Prof. Dr. Sinsi
|
Hazret-i Âdem Cennetten dünyaya neden geldi?
ADEM Aleyhisselâm ilk insan, ilk peygamber Allah onu yoktan var etmiş
İlk insan olduğu için de annesi babası yoktur, zaten olamaz da
İkinci insan olarak da Havva annemiz yaratıldı
İkisi de Cennette yaşıyordu Hayatlarını orada geçiriyorlardı
İblis de Cennetteydi Hani şu bizim bildiğimiz şeytan Her gün şerrinden Allah’a sığındığımız şeytan
Cenab-ı Hak ilk yaratılış maddesi olarak şeytanı ateşten, Hazret-i Âdem’i topraktan yaratmıştı
Yüce Allah, şeytana Hazret-i Âdeme secde etmesini, önünde eğilmesini, onu üstün bir varlık olarak kabul etmesini emretti
Fakat şeytan buna yanaşmadı “Ben ondan daha iyiyim Çünkü beni ateşten, onu da topraktan yarattın” diye itiraz etti
Emre karşı geldiği, söz dinlemediği için Cenab-ı Hak şeytanı Cennetten kovdu
Bunun üzerine şeytan Hazret-i Âdem’e düşman kesildi Onu da Cennetten çıkarmak için bir tuzak kurdu
Cenab-ı Hak Hazret-i Âdem’le Havva’ya Cennetteki bir ağacın meyvesini yemeyi yasakladı
Şeytan da arayıp durduğu böyle bir şeydi Bir zaman geldi, bu yasaktan istifade etti Cennetin dışından Âdem babamızla Havva annemizin kalbine vesveselere verdi
“Bu ağacın meyvesinden yerseniz, devamlı olarak Cennette kalırsınız” diye fısıltılar gönderdi
Şeytanın bu sözüne Havva annemiz ve sonra da Adem babamız o yasak meyveden yediler
Bunun üzerine Cenab-ı Hak her ikisini de Cennetten çıkardı, dünyaya gönderdi
Dünyaya gelen bu ilk insanlar, dünyayı şenlendirmeye, dünyayı Cennete çevirmeye başladılar
* * *
Âdem babamızın ve Havva annemizin Cennetten dünyaya gönderilmesi, Allah’ın dilemesi ve takdiri sonucu oldu
Şeytanın kendilerine musallat olması, onların şeytana uyup yasak meyveden yemeleri hep birer sebepti Yüce Rabbimiz, onları dünyaya göndermek için böyle bir vesile yaratmıştı
Bunun için Hz Âdem ile Havva’nın dünyaya gönderilmeleri bir ceza değildir, tam anlamıyla bir görevlendirmedir
Daha açıkçası Cennetteki görevleri bitmiş, yeni bir görev için dünyaya inmişlerdi
Eğer Hz Âdem Cennette kalmış olsaydı, melek gibi manevi makamı sabit kalırdı, aynı olurdu Kabiliyetleri ve yetenekleri gelişmezdi Onun şahsında bütün bir insanlığın da…
Bu ne demek?
Melekler sürekli tek bir iş yapan, tek bir görev yapan varlıklardır İşleri belli, görevleri belli, yaptıkları, yapacakları hep belli
Dünyadan örnek verecek olursak, bir meyve ağacında görevli melek hep aynı işi yapar
Bir bulutta görevli melek hep orada çalışır Bir insanda görevli olan meleğin başka insanlara ilgisi olmaz
Melekler devamlı ibadet halindeler Bir kısmı devamlı rükû halindedirler, bazıları devamlı secde yaparlar, bir kısmı da sürekli Kur’ân dinler
Bunun yanında bazı melekler sevaplarımızı yazar, bazıları günahlarımızı kaydederler, bazıları da var ki, bizleri çeşitli tehlikelerden korumaya çalışırlar
Yani bir melek hangi görev için yaratılmışsa, hangi iş için var edilmişlerse, başka hiçbir iş yapmaz, devamlı o işi görürler İşleri aynı, makamları aynı, dereceleri aynıdır Hiçbir şekilde değişmez, hep öyle kalır
Ama insan öyle mi?
Haliyle değil İnsanın o kadar yetenek ve kabiliyetleri var ki, ne sayıya gelir, ne saymaya, ne hesaplamaya gelir, ne hesaba…
Cenab-ı Hak insana birbirinden farklı ve üstün binlerce yetenek ve kabiliyetler vermiştir Bunun içi insan da her konuda aklını kullanarak, kendini tanıyarak, her an yeni bilgiler elde ederek sürekli kendini geliştirir ve yeniler
Kalb yönüyle de insanda binlerce duygu, gelişmeye açık binlerce his mevcut Bu duygu ve hislerin de manevi alanda aydınlanması ve parlaması gerekir
Böylece insan hem akıl ve bilgi yönünden, hem de kalb ve duygu yönünden sürekli gelişmeye ve ilerlemeye uygun bir yapıdadır
Bu yetenek ve kabiliyetlerin gelişme yeri de Cennet değil, dünyadır Çünkü Cennette her şey son noktada ve en ileri uçta, her şey mükemmel ve eksiksiz, yeniliğe ve yenilenmeye ihtiyaç da yok, gerek de yok zaten
Cennette bulunan ve yaşayan melekler sürekli orada kaldıkları için hep aynı noktada, aynı görevde bulunurlar Makamları sabit, görevli değişmez ve aynı
Oysa insan oğlunun gelişmesi, kendini geliştirmesi, manen yücelmesi, üstün bir dereceye çıkması, Allah’a daha yakın bir makama yükselmesi gerekir Buna da çok ihtiyacı var
Bunun yeri ise dünyadır
Yüce Allah Âdem babamızı dünyaya göndermeden önce, ona lazım olacak bütün bilgileri vermiş, bütün ilimleri öğretmiştir
En önemli bilgi de Allah’ı tanıma bilgisidir Kur’ân’ın bildirdiği üzere, “Allah bütün isimleri Âdem’e öğretti”
Yani, Allah’ın isimlerini…
Âdem Aleyhisselâm varlıklara bakarak onların üzerinde Allah’ın isimlerini okudu ve anladı Bu bilgileri de önce evlatlarına, daha sonra bütün insanlığa ulaştırdı Tarihin akışı içinde gelen her peygamber ümmetine bu iman bilgisini anlattı ve öğretti
Allah yaratıcıdır, Allah rızık verendir, Allah nimetleri verendir, Allah rahmet ve şefkat edendir Allah her şeyi bilendir, Allah her şey işitendir, Allah her şeyi görendir… Böylece yüzlerce, binlerce isim ve sıfatlar…
Bu isimleri anlayarak insan iman bakımından yüceldi, yükseldi, nurlandı, aydınlandı, ilerledi ve terakki etti
Üstelik şeytana kulak vermedi, nefsine uymadı, heveslerine kapılmadı, kötü yollara sapmadı, günahlardan uzak durmaya çalıştı, haramlardan kendini çekip çevirdi Bu yolla da içindeki güzellikleri keşfetti
Böylece sahabiler yetişti, evliyalar yetişti, ilim ve mana büyükleri yetişti Onlara talebe olan, onların izinden gidenler de, seviyelerine göre, yetenek ve kabiliyetleri ölçüsünde üst derecelere yükseldiler
Bu arada kendilerine verilen özellik ve kabiliyetleri, yetenek ve duyguları yanlış yolda kullananlar da oldu Şeytana uyanlar, nefislerinin peşinden gidenler, zevklerinin peşine düşenler, günahlı ortamlarda yaşayanlar da imtihanı kaybettiler
Bunlar kendilerine yazık ettiler Hem dünyalarını yıktılar, hem de Cennetlerini kaybettiler Cehenneme layık bir hale geldiler
|