06-24-2012
|
#3
|
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Divan Edebiyatı
Divn Edebiyatı Şairlerinden Esrar Dede
Esrâr Dede, (1748-1797) ünlü TürkDîvân edebiyatı şairi Gerçek adı Mehmed olan Esrar Dede 1748(Hicri 1162) yılında İstanbul'da doğdu Doğum tarihi üzerinde bir ihtilaf mevcuttur Babasının isminin Ahmed-i Bîzebân olduğu bilinmektedir, fakat ailesine dair pek bir bilgi yoktur Çok iyi bir eğitim gördüğü eserlerinden kolayca anlaşılabilmektedir
Arapça ve Farsça başta olmak üzere Rumca, Latince ve İtalyancabilirdi Dile olan ilgisi ve kabiliyetini, Lûgat-ı Tilyan isimli bir Türkçe- İtalyanca sözlük yazmış olmasından da anlıyoruz Karakterinin güzel olduğu, özellikle çok cömert olduğu söylenmiştir Galata Mevlevîhânesi'nde tanıştığı Şeyh Gâlipile ömür boyu dost kalmıştır
"Esrâr" mahlasını da, Şeyh Gâlip'e arz edip talebelerinden olunca almıştır Şeyh Gâlip ile tanıştıktan sonra Şeyh Gâlip'in eğitimine girdi Hayatı boyuncaMevlevilikdairesinden çıkmadı Daha sonraları tezkireci ve meşîhat makamlığını kazanmasına rağmen Şeyh Gâlip'in yanından ayrılmadı Ömrü boyunca Galata Mevlevîhânesi'nde kendisine ayrılan odada yaşadı, eserlerini burda kaleme aldı ve 1796 (Hicri 1211) yılında burada vefat etti Garip bir detaydır ki, vefat günü Mirac kandilinedenk gelmiştir
Mezar taşında Şeyh Gâlip'in şu cümleleri yer almaktadır:
"Esrâr Dede çileyi hatm ettiği dem
Sırr oldu serin hırka-i tâbûta çeküp
Gâlib dedi târihin efsûs efsûs
Hemdemlerini hayrân kodı Esrâr göçüp "
Bunun dışında bizzat Şeyh Gâlip, Esrâr Dede'nin ölümü üzerine bir mersiye kaleme almıştır
Bu mersiye şöyledir:
Kan ağlasın bu dide-i dür-bârım ağlasın
Ansın benim o yâr-ı vefâ-dârım ağlasın
Çeşm ü dehân u ârız u ruhsârım ağlasın
Baştan başa bu cism-i siyeh-kârım ağlasın
Ağyârım ağlasın bana hem yârim ağlasın
Gûş eyleyen hikâyet-i Esrâr'ım ağlasın
Nâ-dide bir güher telef etdim dirîg u âh
Hâk içre defnedüp gerü gitdim dirîg u âh
Zât-ı şerifi âleme bir yâd-gâr idi
Fakr u fenâ vü aşk u hüner-ber-karâr idi
Her şeb misâl-i şem' benim ile yanar idi
Sâye gibi yanımda enis-i nehâr idi
Hakkaa tamâm âşık idi yâr-ı gaar idi
Birkaç zaman muammer olaydı ne var idi
Allah verdi aldı yine kurb-i Hazrete
Biz kaldık intizâr ile rûz-i kıyâmete
Âhir nefesde sohbeti oldu mahabbet âh
Bir yâre urdu bağrıma âh derd-i firkat âh
Gelmezdi hiç kalb-i fakire bu sûret âh
Ey kâş etmeyeydim o âşıkla sohbet âh
Yakmazdı belki cânımı bu nâr-ı hasret âh
Telh etdi kâmımı o zehr-nâk şerbet âh
Eyvâh elden o gül-i handânım aldı mevt
Esrâr'ım aldı cümle dil ü cânım aldı mevt
Olsun mübârek ol mehe kabr-i saâdeti
Mevlâ müyesser ede makaam-ı şefâati
Bitmiş ne çâre dâne vü gelmişdi sâati
Dehrin budur hemişe muhîbbâna âdeti
Tefrik içündür etse de izhâr vuslatı
Zehri yutulmaz ağza alınmaz harâreti
Ben gördüğüm bu dâr-ı fenânın fenâsıdır
Baakî Hûudâ rızâsı bekaa Hâk bekaasıdır
Meydân-ı Mevlevide nişân âşikâr edip
Pervâz ederdi şevk ile Ankaa şikâr edip
Eylerdi nây u defile semâ' âh u zâr edip
Bulmuşdu kân-ı matlabı Hak'da karâr edip
Almışdı müjde kûyuna yârın güzâr edip
Gitdi ne çare Gaalib'i hasretle yâr edip
Olsun visâl-î Hazret-i pirânla kâm-yâb
Kıldı karîn'i kabri Fasîh-i felek-cenâb
Eserleri
Kuşkusuz her açıdan olduğu gibi edebî açıdan da Esrâr Dede'yi en çok Şeyh Gâlip etkiledi Bu iki önemli ismin eserleri ise daha sonraki kuşakların bir çok önemli edebiyatçısını etkilemiştir Nitekim daha sonraları Şeyh Gâlip'in ünlü eseri "Hüsn ü Aşk"dan esinlenerek, Yenikapı Mevlevîhânesinin son şeyhi Abdulbâkî Baykara tarafından kaleme alınacak olan yine Hüsn ü Aşk isimli manzûm tiyatronun ilk perdesi Şeyh Gâlip ile Esrâr Dede'nin konuşmalarını konu alacaktır
Şiirlerini topladığı Dîvân'ı en önemli ve bilinen eseridir Bu da, 1841 yılında "Divan-ı Belağat-unvân-ı Esrâr Dede Efendi" ismiyle yayımlanmıştır Mevlevî şairlerinin hayatlarını ve şiirlerinden örnekleri barındıran, Esrâr Dede Tezkiresiolarak da anılan "Tezkire-i Şu'ârâ-yı Mevlevîyye" bir diğer ünlü eseridir Diğer önemli eserleri:
Mübâreknâme-i Esrâr, Fütüvvetnâme-i Esrâr ve daha önce de zikrettiğimiz Lugat-ı Tilyan`dır Genel olarak Esrâr Dede arı ve yalın bir dil kullanırdı Şiirlerinde Mevlevîliğe ve Mevlânâ`ya olan sevgisine sık sık yer vermiştir Şiirlerindeki tasavvuf etkisi barizdir
Eserlerinden Örnek
Gazel (Gece Kandilli`de)
Gece Kandilli’de gök kandil olup ol meh-rû
Mâhitab eyleyerek eyledi azm-i Göksu
Ol şehen-şâh-ı hüsn basdı kadem şevketle
Hele Beylerbeyi’nin başına devletdir bu
Boğaz içinde bu şeb mey vererek muğbeçeler
İtdi sâgar gibi lebrîz bizi tâ-be-gelû
Gel çelipa içün itme bizi hicrana dûçar
Nola İstavroz’a gitme bu gice kâfir-hu
Subha dek eyleyelim şevk ile zevk-i mehtâb
Mestdir çeşm-i siyeh meste yeter bu uyku
|
|
|
|