06-24-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Allah'ı Bilmeye Yüz Delil
Fahreddîn-i Râzî Herat ve civarında bozuk inançları yaymakla meşgul olanlarla mücâdele ediyor, Müslümanlar'ı bunların tehlikelerine karşı korumaya çalışıyordu Üç yüz kadar atlı talebe ve âlim ile Herat'a geldiğinde; hem devlet, hem din büyükleri akın akın ziyaretine gelmiş, alâka göstermişlerdi Ama birileri vardı ki; ne geliyor, ne de gelme arzusu ızhâr ediyordu Acaba Fahreddîn-i Râzî hazretlerinin muhâliflerinden miydi?
Halktan bir zengin, bir gün Fahreddîn-i Râzî hazretlerini bahçesinde yemeğe dâvet etti Maksadı; ziyaretine gelmeyen zâtı da orada bulundurup, görüşmelerini ve bir yanlış anlamanın meydana gelmemesini temin etmekti
Fahreddîn-i Râzî hazretleri, yemekte karşılaştığı ziyaretine gelmeyen zâta,
- Niçin bizi ziyârete gelmediniz? diye sordu Şöyle cevap verdi o zât:
- Ben fakirin biriyim Ne ziyâretinize gelişim size bir şeref kazandırır, ne de gelmeyişim size bir şey kaybettirir Siz mühim kimselerle meşgul olun
Bu cevap Fahreddîn-i Râzî hazretlerini düşündürdü Bu defa büsbütün meraklanarak ısrarla suallerini peşi peşine sıraladı:
- Bu, sıradan birinin sözüne benzemiyor Kalbi-gönlü uyanık birinin cevabıdır bu Şimdi daha çok meraklandım Söyleyin lütfen niçin gelmiyorsunuz? Bize vermek istediğiniz bir mesajınız olmalı
- Sen, 'Müslümanlar'ın benim ziyâretime gelmeleri vâciptir' diyormuşsun Neden senin ziyâretine gelmek vâcip olsun?
- Ben ilim ehli biriyim Benim ziyâretime gelenler aslında benim değil, ilmin ziyâretine gelmiş olurlar Mücâdelemde bana yardımcı olmuş, beni desteklemiş sayılırlar
- Öyle ise anlat bakalım  İlmin hedefi Allâh'ı bilmek olduğuna göre, nasıl biliyorsun Hazret-i Mevlâ'yı?
- Yüz delil ve burhan ile biliyorum Allah Teâlâ'yı 
- Peki öyleyse, söyler misin; burhan ve delil, şüpheleri gidermek için değil midir? Demek sende bu kadar şüphe varmış ki her birine delil aramış; ancak bu delillerle şüpheni gidermişsin Halbuki Allahü zû'l-Celâl bana, öyle bir îman verdi ki; şüphenin zerresi bile kalbimde yoktur Olmayan şeyi gidermek için ne diye delil ve burhan arayayım?
Bu cevaptan sonra bir suskunluk başlar Neden sonra yerinden kalkan büyük müfessir Fahreddîn-i Râzî hazretleri,
- Uzat elini de öpeyim Sen sıradan biri değil, bir îman ve ihlâs numûnesi mâneviyât sultânısın Kim isen söyle de beni daha fazla merakta bırakma
Fahreddîn-i Râzî hazretlerinin kulağına eğilen birinin, fısıltı hâlinde söyledikleri şundan ibârettir:
- Konuştuğun zât, Necmüddîn-i Kübrâ hazretleridir
Fahreddîn-i Râzî hazretleri hemen diz çöküp rica eder:
- Lütfen beni de kabul buyurun tâlipleriniz arasına da, ben de iştirak edeyim sohbetlerinize 
  
İşte zâhirî ilimle bâtınî ilmin farkı  İşte zâhirî ilim ehli ile, zû'l-cenâhayn olan mâneviyat erbâbının seviye ve dereceleri  Keza, aralarındaki diyaloğun güzelliği ve hakkı teslim ile neticelenişi  Ve, biribirlerine karşı olan nezâket ve saygıları 
Zamanımız 'tartışmacıları'na örnek olması dileğiyle  
|
|
|