06-26-2012
|
#6
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Şakirin Camii Ve Mimarisibib Resimleri -Şakirin Camii Ve Mimarisinin Tasarımı ve İci
Şakirin Cami--Şakirin Camisi --Şakirin Camisinin ici --Şakirin Camii Resimleri -Şakirin Camii Tasarımı

Bir müddettir lafı ortalıktaydı; Şakir ailesinin yaptırdığı, gelenekselle moderni buluşturma yöntemiyle bu çağın camisi olmaya namzet Şakirin Camii’nin içini Zeynep Fadıllıoğlu tasarlıyordu Cami büyük bir törenle 8 Mayıs’ta ibadete açılmazdan evvel Fadıllıoğlu’yla buluştuk, dünya üzerinde cami tasarlayan ilk kadın olmanın ağırlığını, endişesini, gururunu, heyecanını konuştuk
Zeynep Fadıllıoğlu’yla söyleşi için sözleşmemizle buluşmamız arasında üç gün vardı Önce o esnada bulunduğu İtalya’da işlerini halletti, sonra Katar’a geçti, söyleşiler verdi Öyle ki Şakirin Camii’nde buluştuğumuzda The New York Times’ın muhabiri ile Alman TV kanalı RTL’in kamerası hâlâ olay mahallindeydi Çocukları Gazi, Gassan ve Gade Şakir tarafından, İbrahim ve Semiha Şakir adına İstanbul halkına bir ‘hediye’ olarak yaptırılan Şakirin Camii’nin iç tasarımını üstlendiğinden beri, başı hayatında hiç olmadığı şekilde kalabalık Zeynep Fadıllıoğlu’nun Bir kere bilhassa yabancı basından söyleşi taleplerinin ardı arkası kesilmiyor Fadıllıoğlu, bu cami haberine üçüncü sayfasından gayet geniş yer veren Le Monde gazetesinin tarif ettiği üzere ‘laik aristokrasiye mensup’ ailesi yüzünden de, uluslararası camiada hem çok konuşulan hem de saygın kurumlarca bizatihi ödüllendirilen mekân tasarımlarıyla da zaten kulakları çınlatılan bir isim Bir Fadıllıoğlu olarak, en kestirme tabirle cemiyet sayfalarındaki mesai yeter… Ama yok, bu başka bir şey…
Bir Batılı beş duyusuyla ilerleyelim; hangi kâseye oturtulacağı bilinmeyen Türkiye gibi bir ülkede, tasarımda gelenekselle modernin hemhal olduğu bir cami yapılıyor Ama bu yetmez Haberin boyutunu asıl büyütense tasarımcının bir kadın olması…

Zeynep Fadıllıoğlu kesin konuşmak istemiyor, ama dünya üzerinde cami tasarlayan bir kadına dair bilgiye de ulaşamamış henüz Diğer İslam ülkelerinde zaten zor olacağını düşünüyor Amerikalı Müslümanlardan çok sayıda tebrik e-mail’i alması, Amerika’da da bunu deneyenin çıkmadığının işareti ona göre
Fadıllıoğlu bir yandan kendisiyle gurur duyuyor, bir yandan hayatının en gergin dönemini yaşıyor Çünkü bir de işin içeri kısmı var… Türkiye mahreçli her haber, her söyleşide başka bir temayül söz konusu En önde duranı onun İslamiyet’e dair bilgisini tartıp biçmek, en azından Müslümanlığa dair en makro düzeyde soruları sormak…

Bir de kesile biçile ilerlerken yolda değişen cümleleri var Bir yerde tasarımcı olarak İslamiyet’e estetik getirdiğini söylerken okuyabiliyorsunuz mesela kendisini Konuşmanın önünü arkasını dinlediğinizde başka bir şey “Ben nasıl böyle bir terbiyesizlik yapabilirim” diyor sadece…
Bütün bunları bir araya getirdiğinizde, kendini Türkiye adına, İslam âlemi adına, İslam âleminin kadınları adına konuşmak durumunda bulan bir insan var karşımda
Bütün bunlar hoşuna gitmiyor mu? Hem de nasıl… Hele Batı basınına konuşmayı çok sevdiğini kendisi söylüyor Her bir detayı 182 kez anlatmaya üşeniyor mu? Ona da hayır Ama her şeyin birbirinin üzerine bindiği bir an oluyor demek ki… Yoksa bir insan daha söyleşinin 10 dakikası dolmadan, üstelik hiç de kanırtıcı bir soruya muhatap kalmadan niye birden ağlamaya başlar ki…

Araya başka biri girmesin, herkesle doğrudan kendisi muhatap olsun diye bir halkla ilişkiler şirketiyle çalışmayan, konuşurken en dere gibi akan cümlesini, ‘Şu kelime yanlış anlaşılabilir’ diye tadilattan geçiren, verdiği her poz için ‘Şöyle görünmesin’ diye endişelenen bir kadın… Şakirin Camii’nin iç tasarımını Zeynep Fadıllıoğlu’nun yapması, işin içine din girdiğinde ülkesinde ya da dışında, bir kadının bağrında hissedeceği yanlış anlaşılma korkusunu ortaya çıkarıyor en önce Çalışırken istediğiniz din âlimine danışın, dilediğiniz ehil size el versin… Yine de derin bir korku bu

|
|
|