Konu
:
Mikroenjeksiyon bebekleri ve anomaliler
Yalnız Mesajı Göster
Mikroenjeksiyon bebekleri ve anomaliler
06-26-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Mikroenjeksiyon bebekleri ve anomaliler
1992 yılındaki ilk uygulamadan beri mikroenjeksiyon alanında çok hızlı gelişmeler yaşanmakta
Özellikle erkek infertilitesi alanında çığır açan bu uygulamanın yaygın kullanıma girmesi ve tüm dünyada binlerce bebek doğmasına karşın oluşan gebeliklerde anomali olacağı kuşkusu her zaman gündemde ön sıralarda yer almakta
Bu korkular iki ana temele dayanmaktadır
Bunlardan iki kadın ve erkek üreme hücreleri üzerinde çeşitli işlemlerin yapılması ile döllenmenin doğal olmayan yapısıdır
Döllenmeyi gerçekleştiren spermin doğal yollardan seçilmemiş olması her zaman bir soru işaretini beraberinde taşır
Öte yandan uygulama sırasında kullanılan iğnenin kadın yumurtasının duvarında ufak bir zedelenmeye yol açması da bu bebeklerde ileride sorun çıkabileceği kuşkusunu doğurur
İkinci neden ise erkek kısırlığının kalıtsal olup olmamasında yatar
Mikroenjeksiyon uygulamasının geliştirilmesi ile erkek kısırlığındaki genetik araştırmaların ilerlemesi aynı dönemlerde olmuştur
Bazı şiddetli erkek kısırlığı durumlarında Y kromozomunun kısa kolunda kırılma olduğunun saptanması ortaya çıkan sorunun erkek çocuğa iletilip iletilmeyeceğidir
Yapılan araştırmalarda genel olarak bildirilen anomali oranları doğal yollardan elde edilen gebeliklerdeki anomali oranları ile farklılık göstermemektedir
Günümüzde pek çok ekip mikroenjeksiyon gebeliklerinde sistematik olarak kromozom analizi yapmayı tercih ettiği için kromozom anomalisi oranlarını genel popülasyonla karşılaştırmak son derece zordur
Bununla beraber yapılan çalışmalarda oranlar arasında anlamlı bir farklılık ortaya çıkmadığı görülmektedir
Tıkanıklığa bağlı olmayan azorspermi (menide hiç sperm olmaması) ya da kanalların doğuştan olmaması gibi şiddetli erkek infertilitesi durumlarında kromozom anomalisi bulunma olasılığı yüksek olduğundan bu olgularda mikroenjeksiyon öncesinde mutlaka kromozom analizi yapılmalıdır
Uzun dönem takip
Mikroenjeksiyon tedavisi sonrası dünyaya gelen çocukların kısa ve orta dönem takiplerinde tedavinin herhangi bir olumsuz etkisinin olmadığı ortaya çıkmıştır
Ancak bu çocukların uzun dönem izlemleri son derece zordur
Belçikada yapılan bir çalışmada 201 mikroenjeksiyon bebeği 2 sene süreyle izlenmiş ve genel popülasyon ile aralarında bir fark olmadığı saptanmıştır
Mikronejeksiyon bebekleri ile ilgili endişe uyandıracak bilimsel kanıtlar olmamakla birlikte bu çocuklarda uzun dönemde, ileri yaşlarda ortaya çıkabilecek problemler veya hastalıklar konusunda belirsizlik mevcuttur
Erkek çocuklarda kısırlık riski
Y kromozumunda problem olan ve kısırlık sorunu yaşayan çiftlerin erkek çocuklarına problemi aktarabilecekleri düşüncesi direkt olarak mikroenjeksiyon yöntemi ile değil çiftin kısırlık sorunu ile ilgilidir
Sperm parametreleri tamamen normal olan bazı erkeklerde yapılan incelemelerde de Y kromozomunda bu durumun olabileceği saptandığından beri problemin kısırlıktaki rolü bilimsel çevrelerde tartışılmaya başlanmıştır
Erkek ya da kadına bağlı genetik kökenli kısırlık olguları mevcut olmasına rağmen günümüzde bu tip kısırlık kaynağının sıklığını belirlemek olanaksızdır
Geniş epidemiyolojik veriler genetik nedenlerin kısırlıkta çok az bir rolünün olduğunu düşündürmektedir
Sonuç olarak ilk mikroenjeksiyon bebeğinin doğumundan bu yana 10 yıla yakın zaman geçmiş ve elde edilen veriler genel olarak bu yöntemin belirgin bir risk taşımadığını ortaya koymuştur
Ancak testis spermi ya da spermatid gibi olgunlaşmamış spermlerin kullanıldığı çok özel şartlarda yapılan mikroenjeksiyon uygulamalarında uzun dönem sonuçlar hakkında
kuşkular hala daha devam etmektedir
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul