretiyle erişkin gerçekliğine dönüştürme çabasının doktor ve hasta arasındaki ilişkide kendisini gösteren sürekliliği olan bir süreç olduğunu anladığında araştırmacı bir yöntem olmaya başlamıştır Freud çalışmalarında nörozun çözümlenmesini sağlayanın bu aktarımın yorumu olduğu esasında durmuştur Eski örselenmenin, hastanın düşünsel yaşamı kadar duygusal yaşamıyla da meşgul olan analistle yeniden ortaya çıkması durumunda iyileştirilmesi ve sonuçta sağaltıcı olduğunu kanıtlanmasıdır Aktarımın sürdürülmesi, incelenmesi ve çözümlenmesi, psikanalizin temeli oldu ve bugün de böyledir Psikanalitik yöntemi belirleyen buydu ve ana önemi bütün analistlerce kabul edilmiş büyük olasılıkla tek ilkedir
Psikanalitik kuramın sorunu psikanalitik yöntemin en azından en başta çok iyi işe yaramasıdır Gerçekten o kadar işe yarar ki, formülleştirilmesi psikanalitik yöntemin uygulanmış olmasıyla uyarılmış olması gereken kuram ve bunun gerçekten psikanalitik etiketini hak etmesi hiçbir zaman göze görünür hale gelmez Bunun yerine Freud psikanalitik yöntemin başarısının, düşüncenin gelişimi kuramı ve zihnin ve beynin nasıl çalıştığı kavramı ile ilgili genel kuramının deneysel kanıtı olduğunu hissetmiştir Mantık dizgesini aşağıdaki hat üzerinde kurmuş görünmektedir: Çocukluk cinselliğinin giderek uğradığı değişimler, nörozun nihai başlangıcı için temel oluşturur Düşler, dil sürçmeleri ve sağlıklı kişilerde görülen günlük yaşamdaki diğer yanlışlıklar; çocukluk cinselliğinin, normal gelişimin bir parçası olduğunu göstermektedir Bu nedenle nörotik hastaların analizinde yeniden inşa edilen gelişme bütün insanların gelişimini yansıtır: Nörozlar diğerlerinde ödipal çatışmanın çözülmesi yoluyla çoğunlukla gözden saklanmış olanı kalın kabartmalarla gösterir Benzer şekilde Freud nörotik gelişimi günlük erişkin mantığının kurallarını izlemeyen bir düşünce sürecinin sonucu olarak görmüştü Herkes böyle bir düşünce süreci biçiminin düşlerdeki ve günlük yaşamın yanlışlıklarındaki evrenselliğini sergiler Bu temelde Freud, beynin ya da zihnin yaşamdaki sorunlarla uyum sağlamaya giriştiği en erken biçim olan, birincil süreci keşfetmiş olduğu sonucunu çıkartmıştı (Basch, 1983a)
Geriye bakıldığında, tabii ki, bu çeşit sonuçlar 'non sequitur'dur (birbirini izlemez)ÇN Bir nörozun analitik çalışması yoluyla sunulan, gelişime dair içgörü, kendi içinde, bütün çocukluk gelişiminin ya da erken gelişimle ilgili önemli her şeyin artık anlaşılmış olduğu garantisini sunmamaktadır Mantığın önünde gelen bir düşünce işlemlenmesi usulünün şifresini çözme yetisi bizi en erken ya da birincil süreçle temas haline getirir diye de olduğu gibi kabul edilmez (Basch, 1977)
Psikanalitik metapsikoloji (Basch, 1973) olarak adlandırılan açıklayıcı kuramın temelini oluşturan, gelişimin psikanalitik görüşü, genel psikolojiyle ilgili beş koşula dayanır Psikanalitik yöntemin keşfinden önce Freud tarafından geliştirilmiş bu koşullar aşağıdaki gibidir:
Beyin ya da zihinsel aygıtın amacı, yaşamın korunmasıyla en fazla uygun olacak düzeyde uyarandan kaçınmak ya da en azından en düşük düzeye indirgemektir
Düşünce gelişimi doğrusaldır; çocuğun kendilik ve dünyayı anlaması daha az karmaşık olmakla birlikte temel olarak erişkinlerde bulunan aynı algı ve biliş ilkelerine dayanmaktadır
Düşüncenin yoğunluğu -duygulanım bileşeni- kendisini bir arzuya iliştiren ve davranış üzerindeki etkisini belirleyen ileri sürülmüş bir 'psişik enerjinin' niceliğiyle belirlenir
Konuşmanın gelişimi düşünceden öncedir ve düşünce için gereklidir
Gerçek düşünce, sözel mantıkla denktir ve duyusal, resimli görüntülerin daha karmaşık ve sonradan kazanılmış kelime imgeleriyle birleşmesi yoluyla olası hale gelir (Basch, 1983a)
Bugün biliyoruz ki bu ileri sürülen koşulların her biri yanlıştır Gerçek olan, daha çok, Freud ve sonuçta çevresinde bir araya gelen iş arkadaşlarının gelişim için başka bir seçenek oluşturan ve daha kabul edilir bir kuramı olası kılacak kanıtlarının henüz olmamasıydı O zamanlar fark edilmemesine ve şimdi bile pek çok analist tarafından böyle olduğu kabullenilmemesine rağmen Freud'un gelişim varsayımının deneysel olarak reddi yetişmemişti Kısaca tedaviye gelen hastaların belirtileri prensipte, çocuğun cinsel gelişiminin değişimlerinin araştırılması ve yorumlanmasıyla iyileştirilmiş olmalıydı; ancak bu yolla yarar sağlanamadı
PSİKANALİTİK KURAMIN UYGULANMASININ GENİŞLETİLMESİ
Psikanalistlerin nörozlar dışında şimdi narsisistik kişilik ve davranış bozukluğu olarak adlandırdığımız nedenlerden sıkıntı çeken hastaları her zaman olmuştur Freud tarafından yapılmış yorum aşağıdadır (1919)
Çok çaresiz ve sıradan yaşamı sürdüremeyen hastaları sağaltıma almaktan kaçınamayız öyle ki onlar için analitikle eğitici etki birleştirilmelidir; hatta çoğunluk için bile zaman zaman ortaya çıkan durumlarda hekim bir öğretmen ya da akıl hocasının yerine geçmek zorunda kalır Ancak bu her zaman büyük bir dikkatle yapılmalıdır ve hasta bize benzemesi için değil kendisine has doğasını bağımsızlaştırması ve gerçekleştirmesi için eğitilmelidir [ p 165] 
Benzer şekilde Freud (1937) terapötik analiz olarak adlandırılanın tersine karakter analizi gerektiren hasta grubunu analiz etmenin zorluklarına değinmişti Bu olgularda sonlandırma özellikle tatminkar ya da kesin değildi, amaçları alçakgönüllü olsa bile, sağaltımın sonuçları sınırlı ve en iyi olasılıkla çelimsizdi (p 250) Bu hastaların analizlerinde Nacherzieung olarak adlandırılan, yetiştirilmelerini makul bir olgunluk düzeyine ilerletme çabasıyla tamamlamak için geç kalmış bir girişime gerek duydukları görülmüştü Bu hastaların psikonörotik hastalara karşılık analitik divanlarda giderek daha fazla görülmeleri, psikanalizin uygulanması için genişlemekte olan alan olarak adlandırılan koşula yol açtı Eğitici ve uyandırıcı çabalar biçiminde analistin kişiliğinin işin içine girmesi, bu hastaların olgunlaşmamış, takılı kalmış kişilik özelliklerinin üstesinden gelmek için zorunlu oldu: örneğin akıldışı talepkarlıkları, saygısızlıklara aşırı duyarlılıkları, analisti tanrılaştırmaya yatkınlıkları ve sonuçta analistin sadece insan olduğu ve kusursuz olmadığı ortaya çıktığı zamanki yoğun öfkeleri gibi
Ancak bu çeşit müdahaleler psikanaliz için tatminkar olmaktan her zaman uzak olmuştur, çünkü diğer psikoterapilerin aksine psikanaliz için temel olan, aktarımın yönetilmesi değil, incelenmesi ve çözümlenmesidir Kohut'un çalışması bu sorunun çözümlenmesini sağlayacak kapıyı açmıştır
Kohut'a keşiflerinde, önyargılarını bir yana koyup kendisini dinlemesi için bir hastanın ısrarı yol gösterici olmuştu Kendiliğin Çözümlenmesi (Kohut, 1971)'nde anlatılan Bn F, olgunlaşmamış davranışlarının Kohut'un aktarımdaki cinsel ve saldırgan duygulara karşı direncinin göstergesi olduğu şeklindeki klasik yorumuyla ilerlemeyi inatla reddetmişti Böylelikle sağaltımda gelişimin çok farklı ve erken bir dönemini bilinçdışı olarak yeniden canlandırmaya çalıştığının ayırtına varmasını sağlamıştı Kohut sonunda farkına vardı ki, Bn F ödipal çatışma dönemindeki bir çocuğun karşı cinsteki ebeveynine karşı harekete geçirdiği ikideğerli sevgiyi aktarmamaktaydı Daha ziyade, çok erken bir tutumu, yani ebeveyni çocuğa ayrı bir birey gibi davranan biri gibi değil de örnek vermek gerekirse adeta Alaaddin'in cini gibi sadece çocuğun gereksinimlerini doyuran bir uzantısı gibi yapma gereksinimini ortaya koymaktaydı Kohut hastanın kendisiyle kaynaşmak ve böylelikle kendisine ait duyguları ve varlığı olan bir birey olmasını ortadan kaldırma arzusunu kabul edebildiğinde , kendisini hastanın sevgi ya da saldırganlığının mutlak nesnesi olarak düşünmekten vazgeçti Şimdi hastanın söylediğinin içeriği ve ahengiyle eşduyumsal olarak tını verebilmek için kuramsal önyargılardan yeterince bağımsızlaşmıştı Hastanın çağrışımları, anıları ve duyguları, ve bunların doğurduğu yeniden yapılanmalar, Kohut'u, hastanın, önceden ifade ettiğini farzetmiş olduğundan çok farklı düşünceleri ifade etmekte olduğunu fark etmeye ( Uyarı: Hacktürkte Küfür Ban Nedenidir Dikkat )( Uyarı: Hacktürkte Küfür Ban Nedenidir Dikkat )( Uyarı: Hacktürkte Küfür Ban Nedenidir Dikkat )ürdü Uygun bir anda hastaya erken çocukluğundan gelen bu gereksinimlerin hastanın demek istediği gibi yankılatılacağını ve dikkate değer bulunacağını gösterdiğinde, hasta anlaşılmış hissediyordu Çağrışımsal berraklaştırma ve ayrıntılandırma bunu izliyordu ve aktarım derinleşiyordu Çıkmaza sokulmuş olan analiz, aslında şimdi tatminkar bir sonuca doğru ilerlemekteydi
Kohut'un aktarımın ödipal yönlerini değil de sürekli olarak diğer yönlerini araştırması yıllar içinde onu klasik psikonörotik hastanın analizinin temelinde ileri sürüleni genişleten ve katkı sağlayan bir gelişim kavramına yönlendirdi Hastalarının yapılandırılmış, bütünleşmiş ve tutarlı bir kendilik duygusuna olan gereksinimlerini kendisine aktarmakta olduğunu fark etti Biçimlendirici olmuş yıllar süresince, bu gereksinimlere karşılık olarak verilen en uygun yanıttan daha azı nedeniyle, varoluşlarının ve değerliliklerinin geçerli kılınması gereksinimini kendileri doyuramamaktaydılar Bu hastalar; analistle, ya kaynaşmış gibi, böylelikle analistin hiç bağımsız bir varoluşu kalmayacak şekilde davranarak, ya da onu Tanrı benzeri bir konuma yükseltip paylaşmayı arzuladıkları bilgi ve güç gibi bütün erdemleri ona atfederek, iki yoldan biriyle ilişki kuruyorlardı Eğer analist bu tutumları ortadan kaldırılması gereken yapaylıklar olarak ele almamışsa ve hastayı bunların tahminen gerçekdışı doğalarıyla yüzleştirmekten kaçınmışsa, bunlar şimdiye dek sıklıkla analiz edilmesi mümkün olmayan hastaların analizinde temel olan narsisistik ya da kendiliknesnesi aktarımına doğru ilerlemekteydi Kohut, aktarımdaki ödipal dönem çatışmasını yinelemektense , bu hastaların kendiliğin çalışılabilir bir varoluşunu kurmaya yönelik başarısız bir girişime eşlik etmiş özlem ve düş kırıklıklarını yinelemekte olduğunu öğretmekteydi; böylelikle keşiflerine 'kendilik psikolojisi' etiketi iliştirilmiş oldu2 (Basch, 1981)
Kohut erken gelişimin üç temel gereksinimini ayrıştırmıştır1) Yeterliliğin geçerlilik kazanması ve onaylanması; (2) bebek ya da çocuğun üstesinden tatminkar bir biçimde gelebilmesi için yeterliliğini aşan gerilim ya da gerginlik zamanlarında korunması ve desteklenmesi; (3) bir yakını tarafından bir insan olarak kabul edilmesi Bu gereksinimler belirgin olarak karşılanmadığında ya da yanlış anlaşıldığında terapötik ilişkide sonuç olarak yeniden harekete geçerler Kohut bu yinelemeleri sırasıyla aynalama, idealleştirme, ve öteki ben aktarımları olarak tanımlar Ayna aktarımında, hasta terapistin onayıyla geçerli kılınma arayışındadır; idealleştirme aktarımında terapiste kendisini koruyacak ve güç alacağı, hayran olunan ve güçlü bir yardımcı olarak saygı duyar; öteki ben aktarımında hasta tanıdıklığı, onun gibi olmanın sağlayacağı rahatlığı arar (Basch, 1988)
|