Prof. Dr. Sinsi
|
Efes /Efes Doğal Güzelikleri /Efes 'in Tarihi Güzelikleri
EFES
Efes harabeleri Lysimachos’un M Ö III Yüzyılda yaptırdığı surların üzerindeki Magnesia kapısından girildiğinde Ephesos’un ünlü kişilerinden filozof Flavius Domianus’un yaptırdığı doğu gymnasionu ile karşılaşılır Burası hamamı, palaestrası, geniş avlu, ve ders salonlarıyla komple bir yapıdır Biraz ilerde ‘’Lukas Mezarı’’ diye tanınan yuvarlak bir mezar anıtı yer alır Bunun ilerisinde iki çeşme kalıntısı bulunur

Celsus Kitaplığı:
İki katlı olan kütüphanenin cephesi sütunlarla süslenmiş, bu sütunla arasında da heykeller konmuştur İçerisinde papirüs rulolarının konması için dikdörtgen nişlerin yer aldığı yapı 10 92/16 72m ebadındadır Ortada bilim koruyucusu Athena’nın heykeli bulunuyordu

Aya suluk Tepesi:
Hıristiyan Efsanesine göre St John M S 50 yıllarda bu tepe üzerinde yaşamış, bura da ölmüş, buraya gömülen St John’a , M S IV Yüzyılda ahşap çatılı bir kilise yapılmıştır İustianos zamanında ise halen kalıntıları görülen kubbeli bazilika inşa edilmiştir
Artemision:
Kuşadası yolundan Artemision bulunduğu yola sapılacak olursa, dünyanın yedi harikasından biri olan Ephesos Artemis Tapınağı’nın bulunduğu Artemis kutsal yerine ulaşırız Bugün o eski muhteşem tapınaktan Yalnızca tek bir sütun ayaktadır
Yamaç Evleri:
Hadrian Tapınağı karşısında, Bülbül Dağı eteklerinde zenginlere ait yamaç evleri bulunmaktadır M S I Yüzyılda yapılan ve üç-dört kata kadar ulaşan bu özel evlerde son yıllarda yapılan kazılarda mozaikler, freskler, heykeller ve daha birçok buluntu ele geçmiş , evler restore edilerek ziyarete açılmıştır

Devlet Agorası :
Efes Harabeleri’nin ilerisinde 160 / 56m ölçülerindeki Devlet Agorası’nın bulunduğu yere gelinir M Ö II Yüzyılda mevcut olduğu anlaşılan agoranın ortasında, bugün temelleri görülebilen, M Ö I yüzyılda Mısır Tanrıçası İsis adına yapılmış bir tapınak bulunmaktadır Agorayı kuzey ve güneyden iki portiko çevirmekte, kuzeyden sınırlayan portiko bazilika niteliğini taşımaktaydı Bu bazilikanın ortasında odeon bulunur Burası 1400 kişiyi alabilecek kapasitede olup , P Vedius Antonius tarafından M S 150 yılında odeon (müzik salonu) veya bouleuterion (meclis salonu) olarak yaptırılmıştır
Devlet Agorası’nın güneybatı köşesinde M S 80 yılında G Laecanius Bassus tarafından yaptırılmış olan bir çeşmenin caddeye bakan yüzünü süsleyen birçok heykel bugün müzededir

Tiyatro:
Mermer cadde üzerinde Panayır Dağı’na yaslanmış 24000 kişilik Tiyatro Hellenistik Dönemde inşa edilmeye başlanmış, daha sonra imparator Claudius zamanında genişletilmiş, Traian döneminde de tamamlanmıştır Roma Çağı’nda şüphesiz çok güzel görüntü veren bu yapının kalıntıları hala göz alıcıdır Tiyatronun ön kısmında da Hellenistik döneminden kalma bir çeşme dikkati çeker

Küretler caddesi:
Memmius Anıtı’ndan başlayarak Celsus Kütüphanesi’ne doğru inen cadde, Küretler Caddesidir M S IV yüzyılda yapılmış iki kabartmadan ibaret Herakles Kapısından geçip aşağıya inilince, sağda bulunan Traian Çeşmesi kitabesine göre ,M S 102-114yılları arasında İmparator Trian şerefine yapılmış olup iki katlıdır Çeşmenin orta nişi içinde imparator Trian’ın heykeli bulunmaktaydı Küretler Caddesi üzerinde diğer ilginç bir yapı da Korinth düzeninde , bir cella veHadrian Tapınağı’dır Hadrian Tapınağı’nın arkasında Scholastika Hamamları yer alır

TRUVA

Çanakkale yakınlarında Anadolu’nun Troas bölgesinde Antik cağ kentidir Kalıntıları intepe bucağı tevkifi ye köyü yakınındaki hisarlı Mevkiindedir İlk kez Homerossun İlaydasında adı gecen kenti bulmak ve Priamos un hazinelerini ele geçirmek amacıyla Heinrich Schliemann tarafından yapıldı (1870-1871) daha sonraki kazılarda saptanan 9 kültür evresinde otuzdan fazla yapı katı belirlendi Truva I den Truva IX’ akadar uzanan kültür evresine ait evler,surlar,kuleler,çanak çömlek,bıçaklar ve bakır İğneler,dokuma tezgahı buluntuları sütunlu avlulu saray; çark yapımı çanak çömlek,pişmiş topraktan ağırşak,kubbeli fırınlar,sarnıçlar,küp mezarlar,Athena Tapınağı,tiyatro gibi eserler ortaya çıkarıldı
Yerleşim merkezinde M Ö 3000’den M S 400 kadar uzanan zaman dilimini aydınlatıcı buluntular ele geçmiş oldu
VII tabaka sı olarak adlandırılan şehrin tahta at hilesi ile ele geçirilen ve yıkılıp yakılan Priamos ‘un Troya sı olduğu belirlenmiştir Kazılar sırasında bu katın yakılmış olduğu kalın kül tabakasından anlaşılmış,sokaklarda bulunan ok ve mızrak uçları da Homeros’un öyküsünde anlattığı savaşın bu tabakada geçtiğini ispatlamıştır On sene süren savaş Yunanistan da zorlaşan hayat şartları nedeniyle zengin Troya nın alınması için çıkmıştır
Kahramanlıkla alınmayan Troya neticede bir tahta at hilesi ile alınarak yakılıp yıkılmıştır, bu Troya’dan kurtulanlardan bir kısmı Aeneas komutasında İtalya’ya gitmiş bir kısmı ise Yıkılan bu şehrin üzerine tekrar yeni şehirlerini kurmuşlardır
APHRODISIAS

Yapılan son kazılarda ünu bir hayli artan Aphrodisias, ayaktaki eserleriyle etkileyici bir görünüme sahip olup ziyaretçileri kendine hayran bırakacak niteliktedir
Üzerindeki Ceyre Köyü’nün başka yere kaldırıldığı bu antik kentte yapılan kazılarda 10 000 kişilik tiyatro, 30 000 kişilik stadion, odeion ve sebasteion gibi yapılar ortaya çıkarılmıştır Tiyatroya giderken sağda son yıllarda bulunan, müzenin hemen önüne rastlayan yerde Sebasteion’un kalıntıları ortaya çıkarılmıştır Tiyatro meydanının yanında, tiyatro hamamının kalıntıları görülebilir Hamamlarının güney inde ise gymnasion ve iki peristyl avlulu Bizans evinin kalıntıları yer alır Aphrodisias’ın göz alıcı bir yapısı da agoranın yanında yer alan odeiondur II yüzyılda yapılan odeion 1700 kişiliktir Odeiondan Aphrodite Tapınağı’na gidelim Bugün peristatisinde 14 sütunu ayakta görülen tapınak, Arkaik bir tapınak üzerine Geç Hellenistik dönemde M Ö I Yüzyılda yapılmıştır Aphrodisias’ın en kuzeyinde stadion bulunmaktadır Geç devirde stadionun doğu ucu gladyatör ve vahşi hayvan dövüşleri için bir arena haline getirilmiştir Stadyumunun doğusundaki kalıntı Roma Çağı mezarlarıdır
Burada yapılan kazılardan çıkan eserler Aphrodisias Müzesinde sergilenmektedir Bunlar arasında Zoilos frizlerindeki kabartmalar, birbirinden güzel Aphrodite başları, Herakles ait heykeller dikkati çeker

Amfiteatrlar ve Arenalar
Roma'da Coliseum veya Flavianus amfiteatrı Milattan sonra 1 yüzyılda yapılmıştır 100 000 kadar seyirci alırdı
Amfiteatron veya amfiteatr denilen bu yapı Romalıların buluşudur, Eski Yunanlılara özgü değil Romalılar tarafından, gladyatör dövüşlerini mümkün olduğu kadar çok sayıda seyirciye sunma amacıyla yapılmıştır Taştan, çok büyük ve öylesine sağlam yapılardır ki, bunların birçoğu bugüne kadar kalabilmiştir Roma'da Coliseum, bunların en önemlisidir Fransa, İtalya, ispanya, Türkiye, Yunanistan'da da güzel örnekleri vardır
Amfiteatrlarda, ortada, dövüşçülere ayrılan kumla kaplı arena bulunur Bunun çevresinde, sahanlıklarla bölünmüş kat kat basamaklar yükselir Aşağıda, dolaşmak için galeri haline getirilmiş, üzeri örtülü koridorlar bulunur Amfiteatrın tepesinde ise bir platform vardır; seyircileri güneşten ve yağmurdan koruyacak büyük bir örtü (velarium) buraya tutturulur
Hemen her zaman yenik düşenin öldürülmesiyle sonuçlanan ve Etrüsk kökenli vahşi gösteriler olan gladyatör dövüşleri M Ö III yy dan itibaren, Roma'da başladı Gladyatörler, bu iş için özellikle eğitilmiş köleler ve tutsaklardı Grup halinde veya ikişer ikişer dövüşürlerdi Biri yere düşecek olursa halk; eğer onun bağışlanmasını istiyorsa, başparmağını yukarı kaldırırdı; öldürülmesini isteyecek olursa da başparmağını aşağıya doğru çevirirdi İmparatorlar için, bu tür eğlenceler düzenlemek, halkın sevgisini sağlayacak ve halkın dikkatini devlet işlerinden başka konulara uzaklaştıracak birer fırsat sayılıyordu
Akropolis
Atina'da Eskiçağ dünyasının en ünlü mimarlık yapıtlarından birinin yükseldiği tepe
Akropolis, Atina'nın tam ortasında yükselen, tepesi tabak gibi düz, sarp bir kayalığa verilen addır Eski Yunan dilinde bu sözcük yukarı kent anlamına gelir Çok eski çağlarda Akropolis, Eski Yunanlıların oturduğu ve buradan çevre köylere egemen olduğu gerçek bir kaleydi, aynı zamanda bir din merkeziydi Bir ara Persler tarafından yıkılmış, sonra Perikles'in öncülüğüyle, M Ö 450 yıllarına doğru yeniden yapılmıştı O çağların ünlü heykeltıraşı Pheidias ve başka güçlü sanatçılar bu işte çalıştılar
Akropolis'in batı yamacında, anıtsal kapılarıyla ziyaretçileri karşılayan ilk yapı Proplyleia'dır Yapının, çok büyük boyutlarda olan kemerleri ince mermerden yapılmıştır Bunun az ötesinde, Athena Nike'rim küçük tapınağı vardır Daha sonra, mat altın rengindeki mermerleri ve kusursuz sütunlarıyla görkemli Parthenon Tapınağı gelir
Yüzyıllara karşı koyabilmiş son anıt Erekhteion'dur Adını Eski Yunan'ın efsane krallarından ilki olan Erekhteios'tan almıştır Burada sütunların yerini kadın heykelleri alır Bunlar, kimi gülümseyen, kimi somurtan, hepsi mağrur altı Karyatid Kızı'nın heykelidir
|