Konu
:
Alkol Ve Madde Bağımlılığı Hakkında Bilgi / Alkol Ve Madde Bağımlılığı Bilgisi
Yalnız Mesajı Göster
Alkol Ve Madde Bağımlılığı Hakkında Bilgi / Alkol Ve Madde Bağımlılığı Bilgisi
06-25-2012
#
2
Prof. Dr. Sinsi
Alkol Ve Madde Bağımlılığı Hakkında Bilgi / Alkol Ve Madde Bağımlılığı Bilgisi
Amerika Birleşik Devletleri'nde toplumun % 90’ı yaşamının bir döneminde alkol aldığı
erişkinlerin % 60-70'inin ise sıkça alkol almakta olduğu tespit edilmiştir
Kalp hastalığı ve kanserden sonra alkole bağlı sağlık sorunları Üçüncü sırada yer almaktadır
Erişkinlerin % 30-45'i yaşamının bir döneminde en az bir kez aşırı alkol almaya bağlı bir sorunla (yasal
trafik
iş
okul) karşılaşmıştır
Hala yılda 200
000 kişi alkole bağlı bir sorundan ölmektedir
Otomobil kazalarında % 75
kazadan ölümlerde % 50
adam öldürmelerde % 50
intiharlarda % 25 oranında alkol sorumlu tutulmuştur
Ortalama yaşam süresini en az 10 yıl kısaltmakta olan alkol
bağımlılık yapan diğer uyuşturucu maddelere de öncülük etmektedir
Kentlerde kırsala göre daha yaygın olan alkolizm birinci derece akrabalarında alkol bağımlılığı olanlarda 7 kat daha fazla görülmektedir
Alkol Bağımlılığının Tipleri vardır:
Psikolojik bağımlılık safhasında kişi ruhsal ya da bedensel bir sıkıntıyı gidermek için olağandışı
aşırı alkol alma durumundadır
Bırakıldığı zaman kesilme belirtisi görülmez
Bunun bir ileri aşamasında kişide aşırı alkol alma sonucu gastrit
polinevrit
karaciğer yağlanması gibi bedensel bozukluklar çıkmaya başlar ve bunlar fiziksel bir bağımlılığın ortaya çıktığının belirtileridir
Daha ileri aşamada istemli denetim ortadan kalkar
içme isteği durdurulamaz bir hal alır
Bedensel bozukluklar gelişir ve alkol bırakıldığı zaman kesilme belirtileri ortaya çıkar
Bu alkole ruhsal ve fiziksel yönden bağımlılık oluştuğunun bir delili olarak karşımıza çıkar
Artık en ileri safhada kişi alkole susamış gibidir
Aşırı bir istek ve tutku ile alkol armaya başlar
Bulunca su gibi içerler
Günler
haftalar bazen de aylarca süren bu dönemleri daha sonra hatırlamayabilir
Bu son safha kişinin psikososyal yıkımının en üst düzeyde olduğu ve alkolün kişiyi adeta esir ettiği safhadır
Şiddetle tedaviye ihtiyacı olduğu bir dönemdir
Çünkü alkole bağlı ölümler ve zehirlenmeler ve kalıcı bozukluklar bu safhada oluşur
Alkole bağlı psikiyatrik ve bedensel hastalıklar çok ağır seyreden hastalıklardır
Deliryum tremens denilen bir tablo vardır ki alkolün kesilmesinden sonraki 48 saat içinde ortaya çıkan bilinç bozukluğudur
Bilinç bozukluğu çevrede olan bitenin farkında olma düzeyinin azalması şeklinde görülür
Hasta gün içinde açılıp kapanmalar gösterebilir
Bu dönemde eğer gerekli tıbbi müdahale yapılmazsa ani kalp ve solunum durmalarına bağlı ölümler ve kalıcı bunamaya giden şiddetli bozukluklar görülebilmektedir
Uzun vadede alkol paranoyası
alkole bağlı bunama
depresyon
kaygı bozuklukları
uyku bozuklukları
cinsel işlev bozuklukları
iktidarsızlık
felç
karaciğer ve pankreas hastalıkları
beyincik hastalıkları
ağız boşluğu
yemek borusu
kalın barsak
karaciğer ve pankreası tutan kanserler sık görülen hastalıklardandır
Madde Kullanımı Ve Bağımlılığı
Öte yandan uyuşturucu madde kullanımı ise gittikçe büyüyen bir insanlık meselesi haline gelmektedir
Mesela 1962 yılında Amerika’da hayatı boyunca uyuşturucu madde ile karşılaşan insan sayısı nüfusun % 4’ü iken
bu oran şimdi %33’e kadar ilerlemiştir
Uyuşturucu madde kullanımının yaşı da gittikçe düşmektedir
Önceden erişkinlerde görülen bu durum şimdi çocuklarda bile görülebilmektedir
Bütün dünyada sıklığı artan madde kullanımının ve bağımlılığının yaygınlığı ülkemizde de günden güne artmaktadır
Yeniden Sağlık ve Eğitim Derneği'nce Türkiye’nin uyuşturucu konusundaki ilk karşılaştırmalı araştırması niteliğini de taşıyan
İstanbul'un 15 ilçesindeki 43 okulda
104 sınıfta eğitim gören 3 bin 168 lise 2 öğrencisi ile yapılan bir araştırmanın sonuçlarında: Tütün kullanımının 2004 yılında 2001'e göre yüzde 72
7
alkol kullanımının da yüzde 17
6 oranında düştüğü
esrar kullanımının ise 2001 yılına göre yüzde 75 artış gösterdiği
Uçucu madde kullanımının yüzde 40
5
yeşil reçete ile satılan yatıştırıcı hap kullanımının yüzde 15
8
uyuşturucu hap kullanımının yüzde 184
6
sentetik hap kullanımının yüzde 287
5
eroin kullanımının yüzde 100 artış gösterdiği
madde kullanımının erkeklerde kızlara göre daha yaygın olduğu ancak son yıllarda kızlarda da artış kaydedildiği
en kolay bulunabilen zararlı maddenin 2001'de uçucu maddeler iken
2004'te esrar olduğunu
bulunabilirliği en fazla olan maddenin de sentetik hap olan ecstasy olduğu kaydedilmiştir
Yapılan araştırmaların gösterdiği önemli bir diğer sonuç da madde bağımlılığı ile kişilik bozuklukları arasında bir ilişkinin olduğudur
Ergenlik dönemi de kişilik olgusunun tanımlandığı ve madde ile ilk karşılaşmaların sıklıkla meydana geldiği bir dönem olarak son derece önemlidir
Ergenlik dönemindeki sorunlu kişilik yapılanmaları bu dönemde davranım bozukluğu olarak adlandırılırken kişinin yetişkin kategorisine geçmesi ile beraber kişilik bozukluğu tanı grubu içinde incelenir
Bu kişilik bozukluklarının ergenlik dönemindeki görünümleri ise umursamazlık
fevrilik
otorite ile çatışma
sosyal uyumda dirençlilik
dürtü kontrol sorunları
dengesiz davranma gibi özellikleri içerir
Bu özellikler ise DEHB (Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu
AKB (Antisosyal Kişilik Bozukluğu)
Border-Line (Sınır) Kişilik
Pasif Agresif Kişilik Bozukluğu gibi klinik tanımlamalarda belirleyici kişilik özellikleri olarak ele alınırlar
Bunlar içinde Antisosyal Kişilik Bozukluğu madde kullanımı bağlamında en sık görülen tablodur
AMATEM bünyesinde yapılan araştırmada madde kullanan kişilerde Antisosyal Kişilik Bozukluğu görülme sıklığı %30 olarak belirtilmiştir
Genel Sebepler
1
Kişilik sorunları; özellikle aşırı güvensiz
bağımlı
engellenmeye dayanma tahammülü olmayanlar
depresif ve içe dönük kişilerde madde kullanımı daha sık görülmektedir
2
Çevresel etkenler; Ailesinde madde kullanımı olan bireylerde risk daha çoktur
Mesela birinci derece akrabalarında alkol bağımlılığı olanlarda alkol bağımlılığı riski 7 kat daha fazladır
3
Çevrede madde kullanımının yaygın olması da riski artırmaktadır (arkadaş
komşu v
s
)
Genellikle özenti şeklinde başlayan madde kullanımı bağımlılığa kadar gitmektedir
4
Stres etkenlerinin olması riski artırır
Eğer kişide bir psikiyatrik rahatsızlık varsa
madde kullanım riski artmaktadır
Mesela toplum önünde etkinliklerde bulunmaktan korkma şeklinde giden sosyal fobide alkol bağımlılığı %19
uyuşturucu madde bağımlılığı %13 oranında görülmektedir
5
Aile içi iletişim ve paylaşım sorunlarının olması kişileri maddeye iten önemli bir etken olmaktadır
Bir Kişinin Madde Aldığından Şüphelendiren Şeyler Nelerdir?
Madde kullanımının en korkulan sosyal sonucu gençlerde yaygınlığının artmakta olduğudur
Madde kullanan bir genci tanımak için dikkat edilmesi gereken noktalar şunlardır:
• Geceleri çok sık dışarı çıkması ve bar disko gibi eğlence yerlerine çok sık gitmeye başlaması
• Eski arkadaşlarını bir bir ve kısa sürede terk edip yeni ve çok sık beraber olduğu yeni arkadaşlıklar kurması ve kim olduklarından ailesine bahsetmemesi
• Gece saatleri bile olsa gelen bir telefonla apar topar dışarı çıkması veya cevapsız telefonların sayısında belirgin artış olması
• Çok para harcamaya veya istemeye başlaması
• Ona ait olmadığını bildiğiniz eşyalarla gelmesi ve bunları bir daha görememeniz
• Ani kilo kayıpları ve iştah sorunlarının olması
• Uyku düzeninin bozulması
• Göz çevresinde kızarmalar
donuk bakışlar olması
• Elde ve vücutta daha önce görmediğiniz titremelerin olması ve daha birçok aniden değişen sosyal ve fiziksel şartların olması
Birimimizde Bu Bilgilerin Işığında Nasıl Bir Yaklaşım Sergilenmektedir?
Alkol ve madde kullanım bozuklukları psikiyatri dünyasında hekimin çaresiz kaldığı ve sınırlı imkanlara sahip olduğu hissini veren bozukluklardır
Bu kategoride yer alan kişiler genellikle tedavi edilemeyecek derecede kişiliği bozuk bireyler olarak algılanır
Hatta sağlıkçıların arasında bile bu kişiler için farkına varılmayan bir damgalama yaklaşımı vardır
“Madde kullanım bozuklukları zaten tedavi edilemeyen bozukluklardır
madde alan kişiler genellikle problemli olduklarından uyumları da bozuktur
Dolayısıyla bir şeyler yapmaya çalışalım
ama pek sonuç alınabileceğini sanmıyorum” düşünceleri birçok defa zihinlerden geçmektedir
Hâlbuki iflah olmaz diye nitelendirilen kişilik bozuklukları madde kullananların sadece %30’unu oluşturmaktadır
Geri kalan %70’lik kesim tedavi potansiyeli olan kişilerdir
Bu bilginin ihmal edildiği bu yaklaşım tarzı
haliyle tedavi başarısını olumsuz yönde etkilemekte ve daha yolun başında ümitsizliği körüklemekte
madde kullanım bozukluklarının tedavisinde en önemli etken olan cesareti baltalamaktadır
Madde tedavisinin birinci kuralı hekimin hastasını iyileştireceğine inanması
hastasına inanması
hastanın da hekimine ve iyileşeceğine inanmasıdır
Tedavide başköşeyi tutan bu duygusal aşamayı başarıyla geçtikten sonra maddeyle somut mücadele başlamaktadır
Maddeyle mücadele her şeyden önce bir ekip işidir
Bir psikiyatri uzmanının yönettiği bu ekibin içinde psikolog
sosyal hizmet uzmanı
sanat terapisti
spor uzmanı
müzikterapist
hemşire
hasta bakıcı ve yakın çevreden kişiler yer almalıdır
Ayrıca madde kullanım bozuklukları bedensel hastalıklara ve bozukluklara sebep olduğu için bir dâhiliye uzmanı ve nöroloji uzmanının da danışman hekimler olarak ekipte yer alması gerekmektedir
Böyle bir ekiple madde kullanım bozukluğu içindeki kişi tedavi boyunca yalnız bırakılmamakta ve maddeye yenik düşmesinin engellenmesine çalışılmaktadır
Madde kullanım bozukluğunun tedavisi çoğu zaman bir klinikte başlar
ama hayatın içinde devam eder
O yüzden klinik harici hayatının tanziminde ve mücadelesinde yardımcı olmadaki etkililik
tedavi başarısını büyük ölçüde artırmaktadır
Böyle bir ekibin oluşturulduğu merkezimizde
çok önem verdiğimiz güven ve inanma felsefesi içinde madde kullanım bozukluğu için gelen kişileri önce rutin bir değerlendirmeden geçiririz
Değerlendirme ve tedavi aşamaları şu şekilde gelişmektedir;
1
Acil değerlendirme; eğer madde kullanım bozukluğuna bağlı zehirlenme
kalp ve karaciğer bozukluğu
genel durum bozukluğu
deliryum tremens
yoksunluk gibi acil bir durum söz konusu ise ilk değerlendirme acil tedavi birimindeki hekim tarafından hızla değerlendirilir ve kişi ihtiyacına göre yoğun müşahede altına alınır
Bu arada rutin kan ve idrar tahlilleri
gerekirse beyin MR’ı ve ultrason
beyin haritası (kantitatif EEG) tetkikleri yapılır
Dâhiliye ve nöroloji tarafından değerlendirilip girişim gerektiren bir hayati durum olup olmadığı tespit edilir
Eğer kişinin o an ki durumu daha yakın bir gözlemi gerektiriyorsa yoğun bakım ünitesine alınır
2
Poliklinikte psikiyatrik değerlendirme: acil olmayan şartlarda poliklinikte görev yapan psikiyatri uzmanı
gelen kişiden ayrıntılı bir psikiyatrik hikâye alır ve değerlendirme sonrasında ilgili testleri ve tetkikleri ister
Bu tetkiklerin sonrasında kişide bir yoksunluk ihtimalinin olup olmadığını
hastane ortamında mı ayaktan mı takip etmenin uygun olacağını
nasıl bir tedavi stratejisi izlemesi gerektiğini
kimlerle ve hangi branş hekimleriyle fikir alış verişi yapması gerektiğini tespit eder
Bu genel değerlendirilme aşamasından sonra özellikle madde kullanım bozukluğu olan kişiler için hazırladığımız tedavi programına başlanır
A
Biyolojik Destek Programı;
Hem fiziksel hem de psikiyatrik tedaviyi kapsar
Madde kullanım bozukluğu olanlarda fiziksel hastalık gelişme riski yüksektir
Mesela kokain ve ekstazi gibi sempatik sistemi aktive eden maddeler kalp ve beyin damar hastalıkları
hipertansiyon riskini artırmakta
hatta yüksek doz alımlarda beyin kanaması ve kalp krizine sebep olabilmektedirler
Alkolün ise karaciğer fonksiyonlarını bozduğu ve karaciğer yetmezliğine sebep olduğu herkesçe bilinen bir durumdur
Haliyle bu tür maddeleri kullanan kişilerde kalp elektrosu
nabız-tansiyon takibi
karaciğer ve böbrek fonksiyon testleri yapılır ve gerekiyorsa ilaç tedavisi başlanır
Eğer yoksunluk belirtileri varsa
kişinin damar yolu açılır
serum ve vitamin takviyesi yapılır
Mesela alkol kesilmesine bağlı deliryum tremens tablosunda kişinin bilincinde oynamalar
hayati fonksiyonlarında tehlikeler görülür
Bu dönemde damar yolunun açılması
solunum desteğinde bulunulması ve özellikle B1 vitamini (tiamin) takviyesi hayat kurtarıcıdır
Eğer B1 vitamini vermekte gecikilirse alkole bağlı kalıcı bunama tablosu gelişebilmektedir
Bu acil girişimle birlikte hastanın psikiyatrik ilaç tedavisi de düzenlenir
Psikiyatrik ilaçlarla kişilinin rahatlaması
sıkıntısının azaltılması
madde alma isteğinin giderilemesi ve madde kullanımı sonrası oluşan depresyon
kaygı bozukluğu
panik
paranoya
uykusuzluk
iştahsızlık gibi durumların ortadan kaldırılması hedeflenir
Kişilerin psikiyatrik ve tıbbi değerlendirilmeleri ve tedavilerinin düzenlenmesinin ardından psikolojik ve sosyal desteğe yönelik terapi programlarına geçilir
B
Psikolojik Destek Programları;
a
Bilişsel terapiler: Madde kullanım bozukluğu olan bireylerde bir zaman sonra adeta maddenin yarattığı bir kişilik oluşur
Sanki kişinin kendisi gitmiş ve madde kullanan yeni bir kişilik hâkim konuma geçmiştir
Bunun sonucunda kişinin bilişsel algıları bozulmakta
hayata bakış
mutlu olma ve zevk alma duyguları değişmektedir
Sanki madde almadan mutlu olamayacakları
madde sayesinde mutlu olabildikleri
zevk alma unsuru olarak yalnızca maddenin olduğu
maddenin çalışmasını ve günlük aktivitelerini düzenlediği gibi yanlış düşünce kalıpları gelişir
Bu yanlış inanışlardan dolayıdır ki madde kullanan insanlar kendilerini ölümün eşiğine getiren şey madde olduğu halde onu bırakmak istemez
hatta faydalı olduğunu savunacak kadar içgörüsüz bir hale gelir
Bazen de defalarca bırakıp başlamanın etkisiyle artık maddeyi bırakamayacakları şeklinde bir inanç gelişir ve bırakma konusundaki cesaretlerini iyice kaybederler
Bilişsel terapilerle kişide oluşan bu yanlış düşünce kalıpları düzeltilmeye ve içgörü kazandırılmaya çalışılır
b
Davranışçı terapiler: madde kullanan kişiler bırakma aşamasında özellikle yoksunluk dönemlerinde dayanamayıp istemeyerek de olsa tekrar madde alırlar
Buna sebep aşerme dediğimiz yoğun madde alım isteğidir
Bu isteğin ilaçlarla azaltılmasına
kişinin bu dönemde kendisine hâkim olmasına yardımcı olunur
ancak davranışçı yaklaşımlarla da desteklenme zorunluluğu vardır
Kişinin bu dönemde maddenin yerine geçebilecek bir alana yönlendirilmesine gayret edilir ve madde almaması için ne gibi davranışların geliştirilebileceği tespit edilir
C
Psikoteknik Uygulamalar:
Neurobiofeedback (sinirsel ve bedensel geribildirim tekniği): Madde nini bırakılması ilk dönemlerde aşırı bir stres ve gerginlik oluşturmaktadır
Stres anında vücutta deri direncinin artmasına bağlı olarak uyuşma ve karıncalanma
deri ısısının düşmesine bağlı olarak ellerde ayaklarda üşüme ve soğuk terleme
kaslarda kasılmaya bağlı olarak gerginlik
kasılmalar
kramplar ve baş ağrıları
kalpte hızlanmaya bağlı olarak çarpıntı ve nabızda artma
damarlarda büzüşmeye bağlı olarak kan basıncında yükselme gibi fiziksel değişiklikler oluşmaktadır
‘Neurobiofeedback’ sinirsel ve bedensel geribildirim anlamına gelmektedir ve beyin dalgalarındaki ve bu bahsedilen fiziksel değişikliklerdeki geribildirime göre hareket eden bir yöntemdir
Kas kasılması olduysa gevşemeye
deri direnci arttıysa azaltmaya
deri ısısı azaldıysa yükseltmeye
kalp hızı arttıysa düşürmeye yönelik manevralar belirlemede ve bunları hastanın kendi başına günlük hayatta
stresli durumlarda kullanmasını sağlamada kullanılır
Bu fiziksel parametreleri normale getirmek için kullanılan kısmına ‘bio-feedback’ yani bedensel geribildirim
stres anında gelişen elektriksel beyin değişikliklerini normale getirmek için kullanılan kısmına ise ‘neuro-feedback’ yani sinirsel geribildirim adı verilir
İki yöntemin birlikte kullanıldığı şekline de ‘neurobiofeedback’ denilmektedir
Maddeyi bırakamama ve tekrar alma sebeplerinden en önemlisi bırakma döneminde ortaya çıkan sıkıntının kontrol altına alınamamasıdır
Bu durumda ortaya çıkan sıkıntı bulgularının bilgisayar ortamında azaltmaya yönelik manevralarla düzeldiğini gören kişinin hem cesaretinin artmakta hem de sıkıntısını kontrol etmeyi öğrenmektedir
RehaCom: Bu yöntem de beyin fonksiyonlarındaki bozulmalara bağlı olarak ortaya çıkan dikkat kusurlarını düzeltmede etkilidir
Bir manada bozulmuş dikkatin yeniden eğitilmesi ve yeniden geliştirilmesi için hazırlanmış bir yöntemdir
Madde kullanım bozukluklarında
madde kullanımı ile ilgili olaylara
nesnelere
ortamlara
isimlere karşı bir dikkat artışı olur
Kişi bir türlü dikkatini maddeden alamaz
Maddeye yoğunlaşma ve maddeyle aşırı uğraş kişiyi maddeye yönlendirir
Sonuçta başarısız bırakma girişimleri söz konusu olur
Bu meyanda REHACOM çok etkili olmakta ve kişinin dikkatini olması gereken nötr hale getirmeye çalışır
Madde düşüncesiyle kirlenmiş dikkati bir manada temizler ve dikkati madde harici alanlara yönlendirebilme becerisini geliştirir
Merkezimizde bu yöntemin uygulandığı alkol
esrar ve hatta eroin bağımlısı kişilerden çok olumlu neticeler alınmaktadır
Bu psikoteknik uygulamaları hızla madde tedavisinde yerini almaya başlamıştır
ABD ve Avrupa’da yıllardır uygulanmaktadırlar
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul