06-24-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Abdülhak Hamİt Tarhan Kimdir? Abdülhak Tarhan Hayatı, Abdülhak Tarhan
Abdülhak Hamİt Tarhan Kimdir? Abdülhak Tarhan Hayatı, Abdülhak Tarhan
2 Ocak 1852’de İstanbul’da doğdu Hekimbaşı Abdülhak Molla'nın torunu, tanınmış tarihçi ve Tahran Büyükelçisi Hayrullah Bey'in oğlu Kısa süre Rumelihisar Rüşdiyesi’ne devam etti Yanyalı Tahsin Hoca ile Edremitli Bahaeddin Efendi'den özel dersler aldı 1862’de 10 yaşındayken ağabeyi ile birlikte Paris’e babasının yanına gitti Bir süre Paris'te eğitim gördükten sonra 1864'te İstanbul'a döndü Yaşının küçüklüğüne rağmen Bab-ı Ali’de tercüme odasına katip olarak girdi Bir yıl sonra Tahran Büyükelçiliği’ne atanan babasıyla birlikte İran’a gitti Farsça öğrendi Babasının 1867’de ölümü üzerine İstanbul’a döndü Maliye Mühimme Kalemi’ne girdi Şûra-yı Devlet ve Sadaret kalemleri'nde çalıştı 1871'de Fatma Hanım'la evlendi 1928’de İstanbul Milletvekili seçildi ve ölünceye kadar milletvekili olarak kaldı 12 Nisan 1937’de İstanbul’da öldü Mezarı Zincirlikuyu’da Şiire 1870'lerde başladı Ebüzziya Tevfik, Recaizade Mahmut Ekrem, Samipaşazade Sezai, Namık Kemal gibi Tanzimat döneminin yeni edebiyatçıları arasında yer aldı Yurtdışı görevleri nedeniyle Batı edebiyatçılarını yakından tanıdı, onların etkisinde kaldı Divan edebiyatı nazım birimlerinin dışına çıkmayı denedi Dize ve uyak düzeninde değişiklikler yaptı Divan şiiri konularının dışına çıkmayı denedi Şiirlerine günlük yaşamı, doğa ve insan ilişkilerini konu aldı Lirik, epik ve felsefi şiirler yazdı Manzum tiyatro oyunları da kaleme aldı Ancak bunlar sahnelenmekten çok okunması amacıyla yazılmış oyunlardı Yaşadığı dönemde Türk edebiyatının en büyük şairi sayıldı ve "Şair-i Âzam" ya da "Dahi-i Âzam" unvanı verildi
MAKBER
Eyvah ne yer ne yâr kaldı
Gönlüm dolu ah-u zâr kaldı
Şimdi buradaydı gitti elden
Gitti ebede gelip ezelden
Ben gittim o haksar kaldı
Bir köşede tarumar kaldı
Baki o enisi dilden eyvah
Beyrutta bir mezar kaldı
Bildir bana nerde nerde Yarab
Kim attı beni bu derde Yarab
Nerde arayayım o dil rübayı
Kimden sorayım bi-nevayı
Derlerki unut o aşnayı
Gitti tutarak reh-i bekayı
Sığsın mı hayale bu hakikat?
Görsün mü gözüm bu macerayı?
Sür'atle nasılda değişti halim
Almaz bunu havsalam hayalim
Çık Fatıma! lahteden kıyam et
Yanımdaki haline devam et
Ketn etme bu razı öyle bir söz
Ben isterim ah öyle birsöz
Güller gibi meyl-i ibtisam et
Dağı dile çare bul meram et
Bir tatlı bakışla bir gülüşle
Eyyamı hayatımı temam et
Makber mi nedir şu gördüğüm yer?
Ya böyle reva mı ey cay-ı dilber
(Bu şiiri ilk eşi Fatma Hanım'ın
Beyrut'ta ölümü üzerine yazdı)
İÇİMDE SEN
Nihal' e
Yine gece, yine hüzün
Ve yine içimde sen
Ve yine biliyor musun?
İçimde sen olunca hüzün de güzel
BİR SEFİLENİN
HASBIHALİNDEN
Ne idim ben, ne tabii bir kız
Belki sahrada rebii bir kız
En büyük zevkim, ümidim, neşem
Kırda seyran idi, her gün, her dem
Düşünürken o büyük sahrada
Beni hâk eyleyeni tenhada
Duruyorken hareketsiz, sessiz
Yere inmiş göğe benzerdi deniz
Aksi tekbir ile dolmuş dereler
Secde eylerdi bütün meşcereler
Şebi mehtap doğar aynı şafak
Her taraf nura olur müstağrak
Akıyormuş gibi her suda hayat
Yüzüyormuş gibi hep mahlukat
Uçacakmış gibi eflake zemin
Halden, mazi ile atiden emin
Mutmain şevk ile soldan, sağdan
Bir şataretle inerdim dağdan
ESERLERİ
ŞİİR:
Sahra (1879)
Ölü (1886)
Hacle (1886)
Bir Sefilenin Hasbihali (1886)
Bâlâ’dan Bir Ses (1911)
Validem (1913)
İlham-ı Vatan (1918)
Tayflar Geçidi (1919)
Ruhlar (1922)
Garâm (1923)
OYUN:
İçli Kız (1874)
Sabr ü Sebat (1875)
Duhter-i Hindu (1875)
Nazife yahut Feda-yı Hamiyet (1876, 1919)
Tarık yahut Endülüs Fethi (1879, 1970)
Eşber (1880, 1945)
Zeynep (1908)
Macera-yı Aşk (1910)
İlhan (1913)
Tarhan (1916)
Finten (1918, 1964)
İbn Musa (1919, 1928)
Yadigar-ı Harb (1919)
Hakan (1935)
|
|
|