Yalnız Mesajı Göster

Türkologlar III

Eski 06-24-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türkologlar III




Prof Dr Oktay Sinanoğlu

1935′te doğan Sinanoğlu, 1953’te Atatürk tarafından 1928 yılında kurulmuş TED Yenişehir Lisesini burslu olarak okudu ve birincilikle bitirdi Okulun bursuyla kimya mühendisliği okumak üzere ABD’ye gitti 1956’da ABD Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley Kimya Mühendisliği’ni birincilikle bitirdi

1957’de Massachusetts Institute of Technology ‘ yi ( MIT ) 8 ayda birincilikle bitirerek Yüksek kimya Mühendisi oldu 1960’ta Yale Üniversitesinde “asistant professor” (yardımcı doçent ) olarak çalışmaya başladı


26 yaşında iken atom ve moleküllerin çok elektronlu kuramı ile “associate professor” (doçent) ve 50 yıldır çözülemeyen bir matematik kuramını bilim dünyasına kazandırdı ve “full professor” ( profesör ) ünvanını aldı Bu ünvan ile modern üniversite tarihinin ve Yale Üniversitesi tarihinin en genç profesörü olduTürkçenin Tarihi, Orhun Abideleri, Anlatım Bozuklukları, Cümlenin Öğeleri, Yazım ve Noktalama, Türkoloji Makaleleri, Edebiyat Nedir?, Alfabelerimiz, Atasözleri, Bulmacalar, Edebi Sanatlar, Sınav Soruları, Kpss, Oks, Öss, Bunları Biliyor musunuz?, Özlü Sözler, Güzel Sözler, Türkçe, Edebiyat, Masallar, Destanlar, Astroloji, Roman Özetleri

1964’te ODTÜ’ye danışman profesör oldu Yale Üniversitesinde ikinci bir kürsüye daha profesör olarak atandı Dünyada yeni kurulmaya başlayan Moleküler Biyoloji dalının ilk birkaç profesöründen biri oldu (Watson ve Crick sarmal modelindeki dna sarmalının çözelti içinde o halde nasıl durduğunu keşfeden adam - solvofobik kuvvet ) Amerikan Ulusal bilimler akademisine Üye olarak seçildi Buraya seçilen ilk ve tek Türk oldu

İki defa Nobel’ e aday gösterildi Defalarca Nobel Akademisinin isteği üzerine Nobel’e adaylar gösterdi Dünyanın sayısız yerinde sayısız buluşları ve teoremleri ile ilgili sayısız konferans verdi

26 yaşından beri devam ettiği Yale Üniversitesinde Moleküler biyoloji ve kimya olmak üzere iki kürsüde profesör ve son 7 senedir görev yaptığı Yıldız Teknik Üniversitesinde ise Kimya dalında olmak üzere bir kürsüde Profesör olarak görevini sürdürüyor

Türkçenin Yazılışı, Okunuşu…

Eskişehir’e indim; Porsuk Çayı’nın orda, dükkânın adı “Lavash” İstanbul, Beşiktaş yokuşunda kebapçı olmuş “Dönerchi” Allah Allah, bunu yazan zât-ı Avrupaî anlaşılan Batı dilinde “ch” nın “c” değil, “ç” okunduğunun da farkında değil Ve tabii böyle gülünç (daha doğrusu acınacak) misâlleri artık sıkça görüyorsunuz Sâdece aşağılık duygusundan, sömürge ruhluluktan mı, yoksa üstüne özenti sıvanmış bir kara câhillikten mi oluyor bunlar dersiniz? Sanmam; işin temelinde “millî eğitim”i 1946′dan beri güdümüne almış yabancı danışmanların (ve tabii onların yerli emir kullarının) kademeli oyunlarından biri yatıyor Nasıl mı?

Kademeler şöyle:

1 Önce Türkçe ikiye bölündü (yanlış adlarıyla “Osmanlıca”, “Öz Türkçe”, geçen iki yazımda belirttiğim daha doğru adlarıyla “Eski Türkçe”, “Kök Türkçe” diye) Bilim terimleri, Atatürk’ün yolunda bir süre Kök Türkçe’den türetilip bu terimler ortaöğretime yerleşti Ancak aynı terimleri evrenkentler pek kullanmadığı için tam bir teknik dili birliği oluşmadı “Solcu” diye bilinen Öz Türkçeciler 1950-1980 arası tedrîcen ana gayeden uzaklaşıp Eski Türkçe’yi tasfiye yoluna girdiler “Sağcı” diye bilinen Eski Türkçeciler ise bu tasfiyeciliğe aşırı bir tepki olarak bilim için Kök Türkçe’den türetilen terimlere dahî düşman oldular (Bu konuları son iki yazımda etraflıca işledim) Oluşan boşluğa İngilizce bozuntusu (”Tarzanca”) lâflar hücum etti İki tarafın da saplantılıları, artan “Anglomanlıca” tehlikesine pek aldırmadılar; birbirleriyle “Kelime mi, sözcük mü?”, “Millet mi, ulus mu?” diye kavga etmeyi sürdürüyorlardı

2 İngilizce ile eğitim, önceleri yalnız fen dersleri olmak üzere ilk kez bir Türk okulunda (hem de Atatürk’ün tam tersi gayeyle kurduğu okulda) 1953′te başladı Kısa sürede bu, devletin birçok okullarına, sonra özel ve cemaatlerinkine bulaştırıldı 1960′ta gene dış telkinle ilk kurulan İngilizce dilli Türk evrenkentini zamanla birçok yenileri tâkip etti Bunlarda yalnız fen değil, tüm dersler İngilizce oldu (tarih, edebiyat dâhil) Kamuoyu toptan aldatıldı (Bkz OS, “Bye Bye Türkçe” kitabı (Otopsi Yayınları, İst, 25baskı 2005)Türkçenin Tarihi, Orhun Abideleri, Anlatım Bozuklukları, Cümlenin Öğeleri, Yazım ve Noktalama, Türkoloji Makaleleri, Edebiyat Nedir?, Alfabelerimiz, Atasözleri, Bulmacalar, Edebi Sanatlar, Sınav Soruları, Kpss, Oks, Öss, Bunları Biliyor musunuz?, Özlü Sözler, Güzel Sözler, Türkçe, Edebiyat, Masallar, Destanlar, Astroloji, Roman Özetleri

3 1990′larda “Tarzanca” ile eğitim ilkokullara, anaokullarına kadar indirildi (Bir ülkenin dilini yok etmenin temel yöntemi)

4 Bir yandan da Türk yazısını bozmak (sonra yok etmek) faaliyetleri yürütülüyordu 1980 darbesinde, birden Türk yazısındaki inceltme işaretleri (^) kalktı Tabii bu, “Eski Türkçe” sözcükleri yazılamaz hâle getiriyor, Türkçe’ye de büyük bir karışıklık darbesi vuruyordu (Örn “hala” “hâlâ”, “kar” “kâr” ikililerindeki gibi) İşin garibi, tasfiyeciliğe karşı olanlar dâhil “sağ”lı, “sol”lu basın-yayın bunu uyguladı Kimin başlattığına gelince, iki taraf ta birbirinin üstüne atıyordu Demek ki, hiçbirinden değil, olay gene yabancı danışmanlardan (yâni “güdücü”lerden) kaynaklanmıştı [Sanırım aynı sıralarda, okullarda da Türkçe yazım kuralları öğretilmez oldu Zâten edebiyat (ve târih) dersleri de azaltılıp duruyordu]
5 Atatürk’ün yeni Türkçe yazısı tüm dünyanın imrendiği, bütünüyle diline tam uyan, okunduğu gibi yazılan, yazıldığı gibi okunan bir yazıdır Herkes bu yazıyı birkaç haftada öğrenebilir İlk defâ karşınıza çıkan bir kelimenin nasıl okunacağı, nasıl yazılacağı diye bir sorun yoktur “Harf harf söyle” diye sorulmaz Batı dillerinde, özellikle şu imlâsı tam bozuk “Tarzanca”da ise, biri “Adım Smith” dese, öbürü hemen, “spell it” (harfle) der Ne gülünç; halbuki “Smith”, Türkçe’deki “Mehmet” kadar yaygın bir isim Türkçe’nin ve yazısının bilgisayar ve bilim için en uygun dil ve yazı olduğu hakkında ise Batılılar da artık yazılar yazıyorlar

Dili İngilizce olan okullarda çocuklara okuma yazma öğretmek çok zordur Her sözcüğün okunuşunu yazılışını çocuk ezberleyecek Kural kaide yok Nitekim ABD basınına göre orada liseyi bitirenlerin yüzde 60′ı kendi dili İngilizce’yi dosdoğru okuyup yazamıyor Türkçe’de ise yakın zamana kadar çocuklar heceleme yöntemiyle ve Türkçe’nin güzel kuralları sâyesinde her şeyi hemen okuyabilir, yazabilir konuma ilk yılda gelirlerdi Derken, Türkçe’yi yok edip yerine 250 kelimelik köle dili İngilizce’yi koymak ana planına uygun olarak, yabancı danışmanların güdümüyle okullarımızda Türkçe okumak yazmak öğretimi yöntemi değiştirilip kelime kelime, her birisinin görüntüsünü ezberleme yöntemi kondu Sonuçta evrenkentli gençlerin bile imlâsı bozuldu (e-postalarda sık sık görüyoruz) Tabii buradaki dış güdüm gayesi, aslında sâdece İngilizce okumayı öğretmek, Türkçe’yi toptan yok etmek Ayrıca ilkokulda Türk alfabesi öğretirken “w”, “q”yu da katıyorlar

Yukarıda, bir dizi abuk sabuk, mantıksız gibi görünen olayların, yapılanların arasında nasıl bir temel bağıntı, nasıl bir düşman hedefine doğru adım adım yürüyüş olduğunu göstermeye çalıştık Umarım durum belirginleşmiştir

Şimdi Türkçe’nin yazısı konusundaki ilkelerimizi şöyle sıralayabiliriz:

a Türk yazısında inceltme (^) işaretleri herkes tarafından mutlaka kullanılmalıdır (Bilgisayarda onları koymak da çok kolay) Yazarlar, çıkacak yazılarında koydukları inceltme işaretlerinin aynen baskıda da olması için yayınevine, gazete, dergi idâresine (bizim yaptığımız gibi) ısrar etmeli

b Okullarda okuma yazma tekrar bizim usul heceleme yöntemiyle öğretilmeli Türkçe’nin dilbilgisi, ses uyumları, terim türetme kuralları eskiden olduğu gibi çok iyi öğretilmeli

c Türk edebiyatı (her dönemdeki) ve târihi dersleri yeniden ihyâ edilip 1980′e kadar olduğu şekle ve miktara rücû etmeli; tarih derslerinde Türk kültür tarihine verilen yer de artırılmalı

Tabii bütün bunların olabilmesi için her düzeydeki eğitimi düzenleyen devlet kuruluşları artık kesinkes yabancı “danışman”lar hâkimiyet ve güdümünden kurtarılmalı Türk gençliğinin, dolayısıyla milletinin geleceğini, kaderini gizli, açık düşmanlar değil, Türk milletinin öz vatansever evlâtları belirleyecektir



Alıntı Yaparak Cevapla