Konu
:
Yazının İcadı İnsan Hayatını Nasıl Kolaylaştırdı
Yalnız Mesajı Göster
Yazının İcadı İnsan Hayatını Nasıl Kolaylaştırdı
06-25-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Yazının İcadı İnsan Hayatını Nasıl Kolaylaştırdı
Harfler bir ülkeden öteki ülkeye bir ulustan öteki ulusa geçerken bir başka gezi daha yapıyor
Taşların üzerinde papirüse papirüsten mumlu levhalara mumlu levhalardan parşömene ve parşömenden de kağıda geçiyorlardı
Kumlu toprağa ekilen bir Ağaç killi ve bataklık bir alana ekilen ağaçtan nasıl değişik şekilde büyürse; harfler de taştan kağıda geçen süreçte öylece görünüşlerini ve biçimlerini değiştirdiler
Taş üstünde dik ve dümdüz yükseliyor kağıdın üzerinde yuvarlaklaşıyordu
Balmumu üzerinde de yıldız biçiminde kıvrıldılar
Balçık üstünde çivileştiler yıldız iğne biçimi aldılar
Hele kağıt ve parşömen üzerinde sürekli kıllık ve biçim değiştirdiler
Yazı yazmak için çok çeşitli araçlar kullanılmıştır
Hiç elimizden düşürmediğimiz kağıt kalem dünün icadıdır
Biraz daha öncelere ilk insanların resimlerden yazının henüz doğmakta olduğu çağlara dönersek o zaman yazı yazmanın inanılmayacak kadar zor olduğu görülür
Çünkü o günlerde bu iş için gereken araçlar yoktu
Herkes ne ile neyin üzerinde nasıl yazacağını kendisi düşünüp bulmak zorundaydı
O dönemin araçları arasında taş koyunun kürek kemiği balçık yaprağı çanak çömlek parçaları yırtıcı hayvan derileri ve ağaç kabukları gibi şeyler hep bu dönemde kullanılıyordu
Bütün bunların üzerine sivriltilmiş bir kemikle ya da çakmak taşıyla kaba bir resim çiziktirmek mümkündü
İslam Peygamberi
Hz
Muhammed kutsal kitap Kuran-ı Kerim'i koyunları kürek kemiği üzerine yazdırmıştı
Eski Yunanlılar halk toplantılarında oylarını şimdi yapıldığı gibi kağıt üzerine değil de çanak çömlek (ostrakon)lar üzerine yazarak verirlerdi
Papirüs bulunduktan sonra bile birçok yazarlar yoksulluk yüzünden yazılarını çanak çömlek parçaları üzerine yazmak zorunda kalmışlardı
Eski yunan bilginlerinden birinin kitap yazmak için evindeki bütün çanak çömleği kırdığını anlatırlar
görevle Mısır'da bulunan eski Romalı asker ve memurlar; bir aralar papirüs yetersizliğinden hesap pusulalarını çanak çömlek parçaları üzerine yazmışlardır
Ama palmiye yaprakları ile ağaç kabukları yazı yazmaya çok daha uygundu
Papirüs bulunmadan çok önce bunların üzerine iğne ile yazı yazılmaktaydı
Hindistan'da bir çok kitap palmiye yaprakları üzerine yazılmıştı
Yaprakların kenarları bir ölçüde kesildikten sonra iplikle dikiliyordu
Bu kitabın kenarları altınla yaldızlanır ya da renk renk boyanırdı
Böylece çok güzel bir kitap meydana gelmiş olurdu
Ormanca zengin olan ülkelerde kayın ve ıhlamur ağacı kabuklarından yapılmış yapraklar üzerine yazı yazılırdı
Bununla birlikte çok eski çağlardan itibaren bir yazı yazma yöntemi vardır onu bügünde kullanmaktayız
Bu taş üzerine yazı yazmadır
Taştan kitap kitapların en uzun yaşamlısıdır
Bunda 4000 yıl önce eski Mısır mezar tapınaklarının duvarlarına yazılmış olan upuzun hikayeler günümüze kadar gelmiştir
Çamurdan Kağıda Doğru
İnsanlar çok eskiden beri taştan daha hafif ama onun kadar dayanıklı bir nesne aradılar
Tunç üzerine yazmayı denediler
Bir zamanlar sarayları ve tapınaklarını süslemiş olan üzerleri yazılı tunç levhaları bugün de görmek mümkündür
Bazen bu levhalardan birinin bütün bir duvarı kapladığı da olurdu
Levhanın iki yüzüne yazı yazılmışsa levha bir zincirle asılırdı
Anlatırlar Fransa'da Blois kentinde tunçtan bir kilise kapısı vardır
Bu kilise kapısı bir kitabı andırır
Kapının üstünde Kont Etienne ile Blois kenti arasında yapılmış bir antlaşma yazılıdır
Bu antlaşma gereğince halk Kont'un şatosu etrafına bir duvar çekmeyi kabul ediyor; buna karşılık Kont da şaraptan aldığı vergiyi halka bağışlıyordu
Şarabı içenler çoktan dünyadan göçtüler etrafındaki duvar yıkıldı
Buna karşılık tunç kapının kanadı üzerinde kazılmış olan antlaşma hala durmaktadır
Bir ilginç yazı yazma yönetimi daha vardı
Bir zamanlar Dicle ile Fırat boylarında yaşayan Asurlularla Babilliler çok eskiden kullanmışlardı
Koyuncuk'ta eski başkent Ninova yıkıntıları arasında Austen Henry Layard adlı bir İngiliz Asur hükümdarı Asur Banibal'ın kitaplığını buldu
Bu içinde bir yaprak kağıt bile bulunmayan çok ilginç bir kitaplıktır
Bu kitaplığın bütün kitapları lüleci çamurundandı
Lüleci çamurundan oldukça büyük ve kalın levhalar hazırlanırdı
Yazıcı yazısını üç köşeli sivri çomağıyla bu levhaların üzerine yazardı
Çomak çamurun içine batırılıp hızla çekilince kalın başlayıp incecik kuyruk halinde biten bir iz meydana gelirdi
Babilliler ve Asurlular böylece çok çabuk yazı yazarak çivi yazısının düzgün ve incecik satırlarıyla levhaları (tabletleri) doldururlardı
Bu iş bittikten sonra daha dayanıklı olması için çömlekçiye verilirdi
Eski Asurlular da çömlekçiler kitap pişirirlerdi
Böylece taş gibi dayanıklı kitaplar oluşurdu
Asurlular balçık üzerine yalnız yazı yazmazlar basma da yaparlardı
Değerli taşlardan kabartma resimlerle süslü merdane biçiminde mühürler kazırlardı
Bir antlaşma yaptıklarında bu merdaneyi balçık tablet üzerinden geçirirlerdi
Böylece tablet üzerinde çok iyi seçilebilen bir mühür çıkardı
Basmalar üzerindeki desenler bugün bu yolla yapılmaktadır
Rotatif basma makinesi de bu türde çalışmakta ve yazılar merdanenin üzerinde bulunmaktadır
Papirüs Bulunuyor
Mısırlıların icat ettikleri kitap ise çok garipti
Uzun çok uzun ve yüz metrelik bir şerit düşünün: Bu şerit kağıttan yapılmışa benzerse de bu genelde "acayip" bir kağıttı
Elinize alıp ışığa tutarsanızincecik bir çok çapraz çizgilerden yapılmış karelerden meydana geleceği görülecektir
Bir parçasını koparırsınız gerçekten de tıpkı hasıra benzeyen bir takım-eritlerden örülü olduğu kolayca anlaşılır
Görünüşte bu kağıt; sarı parlak ve perdahlıdır
Balmumu levhalar gibi kolay kırılabilir de
Üzerindeki satırlar şeridin uzunluğunca değil de dikine onlarca hatta yüzlerce sütunlar halinde yazılmıştır
Eğer satırlar şeridin uzunluğunca yazılmış olmasaydı her satırı okumak için şeridin bir başından öteki başına kadar gidip gelmek gerekirdi
Bu garip kağıt kendisinden daha garip bir bitkiden elde ediliyordu
Nil kıyılarının bataklık yerlerinde çıplak uzun gövdeli ve tepesinde püsküllü olan yine garip görünüşlü bir bitki yetişmekteydi
Bu bitkinin adı papirüstü
Dil bilim olarak da kelime bir çok dilimize geçmiştir
Papier (Almanca ve Fransızca) paper (İngilizce) olarak dünya dillerinde örnekleri vardır
Yazı Yazmada İlk Araçlar
Mumu bilmeyenimiz yoktur
Balmumundan bir kitabı görenlerimiz ise çok azdır
Yağ gibi eritilebilen bir kitap tuğla kitaplardan da şerit kitaplardan da çok daha yadırgatıcıdır
Romalıların icat ettiği balmumundan kitapların neredeyse geçen yüzyılın başarında Fransız devrimine kadar kullanıldığını bilenler pek azdır
Balmumundan kitap bizim cep defterimiz büyüklüğünde birkaç levhadan yapılmıştır
Her levhanın ortasında buraya sarı ya da siyaha boyanmış balmumu doldurulurdu
Bu levhaların iki köşesinde delikler vardır
Bu deliklerden geçirilen kurdelalarla levhalar birbirine bağlanarak bir kitap halini alırdı
Birinci ve sonuncu levhanın dış yüzeylerinde balmumu bulunmazdı
Böylece kitap kapandığında balmumu iç yüzündeki yazıların silinmesinden korkulmazdı
Bu levhaların üzerine neyle yazılıyordu
Kuşkusuz mürekkeple değil
Bu iş için bir ucu sivriltilmiş öteki ucu yuvarlaklaştırılmış çelik kalemler kullanılıyordu
Kalemin sivri ucu ile yazar yuvarlak ucu ile de düzeltir ya da silerlerdi
İşte bizim silmek için kullandığımız lastiklerin ilklerinden biri de buydu
Balmumu yazı tahtaları çok ucuzdu
Dolayısıyla karalamalar notlar günlük hesaplamalar bunların üzerine yazılıyordu
Roma'ya uzak Mısır'a getirilen papirüs pahalıydı
Bu yüzden de yalnız kitap yapmakta kullanılıyordu
Ancak şimdi kurşun kalemin ve ucuz kağıdın ortaya çıkışından sonra balmumu levhalardan vazgeçilebildi
Oysa bir kaç yüzyıl öncesine kadar hiçbir öğrenci kemerinde bir balmumu levha olmadan edemezdi
Daha papirüsün en parlak döneminde ona zorlu bir rakip türemişti
Parşomen!!!
Çok eski zamanlardan beri çobanlıkla geçinilen uluslar yazılarını evcil ve yaban hayvanı derileri üzerinde yazarlardı
Ama derinin yazı yazmaya uygun bir Madde;yani parşomen haline gelebilmesi için iyice terbiye edilmiş olması gerekti
Bakın bu nasıl olmuştu:
Anadolu Yine Önde
Eski Mısır'ın İskenderiye kentindeki kitaplıkta bir milyona yakın papirüs tomarı bulunuyordu
Bu kitaplığın zenginleşip büyümesinde Ptolome Sülalesi'nden gelen Firavunlar çok çalışmışlardı
Böylece İskenderiye kitaplığı uzun yıllar boyunca dünyanın en önde gelen kitaplığı oldu
Fakat bir süre sonra bir başka
kitaplık Anadolu'daki Bergama kenti kitaplığı onunla yarışmaya başladı
O sırda hükümdarlık eden Mısır Firavunu Bergama kitaplığını acımasızca cezalandırmaya karar verdi ve ülkesinden papirüs gönderilmesini yasakladı
Bergama hükümdarı da buna karşılık şöyle bir önlem düşündü: Yurdunun en usta adamlarını yanına çağırıp koyun yada keçi derisinden papirüs yerini tutacak ve yazı yazmaya yarayacak bir madde hazırlamalarını buyurdu
İşte o günden sonra Bergama dünyaya parşomen satan bir yer haline geldi
Yunanca "pergament adını alan Parşomendoğduğu kentin (Pergamon) adını alarak böyle icat olmuştu
Kısa bir süre sonra Parşomeni katlanabileceği ve defter haline getirilebileceği anlaşıldı
Ayrı ayrı yapraklardan dikilmiş kitap da böyle ortaya çıktı
Zamanla Mısır'da Papirüs daha az üretilmeye başlandı
Hele Araplar Mısır'ı aldıktan sonra Mısır'dan Avrupa ülkelerine olan papirüs gönderilişi büsbütün durdu
İşte ancak o gün parşomen kesin bir zafere ulaştı
Bu pek de olumlu bir zafer değildi
Roma imparatorluğubu olaydan bir kaç yüzyıl önce kuzeyden ve doğudan gelen yarı ilkel kavimlerce yıkıma uğratılmıştı
Bitmez tükenmez savaşlar bir zamanlar zengin olan kentleri ıssız bir duruma getirmişti
Her geçen yıl yalnız bilginlerden değil okuma-yazma bilenlerinin sayısını da azaltmıştı
Parşomen kitap kopya etmeye yarayan biricik araç olarak kaldığında onun üstüne yazı yazacak kişi de hemen hemen kalmamış gibiydi
Romalı kitapçıların büyük kopya işlikleri çoktan kapanmıştı
Yalnız kral saraylarında ağdalı bir dile mektuplar yazan yazıcılar kalmıştı
Bundan başka kuytu ormanlar da ya da ıssız vadilerde kaybolmuş manastırlarda sevap işlemek için kitap kopya eden keşişlere de rastlamak mümkündü
Kitap
O çağlarda kullanılan mürekkep de Romalıların ya da Mısırlıların kullandıkları mürekkepten ayrıydı
Parşomen üzerine yazmak için deriye iyice sinen ve silinmesi kolay olmayan özel dayanıklı bir mürekkep icat olunmuştu
Bu mürekkep bugün de bir çok mürekkeplerin yapıldığı gibi mazı soyundan (mürekkep kozası) demirsülfattan ve reçineden (ya da Arap zamkından) yapılırdı
İşte artık kağıdın icat edilmiş olduğu günlerden kalma eski bir elyazmasında bulunan ve o zaman ki mürekkeplerin nasıl yapıldığını anlatan bir reçete: "Mazıları bir Ren şarabı içine atarak güneşe ya da sıcak bir yere bırakınız
Elde edilecek sarı suyu bir bezden süzdükten sonra ve mazıları da ezdikten sonra bu suyu başka bir şişeye doldurunuz
Bunu unla karıştırmış demir sülfat katınız
sık sıkbir kaşıkla karıştırınız
Güzel bir mürekkep elde etmiş olursunuz
Mazıların yeter derecede Ren şarabının da mazıların içinde kaybolacak miktarda olması gerekir
İstediğimiz ölçüyü tutturabilmeniz için demir sülfatı azar azar koyunuz
Mürekkebi kaleminizle kağıdın üzerinde bir deneyiniz
İstediğiniz kadar siyah olmadığını görürseniz koyultmak için bir reçine tozu katınız sonra da dilediğinizi yazınız!"
Bu eski mürekkebin şaşırtan bir özelliği vardı
O mürekkeple yazıldığından önceleri yazının rengi çok soluk olurdu
Aradan bir süre geçtikten sonra yazı kararırdı
Bizim şimdiki mürekkeplerimiz ise içlerine boya katabildiğimiz için daha iyidir
Bu nedenle de bunları yalnız okuyan değil yazan da iyi görebilir
Bir dönemler nasıl papirüs parşomene yenildiyse eninde sonunda parşomen de yerini hepimizin bildiği kağıt'a bırakmak zorunda kaldı
Çinliler Kağıdı Yapıyor
Kağıdı ilk yapanlar Çinlilerdir
2000 yıl kadar önce daha Avrupa'da Yunanlılar ve Romalılar ünlü Mısır papirüsleri üzerine yazı yazarken Çinliler kağıt yapmayı çoktan biliyorlardı
Kağıt yapmak için bambu lifleri bazı otlar ve eski paçavralar kullanılıyordu
Bunları bir dibek içinde suyla karıştırıp hamur haline getiriyorlardı
Bu hamurdan da kağıt yapılıyordu
Burada kalıp olarak incecik bambu kamışıyla ipekten kafes şeklinde örülmüş çevreler kullanılıyordu
Kalıbın üzerine kağıt kurumadan biraz dökülüp liflerin birbirine yapışması ve keçe haline gelmesi için kalıp her tarafa eğilirdi
Su kafesin deliklerinden akar kafesin üstünde de ıslak kağıt tabakası kalırdı
Bu tabakayı dikkatle kaldırır bir tahtanın üzerine serer ve güneşe kurutulardı
Sonunda bu kurutulmuş kağıt yapraklarından bir tomarını tahtadan yapılmış bir baskı aracının altına koyarlardı
Kağıt Asya'dan Avrupa'ya gelinceye kadar birçok yıllar geçti
Bu iş bazı aşamalardan geçti 704 yılında Araplar Orta Asya'da Semerkant kentini aldılar
Orada ellerine geçirdikleri bir çok ganimet arasında kağıt yapmanın sırrını da alıp ülkelerine ***ürdüler
Bu yolla Arapların eline geçen kağıt nedeniyle Sicilya İspanya ve Suriye gibi ülkelerde kağıt fabrikaları kuruldu
Suriye'nin Avrupalıların Bambiç diye adlandırıldıkları Manbiç kentinde de bir fabrika kurlmuştu
Arap tacirleri karanfil biber ve güzel kokular gibi doğu mallarıyla birlikte Avrupa'ya Manbiç kağıdı da ***ürür yorlar dı
Kağıtların en iyisi bütün tabakalar halinde satılan Bağdat Kağıdı sayılıyordu
Mısır'da çeşitli kağıt türleri yapılmaktaydı
Bunların arasında çok büyük tabakalar halinde yapılan "İskenderiye kağıdı"ndan tutun da güvercin postalarında kullanılan küçücük tabakalara kadar her türlü kağıt vardı
Bu tür kağıt eski paçavralardan yapılmaktaydı
Siyah benekli bir rengi vardı
Işığa tutulduğunda yer yer paçavra parçaları bile görülüyordu
Avrupa'nın kendi kağıt fabrikaları ya da o günlerin deyimiyle "kağıt değirmenleri" görülünceye kadar aradan yüzyıllar geçti
Artık XIII
yüzyılda bu tür kağıt değirmenlerini görmek mümkündü
Baskının Önderi
Bu sıralarda Almanya'nın Mayence kentinde Johanm Gensfleich Gutenberg adlı bir adam kendi bastığı kitabı yani baskı makinesiyle basılan ilk kitabı gözden geçirmekteydi
Harflerin biçimiyle kitabın düzenli elyazması kitapları çok andırıyordu
Fakat aralarındaki fark yine de uzaktan bile görülüyordu
Siyah ve okunaklı harfler törene çıkmış askerler gibi düzgün ve dimdik duruyorlardı
Yazıcının (hattat) yazı kalemiyle savaşa tutuşan baskı makinesi çok kısa zamanda onu alt etti
Çünkü elle ancak uzun yıllar süresice yapılan kocaman eserlerbaskı makinesinde bir kaç günde bastırabiliyordu
Git gide el yazması bir kitapla baskı makinesinde basılan bir kitap arasındaki benzerlik gittikçe azaldı
Yavaş yavaş harfler yazmak çok zordu
Oysa baskı makinesi bunu kolayca yapabiliyordu
Böylece kocaman kalın kitapların yerini baskı makinesinde basılmış harfleri okunaklı küçük kitaplar aldı
Elyazması kitaplardaki her resmi ressamlar yapmak zorundaydı
Baskı makinesinden basılan kitaplarda ise elle yapılan resimlerin yerini gravürler aldı
Yazı yazan makineyani baskı makinesi aynı zamandan resim yapan makineye dönüştü
Böylece birkaç saat içinde yüzlerce gravür" yapmak" mümkün oluyordu
Bütün bunlar kitapları ucuzlattı
Günümüzün kitaplarında gördüğümüz başlıklar iç kapaklar dış
kapaklar gömme başlıklar bizi hiç şaşırtmaz
Sayfa başındaki sayılar bize çok doğal görünür
Kelimeleri virgülleri gördüğümüzde de "Bu da ne oluyor" diye şaşırmazsınız herhalde
Oysa kitaplarda iç kapağın başlığın gömme başlıkların ve virgüllerin olmadığı dönemler vardı
Bütün bunların ne zaman ve niçin ortaya çıktığını kesin olarak söylemek bile mümkündür
Sözgelişi dış kapak 1500 yılında şu nedenle ortaya çıkmıştır
Eskiden kitaplar basılmaz yazılırdı
Bunlar büyük bir çoğunlukla satış için değil ısmarlama olarak yazılırdı
Bu yüzden kitap yazanın kitabı reklam etmesine hiç gerek yoktu
Basımevleri için durum daha da farklıydı
Bir basımevi yüzlerce binlerce sayıda kitap basılıyordu
Hem bu bastığı kitaplar ısmarlama olarak değil doğrudan doğruya satış içindi
Bu kitaplara alıcı bulmak gerekliydi
Bunun için kitabın adını birinci sayfaya büyük harflerle basmak gerekiyordu
İşte böylece kitap kapağı ortaya çıkmış oldu
O dönemde kitabın ilk sayfası kitapçı dükkanının kapısına asılırdı
Bu kitabın çıkışını bildiren bir ilan demekti
Kitabın çıkışıyla şu ana kadar elde ettiğimiz bilgilerin çoğunu bu yolla elde etmiş olduk
Kitaplar belki elektronik bir ortama geçebilir
Şu an hali hazırda e-books dediğimiz teknolojik aletler kullanılmakta
Ancak bir geçek var ki yazının ölümsüzlüğü
Belki sözcüklerin belki de düşüncelerin eninde sonunda vücut bulacağı ve kullanacağı yazılardır
Geçmişin zorluklarıyla geleceğimize pencere açarsak yazının icadını aklımızdan çıkarmayalım
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul