Konu
:
Hindistan-Mumbai...Gerçek Bir Rüya! / Hindistan-Mumbai...
Yalnız Mesajı Göster
Hindistan-Mumbai...Gerçek Bir Rüya! / Hindistan-Mumbai...
06-26-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Hindistan-Mumbai...Gerçek Bir Rüya! / Hindistan-Mumbai...
Mumbai
Mumbai’de gerçek hayat hayatı tozpembe gösteren danslı müzikli Bollywood filmlerinden çok daha farklı
Ama şehrin sevilmeye değer yanları da asıl bu gerçekliğinde yatıyor
Dünyada bir avuç şehir var ki sırf isimleriyle bile tuhaf bir cazibe taşırlar
Genellikle mega-kent olarak anılırlar; oraya hiç gitmemiş belki de hiç gitmeyecek olanları da cezbeden bir çekim güçleri vardır o şehirlerin
Yalnızca nüfuslarının sayısal çokluğuyla değil o nüfusun yarattığı müthiş dinamizm ve farklılıklar yelpazesiyle de başka hiçbir yere benzemezler
Kendi ülkelerinin hatta bazen dünyanın nabzı oralarda tutulur
Çoğumuz hayatında bir gün oraya gitmeyi hayal eder bu hayalin gerçekleşmesi mümkün gözükmese bile
Öylesine yaygın bir çekicilikleri vardır işte: Roma Tokyo Meksiko City Buenos Aires Rio de Janeiro New York ve İstanbul böylesi yerlerdir
Mumbai’yi de bu mega-kentler arasında ayrıcalıklı bir yere koyabiliriz rahatlıkla…
Mumbai -eski adıyla Bombay- denince ilk önce insanın aklına neler gelir? Daha önce orada bulunmuşsanız yaşadıklarınıza bağlı olarak kuşkusuz pek çok şey gelebilir
Ama uzaktan tanıyanlar için bu şehirle ilgili birbiriyle çelişen iki imgenin iç içe geçmesi kaçınılmaz gibi
Mumbai hem yoksulluğun caddelerden taşan insan kalabalığının banliyö trenlerinde ve istasyonlarda yaşanan izdihamın büyük kenti; hem de Hint popüler sinemasının albenili merkezi yani Bollywood denen hayal makinasının gösterişli başkenti olarak canlanır kafalarda
Mumbai demek bunların her ikisi demektir; bir yanda yokluk diğer yanda varlıklı/ışıltılı bir dünya
BOLLYWOOD’A HOŞGELDİNİZ!
Doğrusu kente dair yaygın imgenin Hollywood’a gönderme yapan yanıyla Mumbai’de karşılaşmak o kadar kolay değil
Hindistan’ın diğer kentlerinde de rastlanabilecek popüler film afişleri ve sinema salonlarının ihtişamı bir yana film endüstrisinin şehrin sokaklarına taştığı kent yaşamına çokça nüfuz ettiği söylenemez
Ama Bollywood’un görünmeyen gücü tüm Hintliler gibi Mumbaililerin de kanına girmiştir elbette
Bu güç sokakta pek hissedilmese de (burayı mesken tutmuş film yıldızları kendi fildişi kulelerine çekilmiş dünya dışı varlıklardan farksızdır çünkü); TV ekranlarında gazetelerin magazin sayfalarında hele de sinema salonlarında kendini öyle bir gösteriyor ki o filmlerin Hintliler için neredeyse ekmek su kadar elzem bir ihtiyaç olduğuna kanaat getiriyorsunuz
Mumbai’ye ilk ziyaretimizde daha çok kuzeydeki Juhu kumsalı civarında kümelenmiş bazı stüdyoları ziyaret etmiş Bollywood’un en ünlü yapımcılarından Yash Chopra’yla da tanışmış ve en yetkili ağızdan şu sihirli formülü almıştık: “Eee halk bunları seviyor bunları istiyor
Biz de bu filmleri yaparak onların arzusunu yerine getiriyoruz
”
En iyisi Bollywood bahsini burada kapatalım; ama Hint sinemasının bu en büyük merkezinde yalnızca stüdyo işi melodramlar ve müzikaller değil sayıları az da olsa bağımsız sinemacılar tarafından hayli nitelikli filmlerin de üretildiğini eklemeden geçmeyelim
İLK BAKIŞTA MUMBAI
Gelelim Mumbai’nin filmlerdekiyle hiç benzeşmeyen sokaktaki imgesine
Filmler kadar Hintlilerin hayatının görünür kısmına egemen olan bir tutku daha var: Kriket
Mumbai’de hangi meydanın kıyısından geçseniz güneşin altında elde sopalar kriket oynayan beyaz giyimli insanlar görürsünüz
Oval Meydan’ın kriket sahası bunların en ünlüsüdür ve günün her saati özellikle de hafta sonları yüzlerce oyuncu ve meraklıyı ağırlar
Kimi mahallelerde yer darlığından 45 derece eğimli rampalarda bile kriket oynayan çocuklara rastlarsınız
Sokaktaki herhangi bir çocuğu çevirin Yeni Zelanda Avustralya ya da İngiltere’nin kriket ligindeki takımların oyuncularını sorun size bir bir sayıversin!
Yabancı bir ziyaretçinin Mumbai’yle ilk karşılaşması ne sinema salonu ne de meydanlar oluyor elbette
Onun yerine büyük ihtimalle havaalanından şehrin kalbine doğru giden otoyolun iki yakasına sıralanmış barakalar ve her ihtiyacını sokakta karşılayan insanlar göreceksiniz
Bindiğiniz taksi yine büyük ihtimalle sizi güneydeki Colaba bölgesine bırakacak şehri keşfetmeye buradan başlayacaksınız
Belki güney sahiline kadar inecek önce anlı şanlı Taj Mahal Oteli’yle ardından Gateway of India anıtıyla karşılaşacaksınız
Mumbai’nin alamet-i farikası olan bu anıt şehrin ve ülkenin ruhunu tanımaya başlamak için ideal bir nokta aslında
Nasıl olmasın ki; İngiliz egemenliğinin son temsilcileri 28 Şubat 1948 günü bu ‘kapı’dan çıkmış gemilere binip bir daha dönmemek üzere ülkelerine yollanmıştı
MAYMUNLARIN ADASI
Mumbai’de taksiler hem çok bol hem de çok ucuz ama hiçbir şey şehir merkezini yaya olarak dolaşmanın yerini tutamaz
Kendinizi sokaklara vurmadan önce Taj Mahal’in içine şöyle bir göz atmanız içerideki dünya ile sokakta akan hayat arasındaki aşılmaz mesafeyi ölçmek açısından faydalı olabilir
Ardından Güney Mumbai’nin odağında yer alan Oval Meydanı boydan boya kat ederek Victoria Terminus’a (pek kimsenin kullanmadığı yeni adıyla Chhatrapati Shivaji Terminal) yönelebilir oradaki mahşeri kalabalığa bir süre karıştıktan sonra Crawford Pazarı’na geçebilirsiniz
Akşamüstüne doğru Umman Denizi kıyısına yönelebilir bir taksiye atlayıp şehrin en makbul gezinti parkuru olan Chowpatty sahil şeridini turlayabilirsiniz
Günbatımından sonra burada canlanıveren sosyal hayatın zenginliği görmeye değer!
Bir gününüzü ayırabiliyorsanız Gateway of India’nın hemen yanından motora binip Shiva tapınaklarıyla ünlü Elephanta Adası’na uğramayı da ihmal etmeyin
Her köşesinde maymunların cirit attığı bu adada sakın ola ortalık yerde muz yemeye kalkmayın
Tecrübeyle sabit: Kayalıklara oyulmuş muhteşem tapınakları gezdikten sonra adanın tepelik bir yerine tırmanmış sessiz ve ıssız görünen bir kuytulukta karnımın açlığını bastırmak üzere çantamdan çıkardığım muzu daha soymaya kalmadan çevrem 10-15 kadar maymunla sarılıvermişti
Önce afalladığımı sonra çıkardıkları tuhaf seslerden elimdeki şeye talip olduklarını anlayıp muzu elimden fırlattığımı hatırlıyorum
HAYAL DEĞİL GERÇEK
Mumbai içindeki görülesi yerler birkaç günle bitecek gibi değil
Sözgelimi sadece Prince of Wales Müzesi’ne bile yarım gününüzü ayırabilir Malabar tepelerine çıkabilir farklı dinlere ait tapınaklar arasında turlayabilirsiniz
Dans müzik gösteri sergi gibi etkinliklere vakit ayırabilirColaba’daki kafelerde keyif çatabilirsiniz
Bu arada Mumbai’ye kadar gitmişken şehirden 400 km uzaklıktaki Ajanta ve Ellora Mağaraları’na uğramamak olmaz
Elephanta Adası’ndaki mağaralar gibi Dünya Mirası listelerinde yer alan bu mekânlara Mumbai’den düzenli turlar yapılıyor
Kısaca doğru mevsimde gitmişseniz -ki havaların nispeten daha az sıcak olduğu eylülden nisana kadarki dönem ideal- Mumbai’nin tadını çıkarmak için pek çok seçenek var
Mumbai ne tek başına Bollywood’tur ne de aşırı göç nüfus yoğunluğu konut sıkıntısı çarpık kentleşme yoğun trafik kıskacında devinen bir metropol
Aynı zamanda tarihsel kültürel ve insani bir zenginliğin buluştuğu eşsiz bir arena
Ve rüyaların seri biçimde üretildiği bu şehir ziyaretçisini ticaretini yaptığı hayallerle değil en gerçek imgesiyle çekiyor kendine
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul