Prof. Dr. Sinsi
|
El Yapımı Keçe Yastık ve Şallar ...(Keçe Hakkında Bilgi)
Keçe;
Hayvansal liflerden genellikle yünün ısı, nem, basınç altında, sabun, yağ, asit vBulletin yardımıyla birbirlerine kenetlenmelerini sağlayarak oluşturulan dokudur (Kaya, 197 Türk el sanatlarının en eski tekniklerden biri olan tepme keçecilik Orta Asya'dan 11 yüzyılda batıya göç eden Türkler tarafından diğer sanatlarla birlikte Anadolu'ya gelmiş, günümüze kadar ulaşmıştır
Türklerin günlük yaşamında önemli bir yeri olan "keçe" sözcüğü, "kidhiz / kidiz / kiz / kiiz / kiyiz" şeklinde adlar almıştır Kullanılan bu tekniğin ilk örnekleri Uygur dönemine ait örneklerde görülmektedir Tepme keçe veya fabrikasyon olarak üretimi yapılan keçe yapımında, koyun yünü dışında tavşan, yünü, deve yünü, tiftik, keçi kılı da kullanılmaktadır
Yünün elle veya makinelerle atılarak, genellikle doğal yün renginin (beyaz, siyah, kahverengi) zeminde kullanıldığı, desenlerin ise sentetik boyalarla renklendirilen keçeler ile oluşturulduğu görülmektedir Desenlerde çoğunlukla geometrik bezemelerle birlikte figürlü, doğadan stilize motifler de kullanılmaktadır
Atölyelerde yörelere özgü desen, renk, motiflerle bezenen desenli veya desensiz olarak üretilen bu ürünlerin geçmişte kullanım yerleri iye benzer üretimlerle; yaygı, yolluk, seccade, yastık, eğer örtüleri, çadır gibi ev eşyası yapıldığı gibi kepenek, çizme, çorap, patik vBulletin giyim eşyası yapılmaktadır
Hammaddenin yeterli olmasına rağmen yoğun emek, zaman harcanması, elde edilen gelirin az olması, eskiye nazaran kullanım alanının sınırlı olması nedenlerinden gibi olumsuzluklara rağmen Afyon, Şanlıurfa, Konya, Balıkesir, İzmir, Kars, Erzurum'da biraz daha yoğun olmak üzere birkaç ilde azda olsa hala devam etmektedir
Kökeni
Keçe sözünü Türkçe etimolojik olarak inceleyen araştırmacılar, bu kelimenin Batı Türkleri ile Oğuzlar arasında gelişmiş ve yayılmış olduğuna inanmaktadırlar Türkçe'de, keçe sözüne ilk kez XI yüzyılda Kaşgarlı Mahmud'un Divân-ı Lügati't-Türk adlı eserinde rastlanmıştır Keçe kelimesinin, geçme-geçmek (kaynaşıp birleşmek anlamında) kelimeleri arasındaki bir ilişkiden dolayı kullanılmaya başlanıldığı düşünülmektedir
Türkçe'de, keçe kelimesinden çok eski zamanlara ait olan ve aynı anlama gelen başka bir sözcük daha bulunmaktadır Bu Kidiz kelimesidir Çeşitli kaynaklara göre keçe karşılığı kullanılan ve en eski aynı zamanda da en yaygın bir Türk kültür deyişi olan bu kelime çeşitli Türk topluluklarında bazı farklı şekillerde kullanılarak eski çağlardan günümüze kadar ulaşmıştır
4 farklı renkte keçeKaşgarlı Mahmut'un ünlü divanında keçe kelimesinin yanında aynı anlama gelen Kidiz kelimesi de geçmektedir Kidiz; keçe, Türkmenlerin çadır örtüleri ve göç zamanı bürgüleri anlamında kullandığı görülmektedir Göktürk alfabesi ile yazılmış ve IX yüzyıla ait Irk Bitig adlı kitaptır Bu eserde yaygın bir Türk kültür deyişi olan keçeyi suya salmak sözünün en eski haline; kidizig subka sokmuş bulunmaktadır Anadolu Türkçe'sinde pek kullanılmayan bu kelime bazı farklı şekillere bürünerek; Kırgız, Başkırt, Karaçay-Malkar dillerinde kiyiz; Karaim Türkçesi'nde kiyiz ve kiyız; Kazak dilinde kiyiz ve keygiz; Tatarcada kigiz ve kiyez; Çağatay, Özbek, Uygur ve Tarançi lehçelerinde kigiz ve kiz; Tuva lehçesinde kidis; Altay (Oyrut) lehçesinde kiyis; Hakas, Altay, Teleüt, Şor, Lebed ve Küerik lehçelerinde kis (kiis) şeklinde geçmektedir
Kuzunun ilk kırkımı olan haziran yününden keçenin iyisi, koyunların ikinci kırkımından olan ağustos yününden ikinci kalite keçe imal edilir
Günümüzde modern evlerimizin süsü olarak da kullanılan keçe yapımında; yün önce temizlenir, sonra rengine göre ayrılır Dirtme işleminden sonra hallaç tarafından tel tel ayrılır Gerekli renk ve motifler hazırlandıktan sonra kalıplama verilen keçede kök boyası kullanılır Kalıba dökülen keçe düzgünce dürülür, bir uçtan bir uca keçelere sarılır ve 3-4 kişi tarafından 30-40 dakika tepilerek dövülür “Ten ile yoğrulmuş yün hamuru” denilen keçe, sabahtan akşama kadar tamamlanmazsa kalitesi düşer







::TİRE KEÇECİLİK:: 
TİRE KEÇECİLİK TARİHCESİ
Anlatılan anonimlere göre yüz yıllar önce keçenin keşvini yapan ,Keçe ustası Ebu Said Libabid'dir
Ebu Said Libabid yünü sıkıştırmak için ayaklarıyla döverek(teperek) günlerce uğraşmış,Ancak bu uğraşları bir sonuç vermemiş ,Dövülen yünler tekrar açılmaya başlamıştır Uzun müddet bu işlemi yapan Ebu Said Libabid'dir ne yazıktır ki tekrar aynı sonuca varınca kederinden ağlamaya başlamıştır Ancak daha sonralar fark etmiştir ki;Göz yaşlarının düştüğü yerler dağılmamaktadır Bunun üzerine Ebu Said Libabid keçeyi döverken su katılması gerektiğini anlamış ve bundan sonra ,Keçe dövme işlemini su ile yapmaya bşlamıştır
Evet kaynağı kesin olmamakla birlikte keçenin oluşum hikayesi bu tarzda anlatılmaktadır
KEÇE; Yünden imal edilen bir çeşit yaygıdır Bu yaygıyı(Keçeyi)Üreten ve işleyene de “Keçeci” denir Yüzyıllardan bu yana devam etmekte olan keçe kültürü bir tür elsanatıdır
Her nekadar teknolojik gelişmeler sonucu daha hızlı ve pratik fabrikasyon keçe üretimi mevcutsada ,hala değerli olan el yapımı keçelerdir Tirenin bu konudaki degeri ise Yukarda da belirtmiş olduğumuz üzere her nekadar da keçecilik zanaatı fabrikasyon üretimiyle değeri düşürülmüş olsada ilçemizde hala el emeği olarak işlenmekte ve sunulmaktadır
KEÇE TÜRLERİ
Keçe kullanım amacı bakımından sanayileşme devriminden önce bir çok alanda kullanılmış ancak teknolojinin ilerlemesi ile bu kullanım alanları gittikce azalma göstermiştir
Keçe çeşitlerini irdelememiz gerekirse aşağıdaki şemayı oluşturmamız gerekecektir
1: ) ALAKEÇE (YAGI KEÇESİ): Yaygı keçeside denir Evlerde, çadırlarda alaçık ve topak evlerde yerlere serilen desenli veya desensiz değişik boyutlarda keçelerdir
2: )TURLUK: Genellikle Toroslar'da ve Anadolu'daki Göçerler de alaçık üzerine örtülen düz siyah veya düz kirli renkteki keçelerdir Yaklaşık olarak ölçüleri 120-130 ile 180-200 cm dir
3: ) SÜT KEÇESİ: Bir parmak kalınlığında süt tava veya kazanın üzerine örtülen beyaz keçeir Amacı süt piştikten sonra sütün hem çabuk soğumasını önlemek hemde toz topraktan sütü korumaktır ( Termos Görevi)
4: ) YÜK KEÇESİ: Göçerlerde yolculuk sırasında eşyaların yağmurdan ve pislikten korunması , yerleşik durumda eşyaların üzerine örtülerek daınıklığı saklamak amacıyla kullanılır
5: )EYER KEÇESİ (TER KEÇESİ): Eğerin üzerine geçirilen ve atın sağrısını örten , çoğunlukla saraçlı, tiftik püsküllü desenli veya desensiz keçelerdir
6: )AT KEÇESİ - BELLEME: Çıplak at üzerine konularak eğer vazifesi gören , bazen eğerin altına yerleştirilen iki cm kalınlığındaki bu keçelerin üzerine zikzaklı fitle ve ay yıldız nakışları bulunur
7: ) DEVE KEÇESİ: Develerde havutun altına konulan düz keçedir
8: )SARGI - BEBE KEÇESİ: Göçerlerde ve yörükler de bebeğin kundaklandığı üzeri desenli kare formlu bir keçedir
9: ) KEPENEK: Çobanlar tarafından giyilen bu keçe , beyaz yada mor yünden yapılır ve genellikle nakışsız olur Ancak göğüs kısımlarında nakışlı olanlara da rastlamak mümkündür Tek parça halinde yapılan , yaz günlerinde gölge sağlamasından dolayı serinlik, kışın ise sıcaklık veren çoban keçeleri dikişli ve dikişsiz olarak ikiye ayrılır Ustalık ve özen istemesi bakımından dikişsiz türleri daha kıymetlidir
10: ) KIŞ KEÇESİ: Beyaz yünden düz veya nakışsız olarak yapılan bu keçelerin çevresi "çirtik" olarak tabir edilen zikzaklı bir şekildedir Yapıldıktan sonra yün boyası ile tamamen turuncu veya pembe renge boyanır Kış aylarında evlerde ağırlanan misafirlerin oturdukları yün minderler üzerine serildiğinden ebatları alttaki minderin ölçüsünde olur
11: ) SÜNGER YATAK KEÇESİ: Kauçuk minderlerin piyasaya sürülmesi ile gelişen bu keçe türü 1 cm kalınlığında olup, minderin ölçüsüne göre yapılır ve nakışsızdır Minderin üzerine serilir ve çarşafla kaplanır Kauçuk minder ile insan vucudu arasında kalan bu keçe sıhhi olması bakımından tercih edilmektedir
BAŞLIKLAR: Birçok çeşidi vardır;
BÖRK: Bürk, külah, Yeniçerilere mahsuz beyaz keçeden yapılan ve başa giyilen başlıktır
HARTAVİ: Sipahilerin giydiği , Yeniçeri keçesine benzeyen toparlak , keçe külahtır
SİKKE: Mevlevi dervişlerinin giydiği deve tüyü rengindeki keçe külahın adıdır
ZERRİN KÜLAH: Osmanlı Saray Teşkilatının ( 1928'den önce) Zülüfllü Ağalar diye anılan iç oğlanlarının giydiği üzeri som altın sırma işlemeli ve en iyi keçeden yapılmış iki tarafında birer zülüf olan başlıktır
KÜLAH: Dikişsiz , tek parçadan yapılmış sivri uçlu başlık Keçeci esnafı giyer
ÜSKÜF: Yeniçeri börkünün kenarları sırma işli bir çeşitidir
TAÇ: Şeyh ve dervişlerin giydiği , keçeden yapılmış başlık ki bu başlıklar üzerinde destar ve dilimler tarikatları belirlerdi
TAKKE: Halk tarafından giyilen başlıktı
ARAKİYYE: Mevlevilerin giydiği bir cins keçe başlıktır Sikkeden daha ince ve daha kısadır
GİYSİ OLARAK KULLANILAN KEÇELER:
ÇİZME: Hun kurganlarından kazılarda ele geçmiştir
ÇORAP: Hun kurganlarından kazılarda ele geçmiştir
ELBİSE: Hun kurganlarından kazılarda ele geçmiştir
ABA: Siyah ve beyaz keçeden yapılan önü açık hırka
YELEK: Açık veya koyu renk olabilen önü düğmeli , cepli, desensiz, keçe yelek
TÖZ'LER: ( Keçeden tanrı ve Ata idolleri , heykelcikleri) Hun kurganlarında kazılarda ele geçmiştir
KEÇEDEN HAYVAN HEYKELLERİ: Kaz , kuğu, v s (Hun kurganlarından ele geçmiştir )
YASTIK: Orta Asya'daki göçerlerde kullanılmaktadır
ÇUVAL: Sıcağı soğuğu geçirmediği için Cumhuriyet döneminde ve öncesinde kar ile Afyon sakızının nakliyesinde kullanılırdı
AYAKKABI KEÇESİ: Ayakkabı tabanına konulan keçelerdir
SECCADE: Namazlağ, camii keçeleri
YOLLUKLAR
DAYANMA KEÇESİ: Duvar keçesi
KAPI KEÇELERİ
ÜTÜ KEÇESİ VE YAZMA TEZGAH KEÇESİ:
OCAKBAŞI KEÇESİ
MİNDER KEÇESİ
YAMCI: Süvarilerin yağmurda giydikleri keçeden yapılmış başlıklıpelerin
SEDİR - MAKET KEÇESİ: Ensiz uzun olarak yapılır Mket sdir üzeinde kullanılır
MATARA KLIFI
YATAK KEÇESİ: Çarşaf altına ve yorgan üzerine konulur
DOLAP KEÇESİ: Ayaklara sarılan keçelerdir
SIRMAK (ŞIRDAK): Türkistan'da keçenin üzerine ayrı keçelerden yapılmış desenlerin yapıştırılması veya dikilmesi ile yapılan , renkli aplike yer keçeleridir
TOP KEÇE: Renkli veya renksiz olup saraçlar , semerciler, ayakkabıcılar, tarafından alınırlar
alıntıdır
|