Yalnız Mesajı Göster

Lokman Hekim Efsanesi

Eski 06-24-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Lokman Hekim Efsanesi




LOKMAN HEKİM EFSANESİ

Şahmaran'ın ölümünün ardından Tahmasp, yüreği acılar içinde, günlerce dağ bayır dolanıp, Şahmaran'ın yasını tutuyormuş Tüm bu yaşadıklarının ve Şahmaran'ı kaybetmesinin bir rüya olmasını dileyen Tahmasp, bu gerçekten kaçamamış ve sonunda bu olan bitenlerden dolayı kendini suçlu görmeye başlamış Bu suçluluk duygusunun verdiği acıya daha fazla dayanamayan Tahmasp, Şahmaran'la karşılaştığı mağaraya gitmeye ve işlediğini düşündüğü bu ağır suçun cezasını da Şahmaran'ın halkının, yani yılanların vermesi gerektiğine karar vermiş

Tahmasp, Şahmaran'la karşılaştığı mağaranın girişine vardığında Bilge Yılan'ın onu beklediğini görmüş Utançtan ve acıdan morarmış yüzünü eğerek kendisini mağaranın hemen girişinde bekleyen Bilge Yılan'a bütün olan biteni ayrıntılarıyla anlatmış Bilge yılan duyduklarını büyük bir üzüntü ile dinlemiş ve bir süre düşündükten sonra konuşmaya başlamış;

"Bak Tahmasp, sakın Şahmeran'ın öldüğünü yılanlara söyleme, bu sırrı seninle birlikte saklayalım Eğer yılanlar Şahmaran'ın öldüğünü anlarlarsa bu insanlığın da sonu olur Yılanları ne ben ne de sen durdurabiliriz Mağralarından çıkıp dünyanın sonuna kadar insanlarla savaşıp dururlar"

Bilge yılan konuşmasını bitirdikten sonra yerinden ağır ağır doğrularak Tahmasp'ı mağaranın içine çekmiş "Şimdi sen gel de diğer yılanlarla vedalaş Sonrasını düşünürüz" demiş



Tahmasp mağaranın girişini dolduran her renkten ve türden binlerce çeşit yılanın karşısına geçip gözyaşları içinde onlarla vedalaşmış

Vedalaşmanın ardından Bilge Yılan Tahmasp'la birlikte mağaranın ağzına yakın bir yere kadar ilerlemiş ve orada diğer yılanların duymayacağı bir şekilde sesini alçaltarak konuşmaya başlamış; "Şahmaran senin ölmemen için kendini feda etti O'nun bütün bilgeliği ve ruhu senin bedeninde Sen artık bu dünyanın en bilgili adamısın Senin de bildiğin gibi Şahmaran ölümsüzdür Şimdi ben sana bir hediye vereceğim" Böyle konuştuktan sonra Bilge Yılan mağaranın içinden daha önce Şahmaran'a muhafızlık eden iki yılanı yanına çağırmış Çağrılan muhafız yılanlar mağaranın alanını dolduran diğer yılanların arasından süzülerek Bilge Yılan'ın yanına kadar gelmişler Bilge Yılan bu sefer de iki yılana dönerek konuşmaya başlamış: "Ey yılan kardeşlerim, sizler bundan sonra , Tahmasp'ın, yani bilgeliği ile insanlığa şifa dağıtacak olan Lokman Hekim'in muhafızlığını yapacaksınız" İki yılan Bilge Yılan böyle der demez bir burgu gibi dönmeye başlayıp uzun, görkemli bir asaya dönüşmüşler Bilge Yılan asayı Lokman Hekim'e vermiş ve onunla vedalaşmış; "Şimdi git artık Ama sakın emin oluncaya kadar da bir yerde durma Gezdikçe bütün canlılar senle konuşacak ve sana kendi sırlarını verecek Sen de bu bilgileri insanlara ver Hadi yolun açık olsun" Böyle dedikten sonra Bilge Yılan mağaranın karanlık ağzına dönüp içeriye süzülmüş ve gözden kaybolmuş

Bir süre Bilge Yılan'ın ardından bakan Lokman Hekim gözlerinden akan yaşları silerek kendini yollara vurmuş


Geçtiği yerlerde bitkiler, çiçekler, ağaçlar ona sesleniyormuş Hepsi sanki kendi sırrını vermek için birbirleriyle yarışıyormuş Lokman Hekim bu durum karşısında şaşkına dönmüş önceleri ama sonra yavaş yavaş alışmış ve tek tek not almaya başlamış bitkilerin sırlarını

Zamanla bütün otların ve çiçeklerin dillerini öğrenmeye başlamış Lokman Hekim Çiçekler ve otlar hangi hastalığa iyi geleceklerini söylemişler ona, o da bilgilerini bütün insanlığa aktarmak için gezgin olup tüm dünyayı dolaşmaya başlamış Geçtiği yerlerde adı dilden dile dolaşmaya başlamış Lokman Hekim yıllarca hiç durmadan gezmiş, öğrenmiş, öğrendiklerini de insanlara sunmuş ve sonunda tekrar kutsal Mezopotamya'ya dönmüş

Lokman Hekim, bir gün geçtiği köylerden birinde büyük bir kalabalıkla karşılaşmış Kızgınlıkla bağırıp çağıran kalabalığın hamile genç bir kızı taşladıklarını görmüş Gördüklerinden dehşete kapılan Lokman Hekim hemen kendini kalabalığın önüne atıp kızın başucuna dikilmiş ve siper etmiş kendini atılan taşlara Kalabalık aniden önlerine çıkıp attıkları taşlara engel olmaya çalışan yabancının bu hareketi karşısında bir an duraksamış Lokman Hekim fırsattan istifade ederek hışımla çıkışmış kalabalığa; "Bu ne vahşettir! İnsan, hele ki iki can taşıyan hamile bir kadın taşlanır mı hiç Siz de hiç mi vicdan ve insanlık kalmadı?" Kalabalığın arasından elinde tuttuğu taşı sinirle sıkan yaşlıca bir adam öne doğru çıkmış ve Lokman Hekim'e cevap vermiş: "Ben kızın babasıyım Sen kimsin yabancı? Neden bizim işimize karışırsın?"


Alıntı Yaparak Cevapla