Prof. Dr. Sinsi
|
Nazan Bekiroğlu-Nazan Bekiroğlu Kimdir? Nazan Bekiroğlu Hayatı
Yûsuf ile Züleyha: Kalbin Üzerinde Titreyen Hüzün
'Nasıl herkese duyurayın da sesimi diyeyim: Bu anlattığımız ben değilim, ben bu anlattığımz değilim Yusuf'u ben nasıl yerim? Ben Yusuf'u nasıl yerim?
Sözünün bu kısmına gelince kurt, nemli gözlerinden boncuk gibi yaşlar dökülmeye başladı Gri tüylerle kaplı göğsü, ön ayakları ıslandı Bir ah çekti derinden derine Islak burnu daha bir daha ıslandı Ve devam etti:
Ben şimdi adımı nasıl temize çıkarayım, alnıma sürülen bu kapkara lekeyi neyle, nasıl yıkayayım? Öyle bir leke ki değil bana, yeter kıyametin kopacağı güne değin gelip geçecek tüm torunlarıma
Tek muradım, bütün yaratılmışların sahibi olan Tanrım, bu ayıpla yaşatmasın beni Ya alsın yeni doğmuş bütün kurt yavrularıyla birlikte canımı, kurt neslinin dalı yaprağı burada kesilsin, ya da adım temize çıksın '
(Arka Kapak)
İsimle Ateş Arasında
Padişah, askerleri ve hüzünlü bir aşk hikâyesi 
Bir yanda, başlarken muhteşem biterken tükenmiş yeniçeriler  Bir yanda, satın aldığı esame ile bütün hayatı değişen ve kendisini aşkın tükenişe varan yolculuğunda bulan Numan… Bir yanda, kokuların ruhunu bilen, Numan’ın baştan ayağa aşk eden Nihâde… Diğer yanda, Yeniçeri Ocağı, Numan ve Nihâde üçgenine bağlanan küçük hikâyeler…
Her şey Numan’ın kalbinden ve Yeniçeri Ocağı’ndan kıvılcım almışa benzeyen muazzam bir yangında yok olurken; Nazan Bekiroğlu resmi tarihin hükümleriyle bireysel tarihçelerin ne kadar uyuşmaz olduğunu anlatıyor Yerli bir bakışla
Mor Mürekkep
Mürekkep neredeyse tarihe karışıyor Kağıda düştükten biraz sonra rengini mora teslim eden sabit kalemler de öyle Hele mor mürekkep Aramaya kalkışsanız kırtasiyeci yüzünüze bir garip bakacak Yine de ben işte, bütün bunları yazdım Yazdıklarımın bir kısımını kalemine mor mürekkebi çekmeden evvel ben de bilmiyordum, yazarken öğrendim Bir kısmını ise biliyordum Keder gözyaşlarının mor olduğunu biliyordum örneğin Gözyaşları mor olan teyzeler de vardı hayatımda İkiye katlanmış kağıtlar arasında bir damla mor mürekkebin bıraktığı lekelerle oyalanan bir çocuktum Buyrun işte burası benim içim Bunlar ters ayaklı cücelerim Şu köşede gece kelebeklerim, şunlar da devlerim, perilerim ve cinlerim
Nun Masalları
Mavi Lale / Yitik Lale
Ben şimdilerde on altıncı asırlardan kalma çini bir pencere alınlığında, tam sağ alt köşeye imza düşürülmüş mavi bir Osmanıl lalesi neler düşünür, onu merak etmedeyim Lale mühürlü, kendi tarihçesinin farkında mı her zaman merak edilebilir bir kağıdın sathında Ben Yani modern zamanların mavi laleleri kavramakta zorlanan bilinci örselenmiş, ben demekten hoşlanan çocuğu
Sağ avcumun içinde ters bir lale, kusursuzluğuyla kem nazarları çağıran Selimiye'nin mazisinde ters huylu bir kadın olmasam da
Bir sahaf dükkanının derinliğinde ilk sahifesi yitik bir Lale Risalesini okumaya bir türlü başlayamıyorken ben, yine ben; bir laledana daldırılmış tek sap lalenin uyandırdığı aşinalığın sızısında
(Arka Kapak)
Cümle Kapısı
Kelimeyle değil, cümleyle düşündüğümü fark ettim ben Muhal farz bile olsa ''Her şeyi özetleyecek bir cümle'' tutkum, mana biriminin cümle olmasından karmaşık cümlelerle konuşmayı sevmem, öyle düşünmemden Başka türlü anlatamıyorum, bu yüzden mazurum ben
Faturaların, makbuzların, ihbarnamelerin arkasına
Mektup zarflarının, davetiyelerin, program kartlarının boşluklarına
Peçetelerin üzerine
Kitapların, kenar sularına, kapak içlerine
Defterlerin, sahifelerine değil kıyılarına köşelerine
Yazılıp da bırakılmış; bilinç kendine bile hırsız, kim bilir bazıları hatırlanmışta sonradan unutulmuş bunca cümleyi bir yerlerden bulup da çıkarmam Burada böyle bir kapı açmam
Cümle Kapısı: Kalbin Kapısı
Sonra, sebebi malum sırrı meçhul, yani bana muamma, tutup bu kapıyı kapatmam
Eğer beni okuyanla paylaşım isteği ve daha yakından tanışma beklentisinden değilse, defterimde kalan cümlelerden kurtulma isteğimden
Bir şey değil, yeni bir şey söylemek için
(Arka Kapak)
Cam Irmağı Taş Gemi
'İç yüzüne ermeden anlatamadığım gölge, bir güneş hikayesini zorunlu kıldığında bildim ki camın özü kum, kumun aslı taş Ne camı kırmak ne de taşı horlamaktı niyetim Taş ile camı birleştiren kalemin kalbine en evvel ben hamd ettim Ama düştüm, camın kırılganlığına, taşın sertliğine Camın tam****** taşın sessizliğine Camın özü ateş, taşın özü su değil ki Başlayalım; benimki hayli uzu bir hikaye '
(Tanıtım Bülteninden)
Nun Masalları ('Nun Baskısı'-Özel Mukaddime İle) Ciltli
Bir körlük sarhoşluğunda bildim ki yazılan her yazı ilk yazılana düşülen bir dipnot kadarmış Ama harflerin denize karşı aldığı şekiller tutkulu yazma serüvenlerine kurban kılarmış kalemin emanetçisini Ama bir oturuşta anlatılacak hikâyelerden değilmiş, anlatmaya başlamak için bile yıllar geçmesi gerekmiş
Benimki on yılı buldu Bir harfin bedeli kaç yıl kölelik bu defterde?
Mor Mürekkep
Tiryakilik yapan bir dil ustasından denemeler 
Nazan Bekiroğlu'nun denemeleri daha şimdiden genç kuşak tarafından bir klasik olarak kabul ediliyor Mor Mürekkep, birbirinden bağımsız konulardan bahseden ama bütünü dikkate alındığında ortak bir ruh etrafında öbeklenen denemelerden oluşuyor
Kimi zaman bir renk, kimi zaman bir kitap veya bir şahıs, kimi zaman da edebi bir sanattan hareketle farkı zaman ve duygusal iklimlerde kaleme alınan bu denemelerde her şeyden önce kıvrak ve akıcı ve Türkçe bilgi dağarcığınızı zorlayan ve harekete geçiren bir birikimle karşılaşacaksınız Mor Mürekkep'in çağrışımları okkasında duramayacak kadar zengin ve derin
Halide Edib Adıvar
Bu andan,1922'de İzmir'e Türk ordusunun muhteşem girişine kadar hiçbir şeyin önemi yoktu Bir fert olmaktan çıkmıştım Muhteşem milli cinnetin bir parçası olarak çalıştım, yazdım ve yaşadım
Şair Nigar Hanım
Nigar Hanım,19 asır sonu kültür semalarında yerini alan Osmanlı kadınlarının en parlak yıldızlarından biri Roman ve tefekkür sahasında Fatma Aliye Hanım'ın temsil ettiği madalyonun diğer yarısı, sosyal yaşantı ve şiir sahasındaki tamamlayıcısı
|