Prof. Dr. Sinsi
|
O'Henry Hikayeleri
KONT ve DÜĞÜNÜN KONUĞU
(Count and Wedding Guest - O'Henry)
Bir akşam, Andy Donovan, 2 Caddedeki pansiyona akşam yemeğine gittiğinde, Bayan Sçott onu genç, yeni bir pansiyoner olan Bayan Conway'le tanıştırdı Bayan Conway, ufaktefek ve mütevazi bir kadındı, kahverengi bir elbise giymişti, tabağıyla meşguldü ve fazla ilgi göstermedi, mahcup gözlerini kaldırdı, Bay Donovan'a kısa, eleştirir bir bakış fırlattı, nazikçe ismini mırıldandı ve tekrar pirzolasını yemeye koyuldu Bay Donovan, zerafet ve kendisine sosyal, ticari ve siyasi konularda prestij kazandıran ışılışıl bir gülümsemeyle kadını selamladı ve sonra kahverengili hanımı düşüncelerinden silip attı
İki hafta önce, Andy merdivenin basamaklarında oturmuş, keyifle purosunu tüttürüyordu, arkasında bir gıcırtı duydu, başını arkaya çevirdi
Bayan Conway, kapıdan dışarı çıkıyordu, simsiyah, krep bir elbise giymişti  şey krebi  şey  ah şu küçük, siyah şeyler! şapkası siyahtı ve örümcek ağı gibi tülü vardı, kadın en üst basamakta durdu ve siyah ipek eldivenlerini giydi, elbisesinin hiçbir tarafında beyaz tek bir nokta bile yoktu
Gür, altın sarısı saçlarını toplayıp, ensesinde düzgün bir topuz yapmıştı, yüzü güzelden çok sadeydi, fakat şu anda ışıldıyordu ve üzgün, melankolik kocaman gri gözleriyle, karşı caddedeki evlere bakarken güzel görünüyordu
Tüm bu görünenler  siyahlar  krep  şeyy, Çin krebi giysi, üzgün bakış  siyah tülün altında parlayan saçlar (tabii ki sarışın olmanız gerekir) yas giysileri üzerine konuşmak  parkta bir yürüyüş  kapıyı doğru zamanda açmak  bütün bunlar aklından geçti  Bay Donovan, düşüncelerinden silip attığı Bayan Conway'i tekrar düşünmeye başladı, purosunun ucunu yere attı, kaç dakikadır içiyordu, yeterdi  
- Ne hoş, güzel bir akşam Bayan Conway
Adam öyle güvenli bir tonlamayla konuştu ki, meteoroloji binasındakiler duysaydı, hava durumunu gösteren direğin sinyalini değiştirirlerdi
Bayan Conway iç çekerek, onların güzel havadan pek hoşlanamayacaklarını belirten bir şeyler söyledi
Bay Donavan içinden güzel havaya lanet okudu, kadının ruh haline uyması için şu anda kar, fırtına ve dolu yağmalıydı
- Umarım akrabanız filan değildir  
Bayan Conway biraz duraklayarak,
- Akrabam değil, şey   fakat dertlerimle sizi sıkmak istemem
- Sıkmak mı, ne demek? Sevinirim yani- çok affedersiniz- yani kimse sizin kadar üzülemez demek istemiştim
Bayan Conway hafifçe gülümsedi, yüzü hala üzgündü
- Güldüğümüz zaman bütün dünya bizimle güler ama ağladığımız zaman da gülerler! Bunu öğrendim Bay Donovan, bu şehirde hiç dostum veya tanıdığım yok ama siz bana karşı çok nazik davranıyorsunuz, çok müteşekkirim dedi
Masadaki biberliği iki sefer kadına uzatmıştı
Donovan,
- New York'ta yalnız olmak zordur diye devam etti
- Bu kesin, ama bu küçük şehir sakinleşip, dost canlısı olunca da pek hoş olur, Bayan Conway, parkta bir yürüyüş yapar mıydınız? Üzüntülerinizi dağıtırdınız, eğer izin verirseniz        
- Teşekkür ederim Bay Donovan, kalbi bu kadar kederli birinin arkadaşlığı size uyarsa, bana eşlik etmenizi memnuniyetle kabul ederim
Parkın demir parmaklıklı kapısından girip, yürüdüler, sonra boş bir kanepe buldular
Gençlerin ve yaşlıların matemi arasında fark vardır, gençlerin matemi paylaştıkça azalır, yaşlıların ise aynı kalır Bir saatin sonunda Bayan Conway,
- Ölen benim nişanlımdı diye açıkladı
- Gelecek baharda evlenecektik, sakın uyduruyorum sanmayın Bay Donovan ama nişanlım gerçek bir Kont'du İtalya'da bir malikanesi ve sarayı vardı İsmi Kont Fernando Mazzi' dir Tabii babam itiraz etti, ama onunla kaçtık, babam bizi buldu, Fernando'yla düello yapacaklar sandım, babam ticaretle uğraşır bu arada    
Sonunda babam ilkbaharda evlenmemize razı oldu
Fernando ona ünvanının ve servetinin gerçek olduğunu kanıtladı, sonra da malikanesini hazırlamak üzere İtalya'ya gitti, babam çok gururlandı, Fernando, bana çeyizimi hazırlamak üzere birkaç bin dolar vermek isteyince babam çok kızdı, ondan bir yüzük veya hediye bile kabul etmeme izin vermedi Fernando gemiye binip yola çıktığında, ben de şehre gelip bir şekerci dükkanında kasiyer oldum
Üç gün önce, İtalya'dan bir mektup geldi, Fernando bir gondol kazasında ölmüş İşte bu yüzden yas tutuyorum, kalbim hep ona ait kalacak, galiba pek iyi bir arkadaş sayılmam Bay Donovan, sizi neşeli dostlarınızdan ayırmak istemem, belki de eve dönmek istersiniz
Şimdi kızlar, eğer genç bir erkeği kendinize bağlamak istiyorsanız, kalbinizin ölmüş birisine ait olduğunu söylemeniz yeter, genç erkekler doğuştan mezar hırsızıdırlar! Çin krepleri içindeki ağlayan meleklerin yüreklerini tamir etmek için bir şeyler yapmak gerekir
Bay Donovan nazikçe, 'Müthiş üzüldüm' dedi 'Hayır eve dönmeyeceğiz, ayrıca bu şehirde arkadaşınızın olmadığını söylemeyin Bayan Conway, çok üzüldüm ve inanın burada bir arkadaşınız var artık '
Bayan Conway, mendiliyle gözyaşlarını sildi
- Madalyonumda onun bir resmi var, kimseye göstermedim ama sizin dostum olduğunuza inanıyorum, size göstereceğim diyerek, boynundaki minik madalyonun içindeki resmi gösterdi
Bay Donovan, dikkatle, ilgiyle uzun uzun madalyondaki resme baktı, Kont Mazzini'nin resmi ilgi çekiciydi, zeki, düzgün yüzlü, yakışıklı denebilecek, arkadaşları arasında lider olacak tipli, neşeli, güçlü bir adamın yüzüydü  
Bayan Conway, 'bu resmin daha büyüğü odamda çerçeve içinde duruyor, eve gidince size onu da gösteririm' dedi Fernando'dan bana kalan tek şeyler bunlar ama sonsuza kadar kalbimde kalacak
Böylece Bay Donovan, Bayan Conway'in kalbindeki talihsiz Kont'un yerini alma görevini üstlendi, üstlendiği rolde çok başarılıyda, öyle ki, daha sonraki saatlerde Bayan Conway'le dondurma yediler, ama kadının büyük, gri gözlerindeki keder hala azalmamıştı
O akşam merdiven sahanlığında ayrılmadan önce, nişanlısının çerçeveli resmini de gösterdi, özenle ipek bir kumaşa sarmıştı, Bay Donovan, inanamıyormuş gibi bir ifadeyle resme baktı
- Bu resmi bana İtalya'ya gideceği gün vermişti, ben de buna baktırarak madalyonumdaki minik resmi yaptırdım
Bay Donovan, samimi bir şekilde, 'çok hoş bir adammış' dedi Bayan Conway, Pazar öğleden sonra sizinle Coney'e gitmekten büyük mutluluk duyardım
Bir ay sonra diğer pansiyonerlere ve pansiyon sahibi Bayan Scott'a nişanlandıklarını duyurdular Bayan Conway siyah giymeye devam etti
Nişanlarından bir hafta sonra, ikisi parktaki aynı kanepede oturuyorlardı Ağaçların yaprakları ay ışığında büyülü bir manzara yaratıyordu Fakat Donovan'ın yüzünde bütün gün tuhaf bir sıkıntı vardı ve o akşam adam o kadar sessizdi ki, aşık olduğu kadın bunun nedenini sormadan edemedi
- Mesele nedir? Bu akşam çok sessiz ve çok kötü görünüyorsun
- Bir şey yok Maggie
- Hayır bir şey var, ve bilmek istiyorum, eminim başka bir kızı düşünüyorsun, tamam madem öyle niye ona gitmiyorsun? kolunu çekersen sevinirim
- Pekala söyleyeceğim, fakat sanırım anlayamayacaksın, Mike Sullivan'ı duymuşsundur değil mi? Herkes ona 'koca Mike' der
- Hayır duymadım, senin üzüntülü olmana sebep oysa, duymak da istemiyorum, kimmiş o?
- New York'un en güçlü adamıdır, istediği her şeyi yapabilir, siyasi gücü de çok, enine boyuna bir adamdır, kapılardan sığmaz, ona karşı bir şey söylersen, anında milyonlarca adam boğazına sarılır! o gelince krallar bile tavşanlar gibi deliklerine kaçarlar!
Şeyy, Koca Mike benim arkadaşımdır, Mike, ufak tefek veya yoksul birinin dostu olacak kadar büyük biridir, geçenlerde kendisiyle karşılaştık, elimi sıktı, benim hakkımda iyi şeyler duyduğunu, benimle gurur duyduğunu söyledi, bana içki ısmarladı, puro içtik, ona evleneceğimi söyledim, kendisine de davetiye yollamamı, düğüne geleceğini söyledi, ve söylediğini de yapar
- Anlayamayabilirsin Maggie ama 'Koca Mike'ı düğümüzde görmek için bileğimi kesebilirim, bu hayatımın en gururlu anı olacak İşte o yüzden böyle düşünceliyim  onun birisinin düğününe gitmesi büyük bir olay 
- O zaman niye davet etmiyorsun?
- Bir sebebi var, burada olmaması gerekiyor ve sebebi var ama bunu bana sorma, sana söyleyemem
- Ah, aldırmıyorum, tabii politik bir neden olmalı, ama bana gülümsememen için bir neden olamaz
- Maggie, beni de Kont Mazzini'yi düşündüğün kadar düşünüyor musun?
Erkek biraz bekledi ama Maggie cevap vermedi, sonra kız erkeğin omuzuna yaslanıp, ağlamaya başladı, sarsıla sarsıla ağlıyor, nişanlısını sımsıkı sarılmıştı ve Çin krebi elbisesi gözyaşlarıyla ıslanıyordu
- Sana yalan söyledim Benimle asla evlenmeyeceksin belki de sevmeyeceksin artık, ama sana söylemek zorundayım, Kont diye biri yok, hayatımda hiç sevgilim olmadı, ama bütün kızların vardı ve hep sevgililerinden bahsediyorlardı, ben de bir fotoğrafçıya gittim, bu resmi satın aldım, küçük bir tane de madalyonum için yaptırdım, ve bu Kont hikayesini de tamamen uydurdum, böylece siyahlar giyebilecektim, siyah bana çok yakışıyor, kimse bir yalancıyı sevmez, utancımdan ölebilirim Andy, kimseyi senin kadar sevmedim, hepsi bu  
Fakat Andy'nin onu silkip atmasını beklerken, Andy kollarını ona daha sıkı sardı
- Beni affedebilecek misin Andy?
- Elbette, Kont'u mezarına geri gönderebiliriz, düğün günümüzden önce bunu yapmanı bekliyordum Maggie
Maggie, Andy'nin kendisini affettiğinden tamamen emin olunca, utangaç bir gülümsemeyle,
- Kont hakkında söylediğim bütün o hikayeye inandın mı? diye sordu
Andy, purosunu yakarken,
- Şeyy, tam olarak inandım sayılmaz, çünkü madalyondaki resim 'Koca Mike'ın resmiydi
|