Yalnız Mesajı Göster

Karamanoğlu Mehmet Bey Ve Türkçe

Eski 06-24-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Karamanoğlu Mehmet Bey Ve Türkçe




SAHNE I
KARAMAN BEY’İN KÖŞKÜ
KARAMAN BEY, BONUZ BEY, KAYA BEY VE DİĞERLERİ
İÇ, GÜNDÜZ

Karaman Bey ve maiyeti Türk motifleriyle süslü bir oturma odasındadır Karaman Bey, Kardeşi Bonsuz ve Toros'lu bir Türkmen Beyi Kaya, karşılıklı konuşmaktalar
Karaman Bey: Demek ki Sultan bizim için öyle düşünür
Bonsuz Bey: Evet, Rükneddin Kılıçarsalan bir yandan bizden yardım ister, bir taraftan Türkmen beylerini öldürtür
Kaya Bey: Sahi mi? Kimleri öldürttü
Bonsuz Bey: Antalya ve Denizli Uç beylerimiz Mehmet ve İlyas Beyler
Karaman Bey: Söyle bakalım; Anadoluyu baştan başa gezersin Türkmen karındaşlarımızın bu konudaki fikirleri nedir?
Bonsuz Bey: Efendim! Milletimiz Selçuklu Sultanlarından ümidini kesmiştir Millet, devletini ele geçiren yabancı güçlerin, devletten bir an önce uzaklaştırılmasını istiyor
Karaman Bey: Uçlardaki Türkleri durumu nasıl?
Bonsuz Bey: Gayet iyidir Memlekette olup bitenlerden son derece rahatsızlar Hadiseleri dikkatli bir şekilde takip ediyorlar
Kaya Bey: Efendim! Bonsuz Bey kardaşımızın sarayda olması, yürütülecek siyasi ve askeri faaliyetlerimizde bize büyük katkı sağlayacaktır
Bonsuz Bey: İftiharla söylemem gerekir ki; Uç'lara yerleşmiş Türkmen oymakları, milli kimliğimize son derece sahip ve sadıklar Ayrıca bize de samimiyetle bağlılar
Karaman Bey: Nasıl?
Bonsuz Bey: Konar-Göçer olsun, Uç'lara yerleşik olanlar olsun, gelenek ve göreneklerimizi çok sağlam bir şekilde koruyorlar Karındaşlarımız, uyruk teşkilatını çok sıkı muhafaza edip, soy kütüklerini dikkatlice tutuyorlar
Karaman Bey: Selçuklu sarayını koruyan askerler hangi millettendir?
Bonsuz Bey: Askerlerin çoğunluğunu Moğollar oluşturuyor Gürcüler var, Acemler ve Rumlar damevcut
Kaya Bey: Devletin idaresini parayla satın alanlar, verdiklerinin 5 katına, 10 katını çok kısa bir sürede milletin sırtından çıkarmaya devam ederse ve biz de, buna göz yummaya devam edersek Beyim! Ne millet ne de tarih bizi affetmez
Karaman Bey: Çare Sizce nedir?
Kaya Bey: Bonsuz karındaşımızın getirdiği bilgilerden de anlaşıldığı üzere, Türk boyları sizi kendi başında görmek istiyor Anadolu Selçuklu Devletini bu ne idüğü belirsiz, işgalcilerden temizlememizi bekliyor
Karaman Bey: Bu iş için, vaziyet uygun mudur? (Bonsuza Dönerek)
Bonsuz Bey: Efendim! Vaziyetin uygun olup olmasından daha önemlisi, bugün Türk varlığının bu darbelere dayanıp, dayanamayacağı meselesidir Milletimiz, devletin önemli kademelerinden dışlanmıştır Can güvenliği ve ticari hayatın emniyeti yoktur Türk boyları sosyal, siyasal ve ticari hayatın dışına itilmiştir Kendilerine önderlik etmek üzere sizin işaretlerinizi beklemektedirler
Karaman Bey: Bütün Türkmen Boylarına haber verilsin ve Kurultaya çağrılsın
Moğol istilasından bıkmış Türk beyleri, çok kısa bir sürede bir araya gelirler Konya üzerine planlanan askeri harekat konusunda nihai kararı almak üzere toplanan kurultayda Türkmen Beylerinin yanı sıra, Türk asıllı olup da sarayda nadir kalabilen Kıvamuddin adlı bir üst düzey Selçukl idarecisi de vardır
SAHNE II
KARAMAN BEY, SARUHAN BEY, BONSU BEY, KAYA BEY, MEVLÂNA ARIZ, KIVAMÜDDİN, YAHŞİ BEY, MENTEŞE BEY
İÇ, GÜNDÜZ
Karaman Bey ve diğer katılımcılar bir aradadırlar Karaman Bey Mevlâna Arız'a döner ve ilk sözü ona verir
Karaman Bey: Memleketimiz üzerinde bulunan ve milli bünyemizi kemirmeye devam eden, Türk soyu tarafından kabullenilmesi asla mümkün olmayan, işgal ve zilletten kurtulmak için neler yapılabiliriz? Sorularına cevap aramak için toplanmış bulunuyoruz Cümleniz hoş geldiniz Fikirlerine son derece itimat ettiğimiz hürmete layık değerli hocamız Mevlâna Arız'dan başlamak doğru olur
Buyurunuz Hoca efendi
Mevlâna Arız: Değerli Beylerim! Karaman Beyizimizin işaret ettiği hususların yanında, onları teyiden derim ki; Bu karanlık durum; milletimizin varlığı, kültür ve töresi için tehlikelerle doludur
Milli kültürümüzü oluşturan unsurlar, başta dilimiz olmak üzere, büyük yara almışlardır
Bu olumsuz gidişat durmamış, durdurulmamış ve devam edip gitmektedir
Son sözü söyleyen Hoca Arız oturur ve Karaman Bey konuşur
Karaman Bey: Atalarımızın Orta asya ve Maveünnehirdeki düşmanları, bizi Anadoluda da rahat bırakmıyorlar Yavaş yavaş yok etmeye çalışıyorlar Sultanında bu durumdan rahatsız olduğunu düşünüyorum
Selçuklu Sarayında Bonsuz Bey'le birlikte görev yapan nadir Türklerden bir bürokrat (idareci)
Kıvamüddin: Efendim! Sultan Hazretleri de tıpkı sizler gibi bu esaretten kurtulmanın çarelerini düşünürAma kimseye güveni kalmamıştır
Saruhan Bey: Bu sözleriniz ne kadar gerçek Türkleri sarayından uzaklaştıran Sultan, işgalci Acemlerden ne medet umuyor? Milleti zulüm altında inleten genel valileri biz mi atadık?
Kıvamüddin: Devletimizin dili bellidir Dilimiz Farisi yazı dilidir 200 yıldan beri de kökleşmiştir
Türkçenin yazı dili olsaydı onu kullanırdık Sonra, siz yıllardır ne güzel bu dilleri öğrendiniz Sizden bizden diye bir ayrım oldu mu? Farisi'yi ve Arapça lisanını bilen kaç Türk saraydan uzaklaştırılmış?
Saruhan Bey: Türk Milletini temsil edemeyen Sultan gitmeli Bu devlet, milletin devletiyse eğer, milletin temsilcisi başa geçmelidir
Menteşe Bey: Türkmen Beylerim! Biz işgalci güçlerin emirlerini değil, milletin dilek ve isteklerini yerine getiren bir Sultanla birlikte oluruz Gidilecek Uç kalmadı Zulümden kaçmak milletin kaderi değildir Günbegün tükeniyoruz Moğollar beylerimizi öldürüyor, malımızı mülkümüzü yok ediyor Bu gidişata Türk Boyları daha ne kadar dayanabilir? Dilimizin yerini, Farsça ve Arapça aldı Töremizi ve kimliğimizi koruyabilmek için verebileceğimiz canımızdan başka nemiz kaldı? Hepimizin yaşadığı bu baskı, sindirme, medeniyet haricine çıkarma ve yok etme faaliyetlerine ne zaman dur denilecek?
Hoca Mevlana Arız: Türk milletinin varlığı ve birliğinin korunması için en hayati değere sahip unsur dilimizdir Maalesef Türk dili şehirlerde unutulmuştur Sığındığı uç yurtlarımızda da unutturulmak istenmektedir Uç boylarında ve Ümran'in erişmediği sapa yörelerimizde yaşayan karındaşlarımız, bu milli varlığımızın bozulmamış yegâne temsilcileridir Türk Dilini, yazı dili haline getirmedikçe, Türk milletinin geleceğinden emin olmak doğrusu mümkün olmayacaktır
Yahşi Bey: Bunu Sultandan isteyelim
Saruhan Bey: Nafile Beklemeyin Sultan büyük baskı altındadır Bir taraftan işgalci valilerin baskıları, bir taraftan da Türkmen boylarının haklı talepleri
Karaman Bey: Beylerim! Unutmayalım ki, Sultan ve Selçuklu yurdu işgal altındadır Fakat idare kendi dengesini kaybetmiştir Sultanının kimseye güveni kalmamıştır
Kaya Bey: Evet Sultan ve Saray zor durumda Onlardan işgalcilere karşı güç kullanmasını beklemek, hayalden öteye geçmez
Menteşe Bey: Millet ayağa kalkmıştır Karaman Bey! Eğer siz bu hareketin önderliğini yapmazsanız, millet kendi önderini bulacaktır
Karaman Bey: Moğolların saldırısını önleyecek güçte miyiz?
Saruhan Bey: Evelallah önleyecek güçteyiz
Bonsuz Bey: Son 7 yıldır Anadolu'yu dolaşırım Kanaatim odur ki, millet, sarayda ve devletin başında lakayıd olmayan, dirayetli ve milletine güvenen bir lider ister Bu sadece Türklerin değil, Anadoludaki başıboşluktan bunalmış Moğolların da arzusudur
Menteşe Bey: Karaman Bey! Milletin istediği sizin önderliğinizdir
Kıvamüddin: Türk beylerinden bi kısmı, Moğollarla işbirliği halindedir Karaman Bey! Dikkti nazarınıza sunarım Selçuklu Sultanı bu nedenle onların büyük bir kesimine güvenmiyor
Karaman Bey: Değerli Türkmen Beylerim! Türk beylerinin bir kısmının işgalci güçlerle işbirliği yapmasını engelleyelim Yol kesme ve soygun olaylarını mümkün olduğunca önlemeye çalışalım İşgalci güçlerle birlikte hareket eden, kim olursa olsun, gereken cezayı verelim Devleti işgalcilerden kurtarmak için, bütün güçlerimizi birleştirelim Moğollar ve onlara teslim olmuş olan kim varsa, hepsini ortadan kaldıralım Sultan, başıbozukluğa karşı, her ne kadar Sarı Saltuk, Saruhan ve Candar Bey kardeşlerimizden, hatta bizden yardım istemiş ols da, anlaşılan o ki, samimi değildir Haksızlara karşı, büyük bir öfkeyle ayağa kalkmış milleti uyutmak için boş bir hamledir Bu meseleye ne kadar yardım edersek edelim, Sultan bu kaosu çözemez Sefer için hazırlıklar başlasın Uygun mudur muhterem Hocam?
Hoca Arız: Uygundur, Karaman Beyim
Bu arada Karaman Bey, Bizansın Anadolu'daki önemli uç güçlerinden Ermenileri Gölhisarda mağlup etmişti Selçuklu Sultanı'na atfen, bu hadise için toplanan divanda, Sulta Rükneddin Kılıçarslanın: "O daha fazla yaşamamalıdır Dediği Karaman Bey'in kulağına ulaştırılmış ve aralar açılmıştı Selçuklu sarayında kardeşi bulunan Karaman Bey'in, Sulta Rükneddin Kılıçarslanın kendisi hakkındaki düşüncelerinde anında haberdar olmaması elbette düşünülemezdi Sultan, kendisine hürmette hiç bir kusuru olmayan valiler öldürüyor, Türkmen Beylerini de yakın takibe alıyordu Türkmen Beylerinin, Karaman Bey'in çevresinde toplanıp Selçuklu Sultanını alaşağı edecek güçlü bir ittifak kurmalarının mühim sebeplerinden belki de birincisi Sıranın her an kendilerine de gelebileceğinden duyduklar endişeydi İznik'te sürgün hayatı yaşayan İzzettin'i tahta geçirmeyi amaçlayan Karaman Bey, Torosların emin köşelerinde b hazırlıklarına hız verir Rükneddin Kılıçarslan'in b uygulamaları, Karaman Bey'in önderliğinde çok güçlü bir ittifak oluşturur Sultanı tahtından indirerek, yerine adi bir hükümdar nasbetmek amacıyla, Karaman Bey'i önderliğinde 20000 kişilik bir ordu Konya üzerine yürür Yıl 1263, Konya'nın ezilmiş halkı da dahil, Tüm Tür Boyları, bu askeri harekatta Karaman Bey'in yanında ye alır Ne yazık ki, başaramazlar Gavale Kalesi civarında karşılaşan iki ordudan Selçuklu ordusu galip gelir Bunu üzerine Karaman Bey, Ermenek'e sığınır Orada, Sultanı geliştirdiği bir planla zehirlenerek öldürülür, önemi adamları esir alınır, Karaman Bey'in çocukları da gözetim altında hayatlarını geçirmeye başlar Karaman Bey'in hareketi, Selçuklu Devletine karşı girişilmiş bir savaş değildir O, çevresindeki Tür Boylarının da kabullenemediği, Moğollarla işbirliği yapmış bir sultanın hal edilmesini ve yerine, Türk Beyleriyle birlikte bu istilaya karşı mücadele verecek birisini taht çıkarmayı amaçlıyordu Ancak, bu girişim başarısızlıkla sonuçlanır Karaman Bey vefat edince, oğulları: Mehmet,Mahmut Kasım v Halil Beyler, yakınlarıyla birlikte yakalanıp Gaval Kalesine hapsedilirler Sultan Rükneddin'in ölümüyle birlikte, Vezir Muiniddi Pervane tarafından affedilen Karaman Bey'in çocukları v yakınları yeniden baba ocağına dönerler Anadolu Selçuklu Devletinin çatırdamaya başladığı 124 bozgunundan beri Anadolu Türk Boyları, Konya'dan ümidin kesmiş, kendi beyliklerini bir bir kurmaya başlamıştı Moğolların baskısı, Selçukluların dengesini bozmuştu Selçuklu Sultanlarının taht kavgaları ve saltanatların korumak için uyguladıkları politikalar, Türk Beylerini kendi başlarının çaresine bakmalarını gerektiriyordu Tür nüfusunun yoğunluğuna rağmen Anadoluda Türkçe yazı dil yoktu Beylikler döneminin başlangıcı, Anadolu Türklüğü için milli kimliğine dönüşünün de önemli kilometre taşlarında birini oluşturuyordu Anadolu insanı Yunus Emre’yle, Sultan Veled Çelebi ve Hoca Dehhanisiyle Türkçe yazmaya ve söylemeye başlamıştı XIII Yüzyıl, "Yeni Türk Oğuz Dili Yüzyılı" olmaya namzetti Anadolu erenleri, tehlikeyi sezmiş, toplumda yasana arızanın teşhisini koymuş ve çıkış yolunu da tespi etmişlerdi Türkmen Beylerinin çok büyük hürmet gösterdiği Hoca Mevlana Arız ve Yunus Emre, her fırsatta milletin kurtuluşunu temel dinamikleri konusunda Türkmen beylerini aydınlatıyor bu faaliyet, oymakların birlikte hareket etmelerin şekillendirmede gecikmiyor, her biri bir çok bilge inşa doğuran, etkili bir aydınlatma kampanyası yürütüyordu Dönemin bilge insanlarının milli birliğin sağlanması ve milletin bekası için mesajlara hazır hale getirdiği Anadolu Türklüğünün maşeri şuuru, Hoca Arizi'nin telkinleriyle düşünce planında Anadolu'nun Moğol istilasından kurtuluş savaşını bitirmiş durumdaydı
SAHNE III
KARAMAN BEY’İN KÖŞKÜ
HOCA ARIZ, KARAMANOGLU MEHMET BEY VE DİĞERLERİ
DIŞ, GÜNDÜZHoca Arızi konuşmaktadır
Hoca Arız: Türkmen Beylerim! Bu gün bizlerin en mühim davası, dilimiz ve kimliğimiz üzerinde dolaşan karabulutları dağıtma davasıdır Bu dava bütün davaların başında gelir Bu meseleyi halletmedikçe, diğer meselelerimizi çözmemiz mümkün değildir Çünkü, duygu ve düşünceleri, insandan insana, nesilden nesile nakletmek vasıtası olan dil, her türlü kültür faaliyetlerinin temelini teşkil eder İnsanoğlu ait olduğu kültürü, ancak dili ile yaşatabilir Milli birliğini ancak dil ile sağlar Dil olmayınca ne milli kültür, nede milli birlik sağlanır Değerli Türkmen Beylerim! Türkçemizde "Hakaniye" adıyla, ecdadımızın İran'da kullandığı Türkçe yazı dilimiz vardı Şu anda Orta Asya'daki karındaşlarımızın kullandığı Çağatay Türkçesinin yazı dili vardır ve kullanılmaktadır Ne yazık ki, İran'da ve Suriye'deki, Oğuzlu Türkmen karındaşlarımızla birlikte bizler, Hakaniye Türkçemizin yazı dilini yaşatamadık Farsça ve Arapça'nın yerleşik diller olmaları nedeniyle, cazibelerine kapıldık Gördük ki, İran'daki Oğuz ve Selçuk karındaşlarımız Acemleşmeye, Suriye'dekilerde Araplaşmaya yü tuttular Eğer bizler, Torosların bakir köşelerine ve uçlardaki Türk yurtlarına çekilmeyip, şehir merkezlerinde mukim olsaydık, bizlerin de akbibeti, dilimizi ve milli kimliğimizi kaybetmiş, tarih sahnesinden silinmiş karındaşlarımızın ki gibi olacaktı Değerli Türkmen Beylerim! Milliyet, bir milletin maddi vücududur Din ve dil, bir milletin ruhudur Tarih boyunca ne dinsiz, ne de dilsiz bir millet olmamıştır Milletlere can veren, milli kültürleri ve o kültürleri nesilden nesile aktarmalarını sağlayan dilleridir Her millet kendi tarihini, dil ve edebiyatını bozmaya çalışan dahili ve harici unsurlarla mücadele etmektedir Bugün milletimize ruh ve dinamizm veren değerlerimizin üstü küllerle kaplıdır Sizlerin küçük bir gayreti, küllenmiş bu kaynağı harekete geçirmeye kafi olacaktır Göreceksiniz, kaynak yeniden akmaya başlayacaktır İslamdan önce Avrupa'ya geçmiş olan Bulgar, Macar ve Fin Türkleri dillerini koruyamadıkları için Türklüklerini kaybetmişlerdir Milli kültürün taşıyıcısı dil'dir Dil kaybolunca, o dili temsil ettiği milli kimlik ve dolayısıyla insan'da yok olup gitmektedir
Aynı zamanda Karamanoğlu Mehmet Bey'in de hocası olan Hoca Mevlana Arız'in bu telkinleri, Türkmen beyleri üzerinde çok müessir olmuştu 1264 yılından 1277 yılına kadar, 13 yi boyunca, Karamanoğlu Mehmet Bey'in önderliğindeki Tür boyları, Göksu vadisinden, Gülek Vadisine, Güney sınır Akdeniz, Kuzey sınırı Samsuna kadar, tam bir hakimiyet kurmuşlardı Karamanoğlu Mehmet Bey, ilk önce, Karaman'ı idaresini Sultandan alan Hutenoğlu'nu Toroslara çekip, on etkisiz hale getirdi Karaman'ı yeniden kendi kontrol atına aldı Bu başarı, dağınık vaziyetteki Karamanoğullarının mora kazanmasına ve birleşmelerine vesile oldu Kardeşi Mehmet Bey'i, uçların hakimi Türkmen boylarını komutanlığına getirdi Bu güçlerle Mahmut Bey, tarihi ipe yolunun geçtiği Gülek vadisini kontrolüne aldı Çin'den başlayıp, Arap yarımadası ve Anadolu üzerinde Avrupa'ya ulaşan bu stratejik yolun, Karamanoğlu Mehmet Be tarafından kontrol altına alınması, hadiseyi uluslararası bir zemine taşıdı Batılı devletler, Karamanoğlu Mehmet Bey'in namını duymuş oldular Mehmet Bey, tarihi ipe yolundan geçen kervanların güvenliğini sağlar böylece ekonomik anlamda güçlenmeye başlar Bu durum başta Moğollar olmak üzere, Bizans tekfurlarının keyfini kaçırır Karamanoğlu Mehmet Bey'in tarihi ipek yolunu kontrol etmesi ve Moğolların, Mehmet Bey'in gücünü kırmak için girdikler savaşlardan sonuç alamamaları, Moğol istilasından bıkıp usanmış tüm Anadolu Türklerini, Mehmet Bey'in çevresin yönlendirmişti Mehmet Bey, Ortadoğu ve Avrupa’daki rakip güçleri Moğolların işgal ettikleri Anadolu'yu terk etmesin sağlamak için devreye sokmuştu Mısır ve Suriye'yi kontrol eden Memlûk Sultanı Baybars il de ilişkilerini geliştiren Karamanoğlu Mehmet Bey, Memlük güçlerini Moğol kuvvetlerinin üzerine sürmeyi başardı
Karamanoğullarının yanında kurtuluş mücadelesine iştira eden diğer büyük Türk boyları şunlardı: Eşrefoğulları, Hatıroğulları, Menteşeoğulları ve Saruhanlılar Mehmet Bey, bu kuvvetlerle, üzerine gelece Moğolları ve Selçuklu ordusunu rahatlıkla mağlup edece durumdaydı Anadoluda cepheler belirginleşmişti Moğollar baskıların arttırmıştı Özellikle Kayseri ve Malatya çevrelerin İran'dan yığınak yapıyorlardı Artan bu baskılar dayanamayan Türkler Suriye'ye göç ediyordu 1276 yılı ilkbaharında, Konya'da Mehmet Bey'i cezalandırılması için hazırlıklar tamamlanırken, tam sırada kuvvetli bir orduyla, Memlûk Sultanı Baybars'ı Anadolu'ya geldiği haberi duyuldu 15 Nisan 1276 Cuma günü Elbistan'da, Moğollarla Memlüklüler arasında şiddetli bir savaş oldu Bu savaşta başta komutanları Tuku ve Tudavin olmak üzere Moğo ordusunun büyük bir kısmı imha edildi Buna mukabil Memlüklulara fazla mukavemet edemeyerek teslim ola Selçuklu Sultanı II İzzetin Keykavus, Memlûk Sultan Baybarsın müsaadesiyle ordusuyla birlikte Tokat'a çekildi 2 Mayıs 1276'da Baybars Kayseri'ye gelir Kayseri uleması kendisini büyük bir tazimle karşılar ve tebrik ederler Her tarafa "Mel'un Moğol Leşkerini kırdık, Rum diyarını bir günde ele geçirdik" Şeklinde fetihnameler gönderir Türkmen Beylerine ve Karamanlı Mehmet Bey'e birleşmeleri içi mektuplar yazar Türkmen boyları ve Karamanoğlu Mehmet Be Baybars'in Kayseride para bastırıp Anadolu'yu kendi idaresi altına almayı düşünen Memluk Sultanının bu teklifin cevapsız bırakırlar Karamanoğlu Mehmet Bey, babası Karaman Bey'in girişip de başaramadığı, Moğol işgalinin yönlendirildiği Konya'yı zaptederek, Moğolları Anadolu'dan çıkarmak içi hazırlanmaya başlar Tarih 15 Mayıs 1276'yi gösteriyordu Etrafında başta Eşref ve Menteşeoğulları oldukları halde emrinde yaklaşık 25000 kişiden oluşan bir orduyla Konya üzerine yürümeye karar verir Siyasi ve askeri durum gayet uygundu Kayseri ve Elbistan civarında, Selçuklu-Moğol askerleriyle, Baybars'in ordular bulunuyordu Konya ve çevresindeki şehirler müdafasında idiler işte böyle bir zamanda Mehmet Bey, Moğolları Anadolu'da çıkarmak için harekete geçti Konya'ya girdi Konya'ya girer girmez, Selçuk hanedanından kendi kontrolünde olan birisini, Selçuklu Sultanı ilan etmeye karar verir ve bu maksatla divanı toplar
SAHNE IV
SELÇUKLU SARAYI
KARAMANOGLU MEHMET BEY, SİYAVUŞ, EŞREFOĞULLARI BEYİ, MENTEŞEOĞULLARI BEYİ, BAYBURD BEY, AYDIN BEY, KAYA BEY, HAMİD BEY, MEVLANA HOCA ARIZİ, MEVLANA CÜNEYT, ŞEYH YAHYA, ŞEYH HASAN
İÇ, GÜNDÜZ
Karamanoğlu Mehmet Bey yeni Selçuklu Sultanı Siyavuş'a biat eder ve konuşmaya başlar
Mehmet Bey- Değerli Türkmen Beylerim! Bugün başta Konyalılar olmak üzere, Moğol istilası ve zulmünden bıkıp usanmış Selçuk ve Oğuz Türkleri için, Cenab-ı Allanın lütfuyla kurtuluş günüdür Büyük Selçuklu İmparatorluğunun dağılmasıyla, Anadolu'nun merkezini yurt edinen Selçuklu karındaşlarımızla birlikte, yıllardan beri Moğol istilasıyla kararan dünyamız, Türkmen Beylerinin kahramanca mücadelesiyle aydınlık bir istikbale doğru hızla yol alacaktır Türkmen Beylerim! Vatanımız üzerindeki kirli ve uğursuz emellerin sonuçsuz kalması ve istiklalimizin bir daha geri alınmaması için, İzzettin Keykavus'un oğlu Siyavuş'a Sultan olarak biat ediyorum
Türkmen Beylerinin tamamı Selçuklu Sultanı Siyavuş'a biat ederler Sultan Siyavuş konuşmaya başlar:
Sultan Siyavuş: Aziz Beylerim! Bugünden itibaren, Anadolu Selçuklu Devletinin, Saray ve Devlet kapısı Türkmen boylarına açılmıştır Ordumuz Türkmen oymaklarından oluşturulacaktır Türk milletinin Anadolu'daki tek ümidi olan Selçuklu Devleti, bu devleti kuran Türk boylarının olacaktır
Konuşmayı dinleyen Türkmen beyleri, anlatılanlardan memnun olduklarını yüz ifadeleriyle belirtirler
Mevlana Arız konuşmaya başlar
Hoca Ariz; Devletlü Sultanım! Kıymetli Türkmen Beylerim! Türkçemiz ihmal edilmiştir Dilimiz kültür ve edebiyatta Arapça ve Farsçaya boyun eymiştir Hatta, zamanla devlethayatımızın ve yazı dilimizin dışına itilmiştir Oysa bizim dilimiz, ata yurdumuzda ve Maverahunnehirde bir imparatorluk diliydi Divan-ı Lûgatü't-Türk ve Kutadgu Bilig'in eserleri, küçük bir milletin, zamanının kültür ve edebiyatından alışveriş yapamayacak bir kabile dilinin eserleri olamaz Bizim dilimiz, yalnız bir vatanda değil, bir çok vatanlarda, devlet kurmuş, hakimiyet kurmuş büyük bir milletin dilidir Güze Türkçemiz alelade bir devlet dili değil, imparatorluk diliyken niçin bu hale düştü? Sebeplerini biliyorsunuz
Mehmet Bey: Hürmetlü Sultanım! Değerli Türkmen Beylerim! Ve Muhterem Hocam! Esaretimizin temel sebebi hakkında ben de birkaç söz söylemek istiyorum: Türkçeyi sevmek ve anlamak için önce, Türk milletini sevmek, milletimizin, bir tarih boyunca emek verip meydana getirdiği her milli eseri sevmek ve anlamak lazımdır Her millet kendi ikliminin lisanını söyler Eğer o lisanı yok sayarsanız, o milletin yaşamasını sağlayan, varlığını devam ettiren hayat damarları tahrip edilmiş olur O millet yaşayamaz Milletlerin dilleri üzerinde söz sahibi olacakların dili, milletten ve milli mazide ayrı bir varlık gibi görmeleri büyük gaflettir Maalesef bugün Türk milleti tarih sahnesinden silinmek gibi, çok tehlikeli bir noktada durmaktadır Kıymetli Türkmen Beylerim! Milletimiz ihanete uğramıştır, doğrudur Farsça ve Arapça buğu devletin resmi dilidir Bir günde değişmesi mümkün değildir Devlette devamlılık esastır Türkçemizin yeniden ihya edilme si için, gereken her şey yapılmalı Fakat, devlet işlerinin yürütülebilmesi için Türkçenin yazı diline dönüştürülüp, zarur ihtiyaçları karşılayacak düzeye ulaştırılması lazımdır Türkçeyi hızlı bir şekilde yaygın hale getirebilmek, ancak eğitim dilinin, Türkçe olmasıyla mümkündür Değerli Türkmen Beylerim!
"ŞİMDEN GİRÜ HİÇ KİMESNE KAPUDA VE DÎVÂNDA VE MECALİS VE SEYRÂNDA TÜRKÎ DİLİNDEN GAYRI DİL SÖYLEMEYE"
Karamanoğlu Mehmet beyin bu fermanı Selçuklu Devleti'nde büyük bir coşkuyla karşılanır Karamanoğlu Mehmet Bey başvezir olur Ülkenin tüm yerleşim merkezlerine dellalla gönderilerek, Türkçenin resmî devlet dili olduğu ilan edilir
SAHNE V
BİR BEDESTENİN ÖNÜ
DELLAL, ÇAVUŞ, KALABALIK HALK
DIŞ, GÜNDÜZDellal sevinç ve heyecanlı bir şekilde konuşmaktadır
Davulcu keyifle davula vurur
Dellal, maiyetiyle birlikte uzaklaşır Büyük bir sevinç içerisindeki dinleyenler arasından gür bir ses duyulur
Dellal: Duyduk duymadık demeyin! Bayram var bayram Hürriyet bayramı, dil bayramı Karamanoğlu Mehmet Bey vezirimizdir artık Başkentimizdeki yabancılar hayatımızın bütün alanlarından sökülüp atılacak Moğol idareciler yurdumuzdan kovulacak, Devletimizin kaderi Türkmen beylerinin eline verilecek Duyduk duymadık demeyin! Ey ahali! Karamanoğlu Mehmet Bey, bundan böyle "SİMDEN GİRÜ HîÇ KİMESNE KAPUDA VE DÎVÂNDA VE MECÂLİS VE SEYRÂNDA TÜRKÎ DİLİNDEN GAYRI DİL SÖYLEMEYE" Diye ferman buyurur Simden geru bu fermana göre hareket olunaDuyduk duymadıkdemeyin
Kaygılı bir yüz ifadesiyle
IEsnaf: Şükürler olsun bugünleri gösteren Yüce Tanrıya
II Esnaf: Karamanoğlu Mehmet Beyi gücünü bilir Moğol Hanı Akaba Yine de Selçuk ülkesinden el çekmez diye düşünürüm Yakın zamanda ordularıyla üzerimize gelir göreceksiniz
III Esnaf: Töreye sahip çıkara birleşirsek eğer, başarırız Moğol istilacılarıyla tekfur zalimlerini yanaşmaları olmazsak eğer
I Esnaf: Bundan böyle birlik dirlik ve özgürlük vardı yurdumuzda Artık her yerde Türkçe konuşulacak Sarayda Türkçe konuşulacak Hükümet dairelerinde Türkçe konuşulacak Çarşıda pazarda, hayatın her alanında artı Türkçe'den başka hiçbir dil konuşulmayacak
II Esnaf: Biz Türk boyları 7 yıldan beri Moğol ve tekfu boyunduruğunu kabul etmiyoruz Savaşıyoruz, savaşıyoruz onlarla Şehirlerde ve köylerde tükettiler bizi Uçlara çekildi karındaşlarımız Moğolların intikamı dehşetli olu diye düşünürüm Karamanoğlu Mehmet Beye yar etmezler Selçuk ülkesini Moğollar yakında gelir, taş üstünde taş, omuz üstünde baş koymazlar göreceksiniz
III Esnaf: Buyursun gelsinler Dilimizin yaşamadığı bir yer, vatan değildir Biz de yine uçlar çekiliriz Onları yok edene kadar da mücadelemize devam ederiz
Karamanoğlu Mehmet Bey 13 Mayıs 1277 yılında, bu şekilde Türkçe'yi resmi devlet dili ilan ediyordu Türkçe, Moğol istilasıyla birlikte başlayan öze dönüş hareketi içerisinde hak ettiği ilgiyi ilk defa görmüştü
Anadolu Selçuklu Devleti dağılıp, beylikler dönem başlayınca, diğer dillerin yerini Türkçe almış ve XIII Asır, Türkçenin diriliş asrı olmuştur
Türk milleti, Moğol istilasıyla kendine gelmiş, tu değerlerine sahip çıkarak, geçmiş imparatorluk dönemlerin yenisini eklemiş ve dünyanın en büyük, en uzun süreli hükümranlık sahibi ve en uzun yaşayan Osmanlı İmparatorluğunun kuruluşunda sağlam temeller hazırlamışlardırKayı Boyları, Anadolu'da yaşadıkları bu acı Moğol istilasının nedenleri ve sonuçlarını iyice özümseyip Batıya, Balkanlara doğru yola çıktıklarında, buralarda öne kendi dillerini yaşatmayı başarmışlardır
Osmanlılar, Orhan Bey zamanından itibaren Türk alim, şair ve sufileri kendi çevrelerinde topladılar Türkçenin yaygı bir edebiyat dili olmasını teşvik ettiler Yıldırım Bayezid, Fatih Sultan Mehmet, II Murat ve II Abdülhamit bu davada en fazla gönül veren Alp Erenler oldular
II Abdülhamit 1894 yılında Maarif Nazırlığı marifetiyle, bütün ortaöğretim kurumlarına "İstanbul Türkçesiyle eğitim yapılsın" talimatını göndermişti
Dil bir köprüdür İnanç bir köprüdür Tarih bir köprüdür, Bu manevi köprüleri sağlam tutarak, ortak değerlerimizi verimli ve etkin hale getirmeliyiz diye Büyük Önder Atatürk, Cumhuriyetle birlikte giriştiği büyük inkılaplarla, Türk milletini kendi kültür temellerinden haberdar kılmış ve kurduğu kurumlarla milletine büyük ufuklar kazandırmıştır
"Dil bağı öyle bir bağdır ki; vatanın hudutları koptuğu zaman bile kopmaz Hudutlar aşırı olsa da, dil yine bizi birbirimize bağlı tutar
Türkçe'nin çekilmediği yerler vatandır Ancak çekildiği yerler, vatanlıktan çıkar Vatanının kendi gövde ve ruhu Türkçedir Bu bağ uzak coğrafyalardaki milyonlarca Türk'ü birbirine bağlar" diyen, imparatorluk dili Türkçemizin vatan şairi Yahya Kemal, ne güzel dile getirmiş gerçekleri "1984" adlı kitabın yazarı Gorge Orwell, 1930'lu yıllarda, Dil konusunda bakın neler söylemiş: "Milletler dil yoluyla çökertilir Ve bir takım sürüler haline getirilir Böylece birbirleriyle anlaşmaları yada, belirli sloganlardan başka bir şey anlamaları imkansız hal gelir bu kalabalıkların Kitleselleşmiş bu kalabalıkları bir değnekle istenilen yola götürmek mümkündür" Bu tehlike bugün de kapımızda durmaktadır Çocuklarımızın adlarına, giydiğimiz elbiselerdeki motif ve isimlere, dinlediğimiz müziklere, ticaret yaptığımız yerlerin adlarına şöyle bir dönüp bakmalıyız "Tarih, tekerrürden ibarettir" gerçeğini yaşamadan tedbirlerini almalıyız Anadolu'daki birliğin bozulmasına rağmen, beylikler dönemi Türk kültürünün ve dilinin tekrar tarihteki yerini aldığı dönemdir Ne mutlu bu dönemin mimarlarına



Alıntı Yaparak Cevapla