Yalnız Mesajı Göster

Bedri Rahmi Eyüboğlu (1913 - 1975) Bedri Rahmi Eyüboğlu hayatı biyografisi

Eski 06-24-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Bedri Rahmi Eyüboğlu (1913 - 1975) Bedri Rahmi Eyüboğlu hayatı biyografisi



Bedri Rahmi Eyüpoğlu


ERİMEK

Erimek belirsizce her şeyde
Karışmak sulara, yıldızlara
Sinmek kokusuna mor menekşenin
Yanmak damar damar nefes nefes
Yaşamak tükene tükene
Karadut
1913 yılında Görele'de doğdu Ailesinin beş çocuğundan ikincisidir Trabzon Lisesi'nde okurken, 1927'de bu okula resim öğretmeni atanan Zeki Kocamemi'nin öğrencisi oldu Onun derslerinin etkisi ve okul müdürünün özendirmesiyle 1929'da İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi'ne (şimdi Mimar Sinan Üniversitesi) girdi Burada Nazmi Ziya ve İbrahim Çallı'nın öğrencisi oldu 1930'da eğitimini bitirmeden, ağabeyisi Sabahattin Eyüboğlu'nun yanına Paris'e gitti Orada André Lhote'un yanında resim çalıştı Daha sonra evleneceği Rumen asıllı eşi Eren Eyüboğlu ile de burada tanıştı
Yurda döndükten sonra 1934'te D Grubu'nun dördüncü sergisine otuz resmi ile katıldı İlk kişisel sergisini de aynı yıl Bükreş'te açtı 1934'te katıldığı Akademi'nin diploma yarışmasında üçüncü oldu Bu derece ile mezun olmak istemediği için bir yandan diploma yarışmasına yeniden hazırlanırken, bir yandan da bir süre Çerkeş demiryolu yapımında çevirmenlik yaptı, Tekel Genel Müdürlüğü'nde çalıştı 1936'daki diploma yarışmasında Hamam adlı kompozisyonuyla birinci oldu Aynı yıl Moskova'da düzenlenen Çağdaş Türk Sanat Sergisi'ne katıldı 1937'de Cemal Tollu'yla birlikte Akademi'nin Resim Bölümü Şefi Léopold Lévy'nin asistanı oldular Bedri Rahmi birçok ressamın katıldığı CHP'nin kültür programı çerçevesinde resim yapmak için 1938'de Edirne'ye, 1941'de de Çorum'a gitti Bu dönem resimlerinde köy manzaraları, köy kahveleri, faytonlu yollar, iğde dalı takmış gelinler gibi Anadolu'ya özgü görünümler egemendir
1940'lardan sonra duvar resimlerine yöneldi Bedri Rahmi 1950 yılında bir kez daha Paris'e gitti ve İnsan Müzesi'nde (Musée de I'homme) ilkel kavimlerin sanatını inceledi Bu incelemeleri "güzel"in aynı zamanda "yararlı"da olabileceği, "yararlı" olmanın "güzel"in gücünü eksiltmeyeceği düşüncesine ulaşmasına yol açtı Bu düşünce ise onun bundan sonraki sanat görüşünü tümüyle etkiledi, yönlendirdi Mozaik çalışmalarına 1950'de başladı 1960 ve 1961'de iki kez ABD'ye gitti Orada birçok geziye katıldı, konferanslar verdi ve resim çalışmaları yaptı1969'da Sao Paulo Bienali'nde (iki yıllık sergi) onur madalyası kazandı Ayrıca 1940'ta Devlet Resim ve Heykel Sergisi'nde resim dalında üçüncülük, 1943'te aynı serginin 4sünde ikincilik ve 1972'de de 33 sergide birincilik ödülünü aldı Ölümünden sonra 1976'da Ankara'da "Yaşayan Bedri Rahmi" adıyla bir sergisi düzenlendi Aynı yıl İstanbul'da da Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nde adına düzenlenen bir sergiyle anıldı 1984'te İstanbul'da "Bedri Rahmi-Her Dönemden" adlı bir toplu sergisi açıldı
Bedri Rahmi 1927'de başladığı resim öğretmenliğini ölümüne değin sürdürmüş, Akademi'deki atölyesinde sayısız öğrenci yetiştirerek, çağdaş Türk resmi için bu açıdan da etkili ve yararlı olmuştu
Bedri Rahmi 1928'de daha lise öğrencisiyken şiir yazmaya başlamıştır Şiirlerine, 1933'ten sonra Yeditepe, Ses, Güney, İnsan, İnkılapçı Gençlik ve Varlık dergilerinde yer verilmiştir 1941'den başlayarak çeşitli şiir kitapları yayımlanmıştır

Halk edebiyatının masal, şiir, deyiş gibi her türüne karşı duyduğu hayranlık, şiirlerine de yansımıştır Halk dilinden ve şiirinden aldığı öğeleri kendine özgü bir biçimde kullanarak halk diline yaklaşma çabasını sonuna dek götürmüştür Bu nitelikleriyle şiirleri, resimleriyle büyük bir benzerlik gösterir Akıcı, rahat bir dille kaleme aldığı gezi ve deneme yazılarında ise sürekli gündeminde olan halk kültürü, halk sanatı konularındaki görüşlerini sergilemiştir Bedri Rahmi Eyüboğlu 21 Eylül 1975'te vefat etti
Bedri Rahmi Eyüboğlu'ya, somut, elle tutulurcasına maddi bir yaşama sevincinin şairi denebilir Dünyayı belki de ressamca algılayışının bir sonucu olarak, şiirlerinde renklerin, kokuların elle tutulurcasına, gözle görülürcesine maddi bir somutluğu var Çağdaş edebiyatımızda bu özellikleri büyük ölçüde bir de Sait Faik'te (şiirlerinde ve hikâyelerinde) görüyoruz Serbest bir konuşma dili edasıyla söylenmiş şiirlerinde Orhan Veli'nin ve Nâzım Hikmet'in etkileri duyumsanıyor Fakat Nâzım Hikmet'in çok sonraları, 1950 sonrasında yakınlık duyacağı ve o dönemdeki şiirlerinde yansıtacağı türkü şiir tadını, Bedri Rahmi'de en başlardan beri buluyoruz Türküler, deyimler, renkler, masal dilinden esintilerle, kendine özgü ve şiirimizde örneğine çok az rastlanan desenli bir şiir dili var Anadolucuğuyla Ceyhun Atuf’a yakın Ama acıdan çok yaşama sevincini yazmaya yatkın, masal ve bilmece dilinden öğeler taşıyan diliyle, yer yer Asaf Halet'e yaklaşıyor MEloğlu ve C Yücel'deki şaşırtmaca ve (onlardakinden daha lirik) humor özelliklerini de buluyoruz Bedri Rahmi'nin şiirinde Doğa, maddi yaşama sevinci, bereket şiirinin kendine özgü ana temalarını oluşturuyor Kendi döneminin ve kendinden sonraki dönemlerin bir çok şairini etkilemiş, genç kuşakların çok şey öğrenebilecekleri özgün bir şair


Bedri Rahmi Eyüpoğlu Hakkında

Mehmet H Doğan [1975]

"dizginlenemeyen bir coşku, bir yaşama sevinci ve renkler Bir de halk sanatının masal, şiir, deyiş, resim vb her türüne karşı aşırı bir hayranlık Bu dört öge çevresinde kurulmuş, ortalama şiir okuyucusunu hemen sarıveren, uzun süre akıldan çıkmayan, her vesileyle anımsanan bir şiirdir Bedri Rahmi'nin şiiri"


Eserleri

ŞİİR
1944 Yaradana Mektuplar
1948 Karadut
1952 Tuz
1953 Üçü Birden (ilk kitaplarının ikinci baskısı)
1956 Dördü birden (yeni eklemelerle yeni baskı)
Karadut 69 (yeni eklemelerle bütün kitapları),
1974 Dol Karabakır Dol
1977 Yaşadım

Kitap olarak yayınlanmış gezi notları da vardır

Şiirlerinden



OĞLUM MEHMEDE
Meyvelerimizi Takdim Ederim

İşte armutlarımız çırılçıplak
Ne avret mahallerinde yaprak
Ne de kendilerini verirken naz ederler
Üç aylık sabinin gülüşü
Yağmurun kendiliğinden dökülüşü gibi
Herşeylerini verirler
Yabana atma meyvelerin şehvetini tosunum
Şehvetle nur
Yalnız meyvelerin cennetinde
Haşrüneşr olur
Dalından ayrılan meyveye kulak ver
Hâlâ içerisinde toprağın uğultusu
Ve için için akan serin çeşmeler
Isır meyveleri tosunum birer birer
İnsanoğlu cennetlerin en güzeline
Meyveleri ısırarak girer
Oğlum Mehmede meyvelerimizi takdim ederim
Dilerim Allahtan
Meyve ağaçları sıralansın ömrün boyunca
Hazzın biri tükenmeden
Öteki yansın dallarda alev alev
Ve rüyalarına salkımların buğusu dolsun
Cürmün çağla taşlamaktan
Yaran böğürtlen dikenlerinden
Ölümün ağulu dutlardan olsun

Yaradana Mektuplar



SEVİNSİN

Aldık nasibimizi hüzünden
İşte geldik gidiyoruz sevinsin
Halbuki ne güzel başlamıştı hikâye
Şerbet gibi bir gök üstümüzde
Ve bütün lezzetleriyle toprak
Gözümüzde nur, dizimizde takat
On parmağında on hüner vardı
Biz onun sevgili kulları
Dünyasını âbad eyledik
Bir can verdi bize bin alır
Gideriz gözümüz arkada kalır
Sevinsin

Açın kapıları açın
Gidin haber verin meleklere
Can çekişip durmasın beyhude yere
Elbet bir tutam ot biter üstümüzde
Mezarına göre ayağını uzatır ölülerimiz

Alıntı Yaparak Cevapla