|
Prof. Dr. Sinsi
|
Bergama / bergama tarihi / bergama tarihi hakkına
İLYADA VE APOLLON SMİNTHEUS TAPINAĞI
Eski çağlarda Anadolu ve komşularında birçok tanrılar vardı Bunlar çok çeşitli görevleri olan insan biçiminde düşünülmüş hayali yaratıklardı Apollon Smintheus da Anadolu kökenli önemli bir tanrı olarak Gülpınar'da, Söke-Didim'de, Izmir Klaros-Ahmetbeyli ile Antalya Letoon ve Patara'da ve daha birçok yerde karşımıza çıkar Çanakkale-Troas bölgesinde ise tanrı ilk olarak Bozcada-Tenedos'da büyük ozan Homeros'un bize anlattığı gibi,
'Tenedos'un güçlü kralı Smintheus dinle beni'
dizeleriyle karşımıza çıkar ve Troas kıyılarında küçük sunaklar biçiminde görülür Gülpınar'daki tapınak ise yörenin en görkemli bilicilik merkezidir Apollo Smintheus insanları hem korur hem de kötüleri cezalandırır SMINTHEUS eski anadolu dillerinde fare anlamına gelir Homeros'un ILYADA destanında ozan, bize Smintheus'u şöyle anlatır;
Troia'ya savaşa giden Yunan ordusu yol üzerindeki kentleri yağmalar, kadın ve kızları kaçırır Gülpınar'a Chrysa'ya uğrayan Akha kıralı Agamemnon Apollon Smintheus tapınağının rahibi Chryses'in kızı Chryseis'i odalık olarak kaçırır Baba defalarca kızı almak için Agamemnon'a çıkar ona armağanlar, kurtarmalıklar götürür ancak kızı bir türlü geri alamaz Tanrısı Apollon'a yakarır ve Chryseis'i geri getirmesini ister Apollon bunun üzerine öfkelenir ve Yunan ordusuna okları ile farelerden bulaşan veba salgınını salar Yunan ordusu kırılır Bu olaylar gezdiğiniz depo-müzedeki kabartmalarda görülmektedir Agamemnon sonunda kızı geri şartlı verir Arkadaşı Akhilleus'un odalığı olan Breseis'i ister Chryseis ise Ithaka kıralı Odysseus'un gözetiminde Chrysa'ya Gülpınar'a getirilir ve tanrı Apollon'a tapınakta kurbanlar kesilir Bu konular, tapınağın kabartmalı frizlerinde (relief) ilk olarak karşımıza çıkar Apollon burada kötüleri cezalandırmıştır Diğer taraftan farelere ve onların verdikleri zararlara karşı da insanlara yardımcı olur Tahıllara ve ambarlara zarar veren fareleri bu kez yine okları ile öldürür Baba tanrı Zeus ile Leto'nun oğlu, tanrıça Artemis'in kardeşi olan Apollon her zaman ve her yerde onur görmüştür Homeros'un destanında ise Tanrı anadolulu olduğunu göstermiş ve Yunanlı tanrıça Athena'ya karşı Anadoluların-Troia'lıların yanında olmuştur Fare kültü ile ilk kez Troas bölgesinde onur gören Apollon, Troia savaşları boyunca önemli kararlarda tanrılar katında her zaman Troia'lıların yanında olmuştur
Apollo Smintheus Tapınağı frizlerinde Ilyada destanında sözü edilen çok önemli olaylar anlatılmıştır; Troia Kralı Priamos'un oğlu Hektor'un, Akhilleus'un can dostu Patroklos'u öldürmesi; Akhilleus'un büyük öfkesi; annesi Thetis'in Baba Tanrı Zeus'dan oğlu için yeni silahlar istemesi ve oğluna Patroklos'un yasında silahları vermesi, Akhilleus ile Hektor'un kavgası, Hektor'un öldürülmesi ve Akhilleus tarafından arabasına bağlanarak Troia surları çevresinde sürüklenmesi ve Priamos, karısı Hekabe, kızı Kassandra ve gelini Andromakhe ile tanrı Apollon'un surlarda olayı seyretmesi ve Ilyada'nın 24 bölümünde anlatılan Hektor'un karısı Andromakhe'nin kocası için yas tutma sahnesi ile destan biter Sözünü ettiğimiz bu olayların hemen hepsi Smintheion kabartmalarında ünik olarak karşımıza çıkar Ilyada anlatımları çeşitli çağlarda vazolar üzerinde, duvar resimlerinde, mermer lahitlerde betimlenmişlerdir Ancak bir tapınakta, ilk kez olarak Gülpınar Apollo Smintheus kutsal alanında karşımıza çıkar
FOÇA
Yunanistan’daki Dor istilasindan kaçarak Ege sahillerine çıkan ve burada Smyrna dahil bir çok yerleşim yeri kuran Ionların kurdukları önemli merkezlerden biri de Foça’dır Antik Foça kenti 12 Ion birliğine dahildi Adının fok balığından geldiği sanılan Foça, döneminde önemli bir liman ve Deniz gücüne sahipti Foça elindeki deniz filosu ile, Korsika’da Alain, Pastum yanındaki Velia, Marsilya ve İspanya’nın dogu kıyılarında yer alan kentlerde koloniler kurmustur M Ö 546 yıllarından sonra Pers egemenliğine giren Foça, Büyük İskender zamanında Leukosların topraklarına katılmayıp 12 ve 13 Yüzyılda Cenevizlilerin eline geçmistir Bu dönemde oldukça gelisen ve zengin bir ticaret limanı olan Eski Foça Cenovalılar tarafından yıkılıp ve kuzeydoğu da Yeni Foça kurulmustur Orta çağda 180 yıl kadar süren Ceneviz egemenliğinden sonra 1455 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından Osmanlı topraklarına katılmıştır “Horoz” ve “Fok Baligi” olmak üzere iki sembolü olan Foça’daki görülmeye değer eserleri ve yerleri söyle sıralayabiliriz
Siren Kayalıkları
Homeros destanında yer alır ve yolunu şaşıran gemilerin çarptıkları kayalıklar olarak söz edilir Fok balıklarını andıran adacıklardan olusan bu kayalıkların en büyügü Orak Adası kayalıklarıdır
Taç Ev
Foça’ya 10 km kala yol kenarında yükselen bu kaya anıt mezarı, yarı yontulmus sekildedir Pers etkisinde inşa edilen yapı Lykia - Lydia geleneğinde inşa edilmiş olup, M Ö 4 yüzyıla tarihlenmektedir
Şeytan Hamamı
Çan tepesinin eteğinde yer alan ve kaya mezar tipinde olan yapı, Şeytan Hamamı olarak bilinmektedir İlçe merkezine 2 km uzaklıktadır
Beş Kapılar Kalesi
Bu antik kale Michel Paleoloc tarafından 1275 yılında Cenevizli Manuel Zacharna’ya verilmiş ve zaman içerisinde Cenevizliler tarafından surları onarılmıstır
Dış Kale
1678’de Osmanlılar tarafından birboğazkesenolarak yapılmıştır
Fatih Camii
1455 yılında Foça’nın fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılmıstı İlk inşasında klasik Osmanlı mimari tarzını taşıyordu 1578’de II Selim döneminde önemli bir onarım görmüştür
KayalarCamii
İnsaat tarihi ve kimin tarafından yapıldığı bilinmeyen cami, geç dönem Osmanlı mimari tarzının tüm özelliklerini göstermektedir Foçada son yıllarda yapılan arkeolojik kazılarda Homeros’un bahsettiği sehir surlarının bir kısımı ve tiyatro ortaya çıkmıstır
LİDYA TARİHİ
Kökenleri konusunda kesin birşey söylenilemeyen Lidyalılar’ın oturdukları yerlere MÖ 2 Bin yıldan önce geldikleri bilim adamlarının ortak görüşüdür Dilleri nedeniyle Hint-Avrupa kökenli oldukları düşünülmektedir Sonraları Lidce konuşan bu halk kütlesinin MÖ 2000 ya da daha erken bir tarihte Hititler’den ayrıldığı sanılır Buna karşılık Lidya’da hiç olmazsa Kalkolitik çağdan başlayarak yerli bir halk kitlesinin oturduğu kesindir Lidyalı’lar yerli halkla kaynaşmış gibidir Herodotos’tan öğreniyoruz ki “Yunanlıların Lydia diye bildikleri ülkede eskiden ,Maionlar adında, Lidlerden farklı, ama onlara tümüyle yabancı olmayan başka bir halk yaşardı Lidler, Maionları yenip topraklarını alınca onlar da ya denizi geçip batıya kaçtılar ya da kalıp yenenlere boyun eğdiler”
MÖ 7 yy’ın ilk yarısı içinde birdenbire parlayan Lidya krallığı, Önasya dünyasının en ilginç kültürlerinden biridir Bu krallık ne tam anlamıyla doğulu, ne de tam anlamıyla batılı devletlere benzer; her iki bloğun siyasal ve kültürel etkilerinden oluşmuş yeni bir Anadolu Krallığıdır
Kaynaklara göre Lidya’da üç ayrı sülale hüküm sürmüştür: Atyadlar, Heraklidler(Tylonidler) ve Mermnadlar
Herodotos’a göre Atyadlar sülalesi Atys’in oğlu Lydos ile başlar fakat Lydos’tan sonra kralların sıraları ve hatta adları bile kesin değildir Bu da 2 bin yılın ikinci yarısı içinde yaşanmış olması gereken Atyad sülalesi krallarının gerçekte var olmadığı, tüm eski çağ toplumlarındaki gibi, Lidyalılar’ın çok eski bir geçmişe sahip olma istedikleri sonucunda ortaya çıktığı fikrinin oluşmasına neden olmuştur Ama bu hanedana ait bir kral adı ‘Meles’ Hitit kayıtlarında geçmektedir
Sardes’te yapılan kazılar Son Tunç Çağı’nda (MÖ 1400-1200) Lidyalılar’ın, Yunanistan’dan gelip Batı Anadolu’ya yerleşen Mikenlerle ticaret yaptıklarını ortaya çıkarmıştır Ayrıca Hitit arşivlerine göre Hitit İmparatoru Tudhaliya IV (MÖ 1250-1220) “Assuwa Konfederasyonu” adıyla birleşerek kendine karşı gelen bir takım devletlere sefer yapmış, bu ülkeleri yıkıma uğratmıştır Nitekim arkeolojik kazılar 2 bin yılın sonlarında bir düşman güç tarafından yakılıp yıkıldığını göstermiştir
Atyadlar’ı izleyen Heraklidler sülalesi Lidya’da 505 yıl egemen olmuştur Başlangıcı MÖ 1192 yıllarına uzanır Bu tarih yeni Hint-Avrupa kabilelerinin Boğazlar yoluyla Anadolu’ya göç ettikleri ve Büyük Hitit İmpartorluğu’nun ortadan kalktığı yıllardır Bu sülaleye Grekler’ce tanrı Herakles’le ilişkiye getirelerek “Heraklidler”, Lidyalılarca kahramanları Tylos ya da Tylon’un adından “Tylonidler” adı verilmiştir Tylon’un Batı Anadolu’ya yeni gelen Hint-Avrupa’lı Thraklar’ın bir boyunca getirilmiş olması olasıdır Heraklidlerin daha önce bahsettiğimiz Maionlar’a eşitliği ve Demir Çağı’nın başlarında Sardes’e “Hyde”, ülkeye de “Maionia” adını verdikleri öne sürülmüştür Çünkü son Heraklid kralı Kandavles’in adının Maionca olduğu kabul edilmektedir Ayrıca MÖ 1000 yıllarında Maionia denilen Lidya’ da çanak-çömlekçilikte yeni bir boyalı geometrik biçim meydana gelmiştir ve bu Demir Çağ Lidyasında yüksek bir kültür ve artistik faaliyet olduğunun kanıtıdır
Daha sonra Mermnadlar denen hanedanın ilk kralı Gyges’in MÖ 685 yılında Lidya tahtına çıkışıyla ilgili oldukça heyecanlı asıl öykü başlar Karısının güzelliğine hayranlığını kanıtlama derdindeki Kandavles’in kuşkulu dostu Gyges’e yatmaya hazırlanan karısını gizlice seyrettirmesi ve çok kızan Kraliçe’nin kocasını öldürsün diye Gyges’ı gizliden gizliye zorlamasıyla Gyges Kandavles’i öldürür ve kraliçeyle evlenerek tahta geçer Böylece 141 yıl sürecek olan Mermnad egemenliği başlar Lidyalılar eski Önasya’ da birinci derecede önem kazandılar ve özgün eserler yarattılar (MÖ 587-546) sırayla Gyges, Ardys, Sadyattes, Alyattes ve Kroisos Lidya devletini yönettiler Bu dönemde Lidya’nın zenginleşmesi ve güçlenmesi de altın madeninin bulunması, işlenmesi ve ticaretin yapılması çok önemli bir faktördür Bu saydığımız kralların ilk adımda, güç politikasının silahı olarak ekonomik kaynakları kullandıkları sanılır Ilk sikkelerin ortaya çıkışının asker ücretlerinin ödenmesiyyle ilgili olduğu bile düşünebilir
Gyges tarihe geçince Yunan kentlerine karşı askeri girişimlerde bulundu ve kuzeyden gelen Kimmer tehlikesiyle uğraştı Ve onları yenilgiye uğrattı Fakat ikinci Kimmer saldırısına dayanamayacak Sardes’in yııkımıyla sonuçlanan savaşta öldü Bu dönemde Yunanistan’la ticaret ilişkileri çok gelişmiştir
Gyges’ten sonra gelen krallar döneminde de Kimmer akınları devam etti Fakat bunlara karşı Lidya devleti çok iyi direndi ve bu da ekonomisinin ne denli güçlü olduğunu gösterir Yine Gyges’ten sonra gelen krallar Yunan kent devletlerine saldırılar düzenlediler Alyattes Lidya tarihinin en büyük kişisi ve Mermnad hanedanının en etkin kralıdır Batı And kıyılarını ele geçirdi ve Batı And’ın kuzey kuzey kısmını elinde bulunduran Kimmerleri Kızılırmak’ın ötesine sürdü ve bu sayede LidyaKrallığı’nın gücü yeni boyutlara ulaştı Kuzeyli barbarlardan zara görüp zayıflayan Phrygia Lidya’ya bağlandı Bu dönemin önemli olaylarından biri de nedeni pek bilinmeyen Lidya-Med savaşıdır Sonuçta Kızılırmak her iki devlet arasına sınır kabul edildi Alyattes Lidyalılar’la Grekler arasındaki ilişkilere çok değer verdi; Miletos’ta iki tapınak inşa ettirdi; Delphi’deki kehanet merkezine armağanlar yolladı; Korint tiranı Periandros ile dostluk ilişkileri kurdu Bu kraldan itibaren Grek etkisi açık bir şekilde görülmeye başlar, Hellenleşme bunu izleyen döemlerde büyük bir hıız gösterir
MÖ 560 yılında oğlu Kroisos başa geçti ve babasından devraldığı güçlü ve zengin devlet sayesinde ününü tüm eski çağ dünyasına duyurdu İçerdeki taht kavgasını sona erdirdikten sonra Ephesos’ a yöneldi ve tüm Grek kentlerine egemen oldu Ephesos ‘taki Artemis tapınağını tekrardan inşa ettirdi Kroisos döneminde Lİdya devleti zenginliğinin ve kültürel gelişiminin doruğuna ulaştı Dillere destan zenginliği kaynağını bağlı bölgelerden alınan haraçlar, ticari gelirler ve ülkenin doğal zenginliklerinden alıyordu
MÖ 6 yy’ın ortalarında beliren Pers tehlikesini gören ve önlemler alan Kroisos Sardes yakınlarına gelen Pers ordusuyla karşılaştı ve yenildi Sonuçta İranlılar tüm Anadolu’ya hakim oldular ve Lidya devleti tarih sahnesinden silindi
|