| 
Prof. Dr. Sinsi
 | 
				  Atasözleri Açıklamalı-D,E- 
 
              Dağ başı dumansız olmaz
  Tabiatları gereği dağ başları genellikle dumanlı olur
  Nasıl dağ başlarından duman eksik olmazsa, toplumda yüksek mevkilere, makamlara çıkan ve sorumluluk alan kimselerin başında da dert eksik olmaz  
 Dağ dağa kavuşmaz, insan insana kavuşur
  İnsanlar gezen, dolaşan, hareket eden varlıklardır
  Bir yerden kalkıp başka bir yere gidebilirler  Arkadaşlar, dostlar, tanıdıklar birbirlerinden ne kadar uzakta olurlarsa olsunlar, günün birinde, bir yerde karşılaşabilirler; hatta hiç karşılaşmayacaklarını sanan insanlar dahi birbirlerine kavuşabilirler  
 Dağ ne kadar yüce olsa yol (onun) üstünden aşar
  1
  Güçlünün daha güçlüsü, yetkilinin daha yetkilisi, yönetilmez sanılanın bir yöneteni vardır  2  Çözümü güç meselelerin, yenilmesi imkânsız gibi görünen zorlukların da üstesinden gelinebilecek bir yol vardır  Yeter ki gerekli azim, sabır ve cesaret gösterilsin, yılgınlığa düşülmesin  
 Damlaya damlaya göl olur
  Her çok azdan olur
  Küçük ve önemsiz şeyler birikerek büyük şeyleri meydana getirirler  Bunun için küçüktür, azdır, önemsizdir deyip hiçbir şey hor görülmemelidir; bunların önemi bilinmeli, çarçur edilmemelidir  
 Danışan dağı aşmış, danışmayan (-ın) yolu şaşmış
  Kimi meseleler vardır ki, insanın onu tek başına halletmesi mümkün değildir
  Bu durumda yapacağı tek şey, bilmediği şeyler hakkında uzmanlara başvurmak ve onlardan bilgi almaktır  Bu durumda, işleri kolaylaşacak, güçlükleri zorlanmadan yenecektir  Aksine hareket etmek, bilene sorup danışmaktan kaçmak, işleri zorlaştıracak, insanı çıkmazın içine itecektir  
 Darı unundan baklava, incir ağacından oklava olmaz
  Her işin kendine has araç ve gereci vardır
  O işten sağlıklı bir sonuç alınmak isteniyorsa uygun olan araç ve gereç kullanılmalıdır  Kötü, uygun olmayan araç ve gereçlerle iyi bir şey, kaliteli bir ürün alınamaz  
 Davul dengi dengine çalar
  Bir işte çalışacaklar, dostluk ve arkadaşlık kuracaklar, özellikle de evlenecek olanlar her bakımdan (zenginlik, makam, alışkanlık, karakter vb
  ) kendilerine uygun kimseleri seçmelidirler  Aksi takdirde kısa zamanda anlaşmazlıklar başlar, kurulan ilişkiler bozulur  
 Davulun sesi uzaktan hoş gelir
  İçindekilere hiç tat vermeyen, onları rahatsız eden kimi işler vardır ki uzakta olanlara kolay, hoş ve sevimli gelir
  Ne zaman ki işin içine girerler, işte o zaman gerçeği görüp yanıldıklarını anlarlar  
 Değirmen iki taştan, muhabbet iki baştan
  Birlikte iş görmek, birlikte yolculuk etmek, birlikte yaşamak isteyen karı-koca gibi insanlar arasında öncelikle bir uyumun olması şarttır
  Bu uyum da karşılıklı saygı ve sevgi temeline dayanır  Tek taraflı sevgi ve saygı uyumu sağlamaya yetmez, ortada düzen diye bir şey kalmaz, kurulan beraberlikten de hayır gelmez  
 Deli deliden hoşlanır, imam ölüden
  Kişiler, her bakımdan (mevki, yaş, fikir, duygu, eğitim v
  b  ) kendilerine benzeyen, uygun olan ya da yarar yağlayabilecekleri kimse ve şeylerden hoşlanıp onlara yaklaşırlar  
 Deli ile çıkma yola, başına getirir (gelir türlü) belâ
  Kavrayışı kıt, akılsız, aşırı davranışları olan kimselerle ne işe girilir, ne de yolculuk edilir
  Buna kalkışan başına türlü dertler alır, çok zarar görür  
 Deliye her gün bayram
  Aklı kıt, kavrayışı az, sorumluluk nedir bilmeyen, hiçbir şeyi kendisine dert edinmeyen, istediği işi yapıp istediği yerde dolaşan, ne kazanıp ne kaybettiğinin farkında olmayan kişinin hâli tıpkı bir delinin hâli gibidir
  Onun için günlerin birbirinden farkı yoktur, hemen her gününü bayram neşesi içinde geçirir  
 Demir nemden, insan gamdan çürür (Duvarı nem, insanı gam yıkar)
  Bir demirin paslanıp niteliğini kaybetmesine nasıl nem sebep oluyorsa bir insanın yıpranmasına, çöküntüye uğramasına, için için erimesine, harap olmasına da üzüntü, sıkıntı ve çeşitli dertler sebep olur
  Bu bakımdan insan her olur olmaz şeyi kendisine dert edinmemelidir  
 Demir tavında dövülür
  Demirin istenilen biçime sokulabilmesi, çekiçle dövülüp işlenebilmesi için önce ateşte ısınıp kızarması, yumuşaması gereklidir
  Bunun gibi her işin yapılması, o işten iyi netice alınması için de en uygun zamanı kollamak ve bundan yararlanmak gereklidir  
 Denize düşen yılana sarılır
  Son derece tehlikeli bir durumla karşı karşıya gelen, çaresiz kalan, kurtuluş için bir çıkar yol bulamayan kişi, bu kötü durumdan kurtulmak için her türlü yola başvurur
  Öyle ki, en tehlikeli şeylere bile sarılmaya çalışır, onlardan yardım bekler  Çünkü hiçbir tutar seçeneği kalmamıştır  
 Derdini söylemeyen derman bulamaz
  Her derdin, müşkülün, güç ve sıkıntının altından insanın tek başına kalkması mümkün değildir
  Böyle kötü bir durumda bulunan kişi, içinde bulunduğu bu durumu kendisine yardımı dokunacak kimselere, yakınlarına açmalıdır  Derdine ancak bu şekilde çare bulabilir, sıkıntılarından kurtulup rahatlayabilir  
 Dertsiz baş (kul) olmaz
  Hemen herkesin az veya çok bir derdi vardır
  Dertsiz insanın düşünülmesi mümkün değildir  İnsan bunu bilmeli ve karamsarlığa kapılmadan dertlerini azaltmaya çalışmalıdır  
 Dervişin fikri ne ise, zikri de odur
  Bir insan ne düşünüyor, gönlünden ne geçiriyorsa, bunu hareket ve sözleriyle belli eder; açığa vurur
  Devamlı kafasında ve gönlünde taşıdıklarının gündemde kalmasını ister  
 Destursuz bağa girilmez (gireni sopa ile kovarlar)
  İzin alınmadan girilmeyecek bir yere girmeye, yapılmayacak bir işi yapmaya kalkan kimse, bunun cezasını fazlasıyla çeker
  
 Deveden büyük fil var
  Hiçbir insan sahip olduğu makamın büyüklüğü, elindeki yetki ve imkânların genişliği ile övünmemeli, bunlara sırtını dayayarak büyüklenmemeli, kimseyi hor görmemelidir
  Çünkü ondan büyüğü ve üstünü her zaman vardır  
 Deveyi yardan uçuran bir tutam ottur
  Tamah, açgözlülük insanı küçük çıkarlar peşinde koşturur; onu tehlikelere iter, felâketlerle karşı karşıya bırakır ve zarar görmesine yol açar
  Devletin malı deniz, yemeyen domuz
  Kimi vatan haini, rüşvetçi, menfaatçi kimseler soygunculuğu kural edinmişlerdir
  Bunlara göre devletin malı çalıp çırpmakla, yemekle tükenmez; bir yolunu bulup da bu maldan aşırıp yararlanmayandan daha budala kim olabilir  
 Dibi görünmeyen suya girme
  İç yüzünü iyi bilmediğin, anlamadığın, öğrenmediğin, bir işe girişme; yoksa tehlikeye düşüp zararlı çıkabilirsin
  
 Dikensiz gül olmaz
  Hoşumuza giden, bizi sevindiren, fayda temin ettiğimiz hemen her güzel şeyin kusurlu, eksik ve kötü bir yanı da bulunabilir
  Eğer bunları elde etmek istiyorsak, hoşa gitmeyen ve bize sıkıntı veren bu yanlarını da hoş görmeliyiz  
 Dilim seni dilim dilim dileyim, başıma geleni senden bileyim
  İnsanların başına kimi felâketler, sıkıntılar da çok kez dilleri yüzünden gelir
  Dilini tutmayan, ne zaman ve nasıl konuşacağını bilmeyen insanların başlarına belâ geldiği ve bu yüzden pişmanlık duydukları çok görülmüştür  
 Dilin cismi küçük, cürmü büyük
  Konuşma organımız olan dil, küçük hacimli bir nesnedir
  Küçük olmasına küçüktür ama büyük suçlar onunla işlenir  Kimi zaman sarf ettiği kötü sözler insanın başını belâya sokup felâketini hazırlayabilir  
 Dilin kemiği yok
  Dil kolayca her yana dönebilir
  Bu özelliğe sahip olan dilde, her türlü kelimeler de kolayca çıkar; insan doğru olmayan, birbiriyle çelişkili sözleri söyleyebilir; önce söylediğini sonra inkâr edip başka şekle çevirebilir  
 Dinsizin hakkından imansız gelir
  Acımasız, kötü, insafsız ve ahlâksız bir kişinin hakkından ancak ondan daha kötü bir kişi gelebilir
  
 Doğmadık çocuğa kaftan (don) biçilmez
  Daha ihtimal dahilinde olan, henüz ne olacağı belli olmayan, ele geçmeyen, ortaya çıkmayan bir şey için önceden hazırlık yapmak ve kesin karar vermek doğru değildir
  Çünkü beklediğimizin aksine bir durumla karşılaşıp zarar görebiliriz  
 Doğrunun yardımcısı Allah`tır
  Hak ve adaletten kopmayan, işlerinde doğruluktan ayrılmayan kişiye Yüce Allah her zaman yardım eder
  
 Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar
  Özellikle çıkarlarını düşünen insanların çoğaldığı, fedakârlığın azaldığı yerlerde yalan dolan, hile, ahlâksızlık artar ve insanlar iki yüzlü olurlar
  Böyle bir ortamda doğru sözlü olan, sözünü esirgemeyen ve sakınmadan herkesi eleştiren kişiyi kimse sevmez  Herkes onu kınar, yanından ve yöresinden uzaklaştırmaya çalışır  Çünkü bu kişi doğru sözleriyle ahlâksızlık üzerine bina edilmiş menfaat düzenini bozmaya çalışır ve çok kimseyi rahatsız eder  Dolayısıyla çıkarları zedelenen, kusurları yüzüne söylenen, ikiyüzlülükleri yüzlerine çarpılan insanlar tarafından hor görülüp kovulurlar  
 Doğru söz (ağıdan) acıdır
  Kimi insanlara (özellikle yalancı, çıkarcı, ahlâkı bozuk) kusurlarını, yanlışlarını, düzensizliklerini, yolsuzluklarını ortaya çıkaran sözleri yüzüne karşı söylemek çok acı gelir
  Çünkü çoklukla bu tür insanlar ya açıklarının ortaya çıkmasını istemezler ya da doğru sandıkları hareketlerinin yanlış olduğunu kabul etmezler  
 Dokuz at bir kazığa bağlanmaz
  1
  Her tedbir, tehlikenin büyüklük oranı düşünülerek alınmalıdır  Gücü büyük olan tehlikelere küçük ya da zayıf tehlikelerle önlenemez  2  Bir işin başına, birbiri ile anlaşması mümkün olmayan birden çok yetkili kimse getirilmemelidir  Çünkü her biri bir yana çeker, anlaşamaz ve birbirlerine düşerler  İşi aksatıp geciktirirler  
 Dolu bardak su almaz
  Bilinmeli ki, her insanın kaldıracağı, taşıyacağı bir yük vardır
  Eğer bu yükten fazlası kendisine yüklenir ve taşıması istenirse verimli bir sonuç da umulmamalıdır  Çünkü gücünün üstündeki bir yükün altından yıkılıp kalması, çöküp ezilmesi kaçınılmazdır  Bu bakımdan her kişiye ancak yapabileceği bir işi yüklemek lâzımdır  
 Dolu küpün sesi çıkmaz
  Bk
  “Boş fıçı çok langırdar  ” Domuz derisi post olmaz, eski düşman dost olmaz  İslâm dinine göre domuzun her şeyi pistir
  Eti haramdır, beslenmesi yasaktır  Bu nedenle onun derisi de kullanılamaz  Üstünde namaz kılınamadığı gibi oturulamaz da  Eski düşman da domuz derisi gibidir  Ne kadar iyi niyet beslerse beslesin, yakınlık gösterirse göstersin ona güvenilemez; dostluğuna inanılamaz  Hiç ummadığımız bir zamanda bize kötülük yapabilir  Çünkü kolay kolay düşmanlık duyguları silinmez  
 Dost acı söyler
  Dost sevilip güvenilen, yakın arkadaş, gönüldaş, iyi görüşülen kimsedir
  Dostlar hiçbir çıkar kaygısı gütmeden yaklaşırlar insana  Düşman kimselerin aksine, insanın iyiliğini isterler  Sevinci paylaştıkları gibi üzüntüyü de paylaşırlar  Bu bakımdan dostlarımız olanlar eksikliklerimizi, kusurlarımızı, yanlışlıklarımızı yüzümüze karşı söylemekten çekinmezler  Bizi memnun etmek için değil doğruyu göstermek için konuşurlar  Amaçları bizi düzeltmek, acı da olsa gerçeği yüzümüze söylemektir  Bu bakımdan iyiliğimiz için söyledikleri sözlerden ötürü onlara kırılmamalıyız  
 Dost başa bakar, düşman ayağa
  Temiz giyinip kuşanmak hem dost, hem de düşman için oldukça önemlidir
  Bu durum başımızı yukarıda görmek isteyen dostlarımızı sevindirecek, ayağımızın kaymasını bekleyen düşmanlarımızı da kahredecektir  
 Dost dostun eyerlenmiş atıdır
  Hakikî dost, dostunun en sıkışık zamanında yardımına koşmaya hazır durumda bekler
  
 Dost ile ye, iç; alış veriş etme
  Her türlü alış verişin temelinde çıkar yatar
  Dolayısıyla çıkarların çatıştığı yerde tatsızlıkların baş göstermesi, giderek de dostluğu bozması mümkündür  O hâlde dostluklarını sürdürmek isteyen kimseler birbirleriyle alışveriş yaparken ya çok dikkatli olmalı, ya da alışveriş yapmaktan mümkün olduğunca kaçınmalıdırlar  
 Dost kara günde belli olur
  Varlıklı, iyi, güzel ve mutlu günlerimizde bizimle dostluk kuran, arkadaşlık eden, yanımızdan ayrılmak istemeyen çok olur
  Herkesin mutluluktan bir pay almaya çalıştığı böyle günlerimizde, etrafımızdaki bu kişilerin hepsine gerçek dost diyebilir miyiz? Kuşkusuz hayır  Bu ancak işlerimizin kötü gittiği, üzüntülerimizin arttığı, felâketlerin bizi boğmaya çalıştığı günlerimizde belli olur  İyi ve mutlu günlerimizde olduğu gibi, bizi kara günlerimizde de yalnız bırakmayan, sıkıntılarımızı paylaşan kişiler gerçek dostlarımızdır  Msn Öğretmen  össkpssGazeteler Sohbethazır mesajlarders izleBelirli Gün ve Haftalar Çanakkale savaşışiir şarkı sözleri 
 Dostluk başka, alış veriş başka
  Alış verişin temelinde çıkar, dostluğun temelinde ise fedakârlık yatar
  Bunu bilip dost kalmak isteyenler alış verişlerini arkadaşlık ilişkisinden ayrı tutarlar  Bu kişiler arasındaki dostluk, birinin ötekine fedakârlık yapmasını gerekli kılmaz  
 Dostun attığı taş baş yarmaz
  Dostun acı sözünden veya sert davranışından bize kötülük gelmez
  Biliriz ki, onun bu yaptığı bizim iyiliğimiz içindir  
 Duvarı nem, insanı gam yıkar
  Bk
  “Demir nemden, insan gamdan çürür  ” 
 Dünya malı dünyada kalır
  Mal, varlık, servet, insanın hoşuna gidecek durum ve şartların bütünü bu dünya içindir
  İnsan bunların hiçbirini öldükten sonra öbür dünyaya götürecek güçte değildir  Öbür dünyaya götüreceği ise iyilik ya da kötülükleridir  Bu bakımdan dünya malına fazla tamah etmemeli, kendisini sıkıntıya sokmamalı, gerek kendisi ve gerekse başkaları için malını harcamaktan kaçınmamalıdır  
 Dünya Sultan Süleyman`a bile kalmamış
  Peygamber Hz
  Süleyman, aynı zamanda büyük ve zengin bir hükümdardı da  İnsan, cin, hayvan ve rüzgâr bile Allah`ın izniyle onun hükmüne tâbi idi  Ancak o bile bu eşsiz egemenliğine rağmen ölümden kurtulamadı, öbür dünyaya gitti  O hâlde ibret alınmalı, bu dünyaya tamah edip bel bağlanmamalıdır  
 Dünya tükenir, yalan tükenmez
  Dünyada yalancıları saymak mümkün değildir
  Yalancıların çokluğu, yalanın hemen her yerde barınmasına imkân hazırlamıştır  Yalanın ortadan kalkması, insanların yalan söyleme alışkanlıklarından vazgeçmeleriyle mümkündür  Ancak bu da çok zordur, dolayısıyla yalan sürüp gidecektir  
 Düşenin dostu olmaz, hele bir yol düş de gör
  Zenginliğini, makamını, itibarını kaybeden ve bir felâketle karşılaşan kişinin etrafında kimse kalmaz; iyi, güzel ve mutlu günlerin dostları birer birer kaybolur; çünkü çıkar sağladıkları kaynak kurumuştur
  Bunun böyle olduğunu ise, ancak bu duruma düşen bilir  
 Düşman düşmana rahmet (gazel, yasîn) okumaz
  Hiçbir zaman düşmandan bir yakınlık, yumuşama ve bir iyilik umulup beklenmemelidir
  O, eline fırsat geçse kötülüklerin en beteriyle üstünüze yürür  
 Düşmez, kalkmaz bir Allah
  Hayatta hiçbir şey olduğu gibi kalmaz
  Hemen her şey değişip hâlden hâle girer  Sağlıklı bir insan hastalanabilir, zengin de yoksul düşebilir  Küçük imkânlar içinde olanlar büyük imkânlara kavuştukları gibi, büyük imkânlar içinde olanlar da ellerindekini yitirebilirler  Olumlu ve olumsuz tüm değişmelerin dışında kalan sadece Yüce Allah`tır  Bu bakımdan insan kendini büyük görmemeli, elindeki imkânların sürekli varolacağını düşünüp de kibirlenmemelidir  
 E
 
 Ecel geldi cihana, baş ağrısı bahane
  Her canlı gibi insan da yaşar ve ölür
  Her insanın da Yüce Allah tarafından takdir edilmiş bir ömrü vardır  İnsan bunu ne uzatabilir ne de kısaltabilir  Ecel saati gelen kimse bir nedenle ölür  Ancak ölüm nedeni olarak gösterilen hastalık, kaza gibi bir şeyler aslında bir bahanedir  Asıl neden kişinin kendisine takdir edilen yaşam süresinin dolmasıdır  
 Eceli gelen köpek cami duvarına işer
  Tutum ve davranışlarıyla herkesin nefretini kazanmış, büyük bir cezayı hak etmiş ve çaresiz kalmış kimse, şaşkınlığa düşer; sanki hak ettiği cezanın biran önce uygulanmasını ister gibi daha büyük suçlar işler; kendisini yargılayacak kimselere çatar, onları kötüler, öfkelerini üzerine çeker
  Bütün bu hareketleri onu kötü bir sona ulaştırır  
 Eden bulur, inleyen ölür
  Bir durumun nasıl sonuçlanacağı olayın gidişatından bellidir
  Birilerine kötülük yapmayı kural edinenler, yaptıkları kötülüğün cezasını eninde sonunda görürler; bu dünyada olmasa bile öbür dünyada  Öte yandan inlemekten kurtulamayan ağır hasta da ölür  
 Eğilen baş kesilmez
  Bize teslim olan, hatasını anlayıp af dileyen, bize sığınan kişi bağışlanmalıdır
  Bu davranış Türk-İslâm geleneğinin önemli bir kuralıdır  
 Eğreti ata (el atına) binen tez iner
  Başkasının malına, yetkisine ve gücüne güvenerek iş yapan yarı yolda kalır
  Çünkü kısa bir süre sonra bunları asıl sahibine iade etmek zorunda kalacaktır  
 Eğri otur, doğru söyle
  Yalnızca seni ilgilendiren konularda özgür sayılabilirsin, sana kimse karışamaz; istediğin gibi yer, içer, giyinir ve oturursun
  Ancak toplumu ilgilendiren konularda doğru konuşmalı, yalandan kaçınmalısın; eğer çıkar kaygısı ile yalan söyler, doğruyu eğri diye gösterirsen toplumu ayakta tutan güven duygusunu sarsmış olursun  
 Ekmeden biçilmez
  1
  Verim alınmak isteniyorsa mutlaka emek ve çaba harcanmalı; para yatırılmalıdır  2  Birine iyilik yapıp fedakârlık göster ki, benzer şekilde karşılığını alabilesin  
 Ek tohumun hasını, çekme yiyecek yasını
  Bir işten sağlıklı bir sonuç almak istiyorsan onu sağlam temel üzerine oturt
  Nitelikli tohumdan güzel ve bol ürün alındığı bilinen bir şey  Bunun gibi nitelikli insan, nitelikli araç ve gereçle iyi iş yapılır; olumlu sonuç alınır  
 Elçiye zeval olmaz
  İki taraf arasında uzlaşma sağlanması, bir işin bitirilmesi için birinin yanına söz götürmekle görevli kimse, götürdüğü sözler ne kadar kötü de olsa, bu sözlerden sorumlu tutulamaz
  Çünkü o sözleri söyleyen değil sadece iletendir  Bu bakımdan cezalandırılamaz  
 El elden üstündür
  Bir kimse, kendisinden üstün olan bir başkasının da olabileceğini bilmeli; “hiç kimse bu işi benden daha iyi yapamaz” dememelidir
  
 El el ile, değirmen yel ile
  Nasıl ki bir değirmenin dönüp buğdayı öğütebilmesi için rüzgâra ihtiyacı varsa, insanın da birtakım ihtiyaçlarını karşılaması, işlerini görebilmesi için diğer insanlara ihtiyacı vardır
  Çünkü toplum hayatı yardımlaşma esası üzerine kurulmuştur, insan tek başına bütün işleri yürütemez ve başarıya ulaşamaz  
 El elin eşeğini türkü çağırarak arar
  Hiç kimse, başkasının içine düştüğü derdi tam anlamıyla kavrayamaz
  Çünkü üzücü olaylar sadece ilgili kimseleri kederlendirir, onlara acı verir  Bu bakımdan birinin derdine çare bulacak kimseler olayla ne kadar ilgilenseler de keyiflerini bozmazlar, derinden acı duyarak işe girişmezler, acele etmezler  
 El eli yıkar, iki el de yüzü
  Toplu yaşama biçimi herkese bir görev yükler
  Bu görevlerin yapılması bir yandan düzeni sağlar, bir yandan da sıkıntıların ortadan kalkmasını  Dolayısıyla karşılıklı yardımlaşma esasına dayalı bu görev iyilikleri çoğaltır, toplumu güçlü kılar  
 El için kuyu kazan, evvelâ kendi düşer
  Başkasının kötülüğünü düşünen, bunun için tuzaklar kuran kimse, kurduğu tuzağa önce kendisi düşer, hiç kimsenin yaptığı kötülük yanına kalmaz, ona yarardan çok zarar getirir
  
 El ile gelen düğün bayram
  Bir topluluğun hep birlikte uğradığı bir sıkıntıya yakınmasız katlanılır; çünkü insanın sadece kendisi değil, herkesin sıkıntı içinde olduğu düşünülür
  
 El kazanı ile aş kaynamaz
  Başkasının hazırladığı imkânları kendi hesabımıza kullanarak iş yapamayız
  Her en imkânlar geri alınıp iş yarıda kalabilir, başarısız olabiliriz  
 El mi yaman, bey mi?
 Baştakiler ne kadar güçlü görünürlerse görünsünler, asıl güç halktadır; halk yöneticilerden her zaman ağır basar
  
 El yarası onulur (geçer, iyi olur) dil yarası onulmaz (iyi olmaz)
  Silâh, bıçak, taş ve sopa ile açılan yara çabuk iyi olur
  Ama acı sözlerin gönülde açtığı yara kolay kolay iyi olmaz  Çünkü hatırlandığı her an acı tazelenir ve kişiyi üzer  
 Emanete hıyanet olmaz
  Bize güvenerek korumamız altına bırakılan şeylere el uzatmamalı, kötülük etmemeli, haince davranmamalıyız
  Böyle bir davranış ne dinimiz İslâm`a, ne de örf ve âdetlerimize yakışır  Bize düşen onların güvenine lâyık olmak ve emaneti titizlikle korumaktır  
 Emek olmadan yemek olmaz
  Özenle ve çok çalışmadan bir şey kazanıp meydana getiremeyiz
  Yiyip içmek, harcamak ve kısacası yaşayabilmek için haksız bir yolla değil, alın teri dökerek kazanmamız şarttır  
 Er ekmeği er kursağında kalmaz
  Mert, cömert olan insanlar gördükleri iyiliği unutmazlar; bunun karşılığını mutlaka bir gün öderler
  
 Erkek arslan dişisinden kuvvet alır
  Toplum hayatında kadınların yeri ve görevi asla küçümsenemez
  Bu bakımdan erkekler daima arkalarında güçlü bir kadının desteğine ihtiyaç duyarlar  Bu desteğe kavuşanların başarıları daha da artar  
 Er olan ekmeğini taştan çıkarır
  Çalışkan, namuslu, gücüne ve kendine güvenen kişi aç kalmaz; başkasına muhtaç olmamak için en zor işlerde bile çalışır, her zorluğa katlanır, rızkını arayıp bulur
  
 Erteye kalan, arkaya kalır
  Bir iş zamanında yapılmalı, başka bir zamana bırakılmamalıdır
  Yoksa başarılı bir sonuç alınamaz  Geç kalan, sırasını geçiren, erken davranmayan fırsatı kaçırdığı için o şeyden fayda temin edemez  
 Esirgenen göze çöp batar
  Titizlikle korunmak istenen, üzerine fazla düşülüp titrenen şeye çoklukla bir zarar gelir
  Bunu önlemek insanın elinde değildir  Bu bakımdan bir şey üzerinde gereğinden fazla, aşırı ölçüde durulup titrememelidir  
 Eski dost düşman olmaz, yenisinden vefa gelmez
  Temeli çok eskiye dayanan ve devam eden dostluklar sağlamdır
  Kolay kolay bozulmaz  Çünkü dostluğu yaşatabilmeyi başaran eski dostlar pek çok sıkıntılı, acı ve tatlı günleri birlikte paylaşmışlar; birbirlerine duydukları güveni içinde oldukları zamana kadar taşıyabilmişlerdir  Bu bakımdan kimi ufak tefek meseleler yüzünden birbirlerine düşman olamazlar  Öte yandan yeni dostlar arasında ise böyle bir dostluktan söz edilemez  Çünkü birbirlerini yeterince denememişler, sıkıntılara ve acılara birlikte göğüs gerip tavırlarını tam olarak ortaya koyamamışlardır  Dolayısıyla dostluğu oluşturacak güven bağı henüz oluşmamıştır  
 Eşeğe altın semer vursalar, eşek yine eşektir
  Hiçbir yeteneği, bilgisi olmayan, kavrayıştan ve faziletten yoksun kimse, hangi mevkiye geçerse geçsin, ne kadar yetki ve mal sahibi olursa olsun değerli ve saygın kılınamaz
  Kısa zaman içinde gerçek kişiliğini, bayağı ve kötü olduğunu tavır ve davranışlarıyla belli eden bu gibi kimselerin aslını kimi unsurlarla değiştirmek mümkün değildir  
 Eşeğini sağlam kazığa bağla, sonra Allah`a ısmarla
  Akıl insan içindir
  İnsan önce aklını kullanarak işlerinin iyi yürümesi için tedbir almalı, sonra da tevekkül etmeli, yani o konuda yüce Allah`a güvenmelidir  
 Eşeğin kuyruğunu kalabalıkta kesme; kimi uzun, kimi kısa der
  Kimi işlerimiz vardır ki onları yalnız yapmamız daha uygundur
  Eğer ona buna açar, şundan bundan fikir almaya çalışırsak her kafadan bir ses çıkar; birbirine ters öneriler kafamızı karıştırır, işin içinden çıkmamız da güçleşir  
 Eşek bile bir düştüğü yere bir daha düşmez
  İçine düştüğümüz kötü durumlardan, başımıza gelen felâketlerden ders almalı, zarar gördüğümüz işe bir daha bulaşmamalı, hata yapmaktan geri durup kendimizi korumalıyız
  
 Eşek hoşaftan ne anlar; suyunu içer, tanesini bırakır
  Kavrayışsız, bilgisiz, kaba ve zevksiz kimseler bir şeyin gerçek değerini bilemez; küçümser, anlamsız bulup hiçler, güzellik ve inceliğin farkına varamaz
  
 Etle tırnak arasına girilmez
  Ortaya çıkan aile anlaşmazlıklarında bir yanı tutmak doğru değildir
  Karı-koca, ana-baba ile evlâtlar birbirine çok yakın insanlardır  Bunlar kimi zaman birbirlerine darılıp küsebilirler, ancak bu durum gelip geçicidir  Bunu fırsat bilip onların aralarını açmaya çalışmak yanlış, yanlış olduğu kadar da faydasız bir davranıştır  
 Etme bulma dünyası
  Şurası muhakkak ki, yaptığı kötülük hiç kimsenin yanına kalmaz; cezasını çoklukla bu dünyada çeker
  Bu dünyada görmese bile, öbür dünyada mutlaka görür  
 Ev alma komşu al
  İnsanlar bir arada yaşarlar
  Dolayısıyla yakınlarında oturan komşularının ilişkiler açısından önemi büyüktür  Kötü komşular ile yan yana yaşamak oldukça zordur  Kavgalara, gürültülere ve anlaşmazlıklara yol açar  Bu bakımdan, ev almadan önce, komşuların nasıl insanlar olduklarını öğrenmek, incelemek her zaman yarar sağlayacaktır  
 Evdeki hesap çarşıya uymaz
  Bir iş, bir sorun hakkında önceden yapılan tasarılar, hesaplar ve plânların çoklukla hayat gerçeklerine aykırı düştüğünü uygulamada açıkça görürüz
  Bu sebeple geleceğe dönük hesaplarımızda bu gerçeği daima göz önünde bulundurmalıyız  
 Evi ev eden avrat, yurdu şen eden devlet
  Mutluluk havası ancak düzenli, temiz, güzel ve ekonomik açıdan rahat bir evde eser
  Bunu sağlayan da kadındır  Eğer kadın becerikli, tertipli ve nazik değilse, yuva yaşanılır bir yer olmaktan çıkar  Benzer bir şekilde, içinde yaşanılan yurdu şen eden de devlettir  Eğer devletin başında bulunanlar beceriksiz, zalim, hain ve kendi çıkarlarını düşünen insanlarsa, bunların ülke insanını mutlu etmesi düşünülemez  
 Evli evinde, köylü köyünde gerek
  Yaşanan sosyal hayat bir düzeni kurarken, kişilere de toplumda uygun bir yer, bir iş göstermiştir
  Dolayısıyla herkes buna uymalı; hem kendinin, hem de toplumun rahatını ve düzenini bu şekilde sağlamayı görev bilmelidir  Aksine bir hareket huzursuzluğa ve kargaşalığa yol açar   
 
 |