Konu
:
İslam Dininde Paylaşmanın Önemi Nedir?
Yalnız Mesajı Göster
İslam Dininde Paylaşmanın Önemi Nedir?
06-24-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
İslam Dininde Paylaşmanın Önemi Nedir?
Toplum varlığının sağlıklı ve huzurlu bir şekilde sürdürülebilmesi için toplumsal denge ve barışın bir şekilde sağlanması ve bireyler arasında duygusal gerilime yol açabilecek etkenlerin giderilmesi şarttır
Bir toplumda fakirlerin ve zenginlerin bulunması tabiidir
Ancak tabii olmayan yani zenginin daha zengin fakirin da ha fakir olması nın engellenmesi ve söz konusu olabilecek duygusal hatta fiziksel çatış manın önlenmesi toplumun buna bağ lı olarak da bireyin huzuru için kaçınılmazdır
Bu sebepledir ki Yüce Kitabı mız Kur'an-ı Kerim'de söz konusu gerilimin potansiyel varlığı ima edilerek bunun engellenme ve giderilmesine yönelik düzenlemeler yapı lmıştır
Nitekim ideal/model mümin için kullanılan “muttaki” statüsündeki kimselerin özellikleri sıralanırken “ Onlar varlı kta ve yoklukta Allah için infak ederler …” buyrulması toplumun muhtaç kesimleriyle paylaşma özverisinin ne derece öneme sahip olduğunu vurgulaması açısından dikkat çekicidir
Gerçek şu ki İslam dini başlangıçtan itibaren yoksulluk meselesi ile ilgilenmiş mensuplarına kimi ihtiyari bazı sorumluluklar yüklemiştir
Zenginlerin muhtaç akrabaya bakma (nafaka) mecburiyeti komşu hakkı kesintisiz hayırlar (sadaka-i câriye- vakıflar gibi) zekât fitre ve kurban bu ödevlerin başlıcalarıdır
Yüce Kitabımız Kur'an-ı Kerim ve gönüllerimizin sevgilisi Peygamberimizin hadislerinde değişik vesilelerle Müslümanların Allah için infakta bulunmaları dini bir görev olarak dile getirilmektedir
“Mallarında (yardım) isteyen ve (iffetinden dolayı isteyemeyip) mahrum olanlar için bir hak vardır
” buyurularak zenginin malında muhtaçların hakkı olduğu belirtilmek suretiyle zekât veya zorda kalan muhtaca yardım sadece zenginin insafına terk edilmemiş onun bir lütuftan öte yerine getirilmesi gerekli bir görev olduğu vurgulanmıştır
Bir başka ayette de namaz kılan ve namazlarında daim olanların eline mal geçip zengin olunca pintileşen ve cimrilik yapan kimseler olmadıkları belirtilerek “Onların mallarında isteyenler ve (isteyemeyip) mahrum kalanlar için belli bir hak bulunan kimselerdir
” buyrulmuştur
Bu eksende değerlendirildiğinde muhtaç bir kimseye yardım etmenin sadece dini bir görev değil aynı zamanda bir insanlık vazifesi olduğu görülür
Kur'ân-ı Kerim'in en çok üzerinde durduğu ve teşvik ettiği hususlardan biri Allah'ın verdiği rızkın paylaşılmasıdır
Allah'ın verdiği rızkı muhtaç durumda olanlarla paylaşma Müslüman'ın en önemli özelliklerinden biridir
Âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimizin eğitim ve gözetiminde yetişen İslam'ın ilk kuşağı Sahabe paylaşma ve yardımlaşmanın en güzel örneklerini vermişlerdir
Öyle ki Kurân-ı Kerim onların bu örnek tutumunu övmektedir
Gönül dünyasında herkese yer veren Rahmet elçisi yoksulları n geçimiyle bizzat ilgilenir imkânları nispetinde onların bakımını sağlar kendisinde yoksa diğer Müslümanları buna teşvik ederdi
Onun hayatına bakıldığında bu tür örneklerle karşılaşmak hiç de zor değildir
Ahlak numunesi Peygamber insanlara sadece malını değil gönlünü de açmış onunla birlikte olanın sadece gözü değil gönlü de doymuştur
Daha sonraki kuşaklar da Kur'ân ve Kutlu elçinin rahmet yüklü sözleri ekseninde şekillenen infak ruhunu asırlar boyu canlı tutmuşlardır
Bu anlayışın tabii sonucu olarak İslâm tarihinde toplumsal anlamda pek çok hayır kurumu oluşmuştur
Çok çeşitli alanlarda teşekkül eden yardımlaşma ve paylaşma zeminine oturan vakıflar bunun en güzel örneklerindendir
Kur'ân-ı Kerim ve Sünnetteki özendirmelerin yanında İslam'ın ilk kuşaklarından sonraki kuşaklara aktarılan paylaşma ve feragat örnekleri ve hatıraları Müslümanlar arasında paylaşma ruh ve bilincini hep canlı tutmuştur
Bu yaklaşım Müslümanlar arasında kardeşini kendine tercih etme anlayışını ortaya koymuştur ki bundan daha öte bir yardımlaşma ve dayanışma örneği göstermek oldukça zordur
Gün geçtikçe yozlaşan değerler etkisi altındaki çağımız insanının erdemi paylaşımı özveriyi mala değil insana verilen değeri görecektir
Öyle ki Medineli Sahabîler sırf imanlarından dolayı her şeylerini bırakarak Mekke'yi terk etmek zorunda kalan Mekkeli kardeşleri ile bütün imkanlarını paylaşmışlar ve bundan dolayı da ‘Ensar' (yardım edenler) adını almışlardır
Ensar bu yardımı kardeşlerini kendilerine tercih ettikleri' için gerçekleştirmişlerdir
Bu anlayışın temeli mal zenginliğine değil iman ve gönül zenginliğine Allah rızasını mal sevgisine tercih etmeye dahası sevdanın odağına Allah'ı koymaya dayanır
İslam'ın paylaşma ve dayanışma yaklaşımının özünü bu uygulamada somut bir biçimde görmek mümkündür
Kur'ân-ı Kerim'de pek çok âyet-i kerimede paylaşma emredilir
Hatta Yüce Allah verecek bir şeyi olmayanın muhtaç durumda olana gönül alıcı güzel sözler söylemesini dahi paylaşma bilinci kapsamında değerlendirir
Paylaşmayı emir ve tavsiye eden âyetler paylaşma bilinci hususunda bazı ölçütler de ortaya koymuştur
Verenin Allah olduğunu hatırdan çıkarmama paylaşmaya akrabalardan başlama harcarken dengeli olma saçıp savurmama yoksullar fakirler yolda kalmışlar özellikle muhtaç olmasına rağmen isteyemeyenlere verme şeklinde özetlenebilecek bu ölçütler dengeli bir paylaşma bilincini önermektedir
Şüphesiz belirli bir ömre sahip insan çoğu zaman geriye dönüp baktığında sadece ah keşke gibi sözlerle dile dökülen pişmanlıkları görür
Kur'an-ı Kerim bu hususu şöyle dile getirmektedir: “Herhangi birinize ölüm gelip de “Ey Rabbim! Beni yakın bir zamana kadar geciktirsen de sadaka verip iyilerden olsam!” demeden önce size rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yolunda harcayın
” Oysa bu sürecin sonlu olduğu bilinciyle her demini değerlendirmeye çalışan kimse paylaşma bilinciyle infak sorumluluğunu yerine getirir
Her konuda bizlerin en güzel örneği Peygamberimiz infak ve paylaşma konusunda da hem sözleriyle hem uygulamalarıyla bizlere örnek teşkil etmektedir
İnfak ve paylaşıma bir de onun rahmet dolu penceresinden bakalım;
“ Yarım hurma vermek suretiyle de olsa kendinizi cehennem ateşinden koruyunuz
Bunu da bulamayan güzel bir söz ile kendisini korusun
”
“ Ey âdemoğlu! İhtiyâcından fazla olan malını sadaka olarak vermen senin için iyi; vermemen kötüdür
İhtiyacına yetecek kadarını elinde tutmandan dolayı ayıplanmazsın
İyiliğe geçimini üstlendiklerinden başla …”
“ Kim helâl kazancından bir hurma kadar sadaka verirse – ki Allah helâlden başkasını kabul etmez – Allah o sadakayı kabul eder
Sonra onu dağ gibi oluncaya kadar herhangi birinizin tayını büyüttüğü gibi sahibi adına ihtimamla büyütür
”
“Her Allah'ı n günü iki melek iner
Bunlardan biri; Allah'ım! Malını verene yenisini ver! diye dua eder
Diğeri de ;Allah'ım! Cimrilik edenin malını yok et! Diye beddua eder
" ( Buhârî Zekât 27; Müslim Zekât 57)
“Cimri ile cömerdin durumu göğüsleri ile köprücük kemikleri arasına zırh giyinmiş iki kişinin durumuna benzer
Cömert sadaka verdikce üzerindeki zırh genişler uzar ayak parmaklarını örter ve ayak izlerini siler
Cimri ise bir şey vermek istediğinde zırhın halkaları birbirine iyice geçer onu sıkıştırır; genişletmek için ne kadar çalışsa da başaramaz
” (Buhârî Zekât 28 Müslim
Bu ve benzeri pek çok hadisi ile Peygamber (s
a
s
) müminleri sahip oldukları mallardan Allah yolunda infaka başka bir deyişle harcamaya teşvik etmiştir
O (a
s
) bu konuda sadece sözleriyle değil aynı zamanda her hususta olduğu gibi yaşam biçimiyle de müminlere örnek olmuştur
Allah'ın Peygamberi hiçbir zaman mal biriktirme sevdasıyla yaşamamış ömrünü bu yolda tüketmemiştir
O'nun evinde bazen açlığını giderecek derecede herhangi bir yiyeceğin dahi bulunmadığı açlık sebebiyle zaman zaman uyuyamadığı nakledilmektedir
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul