| 
Prof. Dr. Sinsi
 | 
				  Milli Birlik Ve Beraberliğin Güçlenmesinde Dilin Rolü Nedir? 
 
               Dil, en yalın ifadeyle, insanlar arasında bir iletişim aracıdır Kültürün sonraki kuşaklara aktarılmasını sağlar  Kültürün, bilginin  gelişmesi ve kalıcı olması da "dil" ile mümkündür  Milleti oluşturan,  Milli birliği sağlayan en önemli unsur da dil birliğidir  Ortak bir dil,  Millet olmanın öncül koşuludur  Her ulus kendi dilini korumak,  geliştirmek, gelecek kuşaklara ve hatta mümkün olan diğer insanlara  öğretmek arzusundadır  Dilin bu öneminden dolayı devletler Milli  dillerini koruma altına almışlardır  
 İnsanlar  arasındaki iletişimin en temel araçlarından biri olan dil, milletlerin  geçmişten devraldıkları bir mirastır
  Dil yoluyla insanların  birbirlerini, geçmişten bu güne ve de geleceğe yönlendirmesi  sağlanmaktadır  Ortak dil ortak kader birliği demektir  Aynı dili  konuşan insanların aynı geçmişe sahip oldukları, aynı kültürü  paylaştıkları, aynı alışkanlık ve değerlere sahip olduk bilinmektedir  
 Dil  bir milletin kültürel değerlerinin başında gelir
  Aynı dili konuşan  insanlar millet denilen sosyal varlığın temelini oluşturur  Dil, duygu  ve düşünceyi insana aktaran bir vasıta olduğu için, insan topluluklarını  bir yığın veya kitle olmaktan kurtararak, aralarında duygu ve düşünce  birliği olan bir toplum hâline getirir  Dolayısıyla dil ferde toplumunun  bağışladığı en büyük miras ve donanımdır  Bu donanıma yabancılaşma  insanların içinde yaşadıkları topluma yabancılaşmasını da beraberinde  getirmektedir  Çünkü insanların yaşadıkları topluma yabancılaşmadan, ona  uyum sağlayarak yani sosyalleşerek hayatlarını devam ettirmeleri, o  toplumun kültürünü, inanç ve değerlerini benimsemeleriyle  gerçekleşmektedir  Bu ise nesillere dil yoluyla aktarılabilmektedir  
 Dil  kültürü oluşturan önemli unsurların başında yer alır
  Bu konumuyla dil,  bir toplumun kültürü içinde şekillenen tüm birikimleri temsil edecek  işlev yüklenmektedir  Günlük alışkanlıklar, öfkeler, sevinçler ve değer  yargıları dil yoluyla ifade edilmekte ve tanımlanmaktadır  Bu işlevi  nedeniyle de dil ve kültür arasında kaçınılmaz bir bağ bulunmaktadır  Bu  nedenle de dil ile kültür sürekli etkileşim içindedir  
 Bireylerin  birbirleriyle anlaşmalarında, problemlerinin hallinde dilin önemi  büyüktür
  Edebiyatta, şiirde, sanatta, tiyatroda halk kitlelerine  ulaşacak yani halkın anlayacağı dilden eserler vermek hem halkın  bilinçlenmesi, hem de eserlerin uzun süre anlaşılırlılığını koruması  açısından önemlidir  Geçmişten bu güne intikal eden sözlü ve yazılı  kültür ürünlerinin bu güne kadar varlığını sürdürmelerindeki en büyük  etken anlaşılır, sade ve halkın genelinin anlayabileceği bir dille yazılmış, söylenmiş olanlarıdır  
 Dil  insan topluluklarının anlaşmalarında, problemlerini çözmelerinde en  önemli iletişim araçlarından biridir
  Bu noktada konuşulan dilin herkes  tarafından anlaşılması çok önemlidir  Bir toplumda yeniliklerin, buluşların ve gelişmelerin halkın her kademesine kolaylıkla  iletilebilmesinde, dilin herkes tarafından anlaşılır olması  gerekmektedir  Aksi takdirde, anlaşılmayan bir dil ya da kavramların  oluşturduğu bir konuşma yolu seçilirse durum, birbirinden habersiz çalan  enstrümanların çıkardığı, ne olduğu anlaşılmayan bir şey durumuna  gelir  Bir orkestranın ortak dili notalarıdır  Farklı sesler çıkaran  aletlerin çaldıkları şarkılarda ortak bir ahenk yakalamak için hepsinin  ortak notaya uymaları gerekmektedir ki dinleyenlerin hem anlaması hem de  zevk alması gerçekleşebilsiniz  
 Aynı soydan gelen toplumların en  önemli ortak yanları onların aynı dili kullanmalarıdır
  Çünkü dil  yoluyla ortaklığın devamlılığı sağlanmaktadır  Sovyet sosyalist  Cumhuriyetler Birliği'nin dağılmadan önceki dönemde, bünyesinde  barındırdığı Türk toplulukları, farklı yazı ve konuşma dillerine  yöneltilerek birbirlerinden ayırma yoluna gidilmişti  Daha doğrusu, bu  toplulukların, kendi aralarında ortak dilleri yoluyla kültür  alışverişini sağlayamamaları amacıyla farklı dilleri kullanmalarına özen  gösterilmişti  Azerbaycan'ın Latin alfabesine ilk geçişine başlangıçta  ses çıkarmayan Rusya, daha sonra Türkiye'nin Latin harflerini kabul  etmesiyle Azerbaycan'ın tekrar Kril alfabesini kullanması yönündeki  gayretleri de, aynı soydan gelen bu iki toplumun birbirleriyle kültürel  alışverişi, aralarındaki iletişimi engellemek amacından  kaynaklanmaktadır  İsmail Gaspıralı da "Rusya'daki Türk toplulukları  dil, kültür, tarih bağlarına sahiptiler  Ayrıca, içinde bulundukları  sosyal, siyasal ve kültürel problemleri de aynı idi  Bu problemler  bakımından da aralarında benzerlik hatta ayniyet bulunmaktaydı  Bu  topluluklar birbirlerinden tecrit edilmişlerdi  Bu nedenle de  problemlerine ortak çözüm üretme imkanına sahip değillerdi  Problemleri  tek başlarına da çözme imkanları yoktu  Çünkü onlar dil ve kültür  bakımından yakın ilişki kuramıyorlardı" diyerek, aynı toplulukların  birbirleriyle ortak hareket etmede dilin ne kadar önemli olduğuna dikkat  çekmekte ve de bir milletin hayatta kalabilmesi için problemlerini kolayca çözebilmede kullanılan dilin önemli bir etken olduğunu vurgulamaktadır  
 
 
 |