Konu
:
Zeugma -Gaziantep -Zeugma Resimleri -Zeugma Hakkında -Zeugma Antik Kenti
Yalnız Mesajı Göster
Zeugma -Gaziantep -Zeugma Resimleri -Zeugma Hakkında -Zeugma Antik Kenti
06-26-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Zeugma -Gaziantep -Zeugma Resimleri -Zeugma Hakkında -Zeugma Antik Kenti
Zeugma Antik Kenti
Gaziantep ili
Nizip İlçesi
Belkıs Köyü sınırları içerisinde Fırat Nehri'nin kıyısında yer alır
Yaklaşık 20 bin dönümlük bir arazi üzerine kurulmuş olan Belkıs/Zeugma Antik Kenti; Fırat'ın geçilebilir en sığ yerinde olması
askeri ve ticari bakımdan çok stratejik bir bölge olması nedeniyle tarihin her döneminde önemini korumuştur
80 bin nüfusu ile döneminin en büyük kentlerinden biri olan Belkıs/Zeugma
tarihin değişik dönemlerinde değişik isimlerle anılmıştır
Büyük İskender’in generallerinden ve daha sonra Suriye Kralı da olan Selevkos Nikator kendi adıyla
Fırat nehrinin adını birleştirerek M
Ö
300 yılında burada Selevkos Euphrates ( Fırat’ın Silifkesi ) adında bir kent kurar
Daha sonraları M
Ö
1
yy
’da kent Roma hakimiyetine girer
Bu hakimiyet değişikliğiyle birlikte kentin adı da değişerek köGoogle Page Rankingü
geçit anlamına gelen ve bütün dünyada bilinen şekliyle “ Zeugma
” adını alır
Roma İmparatorluğu’nun 4
Skitia Lejyon Garnizonu’nun burada konuşlandırılması ve ticaret sebebiyle kısa zamanda 80 bin nüfusa ulaşan Zeugma’da Fırat manzaralı yamaçlara villalar inşa edilir
80 bin kişilik nüfus Zeugma’yı dünyanın en büyük kentlerinden biri haline getirir
Örneklemek gerekirse Zeugma
komşusu sayılan Antakya (Antiokheia) ile Mısır’daki İskenderiye’den (Aleksandreia) ‘dan daha küçük
Atina (Athena) ile aynı büyüklükteydi
Pompei ve şimdi dev bir metropol olan Londra (Londinum) ‘dan ise birkaç kat büyüklükteydi
Ünlü coğrafyacı Strabon da Zeugma’dan bahsetmektedir
Hellenistik dönemde Selevkos Nikator zamanında Zeugma’da önemli imar faaliyetleri yapıldığı bilinmektedir
Kentteki Akropolün üzerine kader tanrıçası Thyke’nin bir tapınağı yapılmıştır
Bu tapınak halen toprak altındadır
Zeugma Antik Kenti kendi şehir sikkesi de basmış Roma Kentlerinden biridir
Sikkeler üzerine bir tarafına Thyke tapınağı
diğer tarafına da güçlülüğü simgeleyen Roma Kartalı motifi basılmıştır
Mozaikler
:
Fırat Nehri'nin Kralı AKHELOOS
armut
incir
nar
yenidünya
ayçiçeği gibi meyvelerin resimleri bu mozaikte bereket boynuzu ve dallarla çevrilerek resmedilmiştir
Akheleoos Helen teogonisinde yer alan en eski çiftlerden olan Okeanos ile Tethys’in her biri ırmak tanrısı olan 3 bin oğlunun en büyüğüydü
Akheloos ise ilgili değişik efsaneler mevcuttur
Bu efsanelerden birine göre ; Aitolia’da Kalydon Kralı Oineus’un komşusu olan Akheloos
kralın kızı Deianeria’ya evlenme teklifi eder
Ancak ırmak tanrısı olarak Akheloos’un aaaamorfoz yeteneği vardı; istediği şekle girebilmekteydi
Kimi zaman boğa
kimi zaman ejderha vs
Olabiliyordu
Bu yetenek
böylesine rahatsız edici bir kocayla evlenmeyi düşünmeyen Deianeria’yı korkuttu
Herakles
Oineus’un sarayına kendini takdim edip kızı Deineria’ya evlenme teklif edince güzel kız da bu teklifi hemen kabul etti
Bununla birlikte Herakles
yerinin alınmasına kolay kolay razı olmayan Akheloos yüzünden kızı elde etmek için zorluk çekti
İki talip arasında kıyasıya bir çatışma oldu
Akheloos bütün yeteneklerini
Herakles de bütün gücünü kullandı
Mücadele sırasında Akheloos boğaya dönüştü
Herakles O’nun boynuzlarından birini kopardı
Bunun üzerine Akheloos kendini yenik sayarak teslim oldu
Deineria’yla evlenme hakkını Herakles’e bıraktı ama kırılan boynuzunu geri istedi
Herakles bu boynuza karşılıtk
Zeus’un sütannesi keçi Amaltheia’nın bol çiçekler ve meyvalar saçan
bir boynuzunu ona hediye etti
Bazı yazarlar bu harika boynuzun Akheloos’un kendi boynuçu olduğunu da ileri sürerler
Günümüzde Akheloos Irmağı Astropotamo adını taşımaktadır ve Patras Körfezi’nin girişinde Yunan Denizi’ne dökülür
PERSEUS VE ANDROMEDE
Seriphos Kralı Polydektes’in yanına sığındı
Genc ve kudreti dillere destan Perseus kısa zamanda Kralın öz oğlu gibi olurken
annesi Danae de Polydektes’in aklını başından almıştı ve Kral O’nunla evlenmek istiyordu
Ancak Polydektes
Perseus’un gençliğinin verdiği aaa kanlılıkla bir aksilik yapacağını düşünüyor ve oğlu Perseus’u ortadan kaldırmak istiyordu
Aradan epey bir zaman geçti
Kral memleketinin en tanınmış ve güzel kızlarından Hippodameia ile evleneceği haberini etrafa yaydı
Ve adete göre şenlikler sırasında herkes Krala hediye vermek durumundaydı
Perseus
Kral’ın hediye olarak ne istediğini sordu
Kral atlardan hoşlandığını söyledi
Perseus daha şerefli bir hediye sunmak istediğini ve O’na Medusa’nın başını getirebileceğini söyledi
Kral ilk anda bu teklifi yanıtsız bırakınca Perseus da her kes gibi hediye olarak bir at getirdi
Ancak Kral bu hediyeyi kabul etmedi
-Madem bana söz verdin
Medusa’nın başını getirmelisin
dedi
Amacı bu imkansız görevi vererek Perseus’u başından savmak ve gönlünü kaptırdığı genç annesi Danae’yi metres yapmaktı
Medusa gerçekten de yenilmez ve çok korkunç bir yaratıktı
Kocaman ve iğrenç suratında yassı bir burun ve iki geniş kulak
ağzında yaban domuzlarını andıran uzun dişler
yanık tenli alnının üzerinde saç yerine kıvrım kıvrım zehir saçan yılanlar vardı
Tunç kollarla mücehhez bu acuze kadının sesi vahşi hayvanları andırır
dehşet saçan gözlerine bakanlar hemen taş kesilirdi
Perseus verdiği bu büyük sözü tutmak zorunda olduğunu anlayınca düşünceye daldı
Yanına gelen Hermes
Zeka tanrıçası Athena’nın yardımıyla bu işi başarabileceğini söyledi
Athena’dan aldığı cin fikirlerle ihtiyar Grai’lardan bir çift kanatlı sandal
bir heybe bir de başına takanı görünmez yapan eğreti saç almayı başardı
Kanatlı sandalları iki ayağına bağlayan
kendisini görünmez yapan takma saçı başına takan ve heybeyi sırtına alan Perseus
Medusa’nın bulunduğu yere doğru yola çıktı
Üç iğrenç kız kardeşleri yani Gorgon’ları uyur halde buldu
Fani olan Medusa’ya yaklaştı
Kendisine bakıp taşlaştırmasın diye arkasını dönüp kılıcını Medusa’nın başına savurdu
Kopan kafasını heybesine koydu
Medusa’nın yere dökülen kanlarından kanatlı at Pegasus doğdu
Perseus uçarak oradan uzaklaştı
Yolda heybeden damlayan Medusa’nın kanlarından
bugün dünyanın her tarafında görülen zehirli yılanlar doğdu
Perseus akşamüzeri şark ülkesine doğru yaklaştığında yeni bir macera ile karşılaştı
O’nun ulaştığı Memlekette Kepheus adında bir Kral hüküm sürüyordu
Kepheus’un karısı Kassiepeia gururuna kapılarak kendisinin Nereid’lerden daha güzel olduğunu düşündü
Kızlarının küçümsenmesine hiddetlenen Tanrı Posseidon Kepheus’un yurduna karşı konulmaz bir deniz canavarını musallat etti
Tanrılara danışan Kral Kepheus
bu afetten kurtulmasının tek yolunun güzel kızı Andromede’yi bu deniz canavarına kurban etmek olduğunu öğrendi
Perseus
Habeşistan’a geldiği zaman Andromede’yi koca bir kayaya bağlı olarak buldu
Olayın içyüzünü öğrendikten sonra bu dünyalar güzeli kıza aşık oldu
Tam o sırada korkun deniz canavarı ortaya çıktı
Kocaman ağzını kayalara bağlı olan Andromede’yi yutmak için açarak geldiği sırada Perseus bir ok gibi fırladı ve ucu demirli mızrağını canavarın göğsüne sapladı
Perseus Andromede’nin bağlarını çözdü
Babası Kral Kepheus’a götürerek evlenmek istediğini söyledi
Beladan kurtulan Kral da bu teklifi kabul etti
Muhteşem bir düğünle evlenen çift daha sonra Medusa’nın kesik başını da alarak Seriphos adasına doğru yola koyuldular
Fakat Seriphos Kralı Polydektes
Perseus’un yokluğundan faydalanarak annesi Danae’ye sahip olmak istemiş
buna karşı koyan Danae de bir mabede sığınmak zorunda kalmıştı
İşte tam bu sırada ve olanlardan habersiz Kral Polydektes’in huzuruna çıkan Perseus
Medusa’nın başını getirdiğini söyledi
Fakat kalbi kinle dolu olan Kral Polydektes
Perseus’a yalan söylediğini ve zaferinden şüphe ettiğini söyledi
Kralın bu tavrına sinirlenen Perseus Medusa’nın başını heybeden çıkararak Kralâ uzattı
Polydektes Medusa’nın kesik başını görür görmez tahtının üzerinde taş kesildi
ANTIOPE ve SATYROS Mozaiği
çingene olarak tasvir edilen kadının yer tanrısı GAİA olduğunu ileri sürmekte
Gaia mitolojide
içinden tanrı soylarının çıktığı ilk element olarak kabul edilmektedir
Gaia
Hesiodos'un Theogonia'sında büyük bir rol oynamasına karşılık
Homeros'un poemlerinde hiç görülmez
Hesiodos'a göre Gaia
Khaos'tan hemen sonra ikince olarak doğmuş
O'nun hemen ardından da Eros (aşk) gelmiştir
Gaia
hiç bir erkek element yardımı olmaksızın
çevresini saran Gök'u (Ouranos) ve Dağlar'ı
deniz unsurunuun kişileştirilmiş erkek şekli olan Pontos'u doğurdu
Gök'ün doğuşundan sonra
Gaia O'nunla birleşti ve böylece sahip olduğu çocuklar
artık basit elemanter güç olmaktan çıkarak
tam anlamıyla birer tanrı oldular
Önce altı titan: Okeanos
Koios
Krios
Hyperion
İapetus ve Kronos ile altı titanid: Theia
Reia
Themis
Mnemosyne
Phoibe ve Tehys doğdular
Bunlar dişi tanrısal varlıklardır
Bu kuşağın en genci Kronos'tur
Ardından Kyklopslar geldi:yıldırıma
şimşeğe ve gök gürültüsüne hükmeden tanrısal varlıklardı bunlar
Adları:Arges
Steropes ve Brontes di
Ve nihayet Ouranos'un aşklarından Kottos
Briareus ve Gyges adlı yüz kollu
devasa
şiddet yanlısı varlıklar olan Hekatogkheir'ler doğdu
BEREKET TANRISI DEMETER
sol omuzu üzerinde bereket boynuzu olan Toprak ve ürün tanrısı olan Demeter büstünün olduğu mozaik yer alır
Burada mozaik ustası önce suyu Fırat Nehir tanrılarının olduğu havuzdan geçirip sonra bolluk ve bereket tanrıçası Demeter’in olduğu havuza ileterek Fırat’ın çevresine sundğu bolluk ve bereketi tasvir edip
ürün ve üretem denklemini kurmuştur
Ayrıca
Demeter büstü sırasıyla sekizgen kuşak
sekizgen dalga kuşağı
doksan derece döndürülerek iç içe geçirilen iki eşkenar dörtgen ve bu dörtgenlerin sekiz köşesi aralarında sekiz balta betimi bulunan bezeklerin merkezindedir
Sekiz sayısının geometrik bezeklerle verildiği bu kompozisyon köşeleri ışkın süren bitkisel bezekli kare içine yerleştirilen dairevi bir kuşakla çevrilir
Bu panodaki sekiz sayısı Demeter’in kızı Persophone ile ilişkili olmalıdır
Çünkü Zeus Persophone’nin yılın üçte ikisini (sekiz ay) yani çiçek açma ve meyve zamanını
annesi Demeter’in geri kalan üçte birini yani kışı da kocası Hades’in yanında geçirmesi kararlaştırmıştır
Demeter tapımında da (efsanesinde) Persephone’den ayrılmaz
Bu anne kıza “ilk tanrıça” da denir
Bu sebeplerle anne kız Belkıs/ Zeugma mozaiklerinde de birbirinden ayrılmamış olup
burada Persophone sekiz sayısı kuralına göre yerleştirilen geometrik bezeklerle temsil edilmiştir
Kaynak
: Mehmet ÖNAL (Arkeolog)
APHRODITHE 'İN (VENÜS)DOĞUŞU
bazen de Ouranos'ün kızı olarak kabul edilir
Buna göre
Ouranos'ün
Kronos tarafından kesilen cinsel organları denize düşmüş ve bu tanrıçayı (dalgalardan doğan kadın veya Tanrının tohumlarından doğan kadın) halk etmiştir
Aphrodite
denizden çıkar çıkmaz
Zephyroslar tarafından önce Kythira'ya
sonra da Kıbrıs kıyılarına götürüldü
Orada Mevsimler tarafından karşılandı
giydirildi
süslendi ve ölümsüzler alemine götürüldü
Lukianos'un anlattığı efsanede ise
Aphrodite'nin önce Nereus tarafından büyütüldüğü söylenir
Daha sonra Platon iki ayrı değişik Aphrodite tasavvur etti: Ouranos'dan doğan saf aşk tanrıçası Aphrodite Oirania; ve Dione'nin kızı
sıradan aşk tanrıçası Aphrodite Pandemos
Ama bu
geç döneme ait felsefi bir yorum olup
tanrıçaya ilişkin çok eski mitoslara yabancıdır
Aphrodite'nin çevresinde
tutarlı bir anlatı oluşturmayan
ama tanrıçanın arada devreye girdiği çeşitli epizotları inceleyen değişik efsaneler meydana gelmiştir
Aphrodite
Lemnoslu topal tanrı Hephaistos ile evlendirildi
Ama o
savaş tanrısı Ares'ı seviyordu
Homeros
bir sabat Güneş tarafından nasıl yakalandıklarını ve maceranın nasıl Hephaistos'a bildirildiğini anlatır
Hephaistos; gizlice bir tuzak hazırlar: bu
yalnızca kendisinin çalıştıra bildiği sihirli bir ağdır
İki aşığın Aphrodite'nin yatağında bir araya geldikleri bir gece
Hephaistos
ağı onların üzerine atar ve Olympos'un bütün tanrılarını çağırır
Bu manzara onları çok büyük bir neşeye garkeder
Poseidon'un ricası üzerine Hephaistos ağı kaldırmaya razı olur
ama utanç içinde ki tanrıça Kıbrıs'a
Ares'de Trakya'ya kaçarlar
Aphrodite'ninin aşklarından Eros ve Anteros
Deimos ve Phobos (Dehşet ve Korku)
Harmonia (daha sonraları Thebai? De Kadmos? Un karısı olmuştur) doğmuşlardır
Bazen
bu listeye bahçelerin koruyucusu Lampsakoslu tanrı Priapos'da eklenir
Aphrodite bahçe tanrıçası olarak gösterilir; ama
bu daha çok Aphrodite'nin İtalyan versiyonu olarak gösterilir
Aphrodite'nin
aşkları Ares ile sınırlı olarak kalmadı
Ağaca dönüşen Myra
Adonis'ı dünyaya getirdiği zaman
Aphrodite olağanüstü güzellikteki bu çocuğu aldıve onu Persophane'ye emanet etti
Ama
Persophane çocuğu geri vermek istemedi
Olay Zeus'un hakemliğine sunuldu
Zeus
delikanlının üçte birini Persophane'le
yılın üçte birini Aphrodite'le
geri kalan üçte birini de istediğiyle geçirmesine karar verdi
Ne var ki Adonis yılın üçte birini Persophane ile
yılın üçte ikisini Aphrodite ile geçiriyordu
Çok geçmeden bir yaban domuzu tarafından yaralanan Adonis belki de Ares? In kıskançlığının kurbanı olarak öldü
Tanrıça
İda'da Agkhises'e gönül verdi ve ondan iki oğlu oldu: Aineias ve bazı tradisyonlara göre
Lyrnos
Aphrodite'in
öfkeleri ve lanetleri ünlüydü
Ares'ın aşkını kabul ettiği için Eos'u cezalandırmak amacıyla
onda Orinos'a karşı dayanılmaz bir aşk uyandırdı
Yine
kendisini onurlandırmadıkları için
bütün Lemnos'lu kadınlara
kocalarını Trakyalı tutsak kadınların yanına kaçırtacak kadar tahammül bir arız ederek
onları cezalandırdı
Lenmnos'lu kadınlar
adadaki bütün erkekleri öldürdüler ve bir kadınlar topluluğu kurdular: Argonautlar gelip onları bir çocuk sahibi yapana kadar sürdü bu
Aphrodite
Paphos'da Kinyras'ın kızlarını da
onları yabancılara fuhuş yapmaya zorlayarak
cezalandırdı
Aphrodite'ın lütfu da daha az tehlikeli değildi
Bir gün
Nifak tanrıçası
Hera
Athena ve Aphrodite arasında en güzele karar vermek üzere ortaya bir elma koydu
Zeus
daha sonraları Paris adıyla tanınacak olan Aleksandros? Un üç tanrıçaya hakemlik etmesi için
Hermes? E
onları Traos? Daki İda dağına çıkarmasını emretti
Üç tanrıça Aleksandros? Un önünde tartışmaya başladılar; güzellikleriyle övünüyor ona armağan vaat ediyorlardı
Hera
ona evrenin krallığını
Athena savaşta yenilmezliği
Aphrodite ise Heleneyle evlenmeyi vaat ediyordu
Sonunda Aleksandros Aphrodite'ı seçti
Böylece
Aphrodite
Troya savaşının başlamasına neden oldu
Bütün savaş boyunca
Troyalılar'dan özellikle de tüm savaş boyunca Paris'ten himayesini eksik etmedi:Paris Menelaos ile teke tek dövüştüğü ve neredeyse yenik düşeceği sırada
Paris'i tehlikeden kurtardı ve böylece savaşın yeniden genellik kazanmasına yol açtı
Daha sonra
Diomedes tarafından az daha öldürülecek olan Aineias'i aynı şekilde korudu
Hata Diomedes
tanrıçayı yaraladı
Ne var ki Aphrodite'ninn koruması
Troya? Nın düşmesini ve Paris'in ölmesini önleyemedi
Bununla birlikte Aphrodite
Troyalılar soyunu devam muhafaza edebildi
Onun sayesindedir ki Aineias
babası Agkhises ve oğlu İulius ile birlikte ve Troya Penatlarını da taşıxxx
alevler içindeki şehirden kaçabildi ve yeni bir yurt kurabileceği bir toprak arayıp bulabildi
Aphrodite-Venüs? ün
Roma şehrinin koruyucu tanrıçası olarak kabul edilmesi bu yüzdendir
Venüs
ayrıca İulii ailesinin atası olarak kabul ediliyordu
Çünkü
İulii
İulius'ün ahfadındandı ve dolayısıyla tanrıçanın altsoyunu oluşturuyordu
Bu nedenledir ki
Sezar
ona Venüs Ana
Venüs Genitrix adıyla bir tapınak inşa ettirmiştir
Tanrıçanın en sevdiği hayvanlar güvercinlerdi
Arabasına güvercinler konulmuştu
Sevdiği bitkiler de gül ve nergisti
DIONYSOS 'UN DÜĞÜNÜ
başının etrafı hareli bir erkek figürü hahtın hemen yanında çıplak küçük bir çocuk figürü sola doğru yürüyen giyimli iki kadın figürü (ki
soldakinin başı tahrip olmuş
sağdaki daha sağlam ve elinde içinde eşyalar bulunan kapağı açık bir kutu tutmaktadır
) en sağda ise iki elinde de bir tür flüt tutan bir kadın ile
arkasında vücudunun üst bölümü çıplak
dağınık saçlı ve sakallı bir erkek figürü yer almaktadır
Merkezdeki grubu oluşturan çifttin yanında bir “ Çocuk Eros”un bulunması bunlara yönelik bir armağan kutusu taşıyan sağdaki iki kadın ile
kollarının hareketinde Ariadne’nin başına koymak üzere olasılıkla bir defne çelengi uzattığını veya baht-kader ağını örmek üzere ip eğirdiğini düşündüğümüz soldaki kadının varlığı
sahnenin merkezindeki bu çiftin Dionysos ile Ariadne birlikteliğini
başka bir deyişle düğününü yansıttığını akla getirmektedir Dionysos’un Ariadne’yi Naxos adasında bulmasından sonra gerçekleştirilen şenlikli evlenme törenleri
Dionysos konulu kompozisyonlarda oldukça sık betimlendiğinden
buradaki sahneyi de Thiasos’ dan çok Dionysos ile Ariadne’nin düğünü olarak yorumlamak daha uygun olsa gerektir
Sol baştaki Menad
bu evlilikten hoşnut olmayan
Dionysos’u yitirmek üzere olmanın huzursuzluğu ve küskünlüğünü yaşayan bir sevgili durumundadır
AŞK (EROS) VE RUH (PHYSKE)
insanların gönüllerini aşk ateşi ile yakar
insanların mutluluklarını yada sonlarını hazırlardı
Sırtında bir çift kanadı vardı
Bu kanatlarla uçarak dünyayı dolaşır geçtiği yerlere çiçek kokuları saçardı
Eros'un elinde her zaman okları olurdu
Bu oklarla insanları kalplerinden vurur onları birbirlerine aşık ederdi
Ve bir gün kendiside bir güzele aşık oldu
Psykhe (Ruh) bir kralın üç kızının en güzeli idi
Gerçekten o kadar güzel
o kadar alımlıydı ki görenler onu Aphrodite sanıyorlar ona tapınıyorlardı
Aphrodite bir ölümlü ile karıştırılmaktan hiç hoşlanmamıştı
Bu yüzden bir gün oğlu Eros'u yanına çağırdı ve onu dünyanın en çirkin erkeğine aşık ederek cezalandırmasını istedi
Eros annesinin isteğini yerine getirmek için hemen yola koyuldu
Psykhe'yi bulduğunda
çok gururlu olan ve kimseye aşık olmamakla övünen bu genç kızı
dünyanın en çirkin
en kötü erkeğine aşık etmeye niyetliydi ancak kalbini nişan alarak oku atmak üzereyken Psykhe'nin güzelliği aklını başından aldı
Onu başkasına aşık etmek isterken kendisi aşık olmuştu
Psykhe'yi alıp sihirli bir saraya götürdü
Bu saray uyuyan bir ormanın ortasında kurulmuş
muhteşem fakat ıssız bir saraydı
Kanatlı güzel delikanlı gece karanlık düştükten sonra kendini göstermeden saraya giriyor ve sevdiği ile buluşuyordu
Sihirli sarayda bir insanın isteyebileceği her şey vardı
Fakat Psykhe'nin tek istediği kendisini deliler gibi seven bu delikanlının yüzünü görmekti
Fakat Eros bunu kabul etmiyordu
gece hep karanlıkta geliyor ve güneş doğmadan da gidiyordu
akşamları sarayda ateş yada mum yakılmasını yasaklamıştı
Psykhe ne kadar yalvrsa da fayda etmedi
"Aşkımızın sırrını kalbinde taşıdığın sürece mutlu olacaksın" dedi Eros "Beni görmeyi aklından bile geçirme
kim olduğumu yada kimin oğlu olduğumu öğrenme
bilmeden tanımadan beni körü körüne sev
senden gizlenen şeyleri öğrenmeye çalışarak mutlu olma fırsatnı elinden kaçırma
"Ve Psykhe de bunu kabul etmiş
Eros'u görmeden kim olduğunu bilmeden körü körüne sevmişti
Birlikte çok mutluydular ancak Psykhe'nin kızkardeşleri onların bu mutluluğunu kıskandılar
Bir gün kardeşlerini ziyarete geldiklerinde ona sevdiği delikanlının dünyanın en çirkin en iğrenç en vahşi görünüşlü adamı olduğunu söylediler
Eğer güzel bir delikenlı olsaydı
sevdiğinden yüzünü gizlemezdi
seni böyle ıssız bir sarayda tutmzdı dediler
Ve ona gece sevdiği gelmeden önce yanan bir lambanın üzerine vazoyu ters çevirip koymasını söylediler
Böylece Eros uyuduktan sonra vazoyu kaldırıp aydınlıkta onun yüzünü görebilecekti
Psykhe merakına engel olamayarak kardeşlerinin dediklerini yaptı
Yanan lambayı bir vazonun altına gizleyerek sevdiğini beklemeye başladı
Eros her şeyden habersiz saraya dönmüş
kendini sevdiği kadının kollarının arasına bırakmıştı
Kısa sürede uykuya daldı
Psykhe
Eros uyuyunca gürültü yapmadan yavaşça yataktan kalktı ve ters çevirdiği vazoyu alarak lambayı eline aldı
yatağa yaklaştığında gördükleri karşısında hayrete düştü
Çirkin ve iğrenç bir erkek görmeyi beklerken genç ve çok yakışıklı bir erkekle karşılaşmıştı
Eros'un yakışıklılığı dünyada ki başka hiç bir erkekle kıyaslanamadı
Yüzü tarif edilemeyecek kadar güzel bu delikalıyı görünce Psykhe'nin ona duyduğu aşk daha da arttı
Sevdiğini alnından öpmek için eğildiğinde
elindeki tabağı düz tutamadığından içinde fitil bulunan lambanın kızgın yağından bir damla Eros'un çıplak omuzuna damladı
Eros duyduğu acıyla sıçrayarak uyandı
Sevgilisinin kendisini dinlemeyip yüzünü görmek için ona oyun oynadığını anlayınca hemen kanatlarını açıp uçarak oradan uzaklaştı
Eros'un gitmesiyle Psykhe için yaptığı büyülü sarayda bozuldu
Psykhe üzüntüden ne yapacağını bilmez olmuştu
Hatası yüzünden dünyada her şeyden çok sevdiği kişiyi kaybetmenin acısıyla yollara düştü
Sevdiğini tekrar bulma ümidiyle tüm dünyayı dolaştı
sayısız yerler gezdi am bir türlü Eros'un izine rastlayamadı
Nihayet dolaşmaktan bitkin bir halde Aphrodite'in sarayının kapısını çaldı
Onun kendisine acıyıp oğlunun yerini söyleyebileceğini düşünmüştü
ancak Aphrodite ona yardım etmek bir yana onu bir köle olarak çalıştırmaya başladı
Zavallı Psykhe sevdiğine ulaşabilmek için buna da razı oldu ve tek kelime dahi etmeden kendisine emredilen her şeyi yaptı
Eros için her türlü acıya katlanmaya razı oldu
Nihayet bir gün Eros'un yanan omzu iyileşti ve kendisine bu kadar yürekten bağlı olan sevgilisinin kaderini değiştirmek için Olympos'a gitti
Zeus'un ayaklarına kapanıp Psykhe'nin kurtarılması ve kendisine eş olarak verilmesi için yalvardı
Zeus onun tüm isteklerini kabul ederek Hermes'e Psykhe'nin Olympos'a getirilmesini emretti
Psykhe
tanrılar katına getirildi ve orada hayatta her şeyden daha çok sevdiği erkekle evlenerek çok mutlu bir hayat sürdü
FIRAT NEHRİ TANRISI EUPHRATES
Nereus kızlarından biri ve bazı Sicilya halk efsanelerinde rol oynayan bir deniz kızı tanrıçasıdır
Sakin denizde yaşayan beyaz tenli genç kız Galateia'ya canavar vücutlu Sicilyalı Kyklops Polyphemos vurgundu
Ama genç kız bu aşka karşılık vermiyordu
Onun gönlü
bir Nympha ile tanrı Pan'ın olan Akis'teydi
Bir gün Galateia sevgilisinin göğsünde dinlenirken
Polyphemos onları gördü
Akis
kaçmaya çalıştıysa da Kyklops kocaman bir kaya parçasını fırlatarak onu ezdi
Galateia
Akis'e annesi Nynmpha'nın kimliğini vererek
onu suları berrak bir ırmak yaptı
Bazen Polyphemos'la Galateia'nın aşklarından üç kahraman doğduğu söylenir: sırasıyla Galatlar'a Keltler'e ve İllyrialılar'a adını veren Galas
Keltos ve İllyrius
Bu durumda
Galateia Efsanenin bir versiyonunda
Nereus kızıyla Polyphemos'un aşklarının karşılıklı olduğu anlatılmış olabilir
Ama
bize bu konuda hiçbir tanıklık ulaşmamıştır
Öteki Galateia bir Giritli olup
Eurytios adlı birinin kızıdır
Bu Galateia
Phaistos şehrinde yaşayan ve iyi bir aileden gelmekle birlikte çok yoksul olan Lampros ile evliydi
Galateia'nın hamile kaldığını öğrenen Lampros
ona yalnızca erkek çocuk istediğini söyledi
Eğer kız çocuğu doğurursa
Galateia çocuğu terk etmek zorunda kalacaktı
Lampros
dağra sürüsünü güderken
Galateia bir kız çocuğu dünyaya getirdi
Ama
onu terk etmeye gönlü razı olmadı
Kahinlerin öğüdü üzerine
Galateia
çocuğuna erkek giysileri giydirdi ve ona Leukippos adını taktı; olup bitenleri de Lampros'dan sakladı
Ama
zaman geçtikçe Leukippos güzelleşti ve yalanı gizlemek imkansızlaştı
Galateia korkuya kapıldı ve Leto'nun tapınağına giderek
tanrıçadan kızının cinsiyetini değiştirmesini istedi
Leto
Galateia'nın yalvarmalarına dayanamayarak onun dilediğini kabul etti ve genç kız erkek oldu
sunum 1sen
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul