|  06-24-2012 | #1 | 
	| 
Prof. Dr. Sinsi
 | 
				  Gılgamış Destanı 
 
              
   
 
 
 
 Gılgamış Destanı
 
 
 
 
 Gılgamış Destanı, Mezopotamya'da ortaya çıkan tarihteki ilk yazılı destandır
  Ölümsüzlüğü arayan bir kralın öyküsüdür   
 
 Tarihçesi
 
 Destana konu olan kral Gılgamış gerçekten yaşamış ve M
  Ö  3000 yıllarının ilk yarısında Mezopotamya’daki Uruk kentinde hüküm sürmüştür  Ölümsüzlüğün ve bilginin peşindeki insanı yücelterek anlatan Gılgamış Destanı, Gılgamış'ın ölümünden bin yıl kadar sonra yazılmıştır ve günümüze kadar gelebilmiştir   
 Gılgamış Destanı, Akat ve Sümer mitolojilerinde geçer ve Akat dilinde yazılmış tabletlerden oluşur
  Bunlardan günümüzde 11 tablet bulunabilmiştir  Ama bu tabletler eksik olduğu için destan metninin bütünü elde edilememiştir  Aslında 12  bir tablet de bulunmuştur ancak olayların sırasına uymamaktadır ve bu yüzden ayrı bir versiyon olduğu düşünülmektedir  1855’te Ninova’da yapılan kazılarda, Asur Kralı Asurbanipal’in M  Ö  7  yüzyılda derlettirdiği tabletler bulunmuş, daha sonra Türkiye-İran sınırında ve Irak’taki Nippur antik kenti kazılarında bulunan tabletler de eklenmiştir  Ayrıca Türkiye’de Sultan Tepe ve Boğazköy’de yapılan kazılarda da destanın izi bulunmuşsa da henüz tümü gün ışığına çıkarılmamıştır   
 
 Hikayesi
 
 Tabletlerdeki metne göre destan, Gılgamış’ın özelliklerini övgüyle anlatarak başlar
  Yarı insan, yarı tanrı olan Gılgamış karada ve denizde olan biten her şeyi bilen başarılı bir yapı ustası ve yenilmez bir savaşçıdır  Destanının, öbür bölümlerinde Gılgamış’ın başından geçen serüvenler anlatılır  Derinlemesine hikaye türünün en olağan üstü biçimde anlatıldığı Gılgamış akılların tamamen özgür ve doğaçlama melekesini gözler önüne sermektedir   
 İlk serüven Gılgamış ile Gök tanrısı Anu arasında geçer
  Halkına acımasız davrandığı için Gılgamış’a öfkelenen Anu, onu öldürmek için vahşi bir hayvan olan Enkidu’yu üzerine salar  Enkidu ile Gılgamış arasındaki savaşta Gılgamış üstün gelir  Daha sonra Enkidu Gılgamış’ın en yakın dostu ve yardımcısı olur   
 Bunun ardından gelen serüven Gılgamış ile aşk tanrıçası İştar arasında yaşanır
  İştar Gılgamış’a evlenme önerisinde bulunur  Gılgamış bunu red eder  Onuru kırılan İştar Gılgamış’ı öldürmek için yeryüzüne bir boğa gönderir  Gılgamış, Enkidu’nun da yardımıyla boğayı öldürür  Enkidu rüyasında, boğayı öldürdüğü için tanrılar tarafından ölüme mahkum edildiğini görür   
 Destanın bundan sonraki bölümüyle ilgili tabletler bulunamamıştır
  Ama, destanın devamının yer aldığı Gılgamış’ın Enkidu için yaktığı ağıtı, düzenlediği görkemli cenaze törenini, sonunda Enkidu’nun ölüler dünyasına göçtüğünü anlatan tabletler bulunabilmiştir   
 Enkidu’nun ölümünü Tufan öyküsü izler
  Tufan, yeryüzünün sularla dolup taşmasının öyküsüdür  Gılgamış destanında Tufan’ı tanrıça İştar ve Bel’in başlattığı anlatılır  Gılgamış, Tufan’dan kurtularak sağ kaldığını öğrendiği Utnapiştim’i bulmak üzere yola çıkar  Utnapiştim ölümsüzlüğün sırrını bilen bir bilgedir   
 Utnapiştim’i bulan Gılgamış, onun verdiği ölümsüzlük otuyla gençliğine yeniden dönecek ve ölümsüzlüğe kavuşacaktır
  Ama, destanının insanlar için en üzücü bölümü burada başlar  Çünkü Gılgamış ölümsüzlük otunu yemeye fırsat bulamadan onu bir yılana kaptırır ve Uruk’a eli boş döner  Bazı kaynaklar, Gılgamış’ın ölümsüzlük otunu halkıyla birlikte yemek istediğini belirtir  Destan, Gılgamış’ın ölüm karşısında yenilgisiyle biter   
 
 Önemi
 
 Destzn, tarihte bilinen en eski medeniyetlerden olan Sümerlerin yaşayışları hakkında bilgi verir ve kendisi de ilk yazılı destan olma özelliğini taşır
   
 Gılgamış Destanı'nın en önemli özelliklerinden biri de, anlattığı "Tufan" öyküsü , üç büyük dinin Kutsal Kitapları'da yer almasıdır
  "Ölümsüzlük Otu" öyküsü, Türk-İslam dünyasının "Lokman Hekim" söylemine benzer   
 
 | 
	|  |   |