Konu
:
Tüp bebek uygulamasının riskleri
Yalnız Mesajı Göster
Tüp bebek uygulamasının riskleri
06-26-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Tüp bebek uygulamasının riskleri
Tüp bebek ilk defa 1978 yılında İngiltere'de Edwards ve Steptoe, mikroenjeksiyon (ICSI) ise 1992'de Belçika'da Palermo tarafından uygulanmıştır
Mikroenjeksiyon uygulaması erkek kısırlığında bir devrim olarak kabul edilmiş ve daha önce çocuk sahibi olması mucizelere bağlı olan birçok çift şu anda kadın yaşına bağlı olmak üzere %60-70'lere varan oranlarda gebe kalabilme olanağına sahip olmuşlardır
Her yeni teknikte olduğu gibi tüp bebek ve özellikle mikroenjeksiyon için teorik bazı risklerin olduğu yöntemin ilk uygulanmaya başladığı andan itibaren tartışılmaya başlanmış ve aradan geçen 11 yıla karşın halen tartışılmaktadır
Özellikle mikroenjeksiyonun yeterli hayvan deneyi olmadan insan üzerinde uygulanması bu konudaki tartışmaların daha yoğun olmasına neden olmuştur
Genel olarak tüp bebek uygulamasının riskleri uygulamaya bağlı ve çocuk sahibi olmama nedenlerine bağlı potansiyel riskler olarak iki grupta incelenebilir:
Uygulamaya bağlı potansiyel riskler:
Ovarian Hiperstimülasyon Sendromu: Tüp bebek uygulamaları sırasında yumurtalıkların uyarılması için verilen ilaçlar bazen yumurtalıkların çok aşırı uyarılmasına ve sonuç olarak hiperstimülasyon adı verilen tabloya neden olabilir
Genel olarak tüp bebek uygulaması sırasında hastaların % 0
1-0
2'sinde bu tablo görülebilmektedir
Özellikle polikistik over sendromu olan, zayıf ve genç hastalarda bu risk daha yüksektir
Hafif formunda sadece yumurtalıklarda büyüme gözlenirken, şiddetli formunda kanda pıhtılaşma olması ve bunun akciğerlere atması gibi ciddi klinik tablolar görülebilmektedir
Yumurtalık kanseri: Hastaların en çok merak ettikleri konuların başında bu ilaçların ileride kansere yol açıp açmadığıdır
Aslında yumurtalık kanserinin oluşum mekanizması göz önünde bulundurulduğunda teorik olarak kullanılan ilaçların kanser riskini artırabileceği düşünülebilir
1992 yılında yayınlanan bir yazıda kullanılan ilaçların kanser riskini artırdığı öne sürülmüş ve bu konuda büyük bir sansasyona neden olmuştur
Ancak daha sonra yayınlanan bir çok çalışmada böyle bir risk artışı olmadığı görülmüştür
Bu grup hastalarda kanser riskindeki artışın kullanılan ilaçlara değil, çocuk olmamasına neden olan faktörlere ve çocuk doğurmamaya bağlı olduğu düşünülmektedir
Meme kanseri: Yine tedavi sırasında artan hormon düzeylerinin meme kanseri riskini artırabileceği düşünülmüş ancak böyle bir ilişki ortaya konamamıştır
Yumurta toplanması işlemine bağlı riskler:
Tüp bebek uygulaması aşamalarından birisi olan yumurta toplama sırasında bir iğne ile genellikle vajinal, nadiren laparoskopik olarak yumurtalıkların içerisine girilerek yumurtalıklar toplanmaktadır
Bu yapılan işlem sırasında kanama ve %0
03-0
3 oranında enfeksiyon görülebilir
Mikroenjeksiyon işlemi sırasında yumurtalığın içerisine yabancı bir madde geçişi olabilir ve oluşabilecek embryonun genetik yapısını bozabilir
Ayrıca kültür ortamındaki maddeler de yumurtaların içerisine girebilir
Mikroenjeksiyon sırasında yumurtalarda zedelenme görülebilir
Normalde mitokondrial DNA sadece anneden bebeğe geçmekte ve babadan gelen DNA döllenme işlemi sırasında yokolmaktadır
Ancak mikroenjeksiyon uygulamasında teorik olarak babadan da mitokondrial DNA geçişi olabilir ve bu da klinik olarak doğan bebeklerin erken yaşlanmasına neden olabilir
Çocuk olmamasına neden olan faktörlere bağlı riskler:
Çocuk sahibi olamama nedenlerinin %40-50'sini erkeğe bağlı faktörler oluşturmaktadır
Sperm sayı, hareket ve şeklinde bozukluk olan hastalarda bu bozukluğun şiddetine bağlı olarak artan oranlarda kromozom bozuklukları veya kromozomal olmayan bazı bozukluklar daha sık görülmekte ve bunlarında potansiyel olarak bebeğe geçebileceği düşünülmektedir
Yapılan çalışmalarda sperm parametreleri normal olmayan hastalarda kromozom bozuklukları, Y-kromozomunda eksiklikler, doğuştan tıkanıklığa bağlı hiç spermi olmayan grupta kistik fibrozise yol açan gen mutasyonu ve erkeklik hormonunun etkisine direnç gibi bazı bozuklukların daha sık görüldüğü ve bunları potansiyel olarak bebeğe geçebileceği düşünülmüştür
Bunların sonucunda bebeklerde kistik fibrozis, kromozomal anomali ve doğacak erkek çocuklarında da kısırlık olabileceği düşünülebilir
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul