06-27-2012
|
#3
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Ruhun Tarihi
İnsanın üçlü yapısı
Eski Mısırlılar ve Çinliler insanın ruhsal varlığının, kimi Şamanist topluluklarda da görüldüğü gibi, esas olarak iki kısımlı olduğunu kabul etmişlerdir İnsanın ruhsal varlığını iki kısımlı (biri diğerine aracılık yapar) olarak ele alan kültürlerde, dolayısıyla, vücut da sözkonusu olduğunda, insan varlığının üçlü bir yapıda ele alındığı görülmektedir Örneğin bazı eski Yunan filozofları da insan varlığını böyle üçlü bir yapıda ele almışlardır: Nous (ruh, zihin),psikhe (“nefes" anlamına gelen, günümüzde psişe terimiyle de belirtilen yaşamsal unsur, psikhos ya da psikhe) ve soma (vücut) Bu üçleme Latince’de spiritus, animus (ya da anima) ve corpus biçimini almıştır Deneysel Spiritüalizm’de ya da Spiritizm’de ise insan varlığının üçlü yapısı ruh (Fr esprit), perispri (Fr perisprit) ve beden (Fr corps) olarak kabul edilmiştir İnsan varlığının üçlü bir yapıya sahip olduğu kabul edilen geleneklerden bazıları şunlardır:
Eski Mısır geleneğinde üç âlemi simgeleyen bir tasvir Mısır geleneğinde, Çin geleneğinde olduğu gibi, diğer geleneklerin aksine Yer eril, Gök dişildir Üstteki ilahe Göğü, zemine uzanmış olan ilah Yer'i, ikisinin arasında bulunan ilah da aracı âlemi temsil etmektedir Zemindeki ilahın kalkmış dizi "Dünya Dağı"nı simgeler
Okültizm geleneğinde ruh–astral beden–fiziksel beden
Grek geleneğinde nous-psikhe (psikhos/anemos)-soma
Roma geleneğinde spiritus-animus (anima)-corpus
Kuzey Afrika geleneğinde ruh-nefes-vücut
Çin geleneğinde ch’i (qi) - shen (hun/po) - ching (jing)
Sâbiîlik geleneğinde nişimta-ruha-pagria
Çeşitli geleneklerde de insan varlığını oluşturan bu üç unsura denk gelecek şekilde üç ortam, âlem ya da “plan” biçiminde üçlü bir ayrımın yapıldığı görülmektedir Bu üçlü sınıflandırmaya geleneklerden şu örnekler verilebilir:
Hindu geleneğinde tribuvana: Bu (yeryüzü)-Buvas (süptil “plan”ı temsil eden atmosfer)-Svar (tezahürler-ötesi “plan”ı temsil eden Gök)
Şamanizm geleneğinde Yer-Yeraltı-Gök
Kelt geleneğinde yeryüzü-ölenlerin bulunduğu yeraltı-zamanın ve mekanın dışındaki âlem Sid
Kuzey Amerika kızılderililerinin geleneğinde insanlar âlemi-ölüler âlemi-yukarı âlem
Grek geleneğinde yeryüzü-yeraltı âlemi (Hades)-Olimpos
Ruh ile can
Ruh ile can kavramları arasında kimi kültür, din ve felsefelerde bir ayrım yapılmamış, kimilerinde ise bir ayrım yapılmış olmasına ve bu kavramları belirten iki ayrı ya da birkaç terim olmasına rağmen, sözkonusu terimler, çeşitli nedenlerle (aralarındaki farkın muğlak bir mesele olması veya farkı bilmeyenlerce aynı anlamda kullanılması vs ) sık sık aynı kavramı belirtmek üzerine birbirlerinin yerine kullanılagelmişlerdir Can terimi kimi görüşlerde yalnızca insanlar için ve Aristo’nun görüşünde olduğu gibi, zihinsel etkinliklerle (örneğin düşünce) ilgili olarak kullanılırken, kimi görüşlerde de bir canlıyı cansızdan ayıran özelliklerle nitelendiğinden, tüm canlılar için kullanılır İnsan varlığını üçlü bir yapıda ele alan kimi görüşlerde ise ruh ile madde (fiziksel beden) arasında “yarı maddi” üçüncü bir unsurun bulunduğu varsayılır Ruh ise genellikle öznel (sübjektif) bir varlık olarak ele alınır, kişisellik, bireysellik gösterir
Pavlus'un ruh (pneuma), can (psyche) ve beden (soma) şeklinde üçlü bir ayrım yaptığı görülür Pavlus’un Selanikliler’e Birinci Mektup’ta ve Korintoslular’a Birinci Mektup’ta (15/44) yazdıklarına bakılırsa, insan varlığının en ulvi, en yüksek kısmı ruhtur; fakat ruhun beden üzerindeki etkisi psyche aracılığıyla olmaktadır
İlk konsil olan İznik konsili (M S 325) sırasında erkeğin canı kadar ilahî bir doğası olmamakla birlikte kadının da bir canı olduğu kabul edilmiştir Önceleri ruh (Fr l'esprit) düşünceye, can (Fr l'âme) da hislere bağlanıyordu 11 canon’da insanın iki canı olduğundan sözediliyordu 869 yılında İstanbul’da toplanan konsilde 11 canon’dan ruhun iptal edilmesi (çıkarılması) kararı alındı; bununla birlikte canın ruhsal bir kısmı olduğu kabul edilmişti Ruh ile can arasındaki kavram karışıklığı da bu dönemde başlamıştır Böylece ruh, can ve beden üçlemesi can ve beden ikilemine indirgenmiş oldu ve “ruh ile beden arasında dengeleyici ve uyum sağlayıcı can” anlayışı terk edilerek, bedenle zıtlık gösteren can ya da ruh anlayışıyla ifade edilen düalist anlayışa geçildi
İstanbul patriği Photios’a muhalif olanlar, onu insanın iki canı olduğunu ileri sürme konusunda yalancılıkla suçladılar Photios görevden alındı ve daha sonra görevi tekrar kendisine iade edildi Photios 879-880’de İstanbul’da bir konsil düzenledi ve bu konsil toplantısında 869’da alınmış kararlar iptal edildi Roma, önceleri bu konsili tanımış ve Papa, Photios’la iyi ilişkilerini sürdürmüşse de, Katolik ve Ortodoks kiliselerinin yol ayrımından sonra bu konsil Roma tarafından tanınan konsiller listesinde yer almamıştır
Yine de, günümüzde bazı Hıristiyanlar insanın beden (eski Yunanca’da soma), can (psyche), ve ruh (pneuma) şeklinde üçlü bir yapıda olduğunu kabul ederler Bununla birlikte Kitab-ı Mukaddes üzerinde çalışmalarda bulunan modern ulemanın çoğu kitaptan yaptıkları pek çok alıntıda bu iki terimi birbirinin yerine kullanmakta ve böylece üçlü yapıyı ruh ve beden şeklinde ikili yapıya indirgemektedirler
|
|
|