| 
Prof. Dr. Sinsi
 | 
				  Edebiyat Terimleri Sözlüğü - İ 
 
              İBDA
 Yaşanılan dönemin sanat anlayışı içinde olağanüstü bir eser yaratma
  Örneğin Fuzûlî’nin Leyla vü Mecnun’u, Şeyh Galib’in Hüsn-ü Aşk’ı birer ibda kabul edilir  İbda eser verebilenlere mübdi, ibdakâr, eserleri de bedia olarak adlandırılır  
 
 İBHAM
 Bir edebi eserde isteyerek ve bilinçli olarak yapılan kapalılıktır
  Sanatçı, sözün anlamını hemen anlaşılmayacak şekilde kapalı tutarak, okuyucusunu düşündürmeyi amaçlar  Sanatçının istemeden, bilinçsiz olarak yaptığı kapalılığa ise “te’kid” adı verilir  Örnek: Nasıl istersen öyle dinle, bakın:
 Dalların zirvesindeyiz ancak
 Yarı yoldan ziyade yerden uzak
 Yarı yoldan ziyade mâha yakın
 Ahmed Haşim
 
 
 İCAZ
 Bir düşünceyi çok az sözcükle özlü bir şekilde anlatmadır
  Kısaltmanın anlamı güçleştirmemesine dikkat edilir  Buna icaz-ı muhil denir  Az söz yüklü anlamla ifadeye makbul icaz denir  Atasözleri, vecizeler, hikmetli sözler bu gruba girer  Makbul icaz iki türdür: Hafz yoluyla icaz: Anlama zarar vermeyecek şekilde bazı sözcükler atılır  Bu cümle çıkarılarak da yapılabilir  Sözcük çıkarmaya icaz bi’l-harf denir  Örnek: Bir pâreye bini âferinin
 Pâpûşu atıldu Gevherî’nin
 Ziya Paşa
 Şair burada “papucu dama atıldı’yı “papucu atıldı” diye kısaltmış
  İcaz, cümle çıkarılarak yapılırsa icaz bi’l cümel adını alır
  Örnek: “Ahmet ders çalışsaydı…” Burada “başarılı olacaktı” cümlesi çıkarılmış
  
 
 Tazammum yoluyla icaz: İfadeden sözcük ve cümle atılmadan yapılan icazdır
  İki türü vardır  İcaz bi’t-takdîr: Amaç az sözcükle anlatılırken ihatalı anlam da çıkar
  Örneğin “Ateş düştüğü yeri yakar”  İvaz bi’l-kasr: Hiçbir sözcük atılmadan anlamca zengindir
  Örneğin “Akacak kan damarda durmaz” gibi  
 
 İDGAM
 Birbirine yakın iki harfi tek yazarak vurgulu okumak
  Örneğin çakal yazıp çakkal okuma gibi  
 
 İDİL
 Eski Yunan şiirinde mitolojik, epik ve pastoral şiirlerin genel adı
  Günümüzde sevgi ve mutluluk işleyen şiir türü  
 
 İDMAC
 Sözcük anlamı sıkıştırmak
  Edebiyatta sözde ve yazıda övgü içinde övgü ya da aşagğılama içinde aşağılama yapmayı tanımlar  Övgü içinde övgü yapmaya istitbâ adı da verilir  Örnek: Sadrında seni eyleye Hak dâim ü bâki
 Hep âlemin etdikleri şimdi bu duâdır
 Nedim
 Şair sadrazama dua ediyor ama bu duanın herkes tarafından yapıldığını belirterek övgü içinde övgü yapıyor
  
 
 İFRAT
 Bir sıfatı aşırı ölçüde şiddetlendirmektir
  Mübalağa (abartma) sanatının bir türüdür  
 
 İGARE
 Bir şairin şirinin bir başka şair tarafından benimsenmesi anlamındaki sirkat’ın türü
  Benimsenin şiirde bazı değişiklikler yapılır veya sadece bazı sözcükler alınırsa sirkat, igare (nesh olarak da adlandırılır) olur  Şiirin sözcükleri değil anlamı benimsenmişse ilmâd ya da selh adı verilir  Örnek: Rıza Tevfik’in 1925’te yazdığı Cüniye başlıklı şiirin ilk dörtlüğü:
 O gece ne kadar güzeldi kâinat
 Havvâda bir safâ cereyânı vardı
 Dağlardan taşlardan taşıyordu hayat
 Guyibâr-I aşkın fezeyânı vardı
 Nihal Atsız’ın 1933’te yazdığı Dün Gece başlıklı şiirin ilk dörtlüğü:
 Dün gece ne kadar güzeldi âlem
 Göklerin şanlı bir mehtâbı vardı
 Sevdânın topraktan taştığı bu dem
 Günâh-I aşkın da sevabı vardı
 
 
 İHAM
 Anlamla ilgili edebi sanat
  İki ya da daha fazla anlamı olan sözcüğün en uzak anlamıyla kullanılması  Eğer sözcügün iki anlamının da konuyla ilisi olursa “ilham”, sözcüğün özellikle gerçekten çok mecaz anlamı kastedilirse “kinaye” yapılmış olur  Örnek: Sahn-ı çemende durma saalınsun sabâ ile
 Azâdedir nihâl bugün berg ü bârdan
 Bakî
 (”Fidan bugün yaprak ve bardan kurtulup serbet kaldı, artık bahçenin ortasında rüzgarla salınsın
  ” Bâr sözcüğü hem meyve hem yük anlamındadır  Bâr’dan kurtulmakla ağaçlar hem meyveden hem de yükten kurtulurlar  Şair burada bâr’ın bu iki anlamını kastederek iham yapıyor  
 
 İHTİRA
 Daha önce hiçbir şairin kullanmadığı sözcük, deyim ve üslupları tanımlar
  
 
 İHTİSAR
 Bir düşüncenin az sözle anlatılmasıdır
  Geniş açıklamalara, tanımlamalara girilmeden konu yalın ve doğal bir şekilde anlatılır  Bu bakımdan icaz’a benzer  
 
 İKMAL
 Bir cümledeki anlamı, ardından gelen cümleyle tamamlamak
  Her iki cümlenin öznesi de çoğunlukla ortaktır ve ilk cümlede yer alır  Örnek: Merd olan kizbe tenezzül etmez
 Zillet-i kizbe tahammül etmez
 Nabî
 
 
 İKSAR
 Kusur sayılan sanatlardandır
  Bir düşünceyi gereksiz şekilde uzatılan ve tekrarlanan sözcüklerle anlatmaktır  Örneğin “Ali gitti mi?” sorusuna karşılık “evet” ya da “hayır” yerine “Ali gitti, gelmedi” yanıtı vermek gibi  
 
 İKTİBAS
 Anlamı güçlendirmek için söze ayet ve hadisler katılmasıyla yapılan sanat
  Ayet ve hadisler aynen kullanılabilir ya da çevirisinin bir bölümü tercih edilebilir  Örnek: Zalimlere bir gün dedirtir kudret-i Mevlâ
 “Tallahi lekad âsereke’llahü aleyna”
 Ziya Paşa
 (Yusuf Suresi ayet 91: Tanrı hakkı için Allah seni bize üstün kıldı
  ) 
 
 İLMAM
 Bir şairin, başka bir şairin şiirini biraz değiştirerek sahiplenmesi
  Örnek: Şâdî-i vuslat niçin tahammîl-i nâz eyler bana
 Rind-i şâdî-düşmenim ben gam niyâz eyler bana
 Nâil-î Kadîm
 Tiğ-ı istisnâ çekip gamzen ne nâr eyler bana
 Afet-i aşkın kazâ arz-ı niyâz eyler bana
 Namık Kemal
 
 
 İLTİFAT
 Sözü konuyla ilgili bir başka yöne çevirme şeklindeki edebi sanat
  Bir yeri, olayı, duyguyu, düşünceyi anlatırken birden söz yine konuyla ilgili başka bir yere, olaya, düşünceye, duyguya çevrilir  
 
 İLTİZAM
 Şiirde kafiyeyi sağlayan ya da düzyazıda “seci” olarak kullanılan sözcükten önce gelen ve kafiye ile aynı sayıda harf içeren benzer sözcükler kullanarak yapılan sanattır
  Örnek: Merasim-i tevkîr-i tevfirinde ihmal-ü taksîr olunmayup hıl-i fâhire ve in’âmât-ı zâhire ve ziyâfât-ı vâfire ile Zülkadiroğlu tâifesi muğtenem oldular  İNSİCAM
 Sözün düzgün, tutarlı ve birbirine bağlanak söylenmesi
  Sözcükler titizlikle seçilir, art arda gelen cümlelerde anlamlı bir diziliş aranır  
 
 İNŞA
 Divan edebiyatında edebi sanatlarla yüklü, süslü düzyazılara verilen isim
  İnşa yazanlara “münşi” denir  Günümüzdeki anlamı kompozisyon  
 
 İNTİHAL
 Başkasına ait eserlerden parçalar alıp kendisininmiş gibi gösterme
  Aşırma veya ahz u sirkat tabirleri de aynı anlama gelir  İntihal şiirde olursa şirkat-ı şi’r bu işi yapan da düzd-i sühan (söz hırsızı) diye anılır  Sünbülzâde Vehbi, Sirkat-ı şi’r (şiir çalma) olayı için şu beyti söylemiştir: Sirkat-ı şi’r edene kat’i zeban lâzımdır
 Böyledir şer-i belâgatle fetâvâ-yı sühan
  
 
 İRSAL-I MESEL
 Anlamla ilgili sanatlardandır
  Söylenen fikri kuvvetlendirmek için araya atasözü veya atasözü değerinde örnekler katmaya denir  İleri sürülen düşünce, kendisiyle ortak nokta bulunmayan başka bir düşünceyle birlikte kullanılır  İrad-ı mesel de denir  Örnekler genellikle herkes tarafından bilinen, söylenen, kabul edilen atasözleri, vecizeler ve hikmetli sözlerden seçilir  Örnek: Tok olanlar bilemez çektiğini aç kalanın
 Sırtı pek kimseye ahvâl-i şita yaz görülür
 Samî
 
 
 İSTİDRAD
 Uygun bir yerde konu dışında bir şey anlatmak
  Konuya açıklık getirmek, okuyucunun veya dinleyicinin istifadesini sağlamak için bu yola başvurulur  Bu tür ara girişler “İstidrad” başlığı ile yazılır, bitiş yeri ayrıca belirtilirdi  Sonra bu yöntem bırakıldı, başlık koymadan açıklama yapıp “Sadede gelelim” sözüyle asıl konuya dönülmeye başlandı  Zamanımızda istidradlar kısa olmak kaydıyla parantez veya iki çizgi arasında yapılır   
 
 
 İSTİDRÂK
 Anlamla ilgili sanatlardandır
  Över gibi görünerek yerme ve yerer gibi görünerek övmek  1
  Övme yoluyla yerme: Eskiler te’küdü’z-zemm bi-mâ yüşebbihü’l medh derlerdir  Kişi övmeye benzer sözlerle, kuvvetle yerilir  Ali Paşa’nın Girit’teki başarısızlığını dile getiren Ziya Paşa’nın Zafernâme’sinden alınan şu beyitler bu sanatın en güzel örneklerinden
  Bârek-Allah zehî kevkebe-i âlel’al
 Levhaş-Allah, aceb nusret-i feyz ü ikbâl!
 Hak bu kim görmedi ağaz edeli devre elek
 Böyle bir tefh ü zafer böyle şükûh ü iclâl…
 Lerze saldı feleğe nâre-i “Hayyâk Allah”
 Râşe verdi küre’yi gulgule-i “Ya Müteâl”
 Kimseler olmadı bu feth-i mübîne mazhar
 Ne Skender ne Hülâgâ ne Sezar ü Anibal
  Âferin himmetine âsaf-ı âli-kadrin,
 Oldu şâyeste-I tevfik-i Cenâb-I Müteâl
 Girid’I aldı geri himmet-i seyf ü kalemi
 Hakkına gelmiş iken dâiye-i istiklâl
 Devleti eyledi bir öyle belâdan âzâd
 Yoksa pek müşkil olurdu şu zamânda ahvâl…
 İhtiyar eyledi bu kışda şu müşkil seferi,
 Yoksa kim etmiş idi kendisini istiskâl!
 
 
 2
  Yerme yoluyla övme: Eskiler te’kîdü’l-medh bi-mâ yüşebbıhü’z-zemm derlerdi  Kişi yermeye benzer sözlerle kuvvetle övülür  Örnek: Dehrde anlamayup bilmediği varsa meğer
 Tama’u buğz u nifak u hased u gadr u sitem
 Nabî
 
 
 İSTİFHAM
 Anlamla ilgili sanatlardandır
  Cevap alma gayesi gütmeksizin art arda sorulan sorularla yapılır  Sevgi, nefret, teessür, üzüntü, öfke, kin, kıskançlık, ümitsizlik, acz, şaşkınlık, hayret ve hayranlık gibi heyecan verici duygular bu yolla ifade edilir  Şair duyguya bağlı olarak kendi kendisine, herkese veya her şeye soru yöneltebilir  Düşünce ve kavram üzerine dikkati çekmek için bu sanata başvurulur  Aşırı heyecan ve gerilim istifham’ı alelâde soru cümlelerinden ayrılır  Örnek: Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
 Benim mi Allah’ım bu çizgili yüz?
 Ya gözler altındaki mor halkalar?
 Neden böyle düşman görünürsünüz,
 Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
 Cahit Sıtkı Tarancı
 
 
 İSTİHDAM
 Anlamla ilgili sanatlardandır
  İki anlamı olan bir kelimeyi, bu iki anlama gelecek şekilde kullanmak  Birinde gerçek, diğerinde mecazlı anlam kasdedilir  Örnek: Bahar erdi açıldı sevdiğim hem fasl-ı dey hem gül
 Bir sahn-i gülistandan biri fasl-ı gülistanda
  Muallim Naci
 Bu beyitte açıldı fiili birinci mısrada fasl-ı dey (kış mevsimi)nin uzaklaşması, sona ermesi; ikinci mısrada ise, çiçeğin açılması anlamına geliyor
  
 
 İSTİHLAF
 Türkçedeki sesli harfleri bazı durumlarda uzatmak
  Örnek: Verseydi âh-ı mecnûn feryadumun sedâsın
 Kuş mı karâr iderdi bâşımdaki yuvâda
 Fuzûlî
 “başındaki” ve “yuvadaki” kelimelerinde “a”lar uzun okunur
  
 
 İŞTİKRAR
 Sözle ilgili sanatlardandır
  Aynı kökten türeyen veya aynı köke bağlı harflerin benzerliğinden dolayı aynı kökten türemiş gibi görünen seslerin birarada kullanılmasına denir  Örnek: Kılmagıl muhkem gönül dünyaya akd-i irtibât
 Sen bir avâre müsafirsen bu vîrân ribât
 Fuzûlî
 Ribât ve irtibât aynı kökten gelir
  
 
 ÎTİLÂF
 Uygunluk
  Kelimenin anlamla uygunluğu, kelimelerin vezinle uygunluğu, kelimelerin diğer kelimelerle uygunluğu, anlamının vezinle uygunluğu ve anlamın anlamla uygunluğu  
 
 İTNAB
 Sözü, gerektiğinden fazla kelime veya cümle ile uzatma
  İcaz’ın karşıtı  İkiye ayrılır: 
 
 
 1
  İtnab-ı makbul: Makbul sayılan söz katmadır  Bu çeşitte anlam pekiştirilir, anlatılacak şey abartılır, kastedilen husus fazla tasvir edilir ve üçü birden sağlanır  Örnek: “Yalıların en tabii ve en lüzumlu gezinti vasıtası sandallar! Sade yalıların mı? Boğaziçi’nde herkesin her an, en çok, onlar işine yarıyor
  Mehtapla gezginci, sâzende köşkü onlar, saz dinleyicilerin mevkibi onlar, yerine göre madrabazların balık deposu onlar, sebze dükkanı, dondurmacı dükkanı, onlar; yörük manav sergisi onlar, tatlı su damacanalarının ambarı onlar, hasta sedyesi onlar…” Ruşen Eşref Ünaydın
 
 
 
 
 2
  İtnâb-ı mümel: Makbul sayılmayan söz katmadır  İtnab-ı mühil de denir  Haşv-ı kabih’ler ve tekrarlar makbul sayılmayan söz katmanlarıdır  Örnek: Duâ ile sözü hatmedelim, zîrâ hakikatte
 Sözün gevher olursa yeğdir itnâbından îcâze
 Nef’î
 
 
 |