Yalnız Mesajı Göster

Vatan Canım Sana Feda-Sürekli Öykü

Eski 06-24-2012   #19
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Vatan Canım Sana Feda-Sürekli Öykü




Nemli gözlerini silip, döndü:

–Ben askere gidiyorum!

Gülümsedim:

–Anladım, tebrik ederim!

Bu defa bakışlarında şaşkın bir ifade belirdi:

–Tebrik mi? Beni mi?

–Seni tabii ki! Öyle her babayiğidin harcı mı Türk Ordusu'nun Askeri olmak!

Yutkundu Bir iki saniye öylece kalakaldı Ardından, yanık bir türkü söylercesine dokunaklı çıktı sesi:

–Ah! Bir de şu gurbet olmasa!

–Varsın olsun delikanlı, memleketin içi gurbet mi sayılırmış? Kışla bizde evdir, yuvadır askere Hem de “Bir kültür ve sanat ocağıdır” Güle güle git, güle güle gel

Cevap vermedi, başını salladı ve sustu Bir kez daha kalanlara doğru baktı

Onu kendi yoğun düşünceleriyle baş başa bırakmak istedim Kitabıma uzandım Henüz birkaç sayfa okumuştum ki, hüzünlü bir sesle sordu:

–Ne okuyorsunuz?

Biraz gergindi Belli ki, rahatlamaya ihtiyacı vardı Sohbet edersek heyecanı azalır diye düşündüm:

–Savaşı anlatan bir kitap okuyorum “Yaşamla olan savaşımızdan!” bahsediyor Siz okudunuz mu?

Başını “Hayır!” anlamında salladı

–Ben bitirmek üzereyim İsterseniz yolculuk boyunca okuyabilirsiniz İnsanlara, “Mutluluğu, coşkuyu, farkına ve tadına vararak yaşamanın yollarını” anlatıyor

Aklı biraz karışmıştı Radyodan gelen hareketli müziğin ritmine ayak uyduruyor, dizlerini sallıyordu

–Ben zaten coşkulu yaşıyorum Boş zamanım yok Tarlada tapandayım, çalışıyorum, geziyorum, arkadaşlarla futbol oynuyorum İşimde gücümdeyim

Galiba yanlış anlamıştı Elimi uzattım:

–Ben Metin Yılmaz, emekli ziraat mühendisiyim

–Benim adım da Mustafa, memnun oldum

–Ben de memnun oldum delikanlı Nerede yapacaksın askerliği?

–Acemi birliğime gidiyorum, Zırhlı Birlikler, Ankara


–Heyecanlı mısın?

–İlk defa ayrılıyorum evden, biraz da korkuyorum!

–Neden korkuyorsun?

–Disiplinden, askerlik çok zormuş!

–Mesleğin ne?

–Çiftçiyiz, hayvanlarımız da var

–Öyleyse ağaçları bilirsin, tanırsın!

–Birçok ağaç diktim ben

–Peki, hiç kabuksuz ağaç gördün mü?

–Görmedim, kabuksuz ağaç olur mu?

–Olmaz tabii! İncecik bir kabuk Ama o kabuk, ağacın elbisesidir Hava ve topraktan aldığı tüm gıdanın, dallarının en ucundaki meyveye kadar ulaşmasını sağlayan şey, işte o incecik kabuktur Bir ağaç için kabuğun önemi neyse, bir asker için de disiplinin önemi odur Çünkü disiplin de askerin elbisesi, üniformasıdır Ağaç kabuğundan korkar mı ki, asker disiplinden korksun Mustafa?

Sustu, başını eğip yere baktı Yakında o da alışacaktı disipline Aklıma, yıllar önce Kore’de esir düşen askerlerimizin,

zor şartlara rağmen aralarındaki komuta zincirinin kırılmasına izin vermeyişleri geldi Hiçbir zaman gevşemeyen bu disiplin, hayatta kalmalarını sağlamıştı Hasta ve yaralılarını kaderlerine terk etmiyor, “Siz kendi sağlığınızı düşünün, güçsüzlerle uğraşmayın!” telkinlerine de kulak asmıyorlardı “Yemeklerini eşit dağıtıyor, aç gözlülük ya da aslan payı nedir, bilmiyorlardı Onları birbirine düşürmeye çalışan Çinli kamp komutanına tek kurtuluş yolunun disiplin olduğuna inanan Türk subayının verdiği cevap ilginçti;

–Bizden ne istiyorsanız, önce bana söyleyin Takibini ben yaparım Beni aradan çıkartabilirsiniz; ama kontrol yine de size geçmez İdareyi benim bir astım, sonra da onun astı alır Bu, ortada iki er kalıncaya kadar böyle devam eder O zaman da emri, kıdemli olan verir Boşuna uğraşmayın

Sayfa 2 (Arkası Yarın)



Alıntı Yaparak Cevapla