Yalnız Mesajı Göster

Dinden Dönme mi, Sinerji mi?

Eski 06-27-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Dinden Dönme mi, Sinerji mi?




2Bütün bir kendilik gelişimi bakış açısından analitik hastaların gelişimine bakmanın pratik ve klinik sonuçları Kohut (1971, 1977, 1978, 1984), Strozier (1985), Elson (1987), ve Goldberg (1978, 1988) tarafından ayrıntılandırılmıştır Kohut (1979), ilk terapisi kendiliknesnesi aktarımlarının keşfinden önce gerçekleşmiş ve ikinci terapisinde bu aktarımları bilgi olarak kullanılmış bir hastanın analiz ve yeniden analizini bildirmiştir Kohut ve Wolf (1978), kendilik psikolojisinin ilkelerinin bir özetini yazmışlar, ve Wolf (1988) bu alana üstün bir tanıtım sunmuştur

Ayna Aktarımı


Papousek ve diğer çocuk araştırmacılarının deneylerinin gösterdiği gibi bir bebek için hiçbir şey davranışı ile çevredeki olaylar arasındaki rastlantısal ilişkileri kurmak kadar pekiştirici olamaz Bebek ve çocuklar için, iletişimde ve özerk davranışta yeterlilik sağlama arayışında olduklarından, uygun bir duygulanım yanıtı almak özellikle önemlidir (Basch, 1988) Ayna aktarımı hastanın üstünlük elde etme çabalarının geçerlilik kazanmasında zorluklar yaşadığını gösterir


İdealleştirme Aktarımı


Hayran olunan güçlü bir kişilikle işbirliği yoluyla gerekli olduğunda güçlendirilmek ve korunmak için duyulan karşılıksız kalmış bir arzu, idealleştirme aktarımına yol açar Bebek ve küçük çocuk ebeveynlerinin kollarında duyarlılıkla ama sıkıca taşınır ya da sarmalanırken durumundan memnuniyetin, emniyetin, ve temin edilmenin kendisine iletilmesi bu yeniden canlanmanın temelini oluşturur Bu; saygı duyulan ve, tehlikedeyken, engellenmişken ya da anlam arayışındayken, kendilik sisteminin sağlamlığını sürdürebilmesi için gereken ilham, güç, ve diğer her şeyi verebilecek biriyle birlik olma gereksinimidir


Öteki Ben Aktarımı


Bir terapi ilişkisinde yer alan kişiler arasındaki aynılık ya da tanıdıklık bağını kabul eden bir yanıt gereksinimi öteki ben aktarımı olarak adlandırılır Bu olgu önceleri aynalanma sürecinin bir parçası olarak görülmüştü, ancak Kohut (1984) daha sonra her ikisi arasında bir farklılık tanımladı (ayrıca Detrick'e bakınız, 1986) Böyle yapmasını nedeni, öteki ben aktarımının insan olarak, tanıdık olarak, ya da türün diğerleriyle aynılık olarak kendini sessizce kabul ettirme gereksinimi gibi temel bir insan gereksinimine yanıt verdiği sonucunu çıkartmaktaydı Bebek ya da çocuğun değerinin geçerlilik kazanması; başarılarının memnuniyet ve gururla fark edilmesi de gencin istediği gruba katılma gereksinimini karşıladığından, öteki ben aktarımının neden başlangıçta ayna aktarımının alt başlığı olarak yer aldığı anlaşılır Ama günlük yaşamda öyle durumlar vardır ki; ne ülküleştirilenin daha büyük olan gücüyle birleştirmenin sakinleştiriciliği, ne de yetki ve başarıya tanıklık den aynalama değil de; insanın ancak kabul edildiğini hissettiği birinin yanında sessizce varlığını sürdürmesi yoluyla kendiliğin güçlenmesinin ortaya çıktığı görülür

Şunun vurgulanması gerekir ki, Kohut ile aktarımın tanımının değişmiş olmasına rağmen, ele alınışı değişmemiştir Hastaya analitik deneyimin üzerinde ve fazlasının anlamlı bir yaşantı sağlayacağı şeklindeki yanlış yolda bir çabada analistin hiçbir rolü yoktur Kohut'un klinik kurama katkısının sonucu olarak farklı olan, analistin gidişatıdır Analist artık kendisini ayna aktarımının ya da idealleştirme aktarımının gelişimine, henüz olgunlaşmamış ve tamamlanmamış yorumlarla ya da hastaya psişik gerçeklik yerine dış gerçekliği işaret etmekle (Basch, 1988), etkin olarak katılmaya zorlanmış hissetmemektedir

Başlangıçlarını ve ortaya çıkma biçimlerini tanımaya hazırlanmamız için Freud bize psikonörotiğin cinselleştirilmiş aktarım çabalarına bizi hazırlayacak bir kuramsal çerçeve vermiş olmasına rağmen, diğer kendiliknesnesi aktarımlarının etkisi için bu geçerli değildir Ülküleştirmeler, başka bir hastanın analisti baştan çıkartma girişimleriyle karşılaştırıldığında, analiste artık bir insan olarak yönlendirilmemektedir Bunun tersi gibi görülebilmesine rağmen öylece oturup hastanın ne söylediğinin bilinçdışı anlamını düşünmek, büyük olasılıkla karşılayamayacağınız taleplere dair sizde olmayan bir önem yüklendiğinde, sahip olmadığınız erdemler atfedildiğinde, ve çeşitli güçler, özellikle terapötik güçler ile övülerek göklere çıkartıldığınızda rahatsızlık duyarken kolay değildir Hastayı doğru yola sokmak ya da mide bulandırıcı derecedeki övgülerinin arkasında olumsuz duygular yattığına dair ısrar etmek zorunluluğu çok güçlüdür Ödipal aktarımda olduğu gibi bizi sadece hastanın gereksinimlerinin duygulanım etkisinin ötesine ( Uyarı: Hacktürkte Küfür Ban Nedenidir Dikkat )( Uyarı: Hacktürkte Küfür Ban Nedenidir Dikkat )( Uyarı: Hacktürkte Küfür Ban Nedenidir Dikkat )ürecek bir kuram, bizi hastanın söylediklerinin o andaki anlamından yeterli derecede bağımsız yapar Böyle bir kuram kendimizi korumak zorunda kalmaksızın duygunun aktarımını deneylememize izin verecek uygun bir eş uzaklık durumunu kolaylaştırır Sadece bu koşullar altında bir hasta deneyerek ve parçalar halinde çocukluk arzularını ve korkularını ortaya koyar ve bunların analistle birlikte yeniden özetlenmesinde berraklaştırılmasına ve sonuçta yorumlanmasına izin verir

Benzer şekilde, Kohut'un ayna aktarımları olarak adlandırılan deneyimine dayanan klinik genellemeleri, bizi hastanın büyüklenmeciliğiyle ve analistle kaynaşma gereksinimiyle nesnel olarak uğraşmaya hazırlar Burada kendi bireyselliğimizi, diğerlerinin sadece amaç için araç olarak kullanılacak şekilde var oldukları, bebeklik ve çocukluğun nesnesiz durumu dönemini yeniden yaratmaya eğilimli bir hastanın ellerinde, ihlal edilmiş buluruz Bunun neyi simgelediğini anladığımızda, hastanın aynalanma gereksinimi (çocuğun bireysellik potansiyelini ve önemini eş duyumla geçerli kılacak gereksinimini tanımlayan anımsatıcı bir terim) aktarım ortaya konuldukça analitik yanıtla karşılanabilir Ortada rol yapma ya da hastaya hoşgörü gösterme diye bir şey yoktur Hastanın anlaşılmamış değil, anlaşılmış hissetmesi yeterlidir Analisti, kendisine karşı gerçek duygularından kaçınmakta olduğuna ısrar etmeyi bırakıncaya ve yorumlarını ve yeniden yapılandırmalarını hastanın analistin bir zamanlar Bn F'nin annesinin yapmış olduğu gibi hastanın ilgisinin merkezi olmayı talep etmesinden çok varlığını ve etkinliklerini onaylayacak kendiliknesnesi deneyimine yarayacak aktarım gereksinimine odaklandığında, Bn F, aynalanmış, yani anlaşılmış hissetmişti Böylelikle analizinde ilerleme kaydedebildi

Birinin psikanaliz yapıp yapmadığını saptama ölçütleri, hastanın iyileşmesi ve gelişmesinin öncelikle hastanın analiste olan aktarımıyla ortaya konulan patolojisine dayanıp dayanmadığıdır; aktarım, hastanın kendisini anlama düzeyini arttırmak için yorumlanır ve hasta üretken bir yaşam sürebilsin diye önceden bozuk işlev gösteren yapıların onarılacağı ya da kusurlu yapıların güçlendirileceği noktaya doğru derinlemesine çalışılır İleri sürdüğüm ölçütlere bakıldığında Kohut'un katkısı, klasik Freud analiziyle tam bir uyum halindedir Gerçekten, psikanalizle psikoterapi arasına kesin bir çizgi çekmeyi bir kez daha olası kılmıştır Nacherziehung örneğin narsisistik kişilik bozukluklarındaki hastaların gecikmiş olgunlaşmaları, aktarım analizi yoluyla geleneksel biçimde sağlanabildiğinden, psikanalizin görüş alanının genişlemekte olduğunu gerçekten iddia edebiliriz Bu nedenledir ki psikonöroz ya da psikonörotik karakter bozukluklarının analizleri ile erken dönem kendiliknesnesi bozukluklarının analizleri arasında sıklıkla yapılan bir ayrıma karşı çıkmaktayım Bu yarılma bu iki grup hastanın psikanalitik olarak ele alınması ya da anlaşılmasında özde farklı bir şeyin olduğu düşüncesine ( Uyarı: Hacktürkte Küfür Ban Nedenidir Dikkat )( Uyarı: Hacktürkte Küfür Ban Nedenidir Dikkat )( Uyarı: Hacktürkte Küfür Ban Nedenidir Dikkat )ürür İnanıyorum ki psikanalitik kuram çerçevesinde Kohut'un kuramını incelemem, böyle bir farklılık olmadığını ortaya koymuştur (Basch, 1981)


Alıntı Yaparak Cevapla